Yarının adını turna koydum…
Yarının adını turna koydum… Yarın vefa gelecek, saflık, bereket, huzur gelecek. Yarın turnalar gibi nizami bir şekilde süzülerek, göz zevkine hitap ederek gelecek. Şimdi her şey var ama güzel şeylerin taneleri öyle az ki; çirkinlikler ise löp löp... Şimdi çorba içişimiz mecburiyetten; eldeki iyiliklerin azlığındandır… Her ne kadar tabağımızda bulanık bir su ve taneler ise yok denecek kadar az olsa da, yarın bizleri kaşık kaşık doyuracak bollukta ve güzellikte olacak. Evet, hiç şüphemiz olmasın; yarın güzel ve nezih olan her şey bol taneli ve dolu dolu gelecek... Şimdi tüm çirkinliklerin, meydanı güzelliklere bırakma vaktidir!
Yarının güzel olması; dünyanın sekerâta girmeden önce kabul olacak son duası olmasındandır. Son bir kez, iyilikliler kötülüklerin karşısında şaşaalı şekilde devleşecek... Yarın sevmenin en masrafsız bir şey oluğu gerçekten anlaşılacak… Turna kuşu vefayı yorgan gibi herkesin yüreğine örtecek ve vefayla bencilleşmiş yürekler ısınacak… Yıldızları ve atomları idare eden, çekip çeviren, elbette yarını çok daha aydınlık kılacaktır. Evet, bütün yıldızların sahibi olduğu gibi “Şi'râ (Sirius) yıldızının da Rabbi” olan Allah, o göz kamaştıran yıldız gibi yarını bize ışıl ışıl hediye edecek; kurdelesi ise turna kanadı olacak... Yarın gürültüsüz turna uçuşu zarafetinde, çatılarımıza, damlarımıza ve ruhlarımıza, yüreklerimize öyle bir konacak ki; çocukların korkusu, anaların ızdırabı, babaların ise yarın endişesi kalmayacak. Yarın vicdanlar sokak kamerası olacak ve hiçbir hataya fırsat vermeyecek; suçsuz temiz kayıtlar birbiriyle yarışacak… Yarın haksız olan hiçbir güçlü ben haklıyım diyemeyecek!
Biz şimdi Asr-ı saadetten sonra kapıları kapanan dostlukları ve Muhacir ile Ensâr kardeşliğini özledik… Çok özledik; Fırat’ın kenarındaki kuzunun selametini düşünen adil yüreği, çölde çarığını tas ederek, köpeğin susamışlığına son verenleri, aşk ile öğrenenleri, öğrenip de Mevlana gibi kendinden geçenleri, zindanlarda zerreler ve yıldızlar ile Allah’ın varlığını ve birliğini zalimlere pervasızca ilan edenleri... Özledik; ayrılığa gayrılığa düşmeden hep birlikte zalime, küfre karşı hareket eden aklıselimleri, gösterişsiz verenleri, asıl nimet sahibi olan Allah’ı şükürler ile ananları... Özledik gerçekten eğiten eğitimi, öğretmek için can atan öğretmeni, ustayı, hocayı… Özledik dili uzun olmayan kadını, sevgi dolu ve merhametli kocayı; anne babaya laf sokmayan evladı, selam veren derde ortak olan komşuyu, şehirleri ve gönülleri imar eden elleri…
Yarın turnalar gibi bereketle mutlulukla gelecek. Yarın 7 milyar yorgun ve günahkâr ayaklarla çiğnenmiş dünyanın son bayramı olacak... Galaksiler yıkılmadan, yıldızlar dökülmeden, dağlar uçmadan, denizler fokurdamadan son bir bayram yaşanacak… Dünya ve kâinat dürülüp cennet müzesine konmadan önce son kez huzur veren muhteşem bir ev olacak. Evet, yarın çok güzel olacak ve yarının adını turna koydum. “V” şeklinde uçan turnalar yarına kucak açarak geliyorlar; kucağında bizi asırlarca var eden bize ait şeylerle geliyorlar…
Yarının adını turna koydum; gökyüzünden vefa, huzur yağdıracaklar… Turnaların bu günü birlik ve dirlik içinde, yarın ise yine aynı sadakatte yaşamaları; programları dışına hiç çıkmamalarıdır, verilen teçhizatı iyi kullanmalarıdır. Bizde Kur’an ve sünnet programı ile yeni yılları kazanca çevirerek ebedi âlemlere turnalar gibi süzüleceğiz; iman ve merhamet kanadımız olacak şekilde...
Yeni Yılınız Turnalar Gibi Vefalı Olsun. Tebrik Ederim…