Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2909.83
BIST 100
9659.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 Ekim 2021

Yalçın Turgut Balaban Ağabey

0aa7b845-9eb6-4f1a-a102-3da986c2e90b_18f5a12d3eb04cc90332339ed9af5efa.jpg

Allah Rahmet Eylesin Yalçın Turgut Balaban Ağabey.

Mekânın Cennet Olsun.

Teker teker veda ediyoruz.

Dostlar bizi hatırlasın.

“Mevlid Gecesi” vefat haberi geldi.

Ne güzel bir ölüm.

Rahmetli Yalçın Turgut Balaban Ağabey…

Bu köşede kullandığımız fotoğrafın üzerinde,

Serdar Kardeşime…” hitabı var.

Altında tarih:

10.9.1991

Ve İmza:

Yalçın Turgut Balaban.

O günlerde 26 yaşındayız.

Rahmetli Yalçın Turgut Balaban Ağabey ile Cuma Dergisi’nin küçücük mekânındayız.

Mustafa Karahasanoğlu Ağabey, oturduğu semtin küçücük nalbur dükkânından kazandığı üçer beşer kuruşları bir araya getirmiş, haftalık dergi çıkartmaya çalışıyor….

Akit Medya Grubu’nun “Manevî Öncüsü” Cuma Dergisi’ni kurmuş, yaşatmaya uğraşıyor.

Her kuruş kıymetli, kağıtların hem ön hem de arka yüzünden mutlaka istifade edilmeli.

Yalçın Turgut Balaban Ağabey…

Bir kalem üstadı, fikir üstadı…

Ve bendeniz, bir acemi muhabir.

İstihbarat Şefi” yazıyor künyede ama unvanı boş verin…

Biz, yarım ekmek arası peynir ekmekle doyar…

Arkasından güzel bir çay içer…

Haberlere belediye otobüsleriyle giderdik.

Fotoğraf makinemizdeki “makaraları” bir anda bitirmez, 36 pozluk filmi kestire kestire üç, dört habere yettirirdik!

Ve, zamanın o kocaman kocaman “Kartel Medyası” organlarına kök söktürür, zamanın böyyükböyyükkoltuklu küçük adamlarını Allah’ın izniyle hoplatırdık!

Şimdiiii…

O kadar gazete, televizyon, internet sitesi var…

Koca koca kadrolar, dikine dikine ultra löküs binalar, löküslöküs arabalar, nice nice imkânlar var…

Bir de şikayet:

“Algı operasyoncuları fena dövüyorlar!”

Ah bu fotoğraf.

Benim için hareketli günler.

Evlilik tarihim: 6 Eylül 1991.

Yani, bu fotoğrafın çekildiği tarihte 4 günlük evliymişiz.

O günler öyle günlerdi.

Ne izni, ne balayı, pardon, honeymoon’u filan…

Mustafa Karahasanoğlu Ağabey’in önderliğinde bir mücadelemiz vardı ki, hayra motor şerre fren olabilmek için…

Ah o günler!..

Çok gerilerde kaldılar!..

Büyük Sanatçı, Büyük Karikatürist Yalçın Turgut Balaban Ağabey’in vefat haberini aldığımda, yüreğime büyükbir acı çöktü.

Çöktüm!..

Kimler gitti, kimler…

Rahmetli Ahmet Karahasanoğlu Amca.

Rahmetli Hasan Karakaya Ağabey.

Kısa bir süre önce Atilla Özdür Ağabey’i kaybetmiştik.

Ondan önce de, Ahmet Kekeç Ağabey’i.

Aklımda, o günlerden bugünlere devam eden dostluklar…

Dostlar…

Birkaç hafta evvel, bir “möhüm” zata,

“Allah Aşkına, elin adamına, kadınına, hatta eşcinseline‘sanatçı’ diye ne kıymetler atfettiniz.

Sağlığında, Rahmetli Abdurrahim KarakoçAğabey’in yolunu bilir miydiniz?

Halini hatırını sorar, fikirlerinden istifade etmeye çalışır mıydınız?

Yedi kat eller Abdurrahim Ağabey’in kıymetini anladı da, bir siz anlamadınız!

Belki biraz biraz anladınız da şimdilerde…

Çok geç kaldınız!” diye sitem etmiştim.

RahmetliYalçın Turgut Balaban Ağabeyde, böyle, “kıymetini pek çoklarının idrak edemediği”fikir üstatlarından.

Tanıdığım en akıllı ve zeki insanlardan.

Bugünkü merkez filan denilen kanallarınen parlak, en yuvarlak, en dombili, en herçokolog tiplerinden yedisini karşısına koysanız, hepsini kafa kafaya tokuşturarak aradan sıyrılır.

Bitirir!

Amma velâkin, bu insanların kıymetlerini kim bilir!..

Rahmetli Yalçın Turgut Balaban’ın o gençlik günlerimde bir vasiyeti vardı.

Demişti ki,

“Serdar Kardeşim, vefat ettiğimde beni sen anlat. Allah aşkına beni, paraya, makama, şöhrete âşık lümpen tipler tarif etmesin! Beni onların eline bırakma!”

O çile adamıydı.

Nevi şahsına münhasır.

Paraya kıymet vermezdi ve para sıkıntısı çekerdi.

Eli çok açıktı, tasarruf edemezdi, israfçı değildi ama ne bileyim işte, cebindeki son parayla taksiye atlardı.

Temiz giyinir, güzel giyinirdi.

Duruşunda, “Osmanlı Asaleti” vardı.

Sonradan görmeliği dalgaya alırdı.

Kibri yoktu, diklenmeden dik dururdu.

Rahmetli Necip Fazıl’ın Büyük Doğu’sundan.

Merhum Üstad’ın talebelerinden.

Merhum Salih Mirzabeyoğlu’nun dert ortaklarından, dâvâ dostlarından.
Cuma Dergisi, Akit Gazetesi serüvenin temel taşlarından.

Fikir emekçilerinden.

Onun çizgileri, yıllar boyunca kalplere beyinlere hitap etti.

Tabii, nasibi olabilen alabildi mesajlarını.

Olmayan…

Baktı ama göremedi.

Rahmetli’nin üzerimizde çok emeği vardır.

MİLATGazetemiz’in Genel Yayın Yönetmeni Ali Adakoğlu Kardeşimiz de, onun güzel sohbetlerinden, bizler gibi istifade etmiştir.

MİLAT’ın fikri zemininde, Akit’in seçkin kadrosundaki güzel insanların da önemli katkısı vardır.

*

Rahmetli Yalçın Turgut Balaban’ın karikatürlerini sosyal medya adresimden zaman zaman paylaşırdım.

Nice yalak, şalap tipin yıkama yağlamalarına itibar edip kendilerinde üstünlük vehmeden tiplere gıcık olurdu.

Birçok karikatüründe, “değişmeyen düzen!” eleştirisi göze çarpardı.

Darbecileri, jakobenleri çıldırtırdı!..

Sonradan görmelerle, dedim ya, iyi dalga geçerdi.

Makam, mevki için kimsenin peşinden koşmazdı.

Kapıdan kovulsa bacadan girecek “dobiş” tiplere çok kızardı.

“Hakk’a değil, güce aşık olan…”

“Kimin arabasına binse onun düdüğünü çalan…”

Gelene ağam gidene paşamdiyen”yalaka tiplere büyük tepkisi vardı.

Bu tepkisini de, bağırarak çağırarak değil…

O kıvrak zekâsıyla dalgaya alarak yapardı.

Mizah ustasıydı, güldürürdü.

Amma velâkin içi kan ağlardı.

Merhum’un “Kendime Kalan” adlı şiir kitabı elimin altında.

Demiş ki orada:

“Karakışın en koyu ve sert günlerinde,

Bir anda güneş açıp da, nasıl kar toplar?

Keyifli şarkılar geziyorsa dilimde,

Neşeden değil, efkâr topluyorum dostlar!”

*

Biz böyleyiz işte.

Kan tükürür, ‘kızılcık şerbeti içtik’ deriz.

Biz her dönemde mahzun.

Dostlardan dua bekleriz.

Derler ki…

“Hayattayken bilmezler kadrini,

Ölünce mermerden yaparlar kabrini!”

Bu dünyada nimet beklemedik.

Dua bekledik.

Ölünce de, mermer filan istemeyiz.

Dua isteriz.

Allah Rahmet Eylesin Yalçın Turgut Balaban Ağabey.

Mekânın Cennet Olsun.

Teker teker veda ediyoruz.

Dostlar bizi hatırlasın.

3402cb5b-67e5-40e0-8450-1347bbd9fee0_1daa8b8889f8ecd3c26753ab6030afb7.jpg