Yahudilik-masonluk münasebeti (79)
“Sevr Muâhedesi”nin tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 3
Pâyitaht,
Îtilâf Kuvvetlerinin kontrolündeydi, Pâdişâh ve Hükûmet esîrdi; lâkin hâlâ
siyâsî ağırlık merkezi Anadolu ve Ankara değildi. Hâlbuki Osmanlı’nın ve
Hilâfetin tasfiyesi için, Memleketin yegâne temsîlcisinin Ankara’daki Kemalist
ekip olması şarttı…
12
Kânûnuevvel (Aralık) 1919’da, Pâyitaht’ta, Osmanlı Meclis-i Meb’ûsân’ı
toplandı. Bu Meclis’in en hayırlı icrââtı, 28 Ocak 1920’de, (Mustafa Kemâl’in
fırkasına değil) Millî Ahrar Fırkası’na mensûb Erzurum Meb’ûsu ve Esâsiye
(“Anayasa”) Hukûku Müderrisi (Profesörü) Celâleddîn Ârif Bey'in kaleminden
çıkmış ve onun imzâsını taşıyan bir Mîsâk-ı Millî Beyânnâmesi’ni bilittifâk
kabûl ve neşretmesi oldu. Bilittifâk, yânî hiç fire vermeksizin bütün Millet
nâmına…
Yeni Söz’ün 20 Aralık 2017 ilâ 9 Ocak 2018
târihli nüshalarında her gün tam sayfa 21 tefrika hâlinde neşredilen “Kemalizm,
İsrâil’in Kuruluşuna Nasıl Yardım Etti?” başlıklı araştırmamızda bertafsîl îzâh
ettiğimiz vechiyle (31.12.2017 – 1.1.2018, 12 ve 13. Tefrikalar), Mîsâk-ı
Millî’nin üssülesâsı, Osmanlı Devleti’nin ve Hilâfetin muhâfazası ve bunun için
de, bir arada yaşama irâdesine sâhib Türkler ile sâir Müslümanlar, hattâ aynı
irâdeyi gösterecek Gayr-i Müslimlerle meskûn Vatan sathının bölünmez bir bütün
teşkîl ettiği husûsu idi. (“Makarr-ı Hilâfet-i İslâmiye ve Pâyitaht-ı
Saltanat-ı Seniye ve Merkez-i Hükûmet-i Osmâniye olan İstanbul şehriyle Marmara
Denizinin emniyeti, her türlü halelden masûn olmalıdır.” “Osmanlı İslâm
ekseriyetiyle meskûn bulunan aksâmın hey’et-i mecmûası, hakîkaten veyâ hükmen,
hiçbir sebeble tefrîk kabûl etmez bir küll’dür.”) Nitekim, yukarıda
naklettiğimiz vechiyle, Mustafa Kemâl’in Ankara’da, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin
toplanması vesîlesiyle neşrettiği Beyânnâmenin de üssülesâsı, Osmanlı
Devleti’nin, Hilâfetin ve onların otoritesini kabûl eden vatandaşlarla meskûn
Vatan topraklarının muhâfazasıdır. Hâlbuki Kemalist İhtilâlci Kadro, bu Millî
Yemîni iki cihetle ihlâl etmiştir: Birincisi, Osmanlı Devleti’nin ve Hilâfetin
muhâfazası; ikincisi, Garbî Trakya, Antakya, Musul gibi beldelerle bölünmez bir
bütün teşkîl eden Vatanın tamâmının kurtarılması, istiklâlinin têmîni… İşte
Kemalist Hareketi, aynı zamânda Millî Yemîn’e karşı bir ihtilâldir!
Mîsâk-ı
Millî’nin kabûlünden bir buçuk ay sonra, 16 Mart 1920’de, hâlâ Milleti az-çok
temsîl kâbiliyetini muhâfaza eden Pâyitaht, ekseriyeti İngiliz olmak üzere,
fakat aynı zamânda dîğer Îtilâf Devletlerinin ve Yunanistan’ın kara ve deniz
kuvvetleri tarafından resmen işgâl edildi ve İstanbul’da örfî idâre îlân
olundu.
Aynı gün,
bir İngiliz müfrezesi, Meclis-i Meb’ûsân’ı basarak bâzı Meb’ûsları tevkîf etti.
