Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
35.97
Gram Altın
3000.23
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
27 Nisan 2022

Yamalı ve darbe anayasası

“Ülkemizin siyaset müessesesinin, milletimizi ve yargımızı darbe anayasası kamburundan muhakkak kurtaracağına inanıyorum. Milletimizin iradesine pranga vuran ve demokrasimize gölge düşüren bu meseleyi çözmek, siyaset kurumunun öncelikli görevidir. Sivil bir anayasa olmadıkça tartışmalar bitmeyecektir.”

Gönülleri okşayan bu ifadeler Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ait.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Pazartesi günü yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısının ardından yaptığı açıklamada yeni bir anayasa ihtiyacını yeniledi. Bu ihtiyaca vurgu yaparken de kelimelerini özenle seçmesi dikkatlerden kaçmadı:

Darbe anayasasının sırtımızda bir kambur olduğunu,

Bu anayasanın milletin iradesine pranga vurduğunu,

Bu anayasanın ülke demokrasisine gölge düşürdüğünü,

Siyaset kurumunun bu meseleyi çözmesi gerektiğini,

Aksi halde on yıllara mal olacak tartışmaların devam edeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği konusunda ilk günden beri samimi adımlar atmışsa da partilerden destek bulamadığı gibi, “anayasa değişikliğini en çok biz isteriz” diyen partilerin bu değişiklik çabalarına en çok karşı çıkmalarını da yaşadı.

2007 ve 2010-2011 süreçlerini yazıp vaktinizi almak istemiyorum lakin ne zaman ki anayasa değişikliği gündeme gelmişse bugün özgürlük, demokrasi, hukuk diyen siyasilerin bu değişikliğe en çok direndiklerini tekrarlamamda yarar var.

Hafızamızla oynamak isteseler de 2007 sürecinde AK Parti’nin ısrarlarıyla süren TBMM’deki komisyon çalışmalarında 60 küsur maddenin değiştiği ve sonrasında CHP ve HDP’nin çalışmaları sabote ettiği bugün gibi aklımızda.

Sadece anayasa değil, ülkenin hayati meselelerinde CHP’nin takoz politikalarına sahip olduğunu biliyoruz. CHP’nin darbe ve devrimlerde yahut “ancak kan dökerek” anayasa değiştirebilirsiniz, tehdit söylemlerini biliyoruz. Bu yüzden anayasa değişikliği konusunda da CHP’den yana zerre-i miskal kadar umudum yok. İYİ Parti de CHP’nin çizgisinden çıkmaz çünkü varlığını CHP’ye armağan eden Meral Akşener’in anayasa değişikliği için olumlu bir adım atması hayalden öteye geçmez.

Peki,

Bu meclis aritmetiğinde nasıl bir denklemle anayasa değişikliği yapılabilir?

Doğrusu TBMM’nin sandalye dağılımına baktığımızda 2023 seçimlerinden sonra milletin iradesi keskin bir tercih değişikliğini meclise yansıtmaz ise yine bir başka baharı beklemekten başka çare kalmıyor. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk açıklamasından sonra Yüksek Yargı temsilcilerine verdiği iftar yemeğinde anayasa değişikliği ile ilgili,

“… gayretimiz şimdilik yarım kaldı. İnşallah 2023 seçimleri sonrası Türkiye bu meselesini de çözecek siyasi vasata kavuşmuş olacaktır" şeklinde açıklamada bulundu.

O zaman 2023 seçimlerinde oy kullanırken vatandaşların en çok anayasa değişikliği talebini dikkate alarak tercihte bulunmalarından öte bir yol kalmıyor.

Ak Parti 2023 seçimlerine en çok anayasa değişikliğini ön plana çıkarmalı. Elbette önce ekonomideki yapısal değişimin olumlu neticeleri olmalı. O zaman sandığa yeni anayasa parolası ile gidilirse anlamlı olur. Aksi halde ekonomik sıkıntıları önceleyen vatandaşın seçim sürecinde yeni anayasa vaatlerini dikkate alması pek de mümkün görünmüyor.

Sonuç ne olursa olsun,

Bu millet yeni anayasa talebini daima canlı tutacaktır. Ama gönül isterki anayasa talebi her türlü mülahazanın önünde olsun. Yeni bir anayasanın ekonomide olduğu gibi pek çok alanda ülkenin dönüşmesinin temel unsuru olduğunu bilen bilir. Ancak Ak Parti mutfaklardaki yangını söndürmeden anayasa değişikliğini seçimlerde oya tahvil edemeyecektir.

Fiyat artışlarında son haftalarda hissedilen düşüşün devam ettirilmesiyle birlikte, çalışan dar gelirlinin maaşlarında kayda değer, nefes aldırıcı düzenlemeye gidilmesi Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın elini güçlendirecektir.

Milletimizin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a olan güveni bakidir, lakin bu güveni zedelemek isteyenlerin de boş durmayacaklarını ve her zamankinden daha çok çalıştıklarını, çalışmaya devam edeceklerini unutmamak gerek.