Yarın değil şimdi yapın
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim zaferinde yaptığı konuşmada, "Uluslararası çevrelerde itibarlı isimlerin ekonomide görevlendirileceği.." açıklamasıyla Mehmet Şimşek'in adı kulislerde geçmeye başlamıştı.
O zamandan sonra ekonomide
rasyonel politikalara dönüleceği düşüncesiyle borsada yükseliş
trendine geçildi.
Merkez Bankası aktif
rezervlerinde yaşanan sorun nedeniyle, dolar kurunun kontrol
edilemeyeceğine dair düşünceler ile bankaların müşterilerinin taleplerine
rağmen istenilen tutarda dolar vermemesi gibi sebepler, ülkenin bir kur krizi
ile karşı karşıya olduğunu düşündürdü.
Ulusal ve uluslararası çevrelerde de
benzer düşüncelerin belirmesi, Türkiye'nin CDS (Kredi sigorta
primi) primlerini yükseltti.
Hazine ve Maliye Bakanı olarak
atanan Mehmet Şimşek ile eski bakan Nureddin
Nebati arasında gerçekleşen devir teslim töreninde Şimşek, "Türkiye
için rasyonel ve kurala dayalı politikalara dönmekten başka yol
yok!" açıklamasıyla Türkiye'nin gelecek dönem rotasını çizdi.
Bundan sonraki süreçte Merkez
Bankası Başkanı'nın değiştirilmesi ve Haziran ayı içindeki Para
Politikası Kurulu toplantısı ile faizin 30-40 bandı arasında
konuşlandırılacağına ilişkin beklenti satın alınmaya başlandı.
Doların 21 Türk Lirasını geçmiş olması Mehmet
Şimşek ile alakalı değil.
Türkiye'nin yaşadığı kur
krizi çok ciddi boyutlarda olduğu için piyasa, Mehmet Şimşek'in
bile bu krizi aşabileceğine inanmıyor.
Bu nedenle dolarda yükseliş trendi
durdurulamadı.
Merkez Bankası'nın faiz
kararı kadar uluslararası piyasalar ile yerli yatırımcıya güven verici
daha büyük adımlar atılması gerekebilir.
Yaz aylarında bu krizi aşma konusunda
ise turizm en çok güvenilen sektör...
Türk Lirasının Amerikan
Doları karşısında değer kaybetmesi ise yakın zamanda benzer ekonomik
koşullarda olan Mısır ile turizm konusundaki rekabetine
pozitif yansıyacağa benziyor.
Çünkü Mısır'ın yaşadığı
parasal krizin ucuz tatil için bir rota olmasına imkân
tanıması, başta Ruslar olmak üzere Türkiye'yi
mesken tutan turistlerin dikkatini çekti ve Türkiye'de birçok otel Rus
turistlerden iptaller geldiği bilgisini paylaştı.
Piyasanın 25 Türk Lirası olarak
fiyatladığı Dolar/TL kuru için yabancı
kuruluşlar şimdiden yılsonu olarak 28 lirayı telaffuz
etmeye başladılar.
Bu rakamlar benim tahminim olan 35 bandına
ulaşmadan Mehmet Şimşek'in ortaya koyacağı restorasyon
politikalarının etkisiyle yapılacak düzeltme noktasını işaret ediyor.
Yeni Bakan'ın Merkez
Bankası Başkanı'nın değiştirileceğine dair tutumda
bulunması Merkez Bankası'nın dolara müdahale ile rezervleri koruma
noktasında zor bir aralıkta kalmasına neden oluyor.
Bu temkinli duruş, hızla değer kaybeden
TL'nin dolar karşısında 30 lira sınırını test etmesi sonucunu doğurabilir.
Bu durumda turizm önemli
bir gelir olarak tekrar yükselse de, ödemeler dengesini sağlamak
için vergi artışlarının kaçınılmaz olması önümüzdeki dönem iç
piyasada vatandaşın zorlanacağı bir sonuç ortaya çıkarabilir.
Türkiye ekonomisinin geleceğini önümüzdeki
15 gün belirleyecek...
Bu süreçte kamuoyundaki algı, kur değişiminde
belirleyici olacak fakat, Merkez Bankası'nın faiz
kararı sonrasında daha dengeli bir piyasa ve kur
rejimi izleyeceğiz.
YATIRIMLAR BİTECEK Mİ?
Parasal genişleme nasıl
ki istihdam genişlemesi sağladıysa parasal
sıkılaşma da tam zıt yönde bir sonuç doğurarak istihdam
azalması sonucunu getirecek.
Bununla mücadele etmenin tek yolu,
şirketlerin zamanında kasalarını sağlam tutmalarıydı.
Yani yağmur yağarken kap kacak
doldurulmalıydı.
Bunu yapanlar önümüzdeki kuraklık
döneminde ayakta kalacak.
Bugün bulduğunu bugün yiyenlerin ise
yarını yok.
Bu sürede şirketlerin satın
almalar veya birleşmeler yoluyla maliyetleri düşürüp,
pazar güçlerini paylaşmaları yaşanan zorlu süreci bir nebze iyileştirebilir.
Fakat KOBİ’lerin ağırlıkta
olduğu bir üretim yapısında olmamız nedeniyle bu seçenek çok
da işler görünmüyor.
İktidar bu konuda
piyasaya yardımcı olabilir ve birleşmeler konusunda destekleyici
politikalar ortaya koyabilir.
KASA NASIL DOLACAK?
Vergi konusu en
önemli mesele olarak karşımızda duruyor.
Halihazırda bütçeyi, tabandan
alınan dolaylı vergiler finansa ediyor.
Bunun vatandaş üzerinde ciddi bir
adaletsizlik doğurduğu gerçeği bu konuda reforma ihtiyaç
duyulacağını da gösteriyor.
Ekonominin faturası vatandaş,
şirketlere ve kamu tasarrufları arasında adil ve sürdürülebilir şekilde
dağıtılmalı...
Aksi takdirde birinden birinin sosyal
bir patlamaya ön ayak olması kaçınılmaz olur.
Verginin adil toplanması, gelirin tam
olarak belirlenmesi ile mümkün.
Ama Türkiye’deki kayıt dışı
ekonominin büyüklüğü bu konuda adalet kılıcının yanlış
kesmesine imkân verebilir.
Bunu da gıda yardımı alan
lüks araç sahiplerinin hukuki durumunu gizlemesinden anlayabilirsiniz.
Bana göre çözüm Dijital Türk
Lirası’dır.
Zorlu olduğunu biliyorum.
Ama hızlı bir şekilde geçersek kayıt
dışı ekonominin ülkeyi planlanandan daha fazla iyileştireceğini ve
gelecek için de, öngörülebilir bir ekonominin garantisi olacağı inancını
taşıyorum.
O yüzden yarın değil hemen şimdi...
Benden söylemesi...