Yamalı ve darbe anayasası
“Ülkemizin siyaset müessesesinin, milletimizi ve yargımızı darbe anayasası kamburundan muhakkak kurtaracağına inanıyorum. Milletimizin iradesine pranga vuran ve demokrasimize gölge düşüren bu meseleyi çözmek, siyaset kurumunun öncelikli görevidir. Sivil bir anayasa olmadıkça tartışmalar bitmeyecektir.”
Gönülleri okşayan bu ifadeler Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ait.
Darbe anayasasının sırtımızda bir kambur olduğunu,
Bu anayasanın milletin iradesine pranga vurduğunu,
Bu anayasanın ülke demokrasisine gölge düşürdüğünü,
Siyaset kurumunun bu meseleyi çözmesi gerektiğini,
Aksi halde on yıllara mal olacak tartışmaların devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği konusunda ilk günden beri samimi adımlar atmışsa da partilerden destek bulamadığı gibi, “anayasa değişikliğini en çok biz isteriz” diyen partilerin bu değişiklik çabalarına en çok karşı çıkmalarını da yaşadı.
Hafızamızla oynamak isteseler de 2007 sürecinde AK Parti’nin ısrarlarıyla süren TBMM’deki komisyon çalışmalarında 60 küsur maddenin değiştiği ve sonrasında CHP ve HDP’nin çalışmaları sabote ettiği bugün gibi aklımızda.
Peki,
Bu meclis aritmetiğinde nasıl bir denklemle anayasa değişikliği yapılabilir?
Doğrusu TBMM’nin sandalye dağılımına baktığımızda 2023 seçimlerinden sonra milletin iradesi keskin bir tercih değişikliğini meclise yansıtmaz ise yine bir başka baharı beklemekten başka çare kalmıyor. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk açıklamasından sonra Yüksek Yargı temsilcilerine verdiği iftar yemeğinde anayasa değişikliği ile ilgili,
“… gayretimiz şimdilik yarım kaldı. İnşallah 2023 seçimleri sonrası Türkiye bu meselesini de çözecek siyasi vasata kavuşmuş olacaktır" şeklinde açıklamada bulundu.
O zaman 2023 seçimlerinde oy kullanırken vatandaşların en çok anayasa değişikliği talebini dikkate alarak tercihte bulunmalarından öte bir yol kalmıyor.
Ak Parti 2023 seçimlerine en çok anayasa değişikliğini ön plana çıkarmalı. Elbette önce ekonomideki yapısal değişimin olumlu neticeleri olmalı. O zaman sandığa yeni anayasa parolası ile gidilirse anlamlı olur. Aksi halde ekonomik sıkıntıları önceleyen vatandaşın seçim sürecinde yeni anayasa vaatlerini dikkate alması pek de mümkün görünmüyor.
Bu millet yeni anayasa talebini daima canlı tutacaktır. Ama gönül isterki anayasa talebi her türlü mülahazanın önünde olsun. Yeni bir anayasanın ekonomide olduğu gibi pek çok alanda ülkenin dönüşmesinin temel unsuru olduğunu bilen bilir. Ancak Ak Parti mutfaklardaki yangını söndürmeden anayasa değişikliğini seçimlerde oya tahvil edemeyecektir.
Milletimizin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan güveni bakidir, lakin bu güveni zedelemek isteyenlerin de boş durmayacaklarını ve her zamankinden daha çok çalıştıklarını, çalışmaya devam edeceklerini unutmamak gerek.