Yaratan Kim?
Başlıktaki bu soruya cevap veren herkes, “Elbette Allah’tır.” diyecektir. Doğru, zaten aksi düşünülemez. Ama ne yazık ki son zamanlarda bazı kavramları bilip bilmeden kullanmaya başladık. Ağzımızdan çıkanı kulağımız duymuyor. Bir sözü, hangi manaya gelebileceğini ölçüp tartmadan pervasızca söyler olduk. Bu çok tehlikeli, riskli, netameli ve garip bir hâldir. İzah edeyim:
Bilindiği gibi ‘yaratma’ Cenab-ı Allah’a mahsus bir iştir. İnsanoğlu (hâşâ) bir şeyi yaratamaz. Çünkü ‘yaratmak’, ‘yoktan var etmek’tir. İnsanoğlunun buna gücü/kuvveti yoktur. Geçmişte sol/sosyalist bazı yazar ve aydınlar insanın eylemleri arasına ‘yaratma’yı da katıyorlar ve “Filan yazar şu kitabı yarattı, fişmekânca yönetmen şu filmi yarattı vd.” diyorlardı. Bu cahilliği ne yazık ki şimdi bazı sağcı/milliyetçi, hatta muhafazakâr diyebileceğimiz yazarlar da yapmaya başladı. Geçen akşam dindar insanların yönettiği bir televizyon kanalında haberleri sunan spiker de aynı gaflete düştü. Ertesi akşam bir başka maneviyatçı televizyonda konuşan bir yazar, sinemada ‘kahraman yaratmak’tan bahsediyordu. Bir de olur olmaz herkesin, bilhassa genç eğitimcilerin kullandığı “farkındalık yaratmak!” ucubesi var. Ne demekse! Dini saikalarla kurulmuş köklü bir derneğin genç yöneticisi de “yaratıcı yazarlık” deyimini kullanınca artık bu yaraya bir neşter vurulması gerektiğini düşündüm. Zaten ‘yazarlık okulu’ yanlış bir tabir. ‘Yaratıcı yazarlık’ deyimi katmerli vahim hata. Ben bu dersi 12 sene farklı kuruluşlarda verdim. Adı “Yazı Editörlük ve Medya Kursu”.
Bu lakayt davranışları görünce şaşırıyor, üzülüyorum. Hadi seküler dünyanın insanları bu tür hassasiyetleri taşımayabilir. Çünkü zaten inancı zayıftır, belki de inanmıyordur. Ama siz maneviyatçı geçiniyorsanız, dindar bir yapıya sahipseniz her kelimeyi, her kavramı olur olmaz yerde kullanamazsınız. Bunun vebali, günahı vardır. Sizden duyan gençler, çocuklar bunları sürekli kullanmaya başlarsa siz de ömür boyu bu günaha yazık ki ortak olursunuz.
Geçenlerde bu konudan bahsedince yazarımız Nurettin Taşkesen Beyefendi, “Çok isabetli bir yorum. Sanat çevrelerinde creativ karşılığı olarak yaratıcı kelimesi kullanılıyor. Ancak bu kavram için özel tasarım, özgün buluş v.s. gibi kelimeler tercih edilmeli.” diyerek katkıda bulundu. Konya’dan yazar Perihan Akçay Hanımefendi de şu mektubu gönderdi: “Ne önemli bir mevzuda bu uyarınız. Var olunuz. Aklıma yıllar öncesinden bir anıyı getirdiniz. Doksanlı yılların sonlarındaydık sanırım. Dünya Kadınlar Günü’nde Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bir resim sergisine davet edildim. Ben de beş resimle bu sergiye katıldım. O sırada yerel ve ulusal gazetelerde günlük, haftalık yazılarım yayınlanıyor. Çok soğuk ve karlı bir gün sergi öncesi her ressam kendi ismine tahsis edilen köşede kendi tablolarını yerleştirmeye çalışıyordu. Beni örtülü gören bir kaç ressamın hakaretleri yüzünden tablolarımı duvardan indirip, müze görevlilerine emanet ettim. Öyle üzgünüm ki hakkımı arayacak hâlim yok. O soğukta bir vasıtaya binmeyi dahi akıl etmeden tam bir saat karların içinde yürüyerek evime dönmüştüm. Eşim Konya Baro Başkanı’ydı. Bu hukuksuzluğu basında dile getireceğimden çekinen bazı dernek başkanları rica minnet ertesi gün sergiye katılmamı sağladılar. Açılışta neden bir gün önce kovalandığımın tali nedenini de, o gün halkın resimlerime ilgisini görünce anladım. :) Açılış kokteylinde ressamların medya mensuplarına haşa ‘Şöyle yarattım böyle yarattım’ demeleri bana resimlerimi unutturdu. Yazar hassasiyetiyle röportaj sırası bana geldiğinde o kalabalığa bir uyarıda bulunmak istedim. TV çekiminde resimlerim hakkında soru soran arkadaşa dedim ki: ‘Sakın ha bana da bu resimleri yaratırken ne hissettiniz?’ türünden soru yöneltmeyin. Ondan sonrasında da ressam hanımların ‘yaratma’ fiilini kendileri için bolca kullanmalarına sebep oldunuz. Bu son derece korkunç ifade. Yaratma fiili yalnızca Allah’a mahsusken biz nasıl saygısızca bu kelimeyi kendimize mal edebiliriz? Bizim fırçayla yaptığımız yalnızca Rabbimizin yarattığı muhteşem eserlere karşı hissettiğimiz sonsuz hayranlığın bir tezahürüdür.’ İnanın o akşam yerel TV (benden gayri) dokuz ressamın sözlerini yayınladı. Benim doğru sözlerimden ise programda tek cümle yayınlanmadı.”
Müslüman olarak bazı incelikleri kaybetmemeliyiz. Sadece Rabbimiz yaratır; insanoğlu ise ‘yapar’, ‘işler’, ‘düzenler’, ‘oluşturur’, ‘gerçekleştirir’. Bari dinî hayatımızı yaşamaya başladığımız şu mübarek Ramazan günlerinde, güzel dilimiz Türkçeyi en doğru, mantıklı, zarif ve güzel hâliyle kullanalım.