Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Nisan 2014

YAP-İŞLET-DEVRET PROJELERİNE HAZİNE GARANTİSİ

1980'den önce devlet altyapı projelerini ya kendi bünyesindeki inşaat birimleri vasıtasıyla doğrudan yapıyor ya da sadece ihaleyle müteahhitlik hizmetleri alıyordu.

1980'den sonra durum değişti.

Dünya Bankası'nın oluşturduğu yap-işlet-devret modeli benimsendi.

Bu modele göre; altyapı yatırımını özel sektör üstleniyor, buna karşılık proje tamamlandığında işletmesi bir süreliğine özel sektöre veriliyor, devlet üretilen mal ve hizmeti belli tarifeden satın almayı taahhüt ediyor, süre bitiminde işletme işler vaziyette devlete devrediliyor.

Böylece devletin kasasından bir kuruş çıkmadan büyük yatırımlar kamunun malı oluyor.

İlk nazarda devlet açısından rasyonel bir alışveriş.

Bütçe zorlanmıyor, kamu borç stoku kabarmıyor.

Maastricht kriterleri aşılmıyor.

Son dönemlerde bütçe açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYH) oranının yüzde 2, kamu borç stokunun ise yüzde 39'da kalmasında devletin altyapı yatırımlarından elini ayağını çekmesinin de rolü olduğunu hatırlatalım.

İlaveten kamuya ait mevcut tesislerinözelleştirilmesiyle hazineye kaynak aktarılması ve sık sık çıkarılan af kanunlarıyla ekstra gelir temin edilmesi de bütçe dengesinin olumlu yönde gerçekleşmesine katkıda bulunmuştur.

Tabii her ekonomik model kendi içinde bazı mahsurları da barındırır.

Yap-işlet-devret modeli esas itibariyle özel sektör için karlı bir iş.

Çünkü özel sektör, sözleşmede öngörülen gelire ulaşamazsa üstünü devlet karşılamayı taahhüt ediyor.

Mesela İstanbul'da inşası süren havalimanı için devlet 12 yıl boyunca 6,3 milyar euro gelir garantisi verdi.

Şirketin geliri bu rakamın altına düşerse, devlet yani bizler aradaki farkı ödemekle yükümlüyüz.

Hazine Müsteşarlığı 19 Nisan'da bir yönetmelik yayınlayarak özel sektöre yeni bir avantaj daha tanıdı.

Buna göre; yatırım tutarı 1 milyar liranın üzerinde olan yap-işlet-devret projeleri ile Sağlık ve Eğitim Bakanlıkları tarafından yürütülen 500 milyon liranın üzerindeki proje borçlarına devlet kefil oluyor.

Özel sektör aldığı kredi borcunu şu veya bu sebeple ödeyemezse devlet üstlenecek.

Yalnız bir sınır getirilmiş.

Garanti edilen kredi borcu 3 milyar doları geçemeyecek.

Ne var ki 2014 öncesinde ihaleye çıkarılan projeler için sınır yok.

Bu kapsama dahil olan projelerin bazıları şöyle:

İstanbul'a 3.havalimanı, Avrasya Tüneli, 3.Köprü, Marmara otoyolu, İzmit Körfez Geçişi.

Basına yansıyan haberlere göre, bu projeler nedeniyle devletin dış borç yükümlülüğü 40 milyar doları bulacak.

Peki devlet neden böyle bir ağır yükün altına giriyor?

Özel sektör dış piyasalarda finansman sıkıntısı çekiyor.

Devlet garantisi olursa bu sıkıntı aşılacak.

Hem de daha ucuza borçlanabilecek, dolayısıyla projenin tamamlanması hızlanacak.

Dua edelim işler yolunda gitsin de Yuvacık Barajı benzeri sıkıntılar yaşanmaz.

Devlet 1,2 milyar dolar borcu üstlenmek zorunda kalmıştı.

Geçmiş tecrübelerden ders alınarak devlet garantisinin Bakanlar Kurulu Kararı'yla değil de Meclis onayıyla verilmesinin daha doğru olacağı görüşündeyiz.

Bu suretle şeffaflık sağlanacak, hangi şirketlere ne tutarda garanti verildiği kamuoyunun bilgisi dahilinde olacaktır.

[email protected]