Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (98)

Türkiye’de Sabataî-Mason güdümlü matbûâtın desteklediği Komünist propagandası, insanlarımızın metafizik inanclarında, ahlâk ve şahsıyetlerinde muazzam tahrîbât yaptı; gûyâ Kapitalizmle mücâdele eden, gûyâ “Emperyalizmin tahakkümünden kurtuluş için tek yol olan” Komünizm (veyâ Marksist Sosyalizm), insanlarımızın daha fazla “Avrupalılaşması” gibi bir netîce doğurdu… Pervâsızca, teammüden en büyük cinâyetleri işliyenleri dahi, Avrupa Birliği korkusuyle, îdâm edemiyen, en fazla müebbed hapse mahkûm ederek bir de Millet kesesinden senelerce besliyen süflî bir düzen!

Bundan sonra da, Kapitalist – Komünist Cephesi, bütün zâhirî çekişmelere, vekâlet harblerine, nükleer harb tehdîdlerine rağmen, perde-arkasında birbiriyle işbirliğine devâm edecek, Tahran, Moskova, Yalta ve Potsdam Konferanslarındaki nüfûz paylaşımına muvâfık olarak bütün dünyâyı hükmü altında tutacaktır. Bir nevi kayıkçı kavgası olan zâhirî çekişmeler, harb tehdîdleri ise, sâdece, korku belâsı, bütün üçüncü Devletleri ya bir kampın, ya dîğerinin nüfûzu altına girmiye zorlıyacaktır… Pek şeytânî ve bir o kadar da muvaffak olmuş bir strateji! (Daha evvel, Sovyetler Yahûdi Aleyhdârı mı, Âleti mi? ünvânlı araştırmamızda –Yeni Devir, 11.3 / 29.4.1979, 50 Tefrika- bu starteji üzerinde durmuş, oynanan şeytânî oyunu vesîkalarla teşhîr etmiştik…)

Bizim neslimiz, bu şeytânî stratejinin bin bir tezâhürüne şâhid olarak geçti:

- Tâ Selânik’de Localar tarafından ve bilâhare Cambon – Grey Mutâbakatıyle planlandığı sûrette şekillenmiş, Emperyalistlerin dünyâ paylaşımında Avrupa ve Amerika’nın nüfûz sâhasına dâhil edilmiş “Kemalist Türkiye”, yânî “Laik, Garb Medeniyetcisi, Şahısperest Türkiye”, o stratejiye muvâfık olarak, bir kerre daha Avrupa ve Amerika’nın nüfûz sâhasında yer aldığını têyîd etti ve her geçen gün, -Maçedônya Risôrta İTK’sı ve Kemalizmle kaybetmiş olduğu- târihî şahsıyetini tekrâr inşâ etme ihtimâlini biraz daha zayıflattı…

- Perde-arkasında Amerika ile SSCB tokalaşırken, husûsen 1960’lı, 70’li senelerde, bu zâhirî bloklaşmaya, bu zâhirî ideolojik rekâbet ve husûmete inanan insanlarımızın her biri bir “blok”un tarafını tutarak cepheleşti, bu meyânda Komünist yalanlarına kanan yüz binlerce insanımız Kızıl İhtilâl Hareketinin gâfil piyonları oldular, Memleketi anarşiye boğdular, binlerce insanımızın kanını dökdüler, sînemizde onulmaz yaralar açtılar… Anarşinin Memleketimizi kasıp kavurmasında, 1974 Kıbrıs Harbi’ni tâkîben ABD ve Avrupa tarafından konulan ve senelerce devâm ettirilen askerî ve iktisâdî ambargonun yol açtığı büyük enflasyon ve işsizlik de (ki Türkiye’yi, onlarca sene, İMF’nin ve arkasındaki Siyonizmin pençesinde kıvrandırdı) pek müessir oldu… Kezâ silâh tüccarlarının faâliyetleri…

