Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yanlıştan korkmamak

İnsan, hayatı üretici ve özgür bir macera olarak yaşamak ister. Var olmak, bilgilenmek, değerlenmek ve doyum sağlamak için hayat, hep ucu açık bir macera olarak yaşanmalıdır. Hayatın macera olarak yaşanması, insanın bir robot veya köle olarak hayatını sürmemesine bağlıdır. Robot veya köle olarak sürdürülen bir hayat, aslında yaşanmamış bir hayattır. Tekrar ve taklit, hayatın dinamizmini, coşkusunu ve tutkusunu yok eden karanlık çıkmazlardır. Tekrar ve taklitten kurtulmak için, insanın bilgisini, değerlerini, kabullerini ve birikimini sürekli olarak yenilemesi, değiştirmesi ve geliştirmesi gerekmektedir. Eskiyi ve mevcut olanı tekrar ve taklit etmek, insanın sığlığa, yapaylığa ve verimsizliğe mahkum olması demektir. Değişmez inançlar, önyargılar ve kalıplar, kişinin hayat tutkusunu yok etmektedir. Tekrar ve taklit, insanı tutuk olarak hayatı yaşamasına neden olmakta ve onu kendi yaşamında tutuklu hale getirmektedir. Tutuk ve tutuklu olarak yaşamamak için özgürlüğe ve üretime ekmek ve su gibi ihtiyaç duymaktayız.

Hayatı özgür ve üretici bir şekilde yaşamak, dünyadaki varoluş nedenimizdir. İnsanın varoluşsal ayarları, üretmek, yenilenmek ve değişmektir. Tekrar, taklit ve donma, insanın varoluş ayarlarının bozulması, yozlaşması ve işşlevsiz kalması demektir. Yanlış yapma korkusuyla doğru ve risksiz diye kendimizi tekrara, taklite ve tabulara mahkum etmek zorunda değiliz. Üreticilik, bütün mutlak doğrulardan özgürleşmektir. Bizi geliştiren, olgunlaştıran ve yenileyen şey, doğru olduğuna inandığımız duygularımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız değildir. Bizi özgür, yenilikçi ve üretici kılan şey, yapmış olduğumuz yanlışlardır. Özgürlük ve üreticilik, yanlış yapma ve üretme özgürlüğünü kapsamaktadır. Yanlışlar, üretimin kaynağıdır. Yanlış yapmaktan korkmadan yaşanan bir hayat, bizi özgür ve üretici yapabilir. Özgür ve üretici bir hayat için, yanlış yapmaya cüret etmek lazımdır.

Yanlışlar, yaşadığımız hayatın bize ait olmasını sağlamaktadır. Doğru diye benimsediğimiz duygular, düşünceler ve davranışlar, aslında hayatı ikinci ve üçüncü el olarak yaşamak anlamına gelmektedir. Başkalarının deneyimleri, düşünceleri, inançları ve hikayeleri sonucu benimsenen ve bağlanan bir hayat, aslında bize ait olmayan bir yaşamdır. Hayatı bize ait kılan şey, aslında yapmış olduğumuz yanlışlar sonucu gerçekleştirdiğimiz üretici, özgür ve yenilikçi duygular, düşünceler ve davranışlardır.

Hayat, arayıştır, Bilgiyi, mutluluğu, aşkı, adaleti, hakikati sürekli olarak aramak lazımdır. Bilgi, hakikat, güzel, iyi, adalet, mutluluk ve aşk, bir defada bulduğumuz ve sahip olduğumuz şeyler değildir. Yanlış yapmaktan korkmadan yaptığımız davranışlarla sürekli olarak yeni bilgilerin, tecrübelerin, tutkuların ve yolların peşinde gitmek, bizi diri, dinamik ve doyum sağladığımız bir hayatı yaşamamıza kaynaklık edebilir. İhtiyaç duyduğumuz şey, doğru düşünmenin, duymanın ve davranmanın mutlak doğru yoluna sahip olmak değildir. Asıl ihtiyaç, yanlışlık ve yıpranma riskine rağmen sürekli olarak öğrenmek için çaba göstermektir. Hayat, öğrenmektir. Öğrenmeyi hiç bitmeyen bir süreç olarak yaşamak, yanlışlıklarına ve yıpratmalarına rağmen, hayatımızı üretici, renkli ve özgür hale getirmektedir.

Hayat, bir yere sığan, sığdırılan ve sığlaştırılan bir süreç değildir. Hayat, sığmayan, sığdırılamayan ve sığlaştırılmayan üretimle, özgürlükle ve yanlışlıkla dolu bir maceradır. Hayat, sürekli olarak yolda olmak demektir. Vermiş olduğu yorgunluğa ve yapılan yanlışlara rağmen, üretici ve özgür bir yaşam, doyurucu, diriltici ve değiştiricidir.

Otoriter, katı, şekilci ve geçmişe bağımlı ortamlar ve kültürler, özgürlüğe, yeniliğe, üretime ve değişime izin vermezler. Üretim ve yenilik, özgürlüğün çocuğudur. Özgürlüğün ve üretimin evi, insan ruhudur. Ruh, özgürlüğe ve üretime muhtaçtır. Yaşadığımız hayatta mutlu olmak istiyorsak, üretim ve özgürlüğü var eden bir iradeye sahip olmaya ihtiyaç vardır.