Yapay zekanın siyasete girişi
Yapay zeka uygulamalarının siyasette kullanımını CHP Genel Başkanı Özgür Özel, aday belirleme sürecinde faydalandıklarını söyleyerek siyasi gündeme dair polemikler oluşturmuştu.
CHP’nin
teknoloji ile imtihanı siyaset dünyasında dikkat çekici bir yeniliğe kapı açmış
görünüyor. Geleneksel metotlarla yürütülen aday belirleme süreçlerine
teknolojik bir dokunuş yaparak, bundan sonra partiler de robot genel başkan
yardımcılarını görebiliriz. Bu öngörüye göre siyaset adına ütopya mı distopya
mı kazanacak?
Yapay zeka
teknolojisinin, kullanım alanı giderek artıyor ve çeşitleniyor. İnsanlık yapay
zekayla tarihinin en büyük devrimlerinden birini gerçekleştiriyor.
Bu sürecin
“insani” biçimde ilerleyebilmesi için daha fazla “etik tartışmalara, güvenlik
önlemlerine de ihtiyaç var.
Yapay zeka
çağı birçok sektörü, mesleği, işi, alanı kökten değiştirdiği gibi yakında
siyaseti ve süreçlerini de değiştireceği aşikar.
Seçmen
manipülasyonu yapay zeka ile hiç olmadığı kadar kolaylaştı. Bunun için yapay
zeka kullanımı ile ilgili sınırlamaların hızla devreye girmesi gerekiyor.
Bilgisayar
bilimleri içerisinde geniş bir alana sahip olan bu yazılımı sıradan
yazılımlardan ayıran özellik insan zekasını taklit etme özelliğidir. Yapay zeka
destekli araçlar, endüstriyel alanda 2000’li yılların başından beri
kullanılmakta; ancak yapay zeka araçlarının siyaset ve kamu yönetimi
alanlarında kullanılması da hızla gelişmeye başladı.
Yapay zeka
araçları siyasi karar alma ve yönetme süreçlerine de katkı sağlayabilir.
Siyasette böylesi adımlar atan ülkeler ve yöneticiler artık azımsanmayacak
kadar çoğaldılar. Romanya’nın eski Başbakanı Nicolae Ciucă’nın “Lon” isimli bir
yapay zeka aracını kendisine fahri danışman olarak atamasını örnek olarak
gösterebiliriz. Birleşik Arap Emirlikleri’de dünyanın ilk Yapay zeka bakanını
atayarak en marjinal görevlendirmeyi yapmak suretiyle dijital çağın tarihine
geçmiş oldular.
Sonuç
olarak, dijitalleşmenin ilerlemesi ile yapay zeka teknolojisi, siyasal
kampanyalarda kullanım alanları giderek artıyor ve çeşitleniyor. Bu
teknolojinin iyi ve kötü taraflarıyla ilerlediğini de belirtmek gerekiyor. Algı
yönetimi ve ikna dili olarak artık sahalarda siyasi aktörler yerine dijital
zekalar konuşabilir.
Bu
kapsamda, siyasetçilerin yapay zeka gerçeğini doğru kavramaları, bu gelişmenin
toplumlarda ne gibi etkiler doğuracağını vakitlice tahlil etmeleri, bu etkileri
yönetmek için gerekli birikimi oluşturmaları ve toplumu bu istikamette
hazırlamaları kritik önem taşımakta.
Peki yapay
zeka bize ne verecek? Hızla
kontrolümüzün dışına çıkan bu yeni teknolojiden kim fayda sağlayacak?
Yapay
zeka, kendi başına bir hayat sürebilir ve tarihimizin seyrini tek başına
belirleyebilir mi? Yoksa belirli bir gündeme hizmet eden ve belirli bir insan
grubuna fayda sağlayan diğer teknolojik icatlardan biri olarak mı
kalacak? Bu soruları çoğaltabiliriz. Bu gizemli rasyonalitenin cevabını
zamanın akışı gösterecektir. Olası gelişmelerin tümünü şimdiden kestirmek zor ama
korkutucu bir senaryo da şekilleniyor.
Görünen o
ki; yapay zeka şimdilik kalıcı görünüyor...
İlerleyen
yıllarda, bu teknolojinin sadece kamu yönetimi ve siyaset alanında değil birçok
meslek kolunda değişiklikler getireceğini öngörmek hiç de zor değil.
Önümüzdeki
yıllarda, bir doktor gibi hastasına teşhis koyabilen, pilot gibi savaş
teknikleri geliştirebilen, tercüman gibi farklı diller konuşabilen, şirket
yönetebilen yapay zekalara şahit oluyor ve olacağız.
Elon Musk
gibi teknolojinin lideri yapay zekanın, getireceği potansiyel tehditlere karşı
uyarırken bir taraftan da bu yeni teknolojiyi daha yoğun bir şekilde
gündemimize sokarak, insanlığa getirmesi beklenen derin dönüşüm noktasında
adeta “dijital insanlar” gibi davranan sistemlere yavaş, yavaş alışacağız.
Gerçek şu
ki, yapay zeka emekçileri, doktorları, öğretmenleri, avukatları, gazetecileri
ve diğer birçok mesleği gereksiz kılacak, insanların işini ellerinden alacak.
İnsanlık kendi sonunu kendi eliyle getirecek.