- Türkiye’de Sabataî-Mason güdümlü matbûâtın desteklediği Komünist propagandası, insanlarımızın metafizik inanclarında, ahlâk ve şahsıyetlerinde muazzam tahrîbât yaptı; gûyâ Kapitalizmle mücâdele eden, gûyâ “Emperyalizmin tahakkümünden kurtuluş için tek yol olan” Komünizm (veyâ Marksist Sosyalizm), insanlarımızın daha fazla “Avrupalılaşması” gibi bir netîce doğurdu… Ve işte bugünki Türklükle, Müslümanlıkla iğreti bir bağından başka bir şey kalmamış, hattâ bunlara düşman, hak-hukûk dinlemez, iltimâscı, rüşvetci, hırsız, soyguncu, iffetsiz, şehvetperest, cinsî istismârcı, insan hayâtına kıymet vermiyen, para için erkek, kadın, çocuk öldürmekden çekinmiyen, bebek katlederek para kazanacak kadar insanlıktan çıkmış nesiller! Pervâsızca, teammüden en büyük cinâyetleri işliyenleri dahi, Avrupa Birliği korkusuyle, îdâm edemiyen, en fazla müebbed hapse mahkûm ederek bir de Millet kesesinden senelerce besliyen süflî bir düzen! İlh…

Mezkûr dört Konferans da, bir taraftan Kapitalist – Komünist Cephesinin askerî stratejilerini ve yardımlaşma mes’elelerini tartışırken, dîğer taraftan, tekrâr tekrâr tartışarak, gözden geçirerek, pazarlık yaparak muvâzaalı Kapitalist ve Komünist Bloklarının nüfûz sâhalarını tesbît etti…

Şâyân-ı dikkattir: Beynelmilel Siyonizmin gölgesinde dünyâyı nüfûz sâhalarına ayırmak (daha açıkçası paylaşmak) için bir araya gelen dört Devlet Adamından üçü Farmason, biri de -Bolşevik Yahûdilerin têsîs ettiği, sonrasında da hep hâkim unsurunu teşkîl ettiği- Totaliter Kızıl Rejimin temsîlcisi idi…

28 Kasım – 1 Aralık 1943’te, Tahran’da, Roosevelt, Churchill ve Stalin arasında cereyân eden müzâkerelerde, Almanya’nın parçalanması ve Avrupa’nın nüfûz sâhaları hâlinde paylaşılması karârlaştırıldı… (“Conférence de Téhéran”;

https://fr.wikipedia.org/wiki/Conf%C3%A9rence_de_T... 16.10.2024)

9 ilâ 19 Ekim 1944 târihlerinde tertîb edilen Moskova Konferansı’ndaki Müzâkereler, Churchill ile Stalin arasında cereyân etti. Churchill’e İngiliz Hâriciye Vekîli Anthony Eden ile Mareşal Alan Brooke ve Stalin’e Sovyet Hâriciye Vekîli –bir Yahûdi hanımla evli olan- Viyaçeslav Molotov refâkat ediyordu. ABD, müşâhid sıfatıyle Moskova Sefîri Averell Harriman ve SSCB’deki Amerikan Askerî Misyonu Reîsi General John Russell Deane tarafından temsîl ediliyordu. Müzâkerelere, Polonya’nın Sürgündeki Hükûmeti ile Polonya’nın Komünist Muvakkat Hükûmeti murahhas hey’etleri de iştirâk etmişti. Bu Konferansta dahi, askerî mes’elelerin müzâkeresinden mâadâ, Avrupa’nın İngiltere ile ABD ve SSCB arasında nüfûz bölgelerine ayrılması karâra bağlandı. Konferansın insanlık dışı pek vahîm bir karârı da şuydu: İhânet suçuyle îdâm edilecekleri veyâ -Bolşevik Yahûdilerin idâresi altındaki- o barbarlık nümûnesi Kızıl temerküz kamplarına hapsedilecekleri biline biline, Sovyetler’den kaçtıktan sonra esîr alınmış veyâ Alman Ordusuna katılmış bütün Sovyet vatandaşları SSCB’ye iâde edilecekdir… (“Conférence de Moscou, 1944”; https://fr.wikipedia.org/wiki/Conf%C3%A9rence_de_M...: 10.10.2024)

4 – 11 Şubat 1945’te, Kırım’ın, küçük Yalta şehrinde, Roosevelt, Churchill ve Stalin arasında tertîb edilen konferansta, bir kerre daha Avrupa’nın Harb sonrası vazıyeti üzerinde duruldu, Avrupa’da Sovyetler’in nüfûz sâhası têyîd edildi, dünyâya verilecek yeni nizâmın istikrâr kazanmasının nasıl têmîn edileceği görüşüldü.

