Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

​Yahudilik-masonluk münasebeti (79)

“Sevr Muâhedesi”nin tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 3

Pâyitaht, Îtilâf Kuvvetlerinin kontrolündeydi, Pâdişâh ve Hükûmet esîrdi; lâkin hâlâ siyâsî ağırlık merkezi Anadolu ve Ankara değildi. Hâlbuki Osmanlı’nın ve Hilâfetin tasfiyesi için, Memleketin yegâne temsîlcisinin Ankara’daki Kemalist ekip olması şarttı…

12 Kânûnuevvel (Aralık) 1919’da, Pâyitaht’ta, Osmanlı Meclis-i Meb’ûsân’ı toplandı. Bu Meclis’in en hayırlı icrââtı, 28 Ocak 1920’de, (Mustafa Kemâl’in fırkasına değil) Millî Ahrar Fırkası’na mensûb Erzurum Meb’ûsu ve Esâsiye (“Anayasa”) Hukûku Müderrisi (Profesörü) Celâleddîn Ârif Bey'in kaleminden çıkmış ve onun imzâsını taşıyan bir Mîsâk-ı Millî Beyânnâmesi’ni bilittifâk kabûl ve neşretmesi oldu. Bilittifâk, yânî hiç fire vermeksizin bütün Millet nâmına…

Yeni Söz’ün 20 Aralık 2017 ilâ 9 Ocak 2018 târihli nüshalarında her gün tam sayfa 21 tefrika hâlinde neşredilen “Kemalizm, İsrâil’in Kuruluşuna Nasıl Yardım Etti?” başlıklı araştırmamızda bertafsîl îzâh ettiğimiz vechiyle (31.12.2017 – 1.1.2018, 12 ve 13. Tefrikalar), Mîsâk-ı Millî’nin üssülesâsı, Osmanlı Devleti’nin ve Hilâfetin muhâfazası ve bunun için de, bir arada yaşama irâdesine sâhib Türkler ile sâir Müslümanlar, hattâ aynı irâdeyi gösterecek Gayr-i Müslimlerle meskûn Vatan sathının bölünmez bir bütün teşkîl ettiği husûsu idi. (“Makarr-ı Hilâfet-i İslâmiye ve Pâyitaht-ı Saltanat-ı Seniye ve Merkez-i Hükûmet-i Osmâniye olan İstanbul şehriyle Marmara Denizinin emniyeti, her türlü halelden masûn olmalıdır.” “Osmanlı İslâm ekseriyetiyle meskûn bulunan aksâmın hey’et-i mecmûası, hakîkaten veyâ hükmen, hiçbir sebeble tefrîk kabûl etmez bir küll’dür.”) Nitekim, yukarıda naklettiğimiz vechiyle, Mustafa Kemâl’in Ankara’da, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin toplanması vesîlesiyle neşrettiği Beyânnâmenin de üssülesâsı, Osmanlı Devleti’nin, Hilâfetin ve onların otoritesini kabûl eden vatandaşlarla meskûn Vatan topraklarının muhâfazasıdır. Hâlbuki Kemalist İhtilâlci Kadro, bu Millî Yemîni iki cihetle ihlâl etmiştir: Birincisi, Osmanlı Devleti’nin ve Hilâfetin muhâfazası; ikincisi, Garbî Trakya, Antakya, Musul gibi beldelerle bölünmez bir bütün teşkîl eden Vatanın tamâmının kurtarılması, istiklâlinin têmîni… İşte Kemalist Hareketi, aynı zamânda Millî Yemîn’e karşı bir ihtilâldir!

Mîsâk-ı Millî’nin kabûlünden bir buçuk ay sonra, 16 Mart 1920’de, hâlâ Milleti az-çok temsîl kâbiliyetini muhâfaza eden Pâyitaht, ekseriyeti İngiliz olmak üzere, fakat aynı zamânda dîğer Îtilâf Devletlerinin ve Yunanistan’ın kara ve deniz kuvvetleri tarafından resmen işgâl edildi ve İstanbul’da örfî idâre îlân olundu.

