Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
15 Kasım 2019

Yalanla dünyanın öbür ucuna gidersin ama…

Bu ülkede CHP’nin iktidar dönemi 1 Kasım 1923 İsmet İnönü hükümeti ile başlayıp 22 Aralık 1950’de Şemsettin Günaltay hükümetine kadar sürüyor. Dönem dönem koalisyon hükümetlerinde yer alsa da sadece 1 ay süren 40. Bülent Ecevit hükümetinden bu yana bir daha tek başına iktidar yüzü göremiyor. “Halka rağmen” uygulamalara halk, tepkisini sandıkta vermiştir.

Yeni nesil, CHP dönemlerini bugünkü gibi demokratik, güllük gülistanlık, bolluk içinde ve rahat geçtiğini sanıyor. O dönemleri yaşayanlar ağır bir işkenceden geçmiş gibi bir daha o dönemleri hatırlamak bile istemiyor.

Yaşananlar hiç unutulmayacak türdendir…

Ekonomik iflaslar, siyasi ve sosyal farklılıklara baskılar, CHP’li olmayanların kamu alanına yaklaştırılmaması, Kuran kurslarına kilit vurulması, mütedeyyin kesime baskılar, kutuplaşma, siyasal ayrım, maruz kalınan terör ve kanlı süreçler milleti canından bezdirmişti. Evde aşını pişiren kadın, tezgâhtaki sanatkâr, tarlasını süren çiftçi…

Adeta zulmün dokunmadığı hiç kimse kalmamıştı.

***

Kız çocuklarının okula gönderilmemesinin, nedenini biliyor musunuz?

Aktarayım…

Ananem 19 yıl önce 94 yaşında rahmetli oldu. Ondan o dönemleri çokça dinlemiştim. Bir örnek: Komşu köyden birinin kızı zorla alınıp köy enstitüsüne kayıt ettiriliyor. Okulu bitirip döndüğünde anasını babasını, giyim ve kuşamını, inancını aşağılamayı bırakın din karşıtı olup çıkıyor.

Peki, köy enstitülerinde kız ve erkek çocukların aynı odalarda birlikte kaldıklarını biliyor muydunuz? Anlaşılan birlikte ve aynı evde mahremiyetsiz yaşam ta o dönemde denenmişti.

Ezana getirilen yasak tam 18 yıl sürmüştü. Hatay’ı işgal eden Fransızlar bile buna cüret edememişti. Bu nedenle CHP’nin millet nezdinde hâlâ olumlu karşılığı yok.

Bir millet aç susuz yaşayabilir ama ruhuna ve inancına baskıyla yaşayamaz. Zulüm çarkları bir gün dönmeyecekti, öyle de oldu…

***

Bugünlere gelelim...

CHP’li belediyeler kendinden olmayanlara her türden baskıyı yalanla dolanla, algıyla oynayarak yapıyorlar. Kutuplaştırıyorlar mı? Evet. Marmaray’da olduğu gibi inançlıya baskıyı, alayı ve aşağılamayı gördük. Farklılıklara, inanca hakaret var mı? Var. PKK/PYD’ye destek var mı? En alâsından… Türkiye’yi dışarıya şikâyet var mı? Var, var, var…

Bu kara listeyi uzatmak mümkün…

***

İmamoğlu temel at-ma-ma törenleriyle çok iş yapacağa benziyor! Taksim Kitaplığındaki icraatı, kitap ve kültürümüze yaklaşımlarıyla mugalata yapıyor. Sevgiden, hoşgörüden bahsedeceksin sonra partizan tutumlarla farklılıkları cezalandıracaksın, yemezler…

Seçimden önce: "Hiçbir İBB çalışanının, CHP’li belediyelerde hiç kimsenin işine ve emeğine dokunmayacağız" demişlerdi.

Seçimden sonra: Sadece İBB'nin hazırladığı işçi çıkarma raporuna göre 24 Haziran 2019 ile 24 Ekim 2019 tarihleri arasında 3.400 işçinin işine son verildi.

Hani sizin için liyakat ve alın teri önemliydi?

Hani ayrım ve partizanlık yoktu?

Hani “her şey güzel olacaktı?”

***

Bazı insanların konuşmalarına ve yüzüne baktığınızda yanılabilirsiniz. Asıl muktedir oldukları zamanlarda söz ve simalarına bakın. Gerçek karakterleri ve yüzleri o zamanlarda ortaya çıkıyor. Halk bunların gerçek yüzlerini ve tıynetlerini görmeye başladı.

Anlaşılan İmamoğlu ve CHP’li belediyeler haksız ve adaletsiz uygulamalarıyla toplumda mağduriyet ve acı hikâyeler yazmak istiyor. Bu gidişle “Kahramanın Yolculuğu” 2023’e çıkmayacak gibi görünüyor. Balonunun patladığını kısa sürede göreceğiz.

Konuyu Dostoyevski ile bağlayalım:

“Yalan söyleyerek dünyanın öbür ucuna gidersin ama geri dönemezsin.”