(“Conférence de Yalta”; https://fr.wikipedia.org/wiki/Conf%C3%A9rence_de_Y... 16.10.2024)

17 Temmuz – 2 Ağustos 1945’te, Berlin’in cenûbî garbindeki bir banliyö olan Potsdam yakınlarında, Cecilienhof Şatosu’nda tertîb edilen konferansta, bu def’a Truman, Churchill ve Stalin bir araya geldiler. Artık Almanya, tamâmen mağlûb ve teslîm olmuştu ve Japonya da teslîm olmak üzereydi. Bu üçlü görüşmenin netîcesi olarak, resmen 26 Temmuz 1945’te imzâlanan Potsdam Îtilâfnâmesi ile, Kapitalist – Komünist Cephesiyle savaşmış bütün Devletlerin âkıbeti tek tek tâyîn edildi.

Böylece, Almanya ile Avusturya birbirinden ayrıldı ve Almanya, dört işgâl bölgesi hâlinde taksîm edildi. Ayrıca, Almanya, şark hudûdundaki topraklarının %25’ini kaybetti; Şarkî Prusya, SSCB ile yine bu Devletin nüfûz sâhasına dâhil edilmiş Polonya arasında paylaşıldı. Almanya, en mühim ikinci sanâyi merkezi olan Yukarı Silezya’yı da kaybetti. Sovyetler’e, kendi nüfûzu altındaki Alman topraklarını istediği gibi talan etme hakkı tanındığından, Sovyetler, Alman fabrikalarından bir kısmını söküp –teknik elemanlarıyle berâber- toptan kendi topraklarına taşıdılar. Sovyetler’in işgâl ettiği bölgelerde yaşıyan Almanlardan 11 milyonu tehcîr edildi, 2 milyonu öldü, 2,6 milyonu yine eski topraklarında yaşamıya devâm etti. Dîğer taraftan, aynı Îtilâfnâme çerçevesinde, Almanya, silâhsızlandırıldı, Naziler bütün idârî mevkilerden uzaklaştırılıp yerlerine muhâlifleri geçirildi, iktisâdî karteller parçalandı, eyâletlere geniş salâhiyet tanınarak merkezî otorite zayıflatıldı ve Naziler, Nürnberg’de, gâliblerin sahte adâleti tarafından, “harb mücrimleri” iddiâsıyle “muhâkeme” ve mahkûm edildi…

resim1-2_cef45d210f61fcf620bc5f7802eb7046.jpg

Yukarıda, 1 ve 2: Kapitalist-Komünist Cephesinin 13-14 Şubat 1945 bombardımanı sonrası Dresden şehri ve bombardımanda diri diri yanmış bir kadıncağız… “Vue du centre-ville dévasté de Dresde après les bombardements américano-britanniques de février 1945. La ‘Florence de l'Elbe’ a été détruite à 60% par l'aviation alliée. / Şubat 1945 Amerikan-İngiliz bombardımanlarıyle harâb olmuş Dresden şehrinden bir intibâ… ‘Elbe’nin Floransa’sı’ diye anılan şehir, Müttefîk Hava Kuvvetleri tarafından %60 oranında tahrîb edilmişti…”