Bu darbe üzerine, dîğer Meb’ûslardan bir kısmı da, tevkîf edilme endîşesiyle ve
artık Pâyitaht’ta iş görülemiyeceği düşüncesiyle Anadolu’ya geçti, Ankara’da
toplanan TBMM’ye iltihâk etti. Zâten TBMM ismiyle yeni bir Meclis’in
toplanmasının esbâbımûcibesi, mesnedi (ki Mustafa Kemâl tarafından 19 Mart 1920
târihli bir tâmîmle îlân edilmişti), Osmanlı Meclis-i Meb’ûsân’ının düşmanın tecâvüzüne
uğraması, hükümsüz bırakılmasıydı…
23 Nisan
1920’de açılan TBMM ile, henüz her şeye tamâmen hâkim olmasa da, Kemalist
ekipin eli iyice kuvvetlenmiş, Osmanlı’nın toptan tasfiyesi için büyük bir adım
atılmış oluyordu…
“Sevr Muâhedesi”nin
tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 4
10 Ağustos
1920’de, İşgâl Kuvvetlerinin “kuklası” olan (Kinross 1966: 359), kat’iyen
Milleti temsîl kâbiliyeti bulunmıyan Dâmâd Ferid Paşa Hükûmetine “Sevr
Muâhedesi”ni imzâlatmışlardı. Halkın muhtelif bölgelerde kendi mücâdelesiyle
kazandığı büyük muvaffakıyetler vardı, fakat henüz doğrudan Ankara Hükûmetinin
kâr hânesine yazılacak kayda değer bir askerî muvaffakıyet bahis mevzûu
değildi. (10 Ocak 1921’deki -Tarih IV’ün
tâbiriyle- “1. İnönü Muhârebesi” denen şey, “Yunan Ordusunun bir çeşit keşif
niteliğinde, küçük çapta bir hareketinin” –Kinross 1966: I/394- engellenmesi
mâhiyetinde bir günlük bir çarpışmadan ibâretti… Bu mevzû Yalçın Küçük
tarafından derinlemesine araştırılmıştır. Ondan evvel Cevat Rifat Atilhan da
benzeri tesbîtlerde bulunmuştur…)
Hâl
böyleyken, Îtilâf Devletlerinin “Âlî Hey’et”i, 27 Şubat – 12 Mart 1921
târihlerinde tertîb ettiği Londra Konferansı’na, kendi kendini nakzederek, yânî
“Sevr Muâhedesi”ni bizzât hükümsüz hâle getirerek, Ankara Hükûmetini de dâvet
etti. Zâten “Sevr Muâhedesi”, Osmanlı Pâdişâhı tasdîk etmediği gibi Fransa da
tasdîk etmediği için, keenlemyekûn hükmünde idi…
Londra
Konferansı’na İstanbul’daki Milleti temsîl kıymetini hâiz olmıyan İstanbul
Hükûmeti nâmına Tevfîk Paşa gitmişti. Tevfîk Paşa, orada, Milleti Ankara
Hükûmetinin temsîl ettiğini ifâde ederek geri durunca, Ankara Hükûmeti,
Îtilâfçıların tek muhâtabı hâline geldi. Bunun mânâsı, Ankara Hükûmetinin,
bütün Îtilâf Devletleri tarafından zımnen tanınması, onun, Türkiye’yi temsîl
kâbiliyetini hâiz tek otorite olarak onu kabûl edilmesiydi…
Dahası,
Fransız tarafı, burada, Ankara Hükûmetiyle doğrudan anlaşmaya varmış, böylece,
Ankara’yle ayrı bir sulh muâhedesi mâhiyetindeki Ankara Îtilâfnâmesine götüren
ve 7 Aralık
1919’da Sivas’ta Georges-Picot
/ Mustafa Kemâl görüşmesiyle başlıyan vetîreyi iyice hızlandırmıştır…
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Bekir_Sami_Kunduh; 16.9.2024)
Farmason Hâriciye Vekîli Bekir Sâmi Bey’in Londra
Konferansı esnâsında çekilmiş resmi… Ankara’da kalpak, Londra’da silindir şapka
giyen bir Münâfık Zümre…
***
Bînâenaleyh, Fransa, Mustafa Kemâl’in iddiâ ettiği gibi (Tarih IV 1934: 104, 105), ancak İnönü ve
Sakarya Muhârebelerinde Ankara Hükûmetinin elde ettiği muvaffakıyetlerden sonra
“Türk kuvvetinin Yunan ileri yürüyüşünü durduracak derecede olduğunu anlıyarak”
Ankara İtilâfnamesine götüren temâslarını başlatmış değildir.
