Yarım tasavvur sizi medeniyetten eder
Bazı insanlar bazı kelimeleri o kadar çok kullanırlar ki; diğer kelime sevenler o kelimelerin tapusu kadastrosu onlarınmış gibi bir adım geri çekilirler. Kimi zaman söyleşiler esnasında nadiren kullanacağım zaman ben de önce duraksarım. Sonra o kelimenin sahibi o kişiymiş gibi zihnen izin alacak olurum. Ve biraz mahcup, yavuz kelime sahibine zarar vermeyecek bir hırlılıkla kullanırım. Mesela “inşa” kelimesi kesinlikle o insanımıza aittir. Kim mi? Onu da siz biliniz.
Bir ara nitekim kelimesi, “netekim” şeklinde söylenişiyle Kenan Evren’e aitti. Binaenaleyh kelimesinin Demirel’e ait olduğu gibi.
Olumsuz bir yazgıya konu olmuş kelimelerimiz de var. Hem de çok yakın tarihte. “Hizmet” kelimesi. Tam yeri geliyor, kullanacak oluyorum. Memleketini dış güçlere peşkeş çekmeyi kamufle eden bir kelime olarak çokça kullanıldığı için ürkerek geri çekiliyorum.
Son zamanlarda ise “tasavvur” kelimesi çok gündemde. Böylesine üst, zihnin tepelerinde gezinmeyi düşündüren kelimenin sıklıkla kullanım modası dikkat çekiyor.
Tasavvur kelimesinin kullanım modasına biz de uyalım. Her zaman aykırı gitmek olmaz. Hiçbir zaman sözlük anlamında kalmasak ve hep “sözlükte yok” tarzında bir arayışla kelimelerin kalbine, anlam derinliğine inmeye çalışsak ta sözlükte, bu kelimenin; “Göz önüne getirme, hayal etme, zihinde canlandırma, fikren kurma, tasarım ve son olarak düşünce, amaç, niyet” anlamlarına karşılık geldiğini görüyoruz. Sözlük daima ilk ve olması gerektiği kadarını söyler. Bir sözlüğe girdiğinizde acilen, alacağınızı alıp çıkmak zorundasınızdır. Bir sözlükte uzun süre kalırsanız havasız kalırsınız. Ya oradayken bir kelimenin etrafını saran bütün pencereleri ve kapıları açacak ve artık ilgili başka kelimelerin özlük hak ve sınırlarına gidinceye kadar bu kelimeyi anlamaya, anlamaya, anlamaya çalışacaksınız. Ya da kelimeyi alıp hemen sözlük dışında derinlikler ve yüksekliklerle tahterevalli oynayacak, kelimenin vaktin şartlarında nasıl bir anlam dengesine oturtulabileceğinde karar kılacaksınız. Tabii ki diğer derinleşenlerin ışığı, eşliğinde…
Şimdi bu kelime bir kere hep bir gelecek vadinde. Hayal kur, kırılası değil, kurulası hayaller kur. Hakikat olacak kıymette olsunlar, diyor. Hakikat olduğunda bir hayal; kuranı kırmasın diyor. Geçmişseverlikten çok gelecek severlik içeriyor. Yarınlar, yarından sonralara doğru bir dolu dizginlik hissettiriyor.
Bir medeniyetin geleceği için, geçmişinin en iyi yanlarını alarak ilmi, disiplinler arası, ciddi, derinlikli zihnî bir canlandırma, tasarlama ile bilgi birikimindeki ilk adımı atmak, bir anlamda mefhum oluşturma anlamlarını çağrıştırıyor. Bilginin tasdik/onaylama kadar, tasavvurdan oluşması bilgiyi durduran değil, ilerleten hareketli bir yola çıkarıyor. Henüz bir hüküm bildirmeden, tasavvur halinde olması, farklı tasavvurlar arası ilişkilere, etkileşimlere, evrenselliğe ve hak edilmiş, dimdik bir yerelliğe açık olması da güzel, kelimenin.
A evet farkındayım. Kavramı küçük bir çile oyuğu gibi aldım ve hep beraber o oyukta hepimizi nefessiz bıraktım. Üstelik maskeliyiz hepimiz.
Şey. Aslında ben, birileri koskoca bir medeniyeti tasavvur ediyorlar iken, bu tasavvurun içinde hiçbir kadın insanın olmayışına çok hayret ettim. Hayret makamı şerifine bir dahi aşk ile yerleşmiş bulundum. Sadece erkek insanların tasavvur ettiği bir dünyanın, anladığı ve anlattığı medeniyetin, din, ilim, sanat ve hayatla ilgili her şeyin illa eksik, yarı yarıya ve mükemmele ulaşamayacağı gibi “yanlış” bir fikirdeydim. Ki insan için mükemmellik sıfır kusur değilken, en az kusurken üstelik…
Söylenecek, yazılacak herhangi bir şeyi merhamet ve sevgi ile dile getirmek içindi, diğer kelimelerden girmem ve konuyu en nihayet tasavvur kelimesine getirmem.
Doğrusu haberi ilk okuduğumda içimden gülümseyerek “medeniyet dediğin tek bir dişi bile kalmamış ancak dişlerine implant yaptırmış olduğu için ışıl ışıl sırıtan canavar” cümlesi geçmediyse içimden… Bunu samimiyetle itiraf etmiyorsam, namerdim. Kelime oynadım yine, kabul. Yani kadın insan için kullanılan “dişi” kelimesi kullananın kötü niyeti ile birleşince irrite edici olabilse de çift yaratılan insanın çiftinin teki anlamını içermesi bakımından, kanaatimce son derece saygın. Bense elimde olmaksızın, zihnimin mizahi otomatikliğince canavar dişi yerine, dişi deyiverdim.
Bilinçli olarak sürç i lisan ettim. Affımı talep etmiyorum.
Sadece medeniyeti tasavvur edenlerin çift yaratıldıklarını, diğer yarı, ciğer yarı düşünceye ve bakışlara da yer vermelerinin medeniyetlerini kemale erdirme, tamama erdirme yolunda kesin gerekli bir adım olduğunu hatırlatıyorum. Düşerler diyorum, tek ayak, tek akıl üstünde. Kalp te lazım bir medeniyete, merhamet te, koşulsuz sevgi de diyorum.
Yarım tasavvur bir topluluğu medeniyetten eder, diyorum.