Yalan dolan tavan taban

Meseleye zihniyet gözlüğü ile bakılırsa sureti insanların söz ve davranışlarını anlamak ve tahlil etmek kolaylaşıyor. Kur'an’da geçtiği gibi insan bazen görmez işitmez ve konuşmaz yani üç maymuna döner. Soylu ve soysuz medyanın hüneri ile görende, körende düne göre çok daha açık ve net görüyor veya hiç görmüyor. Makalelerimde sık tekrarlarım ve her hatırlatmamda, bende yeni şeyler hatırlayarak bir kere daha şükrederek derin bir oh çekerim halime. Genç Cumhuriyetimiz yıllar önce öyle badireler atlattı ki, kanı ile canı ile bu vatanı kuran yerli Müslüman halkın dini diyaneti üzerinden silindirler geçirildi ve alaylar edildi .

O dönemde yaşanılmış ibretlik gerçek bir olay aynen şöyle; "Anadolumuzun güzel bir beldesinde imam olarak görev yapan bir hoca efendinin keçisi çalınır. Vatandaş kendi çabaları ile bu densizliği yapanı bulup cezalandırmak ister ve haber etrafta yayılınca o günün paçavra soysuz gazetesi durumdan vazife çıkarır ve manşetten haberi duyurarak hocamızı keçi hırsızı yapar."

Geçmiş dönemde yaşanmış bir olay ve o günün paçavrası olan gazetede bu olayla ilgili haber aynen şöyle verilir. Hoca keçi çaldı. Abartı manartı yok aynen böyle bir iftira ile cami hocası keçi hırsızı olarak yaftalanır. Varın gerisini siz düşünün. Mağdur hoca çalınan keçisine mi yansın yoksa üzerine atılan iftiraya mı?

Bu ve benzer haberler maalesef bugünde hala malum zihniyetin sözcüsü gazetelerde eskisini aratmayacak şekilde veriliyor. O zor günlerde ülke insanı bir günde yazısı ve dini elinden alınarak mahrum ve mahkûm edilmiş. Derdini anlatacak doğru düzgün bir mecra şöyle dursun konuşmak bile suç. Ülkemizde yaşanan tüm garip olaylara bu gözlükle baktığımızda hem hata payı azalır hem de mesele şahsilikten kurtularak zihnileştirilir.

Soysuz medyada hit olan tüm bilgiler belgeleli dahi olsa akıl süzgecinden geçirmeden sakın ha doğru olarak kabul etmeyin. Bu zihniyet kendi bozuk hezeyanlarını allayıp pullayarak servis etmekte çok mahir. Beni asil üzen süreti insan birçok yaratık tarafından doğru kabul edilerek taraf olunması. Mesela keçi hırsızı manşetini atan gazete bugünde aynı telden çalmaya devam ediyor ve taraftar bulmakta da hiç zorlanmıyor. Ağababaları gaf üstüne gaf yapıyor. Kimseden çıt yok. Herkes üç maymun olmuş sus pus. Be kardeşler at gözlüğü ile bile olsa sadece etrafa bir bakın. Kininizle değil aklınızla. Ama nerede o feraset.

Tüm dünyayı kasıp kavuran virus belasının tam ortasında Cumhurbaşkanı günü birlik iki körfez ülkesine gidiyor. Birine başsağlığı için, diğerine ise sanırım etraftaki kalleş kukla kabile devletçiklerin başına atanan zebaniler bir halt etmesin diye destek olmak için.

Bu zebaniler de tıpkı öbürleri gibi kalleştirler ve şiarlarına uygun olanda arkadan vurmak. Tıpkı Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırtıldığı gibi bir durum Katar içinde geçerli. Durumdan vazife çıkarıcı satılık kukla diktatörlerin emir beklediğini de artık bizimkiler hariç sağır sultanlar duymuş durumdalar. Durum bu ziyaretin gerçekleşme amacı da bu olsa gerek. Malum zihniyetten kaynaklı yorumları hep beraber izliyoruz ve ah vah ediyoruz. Aynı kaba iş...lerin kim olduğu açık seçik ortada olmasına rağmen kinlerine yenik düşüyorlar.

