Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (92)

Gün ışığına çıkan büyük târihî hakîkat: Mustafa Kemâl, Vahîdeddîn Han’ı linç ettirme emri vermişti

Târihçi Yazar Murat Bardakçı, Habertürk gazetesinin İnternet Sitesinde 17 Kasım 2022’de neşredilen makâlesinde büyük bir târihî hakîkati gün ışığına çıkarıyor: Mustafa Kemâl, Fevzi Çakmak’tan, Vahîdeddîn Han’ın Vatanını terk etme hazırlıklarında bulunduğunu öğrenince, İstanbul’da Ankara Hükûmetinin temsîlcisi olan Refet Bele’ye bir talimat göndererek, Vahîdeddîn Han’ın halka linç ettirilmek sûretiyle bunun önlenmesini emrediyor…

Bardakçı, bu vesîkayı, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nde keşfetmiştir. Vesîkanın kayıd numarası, (01013068-13)’tür. Tek sayfalık vesîkanın üst tarafında, Umûmî Erkânıharbiye Reîsi Fevzi Çakmak’ın ihbârı, alt tarafında ise, “Büyük Şef”in tâlimâtı bulunuyor. Tâlimâtın kırmızı kalemle çizilerek tashîh edildiği dikkati çekiyor.

Büyük bir gaflet eseri olarak Müslümanların kendisine yakınlık duyduğu, hakîkatte ise “Totaliter Şef”in bir âletinden başka bir şey olmıyan Fevzi Çakmak’ın “2 Kasım 1922 târih ve 5466 sayılı zâta mahsûs” ihbârı şöyledir:

“Son zamânlarda İstanbul’dan aldığımız raporlarda Vahîdedîn’in memâlik-i ecnebiyeye firârından bahsolunuyor. Ezcümle, Saray mahâfiliyle temâsta bulunan bir mûtemed tarafından bu firâr hazırlıklarında bulunulduğu ihbâr edilmekle arz-ı keyfiyet olunur.”

“Büyük Şef”, iki gün sonra, aynı evrâkın üzerine, Refet Bele’ye gönderilecek şifreli telgraf metnini not ediyor:

“İstanbul’da, Sarayda memâlik-i ecnebiyeye firâr için hazırlıklarda bulunulduğu istihbâr edilmiştir. Tahakkuku hâlinde ahâlî vâsıtasile muhâlefet edilmesi, mecbûriyet görüldüğü takdîrde aynı vâsıta ile linç tatbîki, daha şedîd icrââtta bulunulması, bu sûretle firâra hiçbir vechile meydana verilmemesi lâzımdır.”

Arkasından, bâzı ifâdeler tashîh ediliyor ve metin son şeklini alıyor:

“Dersaâdet’te Refet Paşa Hazretlerine,

“Vahîdeddîn’in memâlik-i ecnebiyeye firâr için hazırlıklarda bulunduğu istihbâr edilmiştir. Tahakkuku hâlinde ahâlî vâsıtasile linç tatbîki lâzımdır. Bunun têmîni mercûdur.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi Reîsi, Başkumandan Mustafa Kemâl.”

Bu kadar mühim bir târihî vesîkayı neşrettiği için Murat Bardakçı’yı tebrîk ediyoruz.

1_8aba61cfab9b3ad5b83c88190750a107.jpg

(https://www.haberturk.com/yazarlar/murat-bardakci/3539526-tam-yuz-sene-boyunca-gizli-kalmis-bir-belge-mustafa-kemal-pasanin-sultan-vahideddinin-istanbuldan-ay) (15.9.2024)

Murat Bardakçı’nın îzâhatı: “Fevzi Paşa’nın Mustafa Kemal Paşa’ya Vahideddin’in bir yabancı memlekete firar edebileceği yolundaki yazısı ve yazının alt tarafında Mustafa Kemal Paşa’nın ‘Bunun gerçekleşmesi hâlinde halk vasıtası ile linç’ talimatı. Metnin üzerinde kırmızı kalemle yapılmış olan değişiklikler, Mustafa Kemal Paşa’nın elyazısıdır (Cumhurbaşkanlığı Arşivi, 01013068-13).”

***

“Bizzât Halîfe, vatanperverleri zehirli hıyânet oklarıyle vurmak ve Millî Mîsâk’ı baykuş gagasıyle didiklemek için elinden gelen bütün vâsıtaları kullandı; Konstantin kadar dahi şeref tezâhürü gösteremedi; düşman zırhlısıyle kaçtı; Sevr Muâhedesinin esâret halkalarından başka hâtıra götürmedi”

“Türk Milletinin bütün büyük hasletlerini nefsinde tecelli ettiren” Mustafa Kemâl (Tarih IV 1934: 101), Liselerde mecbûrî ders kitabı olarak okutturduğu Tarih IV’ünde, o “hâin oğlu hâin”, o “menfûr”, o “mütereddî” Osmanlı Hânedânı’nın vatanlarından kovuluş esbâbımûcibesini, gûyâ “her türlü ahlâk, fazilet ve insanlık gayretlerinden ve kayıtlarından mahrûm Osmanoğullarının Türk Milletine ihânetiyle” îzâh ediyor:

“Osmanlı Saltanatının, Türk Milletinin en son ve en mukaddes varını, yani haysiyet ve istiklâlini muhakkak bir tehlikeye düşüren son muharebesinden sora Halifeliğin tuttuğu yol, bir vehimden ibaret olduğu anlaşılan bu makam ile onu temsil edenlerin her türlü ahlâk, fazilet ve insanlık gayretlerinden ve kayıtlarından nekadar uzaklaşmış olduklarını daha acı bir çıplaklıkla gösterdi.

“Bizzat Halife, bütün Saltanat ve Hilâfet kuvvetlerini ve kullarını toplıyarak Türk haysiyet ve istiklâlini kurtarmak için hayatlarını Anadolu topraklarına nezîr kılanlara saldırtmakta düşmanları geri bıraktı.

“Vatan üstüne birdenbire devrilen felâket küresini yaralı göğüsleri ve paralanmış ellerile millî hudutlar ötesine itip uzaklaştırmağa çalışan vatanperverleri zehirli hıyanet oklarile vurmak ve millî misakı baykuş gagasile didiklemek için elinden gelen bütün çareleri ve elinde olan bütün vasıtaları kullandı.

“Bizansın, taht ve hıristiyanlık namusu için şimdiki Vefa sokaklarında can veren son imparatoru Konstantin kadar dahi iptidaî şeref tezahürü gösteremiyerek batırmağa gücünün yetmediği vatandan düşman zırhlısile kaçtı ve memleketten giderken ‘Hilâfet Ordusu’ namını verdiği hainler çetesinin denaet maceralarından, vatanperverlerin katlini vacip kılan fetvalardan, Sevr Muahedesinin esaret halkalarından başka hatıra götürmedi.

“Millî saraylardan aşırılarak Malaya zırhlısı kamaralarına kaçırılan hazineler [???] vatan hatırası sayılamaz. […]

Halîfe “Abdülmecid Efendi’nin akılsızlığı, ahmak hırsı, ihâneti”

“Abdülmecit Efendinin saltanat hukukundan tamamen mücerret olarak Halife seçilmiş olması, Halifeliğin büsbütün kaldırılması yolu üzerinde bir merhaleden ibaretti. Bunun için beklenen fırsatları Abdülmecit Efendi akılsızlığı ve ahmak hırsı ile tahmin edildiğinden daha az zamanda biribiri ardınca verdi. Bu kadar büyük ve ağır hadiselerden sora milletin kendisine verdiği mevki ve makamla iktifa etmiyerek millî hakimiyet aleyhinde entrikaya sapmakla, Abdülmecit, Osmanlı sülâlesinden Türk Milletine artık hiçbir hayır gelmesi mümkün olamıyacağının en son kat’î delilini vermiş oluyordu.

“Filhakika, bu adamın daha ilk günden tuttuğu yol, ihanette Vahdettinden pek te gerikalmıyacak bir tıynette olduğunu gösteriyordu. […]

Selânik Cemâati, Osmanlı Hânedânını öz vatanından kovuyor

“Artık Gazinin vicdanında sakladığı ‘MİLLÎ SIR’lardan birinin daha ifşası zamanı gelmişti. Bu lüzum o sırada İzmire gitmiş olan İstanbul gazetecilerine:

‘Milletin teyakkuzuna, milletin terakki ve tekâmül istidadına güvenerek, milletin azminden asla şüphe etmiyerek cümhuriyetin bütün icabatını yapacağız. Bunların kâffesini tetkik ile, azim ve iman ile, millet aşkının sarsılmaz kuvvetile birer birer hal ve intaç edeceğiz’ cümlelerile ima edildi.

“Harp oyunları dolayısile orada bulunan Fevzi, İsmet, ve Kâzım Paşalarla görüşüldü: Gazinin 1 Mart 1924 nutkunda resmen söylendi; 2 Martta Halk Fırkası grupu, 3 Martta da Meclis bu lüzumun kanun halinde tatbikına karar verdi. [3 Mart 1924 târih ve 431 Sayılı “Hilâfetin İlgâsına ve Hânedân-ı Osmânî’nin Türkiye Cümhûriyeti Memâliki Hâricine Çıkarılmasına Dâir Kânûn”…] 4 Martta Abdülmecit kendisine ümit bağlıyan saltanat taraftarlarını meyusiyette […] bırakarak bütün hanedanı ile birlikte Türk topraklarından ebediyen dönmemek üzere uzaklaştı.

2_7ba4001991b6620e77726ba1dc0a6561.jpg


(https://tr.wikipedia.org/wiki/Cumhuriyet_Halk_F%C4%B1rkas%C4%B1_2._Ola%C4%9Fan_Kongresi; 5.10.2024)

“Mutlak Şef”, CHP 2. Kongresi’nde beş gün sürecek Büyük Nutk’unu îrâd ederken (15 Ekim 1927)… Nutk’u da yine “bu beşeriyet hârikası”nın (Tarih IV 1934: 101) bir destânı… Mustafa İsmet’in arkasındaki levhada, “Hâkimiyet Milletindir” yazıyor… Laik, Avrupacı, Şahısperest Totaliter Rejim bir asırdır Milletimizle böyle alay ediyor; lâkin öylesine afyonlanmışız ki alay edildiğimizi de anlamıyoruz!

***