Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ocak 2022

​Yalancılar Günü

Allah kâinatı küçük bir sahife de insan olarak yazmış, insanı büyük harflerle ve geniş olarak yazınca kâinat olmuş. İnsan ve kâinat, ölçüleri birbirinden farklı ikiz kardeştirler. Biri cisim ve hacim olarak küçük, üstlendiği, taşıdığı vazife ile kulluk ile kâinatın fevkinde, diğeri ise muhteşem ve büyümeğe devam eden hayret verici büyüklükte ama insanın manevi yönüne göre çok daha küçücük. Aynen bunun gibi dile ve kâğıda düşenler, kâinata nispeten küçücük kalan insan gibi ama hakikat olunca kâinat vüs'atinde yani; genişliğinde oluyor. Birkaç on kiloluk insan, düşünürken, bilim yaparken, yazarken ve konuşurken hakikat konuşuyor ve yazıyor ise emeğinden, dilinden ve satırlarından çıkan hakikatler her an kâinat gibi genişliyor, ışıktan hızlı ulaştığı yerleri gönülleri, hayatları aydınlatıyor. Küçük insan hakikat dili kullanırken kâinat kadar kocaman oluyor. Söz büyük patlama ile kafadan çıkıyor ve genişliyor, yayılıyor. İnsan kendinden daha büyük ve genişlemiş yalanının nasıl altından kalkar ve onun ağır vebalini taşır?

Güneş, ay ve dünya kendi yörüngesinde – vazifesinde hakikat yazıyor, konuşuyor…

Yıldızlar pırıl pırıl hakikat yazıyor…

Beyaz sahifeden ayrılan yağmur taneleri hakikat yazıyor…

Yüce Allah tarafından programlanan tohumlar, çekirdekler hakikat yazıyor; ben elma olmayacağım, erik olacağım diye isyan etmiyor…

Tırtıl yaprak yiyip ipek gibi hakikat yazıyor, konuşuyor…

Hücreler, atomlar, alyuvarlar – akyuvarlar hakikat konuşuyor, anarşi çıkarınca kanser oluyor…

Göz, kulak, el, kalp vs. hakikat konuşuyor…

Bu muhteşem hakikat korusunda, düşünen yazan gerçekleri konuşmaz ise bütün kâinatı yalancı durumuna düşürüp, kendisine düşman eder... Yıldızların, atomların davacı olacağı bir mahkemede yalan konuşan ve yazan asla aklanamaz kelimeleriyle kalemiyle dövülür, yalan cümleler vücudunu ve ruhunu dağlar…

Kâinat bütün teşkilâtı ile adeta şuur sahibi. Aksini gösterecek bir isyan ve şuursuzluk yoktur… Geniş âlem kâinatta ne harikalar dönüyor ise insan âleminde minyatür yıldızlar olan hücrelerde de aynı harikalıklar ile dönüyor ve hikmet dolu işlettiriliyor. Şimdi böyle kâinat taşıyan, yıldız taşıyan insan, değerinin çok ama çok altında ve geçici işlerin, heveslerin kölesi olup, yıldızların hatta kara deliklerin bile utandığı yalanı kullansa, menfaatler için, siyaset için hakikatleri kurban etse, gazeteci değil, yazar değil, yalanın – iftiranın tellalı olmuş olur…

Yalan yazan, yalan konuşan, Allah’ın varlığını, kudretini, sanatını görmezden gelerek bilim yapanlar ulaştığı insan sayısınca vebale giriyor. Ve o şahısların söyledikleri yalanlardan dolayı, şüpheye veya küfre girenlerin uğradıkları zarar bu dünyada hiçbir şeyle telafi edilemez. Bu geçtiğimiz Çalışan Gazeteciler Günü bunları düşünmeme ve yazmama neden oldu. Birileri çokça paralara insanları aldatan şeyler yazması, hakikatleri saklayıp, yalanı düşüncesinde, kaleminde ve dilinde başrol yapması onun için gazeteciler günü değil yalancılar günü olur ki yalanın ulaştığı yeri uzaktan kumandayla imha etmiş gibi olur. Tüm meslektaşlarımın Çalışan Gazeteciler Günü’nü tebrik ediyorum. Asıl tebrik; yastığa başını koyarken, yaptığı işin vicdanen doğruluğuna inanmış dürüst meslektaşlarımadır. Yalancılar gününün mensubu olmaktan korkanlar, Çalışan Gazeteciler Günü’nün tebrikini gazeteciler gerçeklerin kendisinden de alıyordur. Gerçeklerin tebriki vicdanı huzura kavuşturur, parayla yalan yazanlar insanlığını savurur.