Dolar (USD)
35.26
Euro (EUR)
36.83
Gram Altın
2966.83
BIST 100
9848.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Nisan 2019

Yanlış anlama ve anlatma kılavuzu

İsrail dünyanın gözü önünde Müslümanlara zulmediyor.

Her türlü başka anlamını geçtim. Bir dinin (İslam) ilk kıblesi, namaz kılarken secdeye vardıkları yön olan Mescid-i Aksa’da bildiğin terör estiriyor.

Yetmiyor Müslümanları dövüyor, tutukluyor hatta öldürüyor.

Kimseden ses yok!

Dünyayı geçtim İslam aleminden ses yok.

O garip kalmış topraklarda her adımda tarihe, kültüre, dine çektirilen eziyet tıpkı Hollywood filmlerinde ailesi katledilirken yatağın altında kulaklarını gözlerini kapatan küçük çocuk figüründeki gibi duyulmuyor, görülmüyor.

Akka’da caminin bara, Kudüs’te bir başka caminin meyhaneye çevrilmesi nedense etkilemiyor.

Bir ibadethane ille de kullanılmayacaksa müzeye, okula ne bileyim çay ocağına bile çevrilir ama (zamanında ülkemizde de yapıldığı gibi) meyhane bar pavyon gibi yerlere çevrilmesi mesaj içerir.

Bu mesajı anlayıp tepki vermek bilgi ister, görgü ister.

Okumak falan demeyeceğim.

Mesele olayları kategorize edebilmekte.

Bugün Türkiye’deki İslami camia içindeki bazı akl-ı evveller örneğin Yeni Zelanda’daki olaya karşı Ayasofya’da namaz gibi karşı hamleler öneriyordu.

Hatta bazıları halen İsrail zulmüne karşı Ayasofya’nın ibadete açılması kozunu önermekte.

Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Ayasofya kendilerini Katolik olarak tanıtan teröristlerin değil Ortodoks Hristiyanlarının kutsal mabedi. Dolayısıyla Katolik bir teröristin yaptığı eyleme cevap vermek için kullanılacak bir mekan değil.

Israil meselesine gelince de Ortodokslar şu anda Kudüs’te sizden benden daha çok Müslümanları savunmakta.

Buradaki bazıları da kalkıp Mescid-i Aksa protestosunu Ayasofya önünde düzenlemeye çalışıyor.

Bazı olayları kategorize edemiyoruz.

Bazılarını da yanlış kategorize ediyoruz.

Seçimler geldi geçti.

Herkes iradesini gösterdi oyunu kullandı. Ancak saatler 31 Mart 23.50’yi gösterdiğinde oy kaydırma ve hatalı girişlerden dolayı Türkiye’nin ilk kez gördüğü bir yeni olayla tanıştık.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz olayı şöyle anlatıyor:

“Büyükşehir Belediye Meclisi'nde çok büyük oya sahibiz. Büyükşehir odak yapılmış gibi görünüyor. Seçim hukukuna aykırı da davranarak, tek zarf ilkesine aykırı kararlar verilmiş oralarda. Sandığa 4 pusula birden koyuluyor. Muhtarlık oy pusulası çıktı diye bütün oyların geçersiz olduğuna dair müşahitlerimizden bize gelen bilgi var. Hukuki olarak ne yapmamız gerekiyorsa tek tek adımları atacağız. Bir hata mı bu? Ki bana göre değil. Her seçimde benzerleri olmuştur. Ama bu kadarını ilk kez görüyorum. Gerçekten pes doğrusu.

Nitekim AK Partili yetkililerin de bahsettiği gibi “gizlemeye gerek duymadan alenen oylarla oynanmış” ise şimdiye kadar ortaya çıkanlar ancak bir başka adımın öncüsü olabilir.

Soruşturma sürüyor. Polis, savcılar işlerini yapıyor. Ve işin içinden ilginç bir başka durum da çıkacak gibi görünüyor.

Ben bu kısmını yazıma konu etmeyeceğim.

Asıl garipsediğim; MİT sizde, yargı sizde, polis sizde, asker sizde diyenler.

Dedim ya kategorizasyon sorunudur bu.

İki açıdan tutarsızdır bu söylem.

Demek ki mevcut

iktidar kendi istediği gibi yönlendirmiyor bu kurumları. Her kurum kendi ciddiyetiyle çalışıyor.

Bunu söyleyenler

iktidarda olsa bu kurumları kendi çıkarları için kullanacaklar.

Tutarsızlık diz boyu.

Ama ne var ki bu söylemlere inananlar ve argümanlarını bunun üzerine kuranlara da az değil.

Bir fikri savunacaksak bari düzgün savunalım.