Yaşadığımız depremler, kader değildir
Son yıllarda dünyada ve ülkemizde yaşadığımız afetlere baktığımızda afetlerin etkilerinin hızla arttığını ülkeler için büyük ekonomik kayıplara neden olduğunu görmekteyiz. Afetlerin ülkemiz için en çok zarar vereni ise depremlerdir. Deprem bizim kültürümüzde bir kader algısı olarak bilinmektedir. Halbuki deprem milyonlarca yıldır devam eden bir doğa olayıdır.
Ne yapalım buda bizim kaderimizmiş gibi söylemleri her depremden
sonra sıklıkla duymuşuzdur. Yaşadığımız bir depremi sorguladığımız da! neden
sürekli deprem oluyor? Deprem neden başka bir yerde değilde, bizim burada oldu?
gibi soruları gittiğim deprem bölgelerinde sıklıkla duydum.
Deprem, iklim değişikliği ve diğer afetleri
araştırdığımızda, fail olarak karşımıza çoğunlukla insan çıkıyor. Afetlerde
İnsan faktörü tam da burada devreye giriyor yani, bir başka açıdan bir düşünme daha gerçekleştirdiğimizde konu
daha iyi anlaşılacaktır.
Mesela kıyamet deyince
aklımıza ne geliyor?
Dünyanın sonu geliyor
değil mi?
Yani kainatın sona
ermesi geliyor.
Peki bu kıyamete
insanın müdahale etme imkanı var mı?
Yok.
Kıyametin zamanını,
vaktini biliyor muyuz?
Hayır bilmiyoruz.
Kıyametin vaktini
belirleyecek olan, yani o kozmik kıyametin ne zaman sona ereceğini belirleyecek
olan kim?
Elbette ki Allah.
Dolayısıyla şu sonuca rahatlıkla varabiliriz. Acaba bu
kıyametin dışında biz farklı kıyamet türlerinden de bahsedebilir miyiz?
Bu soru bizim için çok kıymetli aslında. 11. Asrın Kur’an
tefsircisi Ragıb-ı İsfahani'ye göre evet bahsedebiliriz. O iki kıyamet türünden
daha bahsediyor. Yani kozmik kıyametin yanına ek olarak iki kıyamet türünden
daha bahsediyor.
Bunlardan bir tanesi onun orta kıyamet diye adlandırdığı
kıyamet. Diğeri ise küçük kıyamet ya da insanın kıyameti dediği kıyamet. Peki
bunlarla ne demek istiyor İsfahani? Orta kıyameti milletlerin çöküşü olarak ele
alıyor.
Küçük ya da ferdi kıyameti ise insan hayatının sonu
olarak, yani kişinin ölümü olarak adlandırıyor.
Peki, bu alanlara (insana bahşedilen yaşam süresi)
insanın müdahale etme imkânı var mı?
Evet tabi ki var.
Tam da bu alanlar aslında insanın sorumluluğunda olan
alanlardır. Çünkü insan kendi hayatında
kendi konforunu artırmaya yönelik çalışmanın içerisinde bir mücadele
vermektedir.
Kıymetli okurlarım bu vurguları neden yapıyorum? Çünkü,afetlerin
etkilerine karşı önlem almadan, insanın başına gelen onca afetten sonra, olan
afetleri Allah’a havale etmek kabul edilebilir bir şey değildir. Peki yapılması
gereken ne? Allah insana akıl ve irade vermiş, insan aklını kullanarak bu
afetlere karşı alacağı önlemlerle afetlerin etkilerini azaltabilir. İnsanın
irade ve sorumluluğunu yok sayamayız.Yaşadığımız depremler bizim için kader değildir.
Afetlerin etkilerine karşı bu açıdan baktığımızda insanın
afetler karşısında önlem almayarak kaderci bir yaklaşımla veya radikal bir
ifadeyle işin müsebbibi sanki Allah’mış gibi yorumlar aslında, Allah'a açık bir
iftiradır.
Afetsiz günler
dileğiyle, hayırlı bir hafta sonu diliyorum.