Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.92
Gram Altın
2444.13
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Aralık 2022

Yalan sudan ucuz olunca

Yalan, insana yakışmasa da kendini insan sınıfında gören geniş bir zümre bu ticaretten bolca haram para kazanıyor. Öyle bir kazanç ki, deniz suyu içen birinin suya doymaması gibi bir açlıkla içtikçe içiriyor.

Ar damar çatladıktan sonrası malum.

Bu dünyada yalandan insan ölmese de, hesabın hasbi olduğu günde burundan fitil fitil ateş çıkaracağı kesin.

Bu gerçekliğe rağmen sureti insanlar bu gayya çukuruna niçin düşer sorusunun cevabı sanırım söyleyenin yanına kâr kalması veya sermayesinin olmaması.

Evet, yalan söylemenin sermayesi yok, ticaretini yapanların kısa süreli kazançları göz kamaştırıcı, lâkin yalanın kötü bir huyu var sahibini genellikle rezil eder.

Ağzından çıkanı koyacak delik aramak için sahibini fellik fellik dolaştırır ve üstünü örtmeye çalıştıkça da kabarır.

Esfele safiline kadar bu gidiş devam eder.

Bu gerçeklikten olsa gerek Peygamberimiz SAV hadislerinde ümmetim her türlü hatayı yapabilir ama asla yalan söylemez diyerek yalanın çok kötü bir günah olduğu gerçekliği ile ümmeti uyarır.

Yalan günahı kebairlerden olup dinini diyanetini bilenlerin yanına yaklaşamayacağı bir karaktersizlik soysuzluktur.

Bu kadar açık seçik bilinmesine rağmen, insanlar neden su içer gibi yalan söylüyor.

Tıbbi adı mitomani olan bu hastalığın tedavisi de zordur.

Tıpkı kleptomani gibi.

Her iki hastalıkta da kişiliğin olgunlaşma döneminde yaşanılan çeşitli travmalar, tacizler veya yalanın su gibi içildiği ortamlarda yetişmek gibi bilinen sebepler yanında bilinmeyen sebeplerden de bu hastalıklara yakalanmak mümkün.

Mitomanlar, toplumun her kesiminde var olup sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmişlikle azalmadığı gibi artması bile mümkün.

Son birkaç haftadır sosyal medyayı giderek daha soysuz hale getiren malum bir kesim var.

İşleri güçleri yalan dolan algı.

Yalanın şöyle bir kötü huyu var.

Er yâda geç kendini açık ederek sahibini rezil eder.

Kitabını yazsan da, yalan söyleme konusunda doktora tezi hazırlasan da bu böyle.

Yalan söyleyenin yüz hatları ben yalan söylüyorum dercesine kendini belli eder.

Tıpkı risus sardonicus hastalığında görüldüğü gibi karşıdakine tepeden ve alaycı bakarak adeta bana inanmayın ben yalancıyım der demesine ama yalan alıcısı kerizler bu gerçekliği görme özürlü olduklarından yalana balıklama atlayarak yalanı allandırıp pullandırarak etrafa gönüllülük esasına göre yayarlar.

Yakın geçmişte tescilli yalan uzmanlarının seminerler vererek keriz pazarında piyon avına çıktıklarına şahdiz.

Yalan hocaları, slayt gösteriler ile yalanın nasıl pazarlanacağı, toplum katmanlarında nasıl dalga dalga yayılarak hedeflenen algının nasıl gerçekmiş gibi olgu halinde gösterileceği hususunda bayağı çalışmalar icra ettiler.

Hangi frekansların etkin olduğu, seçilecek kelimelerin nerelerine vurgular yapılacağı, hatta daha ileri gidilerek kaç kez tekrarlandığında kalıcı izler bırakacağı gibi önemli bilimsel(!) çalışmalardan vurucu cümleler ile yalanın toplumdaki önemi(!) ve anlamı (!)iyice pekiştirildi.

Buralardan yetişenlerin bugün sosyal medyada yediği herzeleri hep birlikte izliyor gözlüyoruz.

Utanmadan sıkılmadan gözler içine bakılarak söylenen yalanlar bini bir paradan satılıyor.

Alıcısının çok olması, satıcılarını çok memnun ediyor, hatta sarhoş olup ne dediğini bilmez hale getiriyor olsa bile yalanın garip bir huyunu söylemeden geçemeyeceğim.

Eskiden yatsıya kadar olan ömrü, şimdilerde saniyeler dakikalar mertebesinde ve ben yalancıyım bana inanmayın der.

Akledenlerden ve anlayanlardan olalım.

Her gördüğümüz sakallı nasıl dedemiz değilse, her söylenen söz de doğru olmayabilir.

Sağlık ve mutluluk dileklerim