''Yallah Arabistan’a, Defol Alevî!''
Hatırladınız;
“Kendileri gibi düşünmeyenleri ” Arabistan’a postalamak istediklerini zırvalamışlardı, bu 10 Kasım’da.
O gün, “kelle” isimlerin de katıldığı bir “sosyal medya” organizasyonuyla seslenmişlerdi:
“Yallah Arabistan’a!”
Hatırlarsınız, zamanın Cumhurbaşkanı Demirel, “başını örtmek isteyenler” için “Arabistan’ı” işaret etmişti, “Yallah Arabistan’a” mânâsında.
Demirel’in vefatından sonra, “Böyle yapmak istemezdi ama darbe olmaması için böyle davranmak mecburiyetindeydi!” gibi lâflar edenler oldu.
Bilemem, ama gönüllüydü ama değildi, böyle dendi.
O günlerde, nice mazlum Arabistan’a gitmedi ama eğitimlerine devam edebilmek için Batı’ya göç etmeye mecbur bırakıldı.
Bu sene de…
Atatürk’ün ölüm yıldönümünde, “Yallah Arabistan’a” kampanyası yapıldı.
Çok az tepki çeken bir berbat kampanya.
Garibim muhafazakâr, her durumda mağdur!..
Neyse, biz de tepkimizi inceden dile getirmekle yetindik ve meseleyi kapattık.
Hatta ve hatta, başörtülüler sokaklarda saldırılara uğradığında da “Aman mesele çıkmasın” diyerek epeyce yutkunduk.
Susmadıksa da susar gibi olduk!..
Derken, işte bir “rezil” veya bir takım reziller, Alevî evinin üzerine “Defol Alevî” diye yazdı.
“Derin devlettir, tezgâhtır, kışkırtmadır, provokasyondur. ”
Elbette.
Çok üst perdeden pek müthiş kınama açıklamaları yapıldı, muvafıktır.
Elbette, hiç şüphesiz, bu alçaklıktır.
Nice alçaklık değil mi, birilerinin hem de “gayet legal” birilerinin Merhum Yasin Börü ve arkadaşlarını katledenlere kol kanat gerişleri de alçaklık, şüphesiz.
Birçok şey oluyor, bir şeyler yapılmak isteniyor…
Birçok yerde, sistemli.
“Aile” yapımıza açıktan ve sinsi saldırılar sebepsiz olabilir mi?..
Bir partideki “Bizans Oyunu” veya “çete tezgâhı” gündemi?..
Kadına şiddet uygulayan eller kırılsın da, memleketin her köşesinden vahşet akan bir “fotoğrafla” temsil edilmesine ne dersiniz?..
Bir ara Atatürk heykellerine saldırı furyası vardı, boşuna mı?
Memleket ekonomisi battı batacak kampanyaları yapıldı, dolar 22 lirayı aşacaktı, böyle dediler, boşuna mı?..
“FemiFaşist” programlar dikkat çekiyor, çok berbat çok.
Birkaç kendini bilmezin “tesettürlü alemleri” cayır cayır veriliyor, bir kampanya halinde, niçin?
Alt alta, üst üste, yan yana dizdiğimde, masanın üzerine çıkıp farklı açılardan baktığımda, hep aynı şeyi görüyorum:
“Toplumu delirtmek is-ti-yor-lar!”
Buna psikoloji mi dayanır; televizyonu her açtığında gerilim, evde, iş yerinde, sokakta, özellikle de sosyal medyada “kampanyalar” halinde gerilim üretiliyor.
İnsanımız güne moralsiz başlatılıyor, bir güzel haber olmasın, etkisini anında ortadan kaldıracak bir gündem maddesi çıkartılıyor.
Kimi bürokratlara da bir haller oldu; habire öğrenci, öğretmen hatta âlim, ellerine kim geçerse, mekân farkı gözetmeden basıyorlar fırçayı!..
Belli ki onların da moralleri çok bozuk.
Sıfır empati, kimse kimseyi dinlemiyor.
Herkes haklı, olumsuzlukların sebebi hep başkası, başkaları.
Tırnaklar çıkartılmış, batırmaya hazırlanılmış…
Bu hava oluşturuluyor, tetikleniyor, kışkırtılıyor, kaşınıyor…
“Yallah Arabistan’a” da bu, Defol Alevî”de!..
Bu ortamda her iki tarafın sınırsız “yalamaları” da iyi çalışıyor, göze girip gözleme yeme çabası, iki kulplu kazan, tut bir ucundan sen de kazan dünyası.
Şimdi…
Bu karmaşada, biz ne yapmalıyız?..
Hayır, öyle bir “karakter” yok ki, kapılan bir yere, orası ne derse “doğru” de ve başkası ne derse “yalan”.
Ölmeden meyyit mi olmalı, gassal elinde!..
Bu olmaz, neyi niçin yapacaksın?..
Öbür taraftan, çıksan haykırsan…
Tesiri ne olacak, bir de tehlike var:
Sertlikte aşırılık, gâyedeki hikmeti boğacak!..
Dua, dua, dua:
“Psikolojimizi iyice bozmak isteyenlere fırsat verme Rabbim.”
Amin.