Yukarıda, 3 ve 4: 9-10 Mart 1945 gecesinde, Kapitalist-Komünist Cephesinin, napalm bombalarıyle büyük bir kısmını yok ettiği Tokyo şehri… Aynen Dresden’deki gibi, 100.000 civârında insanın, yanarak, buharlaşarak can verdiği Tokyo’da, bombardıman sonrası kömürleşmiş cesedler… “Le bombardement de Tokyo par des bombes au napalm dans la nuit du 9 au 10 mars 1945 tue environ 100 000 personnes et ouvre la voie aux bombardements atomiques qui seront lancées les 6 et 9 août sur Hiroshima et Nagasaki. / 9-10 Mart 1945 gecesi napalm bombalarıyle bombalanan Tokyo’da 100 bin civârında insan can vermiş ve bu bombardımanları 6 ve 9 Ağustos 1945’te Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombaları tâkîb etmişti…” “Les corps carbonisés de civils japonais après le bombardement américain sur Tokyo dans la nuit du 9 au 10 mars 1945. / 9-10 Mart 1945 gecesi Tokyo’nun Amerikalılar tarafından bombalanmasından sonra Japon sivillerinin kömürleşmiş cesedleri…” (1, 3 ve 4. resimlerin kaynağı: Maxime Tellier, “1939-1945: Londres, Tokyo, Dresde, à l’heure des bombardements massifs”, 16.2.2020; https://www.radiofrance.fr/franceculture/1939-1945... 19.10.2024; 2. resmin kaynağı: “Bombardement de Dresde”; https://fr.wikipedia.org/wiki/Bombardement_de_Dres... 19.10.2024)

Bütün târihi dolduran “insanın insana zulmü”nden dehşetengîz sahneler…

Ey zâlim insan! Bunlar, senin hemcinslerindir! Şu hâlinle sana nasıl “eşref-i mahlûkât” denilebilir?

Gâlibler, Nazileri göstermelik bir mahkemede îdâma mahkûm ettiler; hâlbuki kendileri de onlardan daha az “harb mücrimi” değildi… Biz de onları vicdânımızda mahkûm ediyor ve lânetliyoruz!

***

Gâlib Devletler sömürgelerini muhâfaza ederken, mağlûb İtalya’nın bütün sömürgeleri (Eritre, Somali, Habeşistan ve Libya) elinden alındı. Harb esnâsında işgâl ettiği Arnavudluk, tekrâr istiklâline kavuştu, lâkin, İngiltere’nin de yardımıyle, Komünist Totaliter Rejimin pençesine düştü. (https://fr.wikipedia.org/wiki/Albanie; 19.10.2024) İtalya’nın işgâli altındaki bâzı Fransız mıntıkaları ise Fransa’ya iâde edildi.

Fransa’nın sömürgesi Çin Hindi, 16. Paralel hudûd olmak üzere, şimâl ve cenûb olarak ikiye bölündü; şimâl bölgesi “Milliyetci Çin”in, cenûb bölgesi İngiltere’nin nüfûz sâhaları oldu. Mâmâfih, 1945 senesi sonunda, Çin Hindi’nde tekrâr Fransız nüfûzu kabûl edildi…

Japonya’ya bir ültimatom verilerek topyekûn teslîm olması ve İmparator Hirohito’nun tahtından çekilmesi istendi. Japonya topraklarının dört büyük adayle mahdûd olması ve 1937’den evvel işgâl ettiği Kore, Tayvan ve Mançurya’yı terketmesi kabûl edildi. Bu esnâda, Japonya, bilhassa Mart 1945'te Tokyo üzerine atılan yangın bombalarıyle tükenmiş bir hâldeydi ve teslîm olması bir ân mes’elesiydi. Lâkin –târihçi Jacques R. Pauwels’in tesbîtine nazaran- İmparatorun tahtını bırakması mahsûs taleb edilmiş, bunu büyük bir şerefsizlik addeden Japonlar, bu sûretle teslîm olmamıya zorlanmıştır. Bunun üzerine, “Beşer kardeşliği” dâvâsı güttüğünü iddiâ eden Masonluğun 33 Dereceli temsîlcisi Truman, iki Japon şehrinin atom bombası ile imhâ edilmesi emrini vermiş, 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’da, 9 Ağustos 1945’te de Nagazaki’de yüz binlerce insan atom bombasıyle fecî sûrette yok edilmiştir.

(“Conférence de Potsdam”; https://fr.wikipedia.org/wiki/Conf%C3%A9rence_de_P... 15.10.2024)