Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yalana kölelik, putlara kölelik

Yalan dediğimiz davranış biçimini çok sofistike biçimde kullanan tek varlık insandır. Yalanı ticaret, maneviyat, siyaset, medya, eğitim ve ideoloji biçiminde üretebilen, sistemleştiren ve kurumsallaştıran insan, yalanlarını sürekli olarak üreterek elindekileri arttırmaya çalışmaktadır. Yalan olgusu, insani durumun anlaşılmasını sağlayacak en gerçeklik olmasına rağmen, yalan konusunun yeterince incelenmediğini veya ihmal edildiğini söyleyebiliriz. Yalan olgusu anlaşılmadan insanın anlaşılması mümkün değildir. Yalan olgusunun yeterince konuşulmamasının veya tartışılmamasının sebebi, insanın karanlık, kirli ve kanlı tarafıyla yüzleşmekten ve hesaplaşmaktan kaçınmasıdır. Yalanın neden olduğu bütün felaketlere ve facialara rağmen insanlık, yalanın en iyi politika olduğu konusunda diretmeye devam etmektedir.

Yalan, insanın insanı aldatması, kandırması, kontrol etmesi, yönlendirmesi, işletmesi ve yönetmesi amacıyla tamamen insan tarafından gerçekleştirilen her türlü duygu, düşünce, söz ve davranıştır. İnsan, tek başına yalan söylememektedir. İnsan, yalanına ortak etmek için din, ahlak, maneviyat ve onur dahil her şeyi araçsallaştırmakta ve kullanmaktadır.

İnsanı yalan söylemeye iten en önemi faktör, daha fazla servet, şehvet ve hakimiyet elde etmek içindir. Kişi ve gruplar, servet, şehvet ve hakimiyet için tereddütsüz bir şekilde sürekli olarak yalan söylemektedirler. Daha fazla para kazanmak için ticarette ve iktisatta her türlü yalan ve yanlış yola başvurulabilmektedir. Cinsel olarak birbirlerini kullanmak için insanlar her türlü yalanı söylemektedirler. Siyasetçiler, toplum üzerindeki iktidarlarını sürdürebilmek için kolaylıkla yalan limanına sığınmaktadırlar. Ticaret, iktisat, siyaset ve cinsiyet ilişkilerinin yalan üzerine kurulması, insanlığımızın ve hayatımızın yalanın kendisi haline gelmesi şeklinde bir sonuç doğurmaktadır. İnsanlar, servet, şehvet ve hakimiyet için yalandan putlar inşa ederler ve insanları o putlara köle olmaya zorlarlar. Putperestlik, yalana tapmaktır. Putların, kendilerine ibadet edildiği yalanından haberleri yoktur. Ancak insanları putlara ibadet etmeye zorlayanlar, yağmalayacakları, çalacakları ve talan edecekleri gücün, servetin ve şehvetin peşindedirler. Bugün yalan nedeniyle insan hayatının her tarafında at izi, it izine karışmış durumdadır. Ticarette, siyasette, medyada, eğitimde ve ailede artık neyin doğru, neyin yalan olduğunu birbirinden ayırt edemeyecek bir karanlık durum içinde yaşamaya mahkum olmuş durumdayız.

Hakimiyet ve servet kavgaları uğruna her türlü yalan söylenmektedir. Hakimiyet, yağma, servet ve şehvet kanallarını genişletmek için insanları körleştiren, aptallaştıran, konuşturtmayan ve dayatan tek yanlı müdahalelere insanlar ve toplumlar maruz bırakılmaktadır. Yalanı ticaret, siyaset, maneviyat ve servet olarak kullananlar, ilişkilerinin, amaçlarının ve kazançlarının konuşulmasını istemezler. Yalancılar, söze değil, şiddete inanırlar. Konuşmanın sadece kendi hakları olduğunu düşünen yalancılar, başkalarını konuşturtmamayı, düşündürtmemeyi ve sorgulatmamayı kendi imtiyazları sayarlar. Servet ve hakimiyeti ellerinde bulunduranlar, çıkarları tehlikeye girer korkusuyla sürekli yalan bombardımanıyla kurumları, kişileri, ilişkileri yıkmaktan ve zehirlemekten vazgeçemezler. Günümüzde yalan bombardımanına maruz kalmak, çok kolay hale gelmiştir. Yalan teknolojileri olarak işlev gören iletişim teknolojileri, hayatımızdaki bütün gerçeklikleri sürekli olarak tahrip etmektedir. Yalan bombardımanı, kendisinden geriye insanın, dünyanın ve doğanın altında kaldığı bir enkaz bırakmıştır.

İnsanları, toplumları ve devletleri ayakta tutan şeyin gerçek değil, yalan olduğuna dair bir yanılgı vardır. Gerçeklerin ortaya çıkması halinde insanın, toplumun ve kurumların çökeceğini iddia etmek suretiyle her şeyin yalan üzerine kurulmasında ısrar edilmektedir. Yalanın korunması, toplumun ve kurumların korunmasıyla eşit görülmektedir. Yalan tuğlalar üzerinde inşa olunmuş bütün ilişkilerin, kurumların ve çıkarların aslında insanlığa hukuksuzluk, ahlaksızlık ve çatışmadan başka bir şey getirmediği gerçeğini, yalanın bir iletişim ve olgunlaşma yolu olmadığı hikmetinin idrak edilmediği bir cehalet çağı içinde bulunmaktayız.

İletişim kurmak, birbirimizle ilgilenmek ve olgunlaşmak için bırakalım bütün yalanlar çöksün! Çöken yalanların altında karanlık ve kirli kişilerin çıkarlarından başka bir şey kalmayacaktır. Yalanla örülü ilişkilerden, odaklardan ve kurumlardan kurtuldukça, insanlığımız özgürlükle, adaletle ve barışla aydınlanacak, gelişecek ve olgunlaşacaktır.