Dolar (USD)
34.49
Euro (EUR)
36.23
Gram Altın
2962.21
BIST 100
9367.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
25 Nisan 2017

Yanlış yanlışla düzeltilmez !

Hadiselerin hızlandığı bir zamandayız. Özellikle politik arenada yaşananlar, genel olarak bütün ülkeyi hatta ümmeti içine çekip, bir şekilde taraf olmayı dayatırken, bunun muhasebesini de şuurlu bir şekilde yapmayı zorunlu kılıyor.

Özellikle 15 Temmuz'da ortaya çıkan ruhun manalandırılmasında yaşanan problem, bazılarında kafa karışıklığına yol açmış gibi görünüyor. Aslında işlerine öyle geliyor da diyebiliriz ya!

Şehid olacağız diyenler!

15 Temmuz gecesi Büyükşehir Belediyesinin önündeki süs havuzundan "Biraz sonra şehid olacağız, abdestsiz gitmeyelim" diyerek abdest alanların görüntüsü gitmez gözümüm önünden... Bu ruh hali, bir Müslümanın ruh halidir.

Bu ruhu Mavi Marmara'da gördük biz. 28 Şubat'ın en şedit zamanlarında direnen ve bedel ödeyenlerde gördük. Daha geriye doğru bakarsak, rejimin Müslümanlara vurmak istediği her darbede, canlarını ortaya koyan, anadan yardan serden geçerek hayatları boyunca zulme maruz kalan yiğit ve fedakar insanların hayatlarında gördük.

Saflar o gece netleşti

15 Temmuz, o ruhun bütün Anadolu'ya sirayet etmiş haliydi ve safları netleştirdi. Fakat o geceden önce bu saflarda duran, o ruhun yok olup gitmemesi için dişiyle tırnağıyla mücadele edenler vardı. O insanların hasbi duruşu ve mücadelesi doğurdu Anadolu'nun direnişini. Onlara "İslamcı" deniyordu. Kelimenin doğru kullanımı ayrı, İslami mücadele edenlere İslamcı deniyordu. İslamcılık adı altında başka mahfillerden yönetilenler, ithal zihinle milletin zihnini iğfal edenler olsa da, bunları zaten biliyor ve mücadele ediyorduk. Ve biz, bize İslamcı denmesinden hiç gocunmadık.

Masada kaybetme olayı

Bunun idrakinde olmayan ve hadiselere bu zaviyeden bakmayanlar, çeşitli sebepleri ileri sürerek İslamcılardan rahatsız olduğunu dile getirmeye başladı. Demokrasi, laiklik ve ulusalcılık adına zaferi sahiplenenlerden tutun, daha batıcı olma özlemini dile getirenlere kadar, Müslümanların kazandığı bir zaferi, Müslümanlardan kurtarma derdine düşenler çıktı meydana. Aynı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi. Aynı kurtuluş savaşında olduğu gibi. Yıllarca cephede kazanılanı masada kaybetme bahtsızlığını yaşamış nesiller olarak bu sefer durum öyle olmayacak inşallah. Buna izin vermeyeceğiz.

Bir meseleye bakarken; meselenin ne olduğu, kimler tarafından, nasıl ve hangi gayeye matuf ele alındığı önemlidir. Yanlış, başka bir yanlışla ve yanlış insanlarla düzeltilmez.

"Savaşamadığın her an onlara dahil olursun."

İnancın, kültürün, değerlerin ve yaşama tarzın değişmeye başlamışsa, savaşı kaybediyorsun demektir.

İnancını ve idealini, o hayatın içindeki küçük ama olmazsa olmaz "değerlerini" kaybetmeye başlamışsan, savaşı kaybediyorsun demektir.

Attığın her adımı bir yerlerden gelecek tepki veya alkışa dönük atmaya, yani hesap yapmaya başlamışsan kaybediyorsun demektir.

Bir ideale matuf aksiyoner olmak değil de, sadece günün getirdiğine karşı reaksiyoner adımlar atıyorsan kaybediyorsun demektir!

Biz, bu sistem değisikliğini İslam'ı hakim kılma yolunda basamak gördüğümüz için destekledik, desteklemeye devam edeceğiz.

Nispetimiz İslam, zeminimiz Anadolu ruhu ve insanı.

Daha iyi, ekonomik olarak daha güçlü ama Batıcı bir sistem olsun diyen, İslam'ı bu yolda faydalı gördüğü için yedeği, Müslümanı kullanıma uygun gördüğü için basamağı gören Batıcı zihniyetle işimiz olmaz.

Değerlerimize düşman, mücadelemize zıt, dili başka, gayesi başka, yaşam tarzı başka ama sistem değişsin diyen küçük adamlarla da işimiz olmaz.

Yanlışı düzeltmek için önce doğru ortaya konmalıdır.

Başa dönüyoruz?

Nedir senin istediğin? Fikrin ne, idealin, dünya görüşün ve varmak istediğin menzil neresi ?..