Yalan uzmanı olmak
Değerli okurlarım, tüm dünyayı ve insanlığı tehdit eden haksızlık hukuksuzluk ve savaşlar ülkemiz içinde ciddi tehdit oluştururken ülke gündemini işgal eden eften püften şeylerle uğraşıyor olmak en hafifinden ahmaklık olur diyorum.
Ortadoğu ve Mezapotamya’da
yaşayanlar nasıl kaderlerini yaşıyorlarsa, bizde o toprakların bir parçası olan
cennet vatanımızda aynen kaderimizi yaşıyoruz.
Şanlı tarihimizde olmazlar olmuş,
kardeş kardeşle, dindaş dindaşla savaşmış. Tarihin tekerrürü hep olmuş ve
bugünde tekerrür etmeye devam ediyor ve edecek.
Günümüzde her zamankinden daha
fazla birlik ve beraberliğe muhtacız.
Soğuk savaş yıllarında her şey bu
kadar ayan beyan ortada değildi. Son yıllarda sosyal medyanın da katkısı ile
nerede ise hiçbir şey gizli kapaklı kalmaz oldu. Beden dili okumalarını da
hesaba katarak ağızdan çıkanlarla harmanladığımızda kimin ne niyette olduğu
âşıkar hale geliyor.
Hafızalarımızı yoklayalım ve son
günlerde ülkemiz gündemini film şeridi gibi gözden geçirelim.
Yerelde iktidar olan CHP
demlendikçe demlenerek aslını neslini inkâr eder duruma geldi. Bu öyle bir
inkâr ki, Tunceli belediyesi önünde herkesin gözü önünde bağıran terörist
bozuntusu Dersim’in hesabını görmediklerinden bahisle cumhuriyetin kurucu
partisine ve kurucusuna parmak sallıyor.
Dağdaki çapulcu ve meclisteki
maşaları, yerelde iktidar olan partiye yenilip yutulması mümkün olmayacak kadar
büyük hakaretlerle temcit pilavı gibi ha bire bizim sayemizde hatırlatması
yaparak açık seçik sabrının sonuna geldiklerini söylüyor.
Anlı şanlı solcular. Aydınlar,
sanatçılar, yazarçizer takımı ve CHP sus pus ama devletin tüm organlarının iç
ve dış tehdit ile ilgili omurgalı duruşuna saygı şöyle dursun demediklerini
bırakmıyorlar.
İBB’nin 5 yıllık icraatlarına
bakalım. Zekâsı ile değil aklıselim ile süzgeçten geçirelim, iri puntolu
reklamlar ve hipnotize edici sırlı kelimeler dışında ortaya koskocaman bir hiç
çıkar.
En son yaşanılan kreş olayı.
Bakanlıktan gelen yazıya objektif olarak bakıldığında kreş adı altında bazı akçeli
nedameli işler çevrilmiş. Belediyelerden sorumlu bakanlık belediyelerde kreş
adı altında faaliyet gösteren ama kreş olmayan işletmeler olduğunu tespit
etmiş. Bu şekilde faaliyet gösteren yerlerle ilgili denetimlerde farklı
faaliyetlerin yapıldığı tespit edilince tüm belediyelere bir tamim yollayarak
yanlışlarını düzeltmelerini talep etmiş. Kreş açamazsınız dememiş, kreş adı
altında ibaresi özenle seçilerek hatayı yüzlerine değil de nezaketle yazılı
olarak bildirmiş.
Sen misin bunu yapan.
Mal bulmuş mağribici gibi
saniyeler içerisinde basına açıklamalar asmalar kesmeler ve tehdit savurmalar.
Sanırsın ki, boş kabadayı. Ne iz’an ne insaf, ne saygı nede devlet terbiyesine
uygun bir duruş hepsini hak getire. Olayın aslına aklı ile bakanların gördüğü
şeyi görmüyor değil durumdan vazife çıkarmak peşinde hazret. İşin garip tarafı
belediyelerde bu tür faaliyetlerin yasaklanması CHP’nin 2007 yılında anayasa
mahkemesine müracaatı ile bizzat anayasa mahkemesi tarafından verilmiş. Bu
sorulduğunda verdiği cevap ise başka bir makale konusu. Aynı CHP belediyelerin
fakir öğrencilere burs vermesini de yine anayasa mahkemesine müracaat ile
yasaklatmıştı. Bu yasağa rağmen CHP burs dağıtmaya devam ediyor. Hükümet
edenler CHP gibi anayasa mahkemesine müracaat etmeyerek bu yasağa öğrenci
lehine olduğu için engel olmadığı halde kreş adı altında eğitim faaliyetlerine
niçin engel oluyor sorusu bence çok önemli. Çünkü amaçları hep üzüm yemek
yerine bağcı dövmek olmuş. İstanbul’un giderek çekilmez hale gelen devasa
sorunları var. Deprem, trafik ve toplu taşımada yaşanılan rezaletler ilk akla
gelenler.
Depremle ilgili nerede ise hiçbir
çalışma zaten yok. Trafik çilesi vatandaşı bezdirmiş ama toplu taşıma da
yaşanılanlar her saniye artarak devam ediyor. İBB çare ve çözüm için mücadele
etmek ve altenatifler üzerine kafa yormak yerine kolay yoldan kent lokantaları
açıyor, trol ordusunu davet edip törenler düzenleyerek de açılış yapmayı daha
uygun görüyor. Hem çok kolay hem de göz boyayıcı benzer işlerde yapmıyor değil.
Konserler, reklam panoları, yapamadığı değil yapmadığı büyük projelerle ilgili
sıfır projeli işleri imzalatamıyorum yaygarası ile cumhurbaşkanını suçlamalar.
Adam tam bir pişkin ve laf ebesi.
Üsküdar’da daha önce garip
gurebaya bedava yemek servisi yapılan Selimiye’deki aş evi büyük bir törenle
başkan tarafından geçen hafta yeniden açıldı.
Yandaş televizyonlar ve sosyal
medya trolleri de rekor kıran paylaşımları ile on binlere hatta yüz binlere bu
şanlı açılışı(!) ballandıra ballandıra
vatandaşa duyurdu.
İstanbul’da toplu taşımayı günlük
olarak kullanan bir vatandaşım. Özellikle son aylarda otobüs, metro, metrobüs
duraklarında yürüyen merdiven ve asansörlerde ciddi sorunlar var. Birçok
istasyonda merdiven ya da asansör çalışmıyor.
Konu geçen hafta İBB meclisinde
gündeme getirildi. İstatistikler verildi, nerelerde sorunlar var bir bir
örneklendi. İstanbul genelinde, asansör ve merdivenlerin yarısına yakınının
arızalı olduğu belgelendi ama başkan oyunda oynaşta ve şov yapmaya onu bunu
azarlamaya devam ediyor.
Bu aymazlık böyle devam ederse
İstanbul’a yazık olacak. Bugünleri mumla arayacağız. Yanımız yönümüz cehennem.
Gazze kasabı ve koruyucusu sarı gâvur kana doymamış olmalı ki çoluk çocuk kadın
yaşlı demeden ha bire Müslüman kanı akıtmaya devam ediyor. Ortak paydamız olan
devlet millet bütünleşmesi ile iç ve dış düşmanlara karşı direncimizi
artıralım.
Zalimin zulmünü beklemeden
devlet-millet el ele vererek demir bilyeler olalım ki, tek dişli canavarların
son dişlerini dökmek necip milletimize nasip olsun.
Sağlık ve mutluluk dileklerimle.