Yalan siyaseti
23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine sayılı günler kaldı. Adaylar ilçe ilçe gezmenin ötesinde bayram münasebetiyle il il gezmeye başladı. Gittikleri her ilde basın onları adım adım takip ediyor. Her yaptıkları ve her söyledikleri anında tüm Türkiye’ye duyuruluyor.
Adaylar bu süreçte farklı söylemlerle halkın karşısına çıkıyor. Türkiye’ye çağ atlatan projelerin altında imzası olanların yeni projelerle vatandaşın karşısına çıktığını gözlemlerken, siyaseti yalan üzerine kurulu olanların ise tarihte olduğu gibi bugünlerde de aynı tarzı devam ettirdiğine şahit oluyoruz.
Her ne kadar ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz diye söylüyorsak bile kişinin sözleri de en az eylemleri kadar önemlidir. Çünkü niyetleri ifşa eden sözlerdir. İşleri başlatan kelimelerdir.
On beş günlük Büyükşehir Belediye Başkanlığı süresinde ilk önce belediyenin gizli bilgileri sayılacak verileri kimlerin olduğunu bilmediğimiz mihraklara kopyalatmayı emreden sözde doğruluk timsali zatın her gün yeni bir nefret söylemi ve fiili ile karşılaşıyoruz.
Rüşvet ve yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle 2017 yılında İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınan CHP’li belediye başkanını kahraman gibi sunanların dürüstlük adına bu ülkeye katabileceği ne olabilir ki?
Yıllardır doğu ve güneydoğu başta olmak üzere tüm ülkede kadın, çocuk demeden öldüren terörist yapı PKK’nın elebaşısı Karayılan’nın desteklediği ve bu destekten onur duyduğunu söyleyenlerin barış adına bu millete verebileceği ne olabilir ki?
Arzu ettiği gibi medyada yer bulamayınca bütün medya patronlarını ve ailelerini isimleriyle zikrederek tehdit eden bir anlayıştan dürüstlük adına ne umulabilir ki?
Hırsızlıklarını belgelediği için iktidar partisine her türlü hakareti yapmaktan çekinmeyen ve seçimlerin yenilenme kararını veren hâkimleri isimleriyle zikrederek hedef tahtası haline getiren nefret dili bir söylemden güzellik adına ne beklenebilir ki?
Seçilmediği halde seçilmiş gibi kendini pazarlamaya çalışan ve kullanmaması gereken makamları işgal zoruyla elde etmeye çalışan ve buna geçit vermeyen yöneticilere her türlü hakareti yapan bir dilden samimiyet adına ne beklenebilir ki?
Projeleri ile değil de saldırıları ile öne geçen, her saldırısına yeni bir kılıf bulmaya çalışan ve bunu yaparken de dünyanın en masum insanı gibi görünebilme yeteneğini sergileyen bir siyasetçinin samimiyet adına bu millete sunabileceği ne olabilir ki?
PKK sempatizanlarının seçmek için can attığı ve sosyal medyada canhıraş bir şekilde paylaşım yaptığı ve bu desteğinden memnun kaldığını dile getiren bir adayın seçildiğinde hizmet edeceği zümrenin kim olduğunu düşünebiliyor musunuz?
Ortak paydası sömürü olan locaların bütün siyasi gücüyle desteklediği ve bu desteğini onur sayan siyasilerin iş başına geldiğinde kiminle iş tutacağını kestirmek zor mu?
Her fırsatta sınırlarımızda gerginlik yaratan dölü bozuk bir milletin ülkesinde kahraman ilan edilenlerin koltuğa oturduğunda sevindireceği kişilerin kim olduğunu bilmek zor mu?
Ülkemizde her an kargaşa çıkarmak için fırsat kollayan gezi zekâlıların demokrasi havarisi kesilerek zirveye çıkarmaya çalıştıkları ve taleplerinin tümü ülkemizi şaha kaldıracak yatırımların önünü kesmek olan zevatın önüne katılıp seçimi kazanmaya çalışanların kazandığında şehrimizi ve ülkemizi düşüreceği durumları kestirmek çok mu zor?
Her türlü ahlaksızlığı sergileyip bunu da medya önünde sunmaktan çekinmeyen ahlak fukarası zevatın ahlak abidesi diye sunduğu kişilerin bu milletin değerleriyle ne kadar uyuştuğunu anlamak için profesör mü olmak gerekir.
23 Haziran seçimleri işte böylesi bir adayın algılarla seçilmeye çalışıldığı seçimler olacak. Bir tarafta yıllardır icraatlarıyla şaha kalktığımız bir aday, diğer tarafta sahte söylemleriyle kandırılmaya çalışıldığımız bir aday. Bu millet ferasetiyle bunu görüyor ve kararını da ona göre verecektir.
23 Haziran İstanbul için yeni bir zafer ve yeni bir bayram olacaktır.
