Yarın neye oy vereceğiz!
15 Temmuz saat 23.15u2026
Artık Türkiye'de bir darbe teşebbüsü olduğu kesinlik kazanmıştı.
Bizim gençler toplanmış, "haydi abi çıkalım" diyorlardı.
Ben de meydanlara çıkmadan önce saat 23.20'de henüz uyumayan 2 buçuk yaşındaki torunum Sude ve 8 aylık torunum Ahmet Fethi'ye sımsıkı sarılıp öptükten sonra onlara şu sözü verdim:
Allah'a kasem olsun ki bize yaşattıkları ızdırapları sizlere çektirmelerine izin vermeyeceğiz.
27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta da evlatlarına bu sözü vererek evinden ayrılan olmuş mudur bilmiyorum, lakin bütün Türkiye o gece anne-babalarına, eşlerine, kardeşlerine, çocuklarına bu sözü vererek evinden çıktı.
Tarih kayıtlarına; "Yeryüzü böyle alçaklık, böyle ihanet görmedi." diye geçecek olan FETÖ darbe girişimi bu sistemin kırık dişleri arasında doğup beslendi. Bu alçak örgüt bu sistemin çürümüş çarkının arasındaki küflenmeden beslendi. Bu ihanet şebekesi bu hantal sistemin sinesinde büyüdü.
Ülkede hem demokrasi olacak, hem de 10 yılda bir demokrasiye tecavüz edecekseniz, demokrasi kültürünü engelleyecekseniz, bilin ki o ülkede demokrasi değil, demokrasi dışı odaklar güçlenir.
Türkiye'de vesayet denilince akla sıradan bir vesayet gelmemeli, vesayet derken demokrasiye geçtiğimiz günden beri 66 yılda 6 kere (1960-1971-1980-1997-2007-2016) demokrasiyi tankların paletleri altında ezdiğimizden bahsediyoruz.
Vesayet derken, milletin teveccühüne mazhar olan siyasi partilerin hukuk dışı yöntemlerle kapatılmasını kutsal yargı görevi gören yargı vesayetinden bahsediyoruz.
Vesayet derken 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 darbelerinden önce alanlarda meşru iktidarı istifa etmeye davet eden STK görünümlü odaklardan söz ediyoruz.
Vesayet derken 28 Şubat'ta olduğu gibi başbakanları eşofmanla karşılayan medya baronlarının manşetlerle hükmet düşüren karanlık güçlerini kastediyoruz.
Vesayet derken 25 kez görevden alınan bürokratın 26. kez göreve iadesi ile ortaya çıkan hantal, tarafgir, ideolojik, jakoben, ötekileştirici anlayıştan bahsediyoruz.
Peki, vesayetler neden oluşur, esin ve besin kaynağı nedir?
Hemen hemen her alanda olduğu gibi demokrasilerde de zayıflık, boşluk oldu mu orayı dolduracak güçler, zayıflıktan yararlanarak güç elde edecek odaklar peydah olur. Bizim parlamenter sistemimiz, anayasalarımızın da kısıtladığı imkanlar yüzünden zayıf iktidarlar çıkarıyordu. Kimi zaman tek başına iktidarlar olsa da bu iktidarların vesayet tehdidi altında olması onları güçsüz ve iktidarsız kılıyordu.
Her yönüyle güçsüz iktidarların dolduramadığı, daha doğrusu doldurmalarına izin verilmediği alanlar asker, yargı, bürokrasi, medya, STK gibi dinamikler tarafından dolduruldu. Gayri meşru olan bu durum normal ve hukuki bir gereklilik imiş gibi kabul edildi.
Türkiye 90 yıl boyunca böyle yönetildi. Gücü ele geçiren vesayet odakları darbelerle demokrasinin, özgürlüklerin, istikrarın, refahın önünü kesti.
Gücü gayri meşru ele geçirenler manşetlerle algı operasyonları gerçekleştirerek kimi zaman "KOMÜNİZM GELİYOR!" diyerek vatandaşa korku ve tedirginlik pompaladılar, kimi zaman da "ŞERİAT GELİYOR!" diyerek. Şimdiler de ise "TEK ADAM GELİYOR!" yalanını piyasaya sürdüler.
Vesayet odakları günü geldi partileri kapatarak, günü geldi cumhurbaşkanını seçtirmeyerek, günü geldi demokrasinin kalbi olan meclisin ezici çoğunluğunun kararını dandik sebeplerle yok sayarak vesayetini gösterdi.
Sözün özü:
Bu parlamenter sistem Osmanlı dönemi hariç tam 94 yıldır denediğimiz sistem. Bu sistem yüzünden başımıza gelmeyen musibet, çekmediğimiz acı, kaybetmediğimiz zaman kalmadı. Şimdi karşımızda tarihi bir fırsat duruyor. Bu yüzden yarın sandığa gittiğinizde oy kullanırken;
Ya zaman zaman darbeler olabilir diyerek HAYIR oyu vereceksiniz, ya da bu millet nasıl yönetileceğine kendisi karar verecek diyerek EVET oyu vereceksiniz.
Sizler yarın sandığa gitmeden önce kararınızı verirken:
Ya 80 milyonuyla bu millet u2013haşa- bir zıkkım bilmez, birkaç kişilik Anayasa Mahkemesi bilir deyip HAYIR oyu vereceksiniz, ya da bu milletin dedeleri 1000 yıl önce dünyayı yönetmeyi başarmıştı, 500 yıl önce çağ açıp çağ kapatmıştı, Çanakkale'de 16 yaşındaki gençlerle yedi düveli dize getirmişti, elbette kararlarını kendisi verecek diyerek EVET oyu vereceksiniz.
Sizler yarın sandığa oy atarken;
Ya birkaç gazete manşet atsın, sonra hükümetler düşsün, enflasyon fırlasın, dünya bize nanik yapsın, devlet ve millet olarak itibarımız beş paralık olsun diyerek HAYIR oyu vereceksiniz, ya da Milletin iradesi üstünde beşeri irade olmaz, elbette milletin tercihi bu milleti aziz kılar, özgür kılar, müreffeh kılar diyerek EVET oyu vereceksiniz.
Bütün bunları geçiniz,
Almanya neden HAYIR diyor, Belçika neden EVET dememizden korkuyor, Avusturya neden EVET çıkmasın diye seferberlik ilan ediyor? FETÖ, PKK, DHKP-C, DAEŞ neden Hayır çıksın istiyor? SİSİ, ESAD, MOSSAD neden EVET çıkmasın diye inliyor? Hiç düşündünüz mü?
16 Nisan günü kendimizin, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğine oy veriyoruz.
Ya HAYIR diyerek darbelere devam,
Ya da EVET diyerek yeni hüku00fbmet sistemi ile yarınlara selam diyeceğiz.
O zaman,
Tabi ki EVET demelisiniz ve EVET diyeceğinizden eminimu2026