Nitekim, Lord Kinross, ortada henüz “İnönü ve Sakarya zaferleri”
(23.3-31.3.1921 ve 15.8-13.9.1921) yokken, III. Cumhûriyet Fransa’sının, işbu
Londra Konferansı’nda Ankara’yle anlaşmaya vardığını kaydediyor:
“Fransızlar,
Londra Konferansı sırasında Bekir Sami Beyle ayrı bir anlaşmaya varmışlardı.
Buna göre, Adana bölgesinde mahallî ateş-kes anlaşmasından beri zaman zaman
alevlenen çatışmalara son verilecek; Fransızlar bölgeyi boşaltarak Suriye
sınırına çekileceklerdi.” (Kinross 1966: I/436)
Londra Konferansı’nda Ankara Hükûmetinin Temsîlcisi, Hâriciye Vekîli
Bekir Sâmi Bey’di. 12 Aralık 1910’da Muhibbân-ı Hürriyet Locası’nda tekrîs
edilmiş ve Kemalist ekipin belki kısm-ı âzamı gibi Farmason olan Bekir Sâmi Bey
(Osetya, Saniba, 1867 – İstanbul,
16.1.1933)… (Seyhun
Tunaşar, “Cumhuriyetimize Damgasını Vurup Ebedî Maşrık’tan Bizi İzleyen
Kardeşlerimiz ile Atatürk ve Türk Devrim Kronolojisindeki Yerleri”, Mimar Sinan, 2002, No 126, ss. 13-52’de
s. 14)
Bu Konferans esnâsında yaşanan kayda değer bir hâdise de, Bekir Sâmi
Bey’in, Antalya’dan yola çıkıp evvelâ Roma’ya uğraması ve orada, İtalyan
mevkidaşı ve “Birâder”i, Mustafa Kemâl’in hâmîsi, yeni Laik Devletin
kurulmasına perde-arkasından pek çok hizmet etmiş olan Kont Sforza tarafından hüsn-ü kabûl görmesidir. (Kinross 1966: 402)
O devirde, İtalya Meşrik-ı Âzamı’na mensûb olan Kont Sforza’nın büyük têsîri
altındaki İtalyan hâricî siyâseti, aynı Meşrik-ı Âzam’ın bir başka mensûbu olan
Mustafa Kemâl’in hep yanında olmuştur…
“Sevr Muâhedesi”nin
tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 5
Fransa’nın
bir “Mason Rejimi” hâline gelmiş III. Cumhuriyet’i, Kemalist Hükûmeti hemen
tanıdı ve onu desteklemiye başladı…
Georges-Picot’nun
Mustafa Kemâl’i Sivas’ta ziyâreti
Yukarıda,
Siyonist Hareketinin destekcilerinden Stephen Pichon’dan uzunca bahsetmiştik.
Fransa Meşrik-ı Âzamı’na tâbi Les Amis de la Tolérance Locası Âzâsı olan
Stephen Pichon (1857 – 1933), 16 Kasım 1917 – 20 Ocak 1920 târihlerinde iş
başında olan Clemenceau Hükûmetinde Hâriciye Vekîliydi.
Henüz Aralık 1919’dayız ve Mustafa
Kemâl’in elini kuvvetlendirmesi için daha pek çok gayret göstermesi, kendine
pek çok destek sağlaması lâzım geliyor. İşte Mustaa Kemâl’in ve ekipinin
desteğe şiddetle ihtiyâc duydukları o devirde, Stephen Pichon, bir mûtemedini,
o esnâda Sivas’ta bulunan Mustafa Kemâl’e gönderiyor ve onunla bilvâsıta
müzâkerelerde bulunuyor. Mûtemedi ise, tanıdık bir sîmâdır: François
Georges-Picot (Pâris, 21.12.1870 – a.y., 20.6.1951)… Osmanlı İmparatorluğu’nun
Îtilâfçılar arasında paylaşılması ve Osmanlı İmparatorluğunun külliyen tasfiye
edilip yerine yeni bir Devlet kurulması için İngiliz Parlamenteri Sir Mark
Sykes ile Cambon – Grey Mutâbakatının müzâkerelerini yürüten Fransız
Hâriciyecisi (ki 1917 - 1919’da Sûriye Yüksek Âmirliği, 1920 – 1925’te
Bulgaristan, 1927 – 1928’de Arjantin Büyük Elçilikleri, 1940 – 1941’de Pâris
18. Arondisman Beledeyi Reîsliği gibi vazîfeler deruhde etmiştir)…
Mustafa Kemâl’in Tarih IV kitabında, Osmanlı’nın
paylaşılmasına mesned olan ve 1920 Ağustos’unda karşımıza “Sevr Muâhedesi”
olarak çıkan Cambon – Grey Mutâbakatı’ndan tek kelimeyle dahi bahsedilmediğine,
daha evvel, dikkati çekmiştik. O, Fransız Hükûmeti nâmına Stephen Pichon tarafından gönderilen
Georges-Picot’yle görüşmesinden de bahsetmiyor… Hâlbuki hâdise, ne kadar mühim,
ne kadar mânîdârdır!
