Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (87)
“1908’de Mustafa Kemâl’le tanışdığım zamân, Makedonya Ordusunun başında İstanbul üzerine yürüyerek, Abdülhamîd’i, tebaasına bir Kânûn-i Esâsî vermiye zorlayan Mahmûd Şevket Paşa’nın Erkân-ı Harbiye Reîsiydi. (Il était, en 1908, la première fois que je le rencontrai, chef de l’état-major de Mahmoud Chewket Pacha, lors de la marche de celui-ci sur Constantinople où, à la tête de son armée de Macédoine, il força Abd-ul-Hamid à accorder une constitution à ses sujets.) [Sforza, sehven “1908’de” diyor; doğrusu, 1909’dur. Sforza, 1908 ve 1909’daki hâdiseleri birbirine karıştırmıştır. Zîrâ İttihâdcı İhtilâlinin ilk merhalesi olan 1908’de, Kânûn-i Esâsî tekrâr mer’iyete konulmuş, İhtilâlin 31 Mart tertîbiyle başlatılan ve –Mustafa Kemâl’in koyduğu isimle- “Hareket Ordusu” mârifetiyle yürütülen ikinci merhalesinde ise, Abdülhamîd Han hal’edilmişti…]
“Mahmûd Şevket, ateşli bir
milliyetcilik havası içinde darbeye karâr verilen Selânik şehri Jön-Türklerinin
irâdesini îfâ eden bir âletti. Çok def’a damarlarında Yahûdi kanı dolaşan ve o
nisbette milliyetci olan Türklerin Ege’deki bu alaca liman şehrinde doğmuş
bulunan Mustafa Kemâl, o zaman sâdece yirmi sekiz yaşındaydı; fakat sür’atle,
yeni fikirlerin zâbitler arasındaki en belâgatli ve faâl propagandacılarından
biri oldu. Herhâlde genc yaşına rağmen Mahmûd onu bunun için Erkân-ı Harbiye
Reîsi seçmiş veyâ seçmek mecbûriyetinde kalmış olmalıdır. Mahmûd, Jön-Türk
Localarının merkezî grupuna mensûb değildi; Kemâl’i seçmekle, İttihâdcılara,
Harekete sadâkatine dâir bir têmînat vermiş oluyordu. (Mahmoud Chewket avait été l’instrument de la volonté des Jeunes-Turcs
de Salonique, la ville où le coup avait été décidé dans une fièvre ardente de
nationalisme. Moustapha Kemal n’avait alors que vingt-huit ans; mais, né
lui-même dans ce port bigarré de l’Égée où les Turcs étaient d’autant plus
nationalistes qu’ils avaient souvent du sang juif dans les veines, il devint
rapidement un des plus éloquents et des plus actifs propagandistes des nouvelles
idées parmi les officiers. Voilà pourquoi Mahmoud le choisit, ou dut le
choisir, malgré son jeune âge, comme chef d’état-major. Mahmoud n’appartenait
pas au groupe central des ‘loges’ des Jeunes-Turcs; en nommant Kemal il donnait
un gage de sa fidélité au mouvement.)” (Sforza 1931: 343-344)
Filhakîka, daha evvel nüfûs
istatistikleriyle îzâh ettiğimiz gibi, Selânik, câhil, yoksul, zavallı bir
hâlde olan ve Kale civârına sıkışmış bulunan (Kâzım Nâmi Duru’nun tâbiriyle)
“asıl Türkler”in değil, “damarlarında Yahûdi kanı dolaşan ve o nisbette
milliyetçi olan Türklerin”, yâni Sabataîlerin şehriydi…
“Sevr Muâhedesi”nin
tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 7
Sforza’ya göre,
Yunan Ordusu, Lloyd George’un teşvîkiyle Anadolu’yu işgâle kalkışmasa,
“Kemalist Türkiye” olmazdı
Pek mâhir
bir diplomat olan Kont Sforza, Les
Bâtisseurs de l’Europe moderne (Asrî Avrupa’nın Bânîleri) kitabında (Pâris:
Gallimard, 1931), diplomatik bir dille, dîğer tâbirle, dolaylı ifâde ile,
îmâen, ârif olanın anlıyacağı bir üslûbla, İtalyan Sefâreti’nde Maslahatgüzâr
iken, 1909’da, Hareket Ordusu günlerinde, pek muhtemelen Madam Corinne’in
evinde tanıdığı, hep sitâyişle bahsettiği, Îtilâf Kuvvetlerinin işgâli
altındaki İstanbul’da himâyesi altına aldığı, Anadolu’ya geçip “Laik ve Avrupacı
bir Devlet”, -kendi anlayışlarına muvâfık- bir “Cumhûriyet” kurmak için teşvîk ettiği ve bu uğurda sonuna
kadar kuvvetle, netîce aldırıcı vâsıtalarla desteklediği Mustafa Kemâl’in Mason
ve Sabataî olduğunu kaydettiği gibi (pp. 343-344), onun Osmanlı’yı toptan
tasfiye ederek “Laik, Avrupacı, Kemalist Türkiye”yi kurabilmesinde başlıca
muvaffakıyet âmilinin, (Siyonizme hizmetleriyle iftihâr eden, kısaca Siyonist işbirlikcisi
olan) Lloyd George’un teşvîkiyle, Yunanistan’ın Anadolu’yu işgâle kalkışması
olduğuna da dikkat çekiyor:
“Mustafa, on iki sene sonra, 40
yaşında, Şefti. Bütün Türk askerî kuvvetlerinin kendisine dîndârâne itâat
ettiği bir Şef… Üç sene sonra ise, Türkiye Cumhûr Reîsi! Bir ihtilâl devrinde
bile parlak bir kariyer! (Douze ans plus
tard, à quarante ans, Moustapha était le chef, le chef religieusement obéi, de
toutes les forces militaires turques, et, trois an après, Président de la
République turque. Une belle carrière, même en époque révolutionnaire.)
[Kont Sforza, buradaki “on iki sene sonra, 40 yaşında” hesâbını –sehven- 1908 senesine
göre yapıyor; doğru târih, -onu Hareket Ordusu Erkân-ı Harbiye Reîsi iken
tanıdığı- 1909’dur. Bu meyânda, Mustafa Kemâl’in hakîkî doğum târihinin -1880
veyâ 1881 değil- 1877 olduğunu unutmamak lâzım…]
“Lâkin
Türk diktatörü, cür’etkâr cevvâliyet ve [onu dengeliyen] mâkûl ihtiyâtlılık
gibi ne kadar çarpıcı vasıflara sâhib olursa olsun, Kemâl’in iyi tâlihinin
hakîkî fâillerinin hakkını teslîm etmek lâzım: Harb sonrasında İngiltere’nin
Türkiye’de tâkîb ettiği siyâset olmasaydı, Kemâl ve dostları, kat’iyen Sultan
Mehmed’i hal’edip Memleketten kovmıya ve –bütün sulh muâhedelerinin en
gayrimâkûlü olan- Sevr Muâhedesini boşa çıkarmak için Ankara’ya yerleşmiye
karâr veremezlerdi. Filhakîka, Kemâl’in, siyâsî tâlihinin Mekke’si sıfatıyle,
Başvekîl Lloyd George’un ikâmet ettiği [Londra’da] Downing Sokağı 10 Numaraya
[İngiliz Başvekîlinin İkâmetgâhına] doğru tâzîmen eğilmesi îcâb eder. (Mais pour frappantes que soient certaines
qualités d’énergie téméraire et de courageuse prudence du dictateur turc, il
faut rendre justice aux auteurs véritables de la fortune de Kemal: sans la
politique britannique en Turquie après la guerre, jamais Kemal et ses amis ne
se seraient décidés à déposer et chasser le Sultan Mehemed d’abord, et à
s’installer à Ankara ensuite, pour y préparer la destruction du traité de
Sèvres, le plus insensé de tous les traités de paix. C’est vraiment vers le 10,
Downing Street, où Lloyd George habitait comme Premier Ministre, que Kemal doit
s’incliner comme vers la Mecque de sa fortune politique.)” (Le Comte
Sforza, Les Bâtisseurs de l’Europe
moderne –Asrî Avrupa’nın Bânîleri-, Paris: Éditions Gallimard, 1931, p.
344)
Kont
Sforza bu pasajda da diplomattır: Osmanlı ve “Müstakbel Türkiye” hakkında
kendisiyle aynı emelleri besliyen Mustafa Kemâl’in Anadolu’ya resmî vazîfeyle
gönderilmesindeki ve sonraki muvaffakıyetindeki şahsî hissesini es geçerek,
Yunanlıların Anadolu’ya tecâvüzüne şiddetle muhâlif olduğunu, bu tecâvüzün münhasıran
–gûyâ Yunan hayrânı- Lloyd George’un teşvîkiyle vukû bulduğunu iddiâ ediyor,
büyük resmi saklıyor… Hâlbuki, 1919 Mayıs’ının ilk günlerinde Yunan tecâvüzünü
karârlaştıran, Pâris Sulh Konferansı’ndaki dört Devletin temsîlcilerinden (W.
Wilson –ABD-, D. Lloyd George –İngiltere-, G. Clemenceau –Fransa- ve V. E.
Orlando -İtalya-) meydana gelen “Âlî Hey’et”tir… Onların karârından az bir
zamân sonra ve İngiliz, Amerikan, Fransız harb gemilerinin himâyesi altında,
Yunan Ordusu, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkarma yaparak Garbî Anadolu’nun
işgâline başlamıştır…
Vâkıa, kendisine, Nisan 1917 Saint-Jean-de-Maurienne Mutâbakatıyle
-Antalya, Konya dâhil- bütün Cenûbî-Garbî ve Garbî Anadolu vâdedilen İtalya,
ilkin, İzmir ve havâlîsinin Yunanistan’a verilmesine îtirâz etmiş olabilir.
(Nisan 1917 Saint-Jean-de-Maurienne Mutâbakatı hakkındaki başlıca
kaynaklarımız: Anne-Lucie Chaigne-Oudin, Henry Laurens, 16.7.2014; https://www.lesclesdumoyenorient.com/Entretien-avec-Henry-Laurens-En-lien-avec-l-actualite-en-Irak-la-question-des.html; 1.10.2024 ve https://fr.wikipedia.org/wiki/Accords_de_Saint-Jean-de-Maurienne;
1.10.2024. Ayrıca, daha evvel neşrettiğimiz Cambon – Grey Mutâbakatı haritalarının
da Saint-Jean-de-Maurienne
Mutâbakatına tevfîkan hazırlanmış olduğunu hatırlıyalım…) Lâkin, bütün Anadolu’da başlıyan isyân
ve mukâvemet hareketi, Emperyalistleri Anadolu’nun kısm-ı âzamını istedikleri
gibi dilimleme hırslarına gem vurmak mecbûriyetinde bırakacak, realite
karşısında yeni bir strateji tâkîbine icbâr edecekdi. Nitekim, bu strateji veyâ
siyâset, aynen, Kont Sforza’nın da kitablarında müdâfaa ettiği siyâsettir.
Şöyle ki:
1917
Cambon - Grey ve Saint-Jean-de-Maurienne Mutâbakatlarına muvâfık olarak Anadolu
paylaşılmış, sâdece Orta Anadolu ile şimâlinde küçük bir Türk Devleti kurulmuş
olsaydı, Siyonist Emperyalizminin ve müttefîklerinin emelleri tahakkuk etmiş
olacak mıydı? Çünki en büyük emelleri, Hilâfet müessesesiyle berâber
Osmanlı’nın ve Millî Kültürün toptan tasfiyesi idi. Kurulacak küçük Türk
Devleti, Osmanlı’nın, Hilâfetin ve Millî Kültürün devâmını sağlamıyacak mıydı?
Nasıl bir bahâneyle Devletimizi “Osmanlı” ve “Hilâfet” hüviyetinden kurtarıp
Laik, Avrupacı bir Devlet hâline getirebileceklerdi? “Hilâfet” ki başta
Hindistan Müslümanları olmak üzere Müslümanların mühim bir kısmı nezdinde büyük
kıymeti hâizdi ve Siyonist Emperyalizmi ile müttefîklerinin bir kâbûsuydu…
(Hatırlıyalım ki başta Hind Müslümanları olmak üzere dünyânın her tarafındaki
Müslümanlar esâs îtibâriyle Müslümanlık gayreti ve Hilâfetin muhâfazası için,
İstiklâl Harbimizi kuvvetle desteklemişler, bu meyânda, Harbin finansmanı için,
yine evleviyetle Hind Müslümanları, - peyderpey, 17 def’ada ve yekûn olarak-
781.470.-TL = 122.000 İngiliz Lirası gibi büyük bir mâlî yardımda bulunmuşlar,
lâkin Mustafa Kemâl, o büyük meblağı -kendi şahsına hediye mâhiyetinde
gönderildiğini iddiâ ederek- zimmetine geçirmiş ve onunla İş Bankası’nı kurmuş,
çiftlikler, emlâk, v.s. satın almış, Türkiye’nin bir numaralı zengini ve
sermâyedârı hâline gelmiştir. –Tafsîlât için: “Ayasofya Câmii’ne ‘Bizans
Müzesi’ Hakâretinin Sahîh Târihçesi”, Yeni
Söz, 27-30.3.2023/138-141-)
Binâenaleyh
daha büyük menfâatler için Anadolu’yu doğrudan sömürge yapma ihtirâslarından
vazgeçmeleri ve canlarını yakan Müslüman kıyâmını başka bir mecrâya dökmeleri
lâzımdı… Bunun için kendilerine bir piyon ve o piyonu alt edecek bir
“kahraman”, bilâhare efsâneleştirilerek “mâbûd” derecesine çıkarılacak,
otoritesi kat’iyen tartışılamıyacak, kara dediği kara, ak dediği ak kabûl
edilecek kadar yüceltilecek birisine ihtiyâcları vardı…
İşte
muhâkememizin bu noktasında, Kont Sforza’nın tesbîti büyük kıymet kazanıyor:
“Harb
sonrasında İngiltere’nin Türkiye’de tâkîb ettiği siyâset olmasaydı, Kemâl ve
dostları, kat’iyen Sultan Mehmed’i hal’edip Memleketten kovmıya […] karâr
veremezlerdi…”
Bu hükmün
daha doğru ifâdesi, “karâr veremezlerdi” değil, “muvaffak olamazlardı”
şeklindedir; çünki onlar, buna tâ Selânik günlerinde karâr vermişlerdi; lâkin
bu hedefe ulaşabilmek için (Mustafa Kemâl’in “Millî Sırr”ına muvâfık olarak) müsâid
zemîn lâzımdı…
Onlara bu
zemîni hazırlıyan, bu planlı fırsatı veren nedir? Siyonist işbirlikcisi Lloyd
George İngiltere’sinin Türkiye’de tâkîb ettiği siyâset! Yânî peşînen mağlûb
olmıya mahkûm Yunan Ordusunun Garbî Anadolu’yu istîlâya teşebbüs etmesi…
Solda: “Carta dei territori rivendicati
dalla Grecia in occasione delle conferenze di pace di Parigi nel 1919.”
1919 Pâris Sulh Konferansı’na Venizelos tarafından verilen ve Yunanistan’ın
toprak taleblerini gösteren harita…
Sağda: “Une version des revendications grecques,
tenant compte des ambitions italiennes au sud de Smyrne.” Yine Yunanıstan’ın toprak talebleri
haritasının İtalya’nın Anadolu’daki hissesini dikkate alarak tâdil edilmiş
şekli… (https://fr.wikipedia.org/wiki/Guerre_gr%C3%A9co-turque_(1919-1922)#cite_ref-KinrossKinross1965298_55-1);
1.10.2024)
***