Dolar (USD)
35.06
Euro (EUR)
36.73
Gram Altın
2964.79
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
20 Şubat 2013

Yapı Denetim

Mimar Sinan'ın nargile hikayesi herkes tarafından malum. Muhteşem eseri Süleymaniye Camini yaptıktan sonra sesin en arka taraflara net olarak ulaşıp ulaşmadığını anlamak için nargile suyunu fokurdatarak denemeler yapar ve bu şekilde sesi teste tabi tutar. Neticesinde bugün hala kullanılan o muhteşem eser meydana çıkar.

Şairlerimizden aynı zamanda ekonomist olan bir yazarımız üniversitede okuduğu dönemde Amerikalı bir mimarın Erzurum'a geldiğini tarihi binaları incelediğini akabinde şehirden ayrılmadan önce adres bilgilerini istediğinde kendisine ben buraya şu muhteşem eserleri görmeye geldim. Şehirdeki yeni yapılan binaları göstererek bu binaları yapanlarla işim olmaz dediğini anlatmıştı.

Bugün estetik kaygılardan, ulaşım, genel görüntü gibi bizim için önemli olmayan sadece rant olarak gördüğümüz toprak ve üzerine diktiğimiz taş yapıların bu özelliklerinden ziyade olayın başka bir yönüne dikkat çekmek istiyorum.

1999 depreminden sonra değişik tarihlerde kanunlar yönetmelikler çıkartıldı. Özellikle Yapı Denetim firmaları vasıtasıyla depreme dayanıklı binalar yapılması sağlanmaya çalışıldı. Ancak geldiğimiz noktada Yapı Denetim firmalarının bu işi ne kadar yapabildikleri şüpheli hale gelmiştir. Yukarıda belirttiğim iki örnekte olduğu üzere biz estetik kaygılardan vazgeçmiş içinde oturduğumuz binaların güvenilirliği hususunda hala emin olamamaktayız.

Sistem nasıl işliyor önce buna bakalım. İnşaat yaptıracak firma öncelikle ilgili ilçe belediye ile anlaşmak zorunda. Akabinde ise inşaata başlanmaktadır. Yani yapı denetim firması hem belediye hem de firma ile anlaşmak zorundadır. Yapı denetim firmaları belli birimde iş alabilmektedir. İşin özünde kamusallık bulunmaktadır. Kamu adına yapılan işleri bu firmalar denetlemektedir. Ancak uygulamada bu firmalar belediyeler ve inşaatı yapacak olan firmaların arasında sıkışmış durumdalar. Her işimizde olduğu gibi çok iyi kurgulanmış olan bir yapıyı kendimize benzetmiş ve görünürde her şeyin iyi yürümesine rağmen bu yapı binaların denetiminin tam olarak yapılmasını engellemektedir.

Diğer bir sakıncalı nokta ise siyaset bu firmaların elini kolunu bağlamış durumda. Bu alan belediyelerin örtülü ödeneklerini oluşturmaktadır. Ne yazık ki acilen bu alanın tekrar düzenlenmesi gerekmektedir. Bu konuda yapılması gereken en önemli husus firmaların işlerini sıraya konularak yeterliliği alan firmaların iş kaygısı olmadan sadece denetime odaklanmalarıdır. Bu sistemin ikinci faydası ise denetim işleri için verilmekte olan bedellerin azalması ile olacaktır. Zira harcanmadığı halde harcanmış gibi gösterilen paralar bu alanın daha fazla çürümesine neden olmaktadır.

Deprem bölgesinde olan bir ülke için kurtuluş reçetesi olarak yapılandırılan bir sistem bu gün çökmüş durumdadır. Bunu bu sistemin içinde olan tüm belediye çalışanları inşaat firmaları ve yapı denetim firmaları bilmektedir. Ancak dile getirilmemektedir. Yeni Mimar Sinanlar yeni şehirler için bilimin kurallarının uygulanması gerekmektedir. Aksi takdirde yeni bir depremde biz tekrar vahlar tühler ile zaman kaybedeceğiz.