Ülkemiz adına üzülmemek kaygılanmamak ah vah etmemek ne mümkün.

Tüm meselelere böyle bakabilsek her şey ayan beyan cam gibi net ama maalesef görenler kadar görmeyenler de olunca hayıflanıyor insan. Dün iskambil kağıdı kullanımı üzerinden virüsü yok eden kafa, bugün Katar ziyaretinin mana ve önemini anlamak şöyle dursun. Karşılama merasimindeki bir fotoğraf üzerinden emir karşısında eğildin eğilmedin polemiğine indirgeniyor.

Bilmiyor olamaz ama yine de bilmiyor diyelim. Çünkü diğeri çok ağır olur altında ezilir.

Kardeşler Cumhurbaşkanı bir insan. Tüm insanlar gibi hatasız kul olmaz sınıfının bir ferdi. Allah aşkına yıllardır duruş ve davranışı ile Müslümana müşfik kâfire şedit duruyor diye eleştirilmedi mi?

Van munit çıkışında eyvah öldük bittik diyenler, dünya beşten büyük dediğinde ne oluyor bu adama teamül meanül tanımıyor başımızı belaya sokacak hezeyanı ile etrafa çaka satanlar, S-400’ler için dün konuştuğunu unutarak bugün tut yemiş bülbül gibi susan yaratıklar neredesiniz?

Dünün gâvuru ile bugünün gâvuru arasında hiç bir fark yok. Fırsat bulsa sadece bir damlacık su ile ayırt etmeden hepimizi boğar ve üzerine bir bardak su içerek oh der. 11 Eylül ikiz kule saldırısından aylar sonra Amerika’ya giden sol görüşlü bir meslektaşım günlerce sadece ismi nedeni ile sorgulandığını aşağılandığını itilip kakıldığını anlatmış ve Amerika mı bir daha tövbeler olsun demişti. Hiç gâvurdan dost olur mu? Post bile olmaz.

Aklımızı başımızın içinde tutma zamanı. Sen ben kavgası sadece içimizi değil dışımızı da yakar kül eder. Savaş dün tek çare idi atalarımız canları pahasına bu vatanı bize emanet bıraktı. Bugünde tek çare dik ve diri durmak, birlik ve bütünlük içerisinde demir bilyeler olarak tek dişli canavarın kalan dişini de dökmek.

Gâvur güçten korkar. Dik durmaktan korkar. Onun için hep kuklalarla iş tutmuş ve hep kalleşçe saldırmış ve saldırtmıştır. Çekiç güç bunlardan biri idi. Yıllarca biz meclisimizden bu gücü korurcasına kararlar çıkartarak gâvura yem oluyorduk. Şimdi tezkereler çıkartarak tüm dünya zindelerine biz eski Türkiye değiliz diyoruz.

Gâvurun canı malı parası pulu çok ama çok değerli. Buralardan vurulmamak için gerekirse namusunu bile şerefsizce satlık eder .

Biz çok şükür bu zillete hiç düşmedik.

Önce şeref dedik, din dedik, insanlık dedik.

Kaybettik belki ama şükür arkadan vurma alçaklığına hiç düşmedik.

Hatalar elbette oluyor.

Aynalar en iyi hata düzeltici.

Hesabın hasbi olduğuna inanmakta iyi hata düzeltir.

Yapılan yanlışlar ve hatalar vatana ihanet boyutuna doğru hızla gidiyor.

Cennet vatana ihanet edenlerden olmamak gerek.

Yalan dolan bir yerden sonra kabak tadı veriyor.

Tavandan tabana doğru bu tat iyice bozularak etrafı rahatsız ediyor.

Söylemesi kolay icraatı zor şeyler yazdım biliyorum.