Yaptırımlar ancak Türkiye'yi güçlendirir
1 Temmuz 1974 Pazartesi günü resmi gazetede yayınlanan madde şöyledir.
Madde 1- “İlâç ham maddesi ihtiyacının sağlanması
ve geçimi buna bağlı çiftçilerin yaşama koşullarının düzeltilmesi amacıyla Afyon,
Burdur, Denizli, Isparta, Kütahya, Uşak İllerinin tamamı ile Konya İlinin
Akşehir, Beyşehir, Doğanhisar ve Ilgın İlçelerinde 1974 -1975 ekim yılı için
yeniden haşhaş ekimi ve ham afyon üretimi yapılmasına izin verilmiştir.”
Başbakan Bülent Ecevit, hükümet ortağı da Necmettin
Erbakan’dır.
12 Mart 1971’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin
verdiği muhtıra sonucu hükümet istifa etmiş̧ ve Nihat Erim başkanlığında yeni bir hükümet
kurulmuştur. Anlayacağınız haşhaş ekimini yasaklatmak isteyen ABD bu işi muhtıra
yöntemiyle yola koymuştu
Nitekim öyle oldu Bakanlar Kurulu 30
Haziran 1971’de yayınladığı bir kararname ile Türkiye’de haşhaş ekiminin ve afyon
üretiminin 1972 sonbaharından başlayarak tamamen yasaklandığını ilan etmişti.
1973 genel seçimlerde Milli Selamet Partisi
ile koalisyon hükümeti kuran CHP lideri Bülent Ecevit’in yaptığı ilk iş haşhaş
ekimine izin vermek olmuştu. Dolayısıyla alınan karar aynı zamanda ABD’ye bir
meydan okumadır.
Hakkını vermek lazım Ecevit o yıllarda ABD’ye
karşı dik duran bir liderdi.
Ne var ki ABD’ye rağmen haşhaş ekimine
verilmesi akabinde yaptırımları da beraberinde getirdi. Ardından Kıbrıs’ta
Sampson Darbesi, 74 Kıbrıs Harekâtı da bu yaptırım kararlarının alınmasında
etkili oluyor.
Ancak yaptırım kararının alınmasına neden olan
hadise haşhaş ekimine izin verilmesidir.
***
Türkiye o vakitten sonra üç yıl boyunca ABD
yaptırımlarına maruz kaldı. Zor yıllardı.
Ambargodan sonra, alınan kredilerin sadece faizini ödemek için yeni krediler bulmak zorunda kaldı.
Haliyle bu durum Türkiye’yi uzun yıllar IMF ile boğuşmak zorunda bıraktı.
Buna rağmen Türkiye eğilmedi ve ambargo kararından sonra
yaptığı ilk iş; 25 Temmuz 1975 tarihinde ABD'ye verdiği bir nota ile 1969
tarihli Türkiye-ABD Savunma İş birliği Antlaşması'nı askıya almak oldu. Kıbrıs
Türk Federe Devleti’nin kurulduğunu ilan etti.
Türkiye’deki Amerikan üs ve tesislerinin kendi
kontrolüne girdiğini duyurdu. Üsler TSK’nın “kontrol ve gözetimi” altına girdi. Sadece İncirlik Üssü
bu kararın dışında tutuldu. İncirlik Üssü’ne NATO görevleri için sınırlı kullanım izni verildi.
Dahası ambargodan sonra Türkiye kendine çeki düzen
vermeye başladı. Ve Savunma sanayini geliştirmeye başladı. Türk Silahlı
Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı ile bu vakıf bünyesinde bulunan Aselsan, Havelsan
ve Roketsan gibi firmalar kurularak milli savunma sanayine ağırlık verilmeye
başlandı.
Anlayacağınız ambargo Türkiye’yi yıkamadı tam
tersi güçlendirdi.
ABD bugüne kadar dünyada Beyaz Rusya, Burma,
Fildişi Sahili, Küba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, İran, Irak,Liberya, Kuzey Kore,
Sudan, Suriye, Zimbabve ve Balkanlar gibi daha birçok ülkeye amborgo uyguladı.
Ne var ki bugüne kadar hiçbir ülke ABD yaptırımları
sonrası yıkılmadı.
***
ABD, doları hep bir silah olarak kullandı. Yağmanın,
sömürünün, işgalin
ve ölümün aracı haline dönüştürüldüğü bir düzenek inşa etti.
Dolar hala “Yeni Dünya Düzeni” adlı sapkın
projenin etkili bir silahı olarak kullanılıyor. BM, NATO, WTO, IMF, Dünya Bankası ve kredi
derecelendirme kuruluşları da yıllardır bu tefeci düzenin birer aracı olarak kullanılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, işte bu adaletsiz düzene, tefeci sisteme,
haksız yaptırım uygulamalarına, emperyalist politikalara, zorbalığa ve
dayatmaya başkaldırdığı için bugün hem içeride hem de dışarıda diktatör ilan
edildi ve bu yüzden ambargo uygulamaya çalışıyorlar.
Buna rağmen Türkiye bugün daha da güçlendi ve savunma
sanayi alanında büyük gelişmelere imza atıyor. İstediği ülkeden işine
yarayacak, kaliteli olduğuna inandığı silahları alabiliyor.
ABD’nin ve içerideki muhalif yapıların tüm engellemelerine rağmen
Türkiye, Rusya’dan s-400 füzelerini satın aldı.
Artık Türkiye her yerde, Doğu Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Kuzey Suriye’de, Libya’da, Balkanlarda ve
Afrika’da…
Emin olun bu yaptırım kararlarından sonra daha
da güçlenecektir…