Aynı gün, bir İngiliz müfrezesi, Meclis-i Meb’ûsân’ı basarak bâzı Meb’ûsları tevkîf etti. Bu darbe üzerine, dîğer Meb’ûslardan bir kısmı da, tevkîf edilme endîşesiyle ve artık Pâyitaht’ta iş görülemiyeceği düşüncesiyle Anadolu’ya geçti, Ankara’da toplanan TBMM’ye iltihâk etti. Zâten TBMM ismiyle yeni bir Meclis’in toplanmasının esbâbımûcibesi, mesnedi (ki Mustafa Kemâl tarafından 19 Mart 1920 târihli bir tâmîmle îlân edilmişti), Osmanlı Meclis-i Meb’ûsân’ının düşmanın tecâvüzüne uğraması, hükümsüz bırakılmasıydı…

23 Nisan 1920’de açılan TBMM ile, henüz her şeye tamâmen hâkim olmasa da, Kemalist ekipin eli iyice kuvvetlenmiş, Osmanlı’nın toptan tasfiyesi için büyük bir adım atılmış oluyordu…

“Sevr Muâhedesi”nin tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 4

10 Ağustos 1920’de, İşgâl Kuvvetlerinin “kuklası” olan (Kinross 1966: 359), kat’iyen Milleti temsîl kâbiliyeti bulunmıyan Dâmâd Ferid Paşa Hükûmetine “Sevr Muâhedesi”ni imzâlatmışlardı. Halkın muhtelif bölgelerde kendi mücâdelesiyle kazandığı büyük muvaffakıyetler vardı, fakat henüz doğrudan Ankara Hükûmetinin kâr hânesine yazılacak kayda değer bir askerî muvaffakıyet bahis mevzûu değildi. (10 Ocak 1921’deki -Tarih IV’ün tâbiriyle- “1. İnönü Muhârebesi” denen şey, “Yunan Ordusunun bir çeşit keşif niteliğinde, küçük çapta bir hareketinin” –Kinross 1966: I/394- engellenmesi mâhiyetinde bir günlük bir çarpışmadan ibâretti… Bu mevzû Yalçın Küçük tarafından derinlemesine araştırılmıştır. Ondan evvel Cevat Rifat Atilhan da benzeri tesbîtlerde bulunmuştur…)

Hâl böyleyken, Îtilâf Devletlerinin “Âlî Hey’et”i, 27 Şubat – 12 Mart 1921 târihlerinde tertîb ettiği Londra Konferansı’na, kendi kendini nakzederek, yânî “Sevr Muâhedesi”ni bizzât hükümsüz hâle getirerek, Ankara Hükûmetini de dâvet etti. Zâten “Sevr Muâhedesi”, Osmanlı Pâdişâhı tasdîk etmediği gibi Fransa da tasdîk etmediği için, keenlemyekûn hükmünde idi…

Londra Konferansı’na İstanbul’daki Milleti temsîl kıymetini hâiz olmıyan İstanbul Hükûmeti nâmına Tevfîk Paşa gitmişti. Tevfîk Paşa, orada, Milleti Ankara Hükûmetinin temsîl ettiğini ifâde ederek geri durunca, Ankara Hükûmeti, Îtilâfçıların tek muhâtabı hâline geldi. Bunun mânâsı, Ankara Hükûmetinin, bütün Îtilâf Devletleri tarafından zımnen tanınması, onun, Türkiye’yi temsîl kâbiliyetini hâiz tek otorite olarak onu kabûl edilmesiydi…

Dahası, Fransız tarafı, burada, Ankara Hükûmetiyle doğrudan anlaşmaya varmış, böylece, Ankara’yle ayrı bir sulh muâhedesi mâhiyetindeki Ankara Îtilâfnâmesine götüren ve 7 Aralık 1919’da Sivas’ta Georges-Picot / Mustafa Kemâl görüşmesiyle başlıyan vetîreyi iyice hızlandırmıştır…

1_02b831f54296b31fc864a9fd1a6e1d83.jpg

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Bekir_Sami_Kunduh; 16.9.2024)

Farmason Hâriciye Vekîli Bekir Sâmi Bey’in Londra Konferansı esnâsında çekilmiş resmi… Ankara’da kalpak, Londra’da silindir şapka giyen bir Münâfık Zümre…

***

Bînâenaleyh, Fransa, Mustafa Kemâl’in iddiâ ettiği gibi (Tarih IV 1934: 104, 105), ancak İnönü ve Sakarya Muhârebelerinde Ankara Hükûmetinin elde ettiği muvaffakıyetlerden sonