Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Kasım 2012

Yargı reformu (1)

Ülkemizde son dönemde en fazla konuşulan konulardan bir tanesi yargı reformu. Buna bağlı olarak ta Adalet Bakanlığı 3 adet paket yayınladı. Bu paketlerin amacı adalet hizmetinin daha hızlı ve adil olmasını sağlamak. Ancak ne yazık ki bu paketler sorunları çözmüyor/çözemiyor. Bunlar yapılmalı mı evet yapılmalı ancak 10 yıllık bir iktidardan daha radikal daha ciddi atılımlar bekliyor insan. Zira "Adalet Mülkün temelidir." Bu nedenle yapılacak ilk iş Yargı Reformunu gerçekleştirmek olmalıdır. Bu yapılmadan sosyal barışı ve insanların bu ülkeye güvenini sağlamak mümkün olmayacaktır.

Yargı Reformundan ne anlamalıyız. Bunu öncelikle vatandaşın adalet denildiğinde karşılaştığı kurumlardan başlayarak anlatalım. Adalet hizmeti "Hakim" "Savcı" ve "Avukatların" yan personellerle birlikte mahkeme binalarında sürdürdükleri faaliyetlerdir. Öncelikli olarak bizdeki "Savcılık" kurumunu ele almak istiyorum. Savcılık kurumu sansasyonel davalarla birlikte kamuoyunun gündemine daha fazla gelmiş İdare Hukuku anlamında "Devletin Ajanı" bazı Hukuk Sistemlerinde "Kamu Avukatı" olarak adlandırılan bir birimdir. Bizdeki uygulamada Savcılar sanıkların leh ve aleyhlerine olan her türlü bilgi ve belgeyi toplarlar.

Öncelikle savcı olabilmek için Adalet Bakanlığınca açılan sınavı kazanmak ve 2 yıl sürecek stajı tamamlamak gerekmektedir. Akabinde kura ile hakim veya savcı olabilir. Mesleğini icra eden bir savcı daha sonra başka bir yere Hakim olarak da atanabilmektedir. İlk sorun da burada başlamaktadır. Bu sistemi kuranlar Hakimlik ile Savcılığı eşit/aynı olarak görmektedir. Öncelikle Savcılık mesleğinin Hakimlikten ayrılması gerekmektedir. Savcılık için ayrı bir sınav yapılması gerekmektedir. Özlük haklarının düzenlenmesi ve bu mesleği seçen kişilerin iradeleri dışında görevlerinin değişmemesi gerekmemektedir.

2. olarak ise Savcıların Adliye binası dışına taşınması müstakil Savcılık Binalarının oluşturulması gerekmektedir. Oluşturulacak bu binalarda Adli Kolluk birimlerinin oluşturulması polis teşkilatı ile koordineli çalışacak savcı yardımcıları ve alt birimler oluşturulması gerekmektedir. Savcılar mevcut uygulamada adliyede hakimler ile aynı katipleri kullanmakta aynı dosya üzerinde çalışmakta odaları yan yana bulunmaktadır. Mesai arkadaşı olan 2 hukukçudan farklı işler beklenmektedir. Bizim toplum yapımızda ne yazık ki bu olmamakta çokça tartışılan uzun tutukluluk, gereksiz tutukluluk, dosya üzerinden tutukluluk gibi birçok sorunun temelinde hakim savcı birlikteliği neden olmaktadır. Ayrıca Adalet Bakanlığının Hakim, Savcı lojmanlarının ayrılması gerekmektedir. Lojmanda ailecek görüşen, çocukları beraber oynayan, lokalde beraber olan, servisle birlikte işe gidip gelen kişilerden, siz, aynı zamanda tarafsız olmasını beklemektesiniz. Ne yazık ki uygulamada bu gerçekleşememektedir. Savcının tutukluluk talebi ile sanığın avukatının tutuksuz yargılanma talepleri ne yazık ki ağırlıklı olarak savcının talebinin kabulü şeklinde sonuçlanmaktadır. Hakim devlet adına yargılama yapmaz yeri geldiğinde devleti de yargılaması gerekebilir. Bu nedenle devletin savcısı ile millet adına karar verecek olan hakimlerin tüm bağlarının kesilmesi gerekmektedir.

3. sorun adliye binalarının yönetiminin Cumhuriyet Başsavcılıklarında olmasıdır. Hangi hakimin hangi odaya yerleşeceğinden adliyedeki temizliğe, güvenliğe kadar her türlü idari sorumluluk ve yetki Savcılıktadır. Hakim biten kağıdını, kartuşunu dahi Savcılıktan istemek zorundadır. Savcılığın Hakimler üzerinde etkisinin olmadığını söylemek ne yazık ki sadece sistemi bilmemek demektir.

4. sorun duruşma salonlarındaki savcıların pozisyonudur. Son dönemde yapılan adliyelerle birlikte bu sorun çözülür diye beklerken ne yazık ki marangoz hatası olarak kabul edilen bu sorun seri üretim ile pekiştirilmiştir. Mutlaka ve acil olarak silahların eşitliği prensibi gereği savcı savunma ile eşit olacak şekilde duruşma salonlarının dizayn edilmeleri gerekmektedir.

Burada sistemin işleyişi ile ilgili görünürdeki sorunlar ve çözümlerini ana hatları ile anlatmaya çalıştım. Bizim ülkemizde her türlü dava son aşamasına kadar devam ediyor olması da, açılan her 2 ceza davasından 1 tanesinin beraat ile sonuçlanmasının da, davaların uzun sürmesinin nedeni de ne yazık ki sistemden kaynaklanan sorunlardır. Eğer sistem öneriniz yok ve sadece pansuman tedbirlerle ve de bunu lanse ederken "Yargı Paketi" gibi iddialı sözlerle ifade eder ve de uygulamada hiçbir değişiklik yaşanmaz ise yaşanacak hayal kırıklığı mevcut duruma göre daha zarar verici bir hal alacaktır. Yargı Reformunun gerçekleşebilmesi için hakimlik ve avukatlık meslekleri için de neler yapılması gerektiğini sonraki yazılarımda sırası ile anlatmaya çalışacağım.