Yapay sinir ağlarıyla dindarlığı keşfetmek mümkün mü?
Bilgisayar devrimi, insan hayatını radikal bir şekilde
değiştirmektedir. İnsanlık, bütün işlerini artık bilgisayarlar üzerinden
yapmaktadır. Bilgisayarın olmadığı bir hayatı düşünmek, artık mümkün değildir.
İnsanlık, makinaların da insan gibi düşünebileceği fikrinden hareketle, kendisine
ait bütün özellikleri makinalara aktarma konusunda büyük arayışların içine
girmiştir. Cansız nesnelere yapay zeka ile can katma arzusu ve isteği, günümüzde
bir hayal olmaktan çıkıp bir gerçeğe dönüşmek üzeredir. İnsanoğlu, yapay zeka
sayesinde yaptıklarını bilgisayarlara yaptırmayı hedeflemektedir. Yapay zeka
sayesinde bilgisayar, artık bir makineden fazla bir insanımsı bir canlıya
dönüşmektedir.
Yapay sinir ağları teknolojisi, insanın sinir yapısını bilgisayarlara
aktarma çabasının bir sonucu olarak gelişmiştir. Yapay sinir ağları, insanların
akıllı davranışlarını yapay olarak üretmeyi amaçlayan bir yaklaşımdır. İnsanın
biyolojik sinir ağları model alınarak oluşturulmuş bilgisayar programlarına
yapay sinir ağları denilmektedir. Biyolojik sinir sistemi nöron, dentrit, hücre
gövdesi, aksonlar ve sinapslardan oluştuğu gibi, yapay sinir sistemi de eleman,
toplama fonksiyonu, yapay nöron çıkışı ve ağırlıklardan oluşmaktadır. Yapay
sinir sisteminin yapay hücreleri süreç elemanları olarak isimlendirilmektedir. Dış
dünyadan yapay sinir hücresine gelen bilgiler, ağırlığına göre hücre üzerinde etkili
olmaktadır. Ağırlığına göre hücreye giren net girdi hesaplandıktan sonra
hücrenin bu girdiye karşılık olarak verdiği çıktı bulunmaktadır. Yapay sinir
hücresi, ürettiği çıktıyı, dış dünyaya veya başka bir hücreye göndermektedir.
İnsanın sinir sisteminde olduğu gibi yapay sinir ağları, bilgiyi alan, alınan
bilginin hızlı ve tam bir şekilde işleyen ve yeni bir bilgi olarak tekrar
üretilmesini gerçekleştirmeye çalışan bir yaklaşım olarak karşımıza
çıkmaktadır. Kendisine, hayata ve canlılara baktığında ağlardan başka bir şey
görmeyen insanoğlu, yapay zeka teknolojisinin önemli bir alt alanı olan yapay
sinir yaklaşımını da kendisinden hareketle bir ağ olarak tasarlamaktadır.
İnsanın kendisine özgü bir düşünme ve davranma biçimi vardır.
İnsanlar, dindarlıklarını, felsefelerini, ahlaklarını, sanatlarını,
bilimlerini, anlamlarını ve değerlerini insanca ve akıllıca düşünmekte ve sonrada
düşündüklerini insanca ve makul nitelikte bir davranış kalıbına
dönüştürmektedirler. Bilgisayarların yapay sinir ağları sayesinde insanca ve
akıllıca düşünüp düşünmeyeceği, yapay sinir ağlarında alınan, işletilen ve
üretilen bilginin insanca ve makul bir şekilde davranışa dönüşüp dönüşmeyeceği
sorusunun cevabı henüz kesin olarak verilmiş değildir. İnsanın bir ruhu olduğu
gibi, bilgisayarların da bir ruhu olup olmayacağı sorusu, bu bağlamda
tartışılması gereken hayati bir sorudur. İnsana ait düşünme ve akıl etme
fonksiyonunun insan tarafından bilgisayar gibi bir makineye verilmeye çalışılması,
hayata dair bütün geleneksel anlayışları sarsan bir girişimdir.
Yapay sinir ağları yaklaşımının uygulanmaya çalışıldığı alanların
başında dindarlık tecrübesi gelmektedir. Dindarlık tecrübesi, yoğun bir
duygusallığı, düşünmeyi ve davranmayı kapsayan özel bir deneyimdir. Yapay sinir
ağlarının dindarlık tecrübesine uygulanması, heyecan verici bir çalışma alanı
olarak gelişmektedir. Yapay sinir ağları yaklaşımını dindarlık tecrübesine
uygulayan öncü bir çalışmayı Doç. Dr. Muhammet Kızılgeçit ve Murat Çinici
birlikte gerçekleştirmişlerdir. Kızılgeçit ve Çinici’nin “Koronavirüs
(Covid-19) Sürecinde Yapay Sinir Ağları Yöntemiyle Bireylerin Dini Başa Çıkma
Düzeylerinin Tahmini” isimli çalışma, İlahiyat Tetkikleri Dergisinin 54.
sayısında yayınlanmıştır.
Kızılgeçit ve Çinici, yapmış oldukları çalışmada COVID-19
salgınının dünyayı esir aldığı zor bir zamanda 15 demografik değişken ışığında insanların
dini başa çıkma biçimlerini yapay sinir ağları modeliyle tahmin etmeye
çalışmışlardır. COVID-19 gibi çetin bir krizle karşı karşıya kalan insanların yalnızlıkları
ve çaresizlikleriyle baş etmede dinin bir başa çıkma faktörü olarak öne çıkıp
çıkmadığı sorusunu araştırmak önem taşımaktadır. Araştırma sonuçları ışığında
Kızılgeçit ve Çinici, dini başa çıkmayı etkileyen faktörlerin belirlenmesi ve
dini başa çıkmanın yordanması çalışmalarında yapay sinir ağları yaklaşımının
güvenilir bir şekilde kullanılabileceğini söylemektedirler.
Dindarlık tecrübesi gibi insanın en gizemli, derin ve özel alanını
oluşturan bir alanın yapay sinir ağları gibi bilgisayarlara ait bir yaklaşımla araştırılmasının
mümkün olacağının iddia edilmesi önemlidir. Dindarlığımız dahil bize ait bütün
tecrübelerin yapay sinir ağları gibi bilgisayar teknolojileri tarafından
inceleneceği ve değerlendirileceği bir döneme doğru gitmekteyiz. İnsanın dinle
ve maneviyatla hakikat iddialarının insan zihninden nasıl kaynaklandığının
yapay sinir ağları gibi yapay zeka teknolojileri yardımıyla incelenmesi,
insanlığın dindarlık tecrübesini anlamamıza katkı sunacaktır. Din dahil insana
dair hiçbir şeyin, bilgisayarların dünyasında gizemli kalmayacağı şeklinde
güçlü bir olasılığın ortaya çıktığı yeni bir döneme doğru gidiyoruz.