Yangın Provokatörleri
Hicri 1442 yılını göçmen, salgın ve iklim değişikliği tartışmalarıyla geçirdik. Bugün 1 Muharrem 1443, yani hicri yılbaşı. İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirsin. Türkiye’de iktidarı başarısız göstermeye matuf sığınmacı, salgın ve tabii afetleri ABD ve batı emperyalistleri de iliklerine kadar yaşıyor şüphesiz. Hicri yeni yıla İslamı terörizm diye tarif ederek düşman ilan eden sonra da ‘ya bizdensiniz ya da teröristlerden’ diyen oğul Bush’un başlattığı her biri insanlık suçu olan saldırılara paralel olarak Irak ve Afganistan başta olmak üzere üçüncü dünya ülkelerinden yapılan büyük göç dalgasını konuşarak giriyoruz. Dün, Sudan, Irak, Arakan, Suriyelileri konuşuyorduk, bugün Afganistanlıları. Doğu Türkistan ve Türk Cumhuriyetlerinden Afrika’ya kadar siyasi ve askeri bir güç olarak batı çıkarlarına tehdit algılanan bütün Müslüman toplumlar kanla ve gözyaşıyla tanıştırılarak, tarümar edilen yurtlarını terke zorlandılar.
Bush’un
başlattığı Obama’nın itirazsız yürüttüğü terör konsepti politikalarını ABD’nin
aykırı başkanı Trump da sürdürdü hiç şüphesiz. Trump, bir yandan İslam
coğrafyasında ve Güney Amerika’daki göçün sebebinin ABD politikaları olduğunu
açıklarken diğer yandan ülkenizde ölün yaklaşımıyla ‘first Amerika’yı koruma
altına almaya çalıştı. Ekonomiyi düze çıkartan Trump’ın başını üretilmiş olup
olmadığı hala tartışılan Kovid-19 salgını ve aşı tartışmaları yedi.
Trump,
demokratların aksine Paris iklim anlaşmasının gereksiz bir şey olduğunu
savunarak, karbon yakıt kullanımında bir beis görmedi. İngiltere’nin
himayesinde Biden’in iklim salvosu 28 Mayıs tarihinde yapılan sanal toplantı
ile 1-12 Kasım 2021 tarihine ertelendi. Trump’a rağmen dünyanın iklim
sözleşmesine dönmeye hazır olmadığını düşünenlerin imdadına ise yangınlar
yetişti. Dört kıtada mahlukatın hayat alanlarını yok eden yangınlar insanlığı
ölümle korkutan Kovid salgınına bile
rahmet okuttu. Kanada, Amerika, Güney Amerika, Afrika, Avustralya, Rusya, Çin, Fransa,
Portekiz, İspanya, İtalya, Romanya, Yunanistan, Türkiye yanıyor veya yakılıyor.
Yangınları aşırı yağış ve sel felaketi izliyor. AB’nin lokomotifi Almanya’da
bile sellerde 171 kişinin hayatını kaybetmesi ile oluşan korku ikliminde, COP26
BM İklim Zirvesi taraflar konferansına katılanlardan hiçbiri artık Paris
sözleşmesi aleyhine tek bir kelam etmeye cesaret edemez. G 20 ülkeleri arasında
tek teahhüt edeni Türkiye kalan yeşil ekonomiye seve seve geçeriz böylece.
Göçmen-sığınmacıların
Amerika’ya girmesi karşısında kimsenin ‘sınır namusdur’ söylemi aklına
gelmiyor. Kaliforniya’da aylardır süren tarihi kasabaları yutan yangınlar
sonrasında kimse Biden’e yangını söndüremedin, kaç tane uçağın var, istifa et
demiyor. Almanya’da sellerde ölenlerin sorumluluğunu kimse Merkel’e yüklemiyor.
Hatta hatta Yunanistan’da söndürülemeyen yangınlar sonrasında kimse Miçotakis’e
yüklenmiyor. Tüm dünyadan tek tek örneklerini sayacağımız tabii afetler
karşısında insanların birbirlerine yardım etmesi, çatışmaları, düşmanlıkları
bir tarafa bırakması argümanı Türkiye’de işlemiyor.
Türkiye’deki
her olumsuzluk, yalanlarla, abartmalarla, iftiralarla Erdoğan karşıtı organize
algı kampanyasına dönüştürülüyor. Bunun adına da özgürlük deniliyor. Ormanları
yakmak için görevlendirilen iki PKK’lının Suriye’den giriş yaptıktan sonra
Balıkesir’de yakalanmasını bizim muhalefetimiz görmüyor duymuyor. Manavgat yangınının
aynı anda 4 yerde başladığını, yangınlar sebebiyle tutuklamalar olduğunu es
geçiyor. Adına gazete dedikleri bir paçavranın Kaz dağlarını yakma tehdidi
yaygaraya getirtiliyor. 47 ilde çıkan (çıkartılan) 223 orman yangınından
217’sinin söndürüldüğü saklanıyor. “THK uçakları kalkmadı, yangınlar
söndürülemedi, hükümet elini kıpırdatmadı başarısız Tayyip ülkeyi yönetemiyor.
İstifa etmeli” diyor SSK batakçısı Kemal bey. Sahte pehlivan gibi meydana
çıkıp, hava kurumundan çok, deri kurumuna dönüştürülen THK’ya 4 milyon dolar
toplayacağını açıkladıktan sonra, bağışın önünde kanuni herhangi bir engel
olmadığını anlayınca ışık hızıyla Nesrin
Topkapı’dan daha iyi kıvıran Kemal bey Türkiye’yi yönetecekmiş….
Kılıçdaroğlu’nu
ne zaman ciddiye almak istesem hayal kırıklığına uğruyorum. Geçtiğimiz günlerde
Haber Türk’te programa çıktı. Anladık propaganda yapıyorsun, yalan söylüyorsun,
iftira atıyorsun da cehaletini de sergileme be kardeşim. Gazetecilerin gözünün
içine baka baka Türkiye Sudan’a 30
milyon dolar bağışta bulunduk, THK’ya 4 milyon dolar bulamıyoruz gibi bir cümle
kurdu. Muhalefet partisi genel başkanının cehalet ötesi bu sözleri karşısında
dondum kaldım. Neresini düzelteceksin, yaş ilerlemiş vatandaş ülkeleri bile
karıştırıyor. Kağıthane’ye Kağıttepe diyecek kadar coğrafya bilgisine sahip bir
ileri zeka her halde ne işimiz var Suriye’de, ne işimiz var Libya’da, ne işimiz
var Karabağ’da, ne işimiz var Afrika’da, ne işimiz var Afganistan’da diyecek. Afrika’da
ne işimizin olduğunu Macron’a sorarsan öğrenirsin. Oy kullanacağı ilçeyi
karıştıran adamı aman ha Türkiye sınırları dışına bırakmayın, sonra millet
ittifakını bir araya getirme becerisini sergileyen birini bulamazsınız.
CHP’nin orta
oyununda bir de Bolu belediye başkanı sahne aldı. Zamanlama gayet manidar.
ABD’nin Afganistan’dan çekileceğini açıklamasının, Kabil havalimanının Türkiye
tarafından işletilmesi konularının gündemde olduğu, Afgan sığınmacılar
haberleri tavan yaptığı bir dönemde, sığınmacılara su bile yok çıkışı.
Tepelerinde uçak ve helikopterler vızır vızır dolaşırken, uçak yok, helikopter
yok, yardım yok, teranilerini dile getirenlerin yangını, canhıraş çalışan
gönüllü ve görevlileri, yangın söndürme uçaklarını haber yapan Ülke Tv ekibine
yapılan çirkin saldırıyı görmeyerek, Halk Tv’nin provakörlerinin herkese açık
bir alanda, kendileriyle konuşmaya gelenlere saldırmaları sonrasında, Halk
tv’ye saldırıldı yaygaraları özgür basınımızın halini çok iyi anlatıyor. Bu
arada içişleri bakanlığı sosyal medyada provokatörlük yapan 172 kişi hakkında
işlem yapıldığını duyurdu.
Büyükelçi
Mark Pierini, Türk askerinin hiçbir uluslararası görevde Müslümanın Müslümana
silah çekmesini istemediğini bu konuda çok hassas davrandığını söylüyor.
Türkiye, yönetimde kim olursa olsun Afganistan’ın dünya ile alakasının kesilmemesi,
Afganistan’ın huzur ve barışa kavuşması ve yıkılan ülkenin yeniden mamur hale
getirilmesi için elinden geleni yapar.
Bugün 1
Muharrem, hicri yılbaşı, rahmet ve bereket kapılarının açılması duasıyla
hayırlara vesile olsun… Vesselam….