Görüşmenin Sivas’ta ve tam
olarak 7 Aralık 1919’da tahakkuk ettiğini, Fransa’nın Ankara Büyük Elçiliği
tarafından hazırlanan Ankara Îtilâfnâmesi broşüründen öğreniyoruz. Büyük
Elçilik, 20 Ekim 1921’de imzâlanan Ankara Îtilâfnâmesi’nin 100. Seneidevriyesi
münâsebetiyle Ankara’da bir sergi de açmıştı.
(https://www.ifturquie.org/wp-content/uploads/2021/11/expo-angora-pdf-fusionne-bd.pdf; 13.9.2024)
Ankara Îtilâfnâmesi’nin 100. Seneidevriyesi münâsebetiyle
Fransa’nın Ankara Büyük Elçiliği tarafından hazırlanan broşürden iktibâs
ettiğimiz bu haritadaki bilgilere nazaran, Farmason Hâriciye Vekîli Stephen
Pichon’un gönderdiği Sûriye Yüksek Âmiri François Georges-Picot, kendi Hükûmeti
nâmına, Mustafa Kemâl’le, 7 Aralık 1919’da Sivas’ta görüşmüş, böylece daha o
zamân, Fransa, fiilen Mustafa Kemâl’in liderliğinde inşâ edilecek Devleti ve
Rejimini tanımıştır. Başlıyan bu tanıma ve Kemalizme destek vetîresi (ki bunun
Selânik’e kadar gerilere giden evveliyâtı vardır), Cenûbî Anadolu hakkında
Mayıs 1920’de imzâlanan Mütâreke ve Franklin-Bouillon’un Mustafa Kemâl’le
temâslarıyle devâm etmiştir. “Meşrik-ı Âzam Hükûmeti” denilebilecek Fransa
Hükûmetinin Elçisi Henri Franklin-Bouillon’un Mustafa Kemâl’le 20 Ekim 1921
Ankara Îtilâfnâmesiyle netîcelenen görüşme târihleri, yine bu haritaya nazaran,
Eskişehir’de, 6 Haziran 1921, Ankara’da 9 ilâ 27 Haziran 1921 ve 24 Eylûl ilâ
20 Ekim 1921’dir. Bu meyânda, Mayıs 1920 Mütârekesi ve Franklin-Bouillon’la
yürütülen müzâkereler arasında, Fransa’nın Kemalist Hükûmetle anlaşmaya vardığı
27 Şubat – 12 Mart 1921 Londra Konferansı’nın bulunduğunu unutmamak lâzımdır.
Ankara İtilâfı, 3 Aralık 1920’de Ermenistan ile imzâlanan Gümrü Muâhedesi, bunu
tâkîben, Ermenistan’ın iltihâk ettiği (daha doğrusu ettirildiği) ve Bolşevik
Yahûdilerin iktidârda olduğu SSCB ile imzâlanan 16 Mart 1921 Moskova ve 13 Ekim
1921 Kars Muâhedeleriyle berâber, beynelmilel hukûk zemîninde, Osmanlı
Devleti’nin tasfiyesinin ve Kemalist Devlet’in têsîsinin tanınması demekdir…
Böylece, Ali Fethi’nin, 1910’da Voltaire Locası’ndaki vâdi, Birâderlerinin
yardımıyle gerçekleşmiş oluyordu… Bittabi, Beynelmilel Siyonizmin 1900’lerden
beri tâkîb ettiği plan da… Zâten berâber değiller mi?
***