Yalanlar ve gerçekler
Geçen hafta, “yalan olur da bu kadar mı olur” dedirtecek bir olayı günler boyu tartıştık. Rahmi Turan, 20 Kasım 2019 tarihinde Sözcü gazetesinde bir yazı yazdı. Daha doğrusu yazdığı yazının bir kısmı “Müthiş bir haber!” ara başlığını taşıyordu. Birkaç gün içinde de bu müthiş haberde iddia ettiklerinin tamamını kendisi yalanladı. Eski Türkiye’nin ünlü kalemşörlerinin toplandığı Sözcü gazetesinin hiçbir etik ve ahlak kuralı tanımayan, hedeflerine ulaşmak için her yolu mubah sayan bu anlayışını göstermesi açısından ibretlik bir yazıydı. Medyada nasıl yalan yazıldığını ve çekinmeden iftira atıldığını göstermesi açısından, kısa bir yazının içinde madde madde kaç yalan sıralanmış şöyle bir bakalım:
Yalan 1: “ Saray’a yakın olan haber kaynağım: “
Yalan 2: “9 Kasım akşamı çok önemli bir siyasetçi sizin ‘Saray’ bizim Külliye dediğimiz yerde Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın huzuruna çıktı.”
Yalan 3: “CHP’li olduğu belirtilen o önemli kişi Külliye’ye kendi aracıyla değil, değişik plakalı başka bir araçla girdi.”
Yalan 4: “Kapıdaki görevliler talimat aldıkları için bilinmeyen plakalı aracın Külliye’ye girmesine izin verdiler.”
Yalan 5: “Önemli kişi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la bir süre sohbet ettikten sonra yine değişik plakalı başka bir araçla Külliye’yi terk etti.”
Yalan 6: “CHP’li önemli kişinin AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile memleket meselelerini konuştuğu, Erdoğan’ın ona: “Türkiye’nin güvenliği için senin CHP Genel Başkanı olman gerekir” dediği belirtildi.”
Yalan 7: “CHP’li siyasetçinin önce ses çıkarmadığı, sonra itiraz eder gibi bir ifadeyle: “Engellerim var” şeklinde cevap verdiği ifade edildi.”
Yalan 8: “AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise: “Düşün, karar ver. Memleketin iyiliği için bu gerekli. Ben de yardımcı olurum!” şeklinde yanıt verdiği belirtiliyor.”
Yalan 9: “Şimdi “Kim bu önemli CHP’li?” diye soracaksınız değil mi? Külliye’ye, yani Saray’a yakın haber kaynağım bana önemli bir CHP’linin adını söyledi. Ben de bunu sormak için o kişiyi aradım fakat tüm çabalarıma rağmen ulaşamadım.”
Yalan 10: “Onayını almadığım için de hiçbir isim açıklamıyorum.”
Bir paragraflık metinde on yalanı arka arkaya sıralayan, sonra onayını almadığı için ismini açıklayamayacağını söylediği siyasetçiyi ve kaynağı olan CHP’ye yakın gazeteciyi de açıklayan muhalif bir partinin muhalif gazetesinin başyazarının (!) içler acısı durumu bu. Yazdıklarını bizzat kendisi yalanlayan bu gazeteci eskisi, hala utanıp arlanmadan yazmaya devam ediyor. Vatandaş da ister istemez soruyor: Bu kadar hırsın, bu kadar tamahın, bu kadar yalanın sebebi ne? Neyin peşindesiniz?
Yalanla bu kadar iç içe geçmiş yapıların milleti yönetmeye talip olması, milletin aklı ile alay etmekten başka bir şey değil.
Türkiye’nin gerçeklerine gelince, Barış Pınarı Harekâtı ile sınırımızdan teröristleri uzaklaştırmamız; Pençe harekâtları ile Kandil’i darma duman etmemiz; Kıran harekâtları ile teröristlerin kış yapılanmalarını bozmamız; Doğu Akdeniz’de Libya ile anlaşma yaparak petrol ve doğalgaz kaynaklarını güvenceye almamızdır.
Yüzümüzü gerçeklerden çevirmeye yönelik içerdeki bu entrikaları bir kenara bırakıp artık gerçeklere bakma zamanı. Kendileri istemese de hayatları yalan ve yalancılık üzerine kurulu inanlar ve yapılar adım adım temizlenip hayatımızdan çıkarılınca Türk insanı huzura kavuşacaktır.
Son bir haftalık süreç de gösterdi ki, etik ve ahlak her zaman kazanacaktır.