Yangınla ve ışıkla gelen mesajlar!
Anadolu’da kışları ısınmak maksadıyla tezek yakılır. Eğer
tezeğin içinde börtü böcek varsa yakılmaz. Merhamet nimettir öyle her kalpte
bulunmuyor. Anadolu insanında fazlasıyla var. Hava, su, toprak büyük
nimetlerden… Yeşile ve ağaca dokunmak yasaktır ve kesmek de ‘baş kesmek’ olarak nitelendirilir. Bu
hassasiyet çok az toplumunda var. Bizde nimete şükürsüzlük nankörlük kabul
edilir.
Çocukluğumuzda rahmetli babam imkân ve fırsat buldukça
bizleri köyümüze götürürdü. O yaz amcam tarlada kanadı kırık uçamayan bir tarla
kuşunun ölümüne neden olmuştu ve çok üzülmüştü. Hatta bir keresinde de bu
yüzden ağladığını görmüştüm. O yaz o tarlanın ekininin toplanmasını komşusuna
vermişti.
Merhamet azalınca merhametsizlik de artıyor…
Gün geçmiyor ki kadınlar katledilmiş olmasın! Her türlü
cinayet, hırsızlık, ahlaksızlık ve namussuzluk hayatın bir parçası haline
geliyor. Üstelik meşru ve normalmiş gibi de kabul görüyor. Katil ve suç
işleyenler şeref madalyası takmış gibi gurur pozları veriyor!
Korkunç israfa ne demeli!
Kültürümüzde ekmek nimettir çöpe atılmazdı. Bizler de böyle
büyüdük. Yere atılan bir ekmek parçası bulsaydık alıp ve öpüp alnımıza
koyardık. Şimdilerde böyle mi? Nerdeyse her yıl koca Afrika’yı doyuracak kadar
çok ekmek ve yiyecek çöpe atılıyor. Yılda binlerce ağaç kesiliyor, ormanlar
ateşe veriliyor!
Değerlerimizin
uzağına düştüğümüz mesafe kadar insanlığımızın da uzağına düşüyoruz! Bu yüzden
hem nimetten hem de bereketten mahrum kalıyoruz. Korkarım bir gün bir damla
suya veya bir tek ağaca bile muhtaç kalacağız!
İnsanla evren arasındaki muhteşem bir uyum bir denge ve
ahenk var. Bozulması açlık, panik, kaygı ve ruhsal bozukluklara neden
oluyor. Bu yüzden “Yeryüzünde ekini
ve nesli bozmak” Allah’a savaş açmakla eş değer sayılmıştır. Bu nedenle ‘Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile
elimizdeki fidanı dikmeniz’ emredilmiştir. Yaratılan her şeyin bize
Allah’tan emanet olduğu bilelim.
Sırrı Süreyya Önder Hatay ve Türkiye’nin birçok yerinde
ormanlarımızı yakan eli kanlı terör örgütü için: “Yere izmarit bile atmayan,
sevgili, saygılı, medeni çocuklar” demişti.
Bir Kızılderili atasözü derki: “Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık
yakalandıktan sonra... Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini
anlayacaksınız.”
Bu uyarı insanoğlunadır. Şeytana, şeytanın çocuklarına ve
şeytana melek muamelesinde bulunanlara değil tabi. Şeytanın görev dünyayı
kıyamete hazırlamaktır.
Anlaşılmayan şey CHP neden “PKK terör örgütü değil”,
“Kandil’de terörist yok” gibi çıkışlarda bulunup PKK’ya iyi çocuklar muamelesi
yapıyor, HDP’ye de umut ışığı olmaya çalışıyor? Hatta CHP içinde PKK
elebaşı için “önder” diyenlerin bile olduğu söyleniyor. CHP’li
gençlerin “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” söyleminden “PKK’nın
askerleriyiz” söylemine doğru ilerledikleri CHP İstanbul İl Başkan’ının
söylemlerden sır değil…
Ya, CHP ve HDP ittifakına sığınan muhafazakâr, milliyetçi
görünümlülere ne demeli?
Erdoğan düşmanlığı gözlerini öyle karatmış ki HDP ile
ittifak yaptıklarının farkında bile değiller! CHP’nin PKK güzellemeleri
karşısında kafalarını kuma gömüyorlar. PKK yangınlarına da bu yüzden mi sessiz
kaldılar.
Tamda bu ortamda birileri ‘ışıklar yanıyor’ twit paylaşımında
bulunuyor. Bu paylaşım darbe iması olarak yorumlanmıştır.
Bir hatırlatma ile bitirelim.
Yılbaşından bu yana sadece Fransa’da 73 cami kapatıldı.
Sayın Erdoğan milletin ve devletin menfaatleri için yedi düvelle savaşırken
bunlar da Erdoğan’la savaşıyor!
‘Yangınlar’ ve ‘ışıklar yanıyor’ ile verilen mesaj
Erdoğan’la savaşımız sürüyor olmasın?