Yalana dolana son
Gündem olan her bir meselemizde yalan dolanın baş çekiyor olmasını hak etmiyoruz. Sadece siyasette değil nerede ise tüm alanlarda yalan dolan ile prim yapanlara artık son deme zamanı geldi. Eski Türkiye'de yaşıyor olsak amenna derim belki ancak artık yeni Türkiye'mizde yaşıyoruz çok şükür.
Şükür diyorum çünkü yalancıların mumu yatsıya kalmadan hemen
sönüyor ve rezil rüsva oluyorlar.
Hükümet devirmek, bakan veya bürokrat yemek ve beşinci kol
faaliyeti olarak ülkemizi düşmanlara jurnallemek gibi alçaklıkları ve saman
altından su vererek işi bulandırmalar artık kolay olmuyor.
Bu alçaklığa yeltenenlerde bir bir yakalanarak hesap vermek
zorunda kalınca geçmiş alışkanlıkları ile bazı mahfiller son günlerde
ağababalarından aldıkları talimatlarla işi yine iyice azıttılar ve mafya
yalanlarından medet umar hale geldiler.
Eski Türkiye'de olsalardı işleri elbette daha kolaydı.
Beşinci kolcular önce senaryoyu yazıyor sonra figüranları
bularak filmi sahneye sürüp piyasaya servis edilerek işi bitiriyorlardı.
Gerisi zaten çorap söküğü gibi geliyor ve hedef tahtasında
kim varsa kısa sürede işi bitiriliyordu. Bu sürece mafyada dâhil olduğundan
susturulması gerekenler kolayca sus pus ettirilip bağımsız yargı(!) ile de
işler bitiriliyordu.
Şimdi öyle mi?
Evet diyenler hatta daha beter diyenler elbette çıkacak.
Ancak aklını kiraya vermeyenler ya da akılları kirada olsa
bile akıllarına mukayyet olabilenler bugünün düne göre farklı olduğunu kabul
eder ve haklının hakkını verir.
Azgın azınlık son günlerde yine iyice zıvanadan çıktı.
Ortalığı toz dumana vererek puslu havada bir kez daha av peşine düştüler ama
avuçlarını yalayacaklarına inanıyorum.
Kinleri içinde bir kez daha boğulacaklar.
Diğerlerinde olduğu gibi bu kez de başaramayacaklar.
Rüyasında darı gören tavuklar gibi gıdaklamaları ile
kalacaklar.
Buldukları her fırsattan vurun abalıya dercesine devleti ve
milleti dövmek eski alışkanlıklara dönmek artık eskisi gibi kolay olmuyor.
Müjdeler....
Cumhurbaşkanımızın milletimizle paylaştığı ve hepimizi
heyecanlandıran müjdesi her zaman olduğu gibi yine malum kesim tarafından tiye
alındı ve istemezukcuların salya sümük saldırılarına maruz kaldı.
Zihniyeti bozuk bu güruha yaranmanın tek yolu olan devlet ve
millet düşmanlığı olduğu için yaranmak elbette mümkün değil.
Şimdi son umutları (!) Biden-Erdoğan görüşmesinin fiyasko
ile sonuçlanması. Olur mu olmaz mı nasipse önümüzdeki hafta göreceğiz.
Benim umudum kör dünyanın ve onun zindelerinin artık gerçeği
görmesi. Yoksa daha çok görüşme çok badireler atlatma ve hatta millet olarak
daha zor ve zahmetli günler yaşasak ta dik duruşumuzun devam edeceği yönünde.
Eski Türkiye özlemcilerinin etrafa bir kez daha yaydığı pis
kokular burun direklerimizi sızlatsa da Bor’un pazarı çoktan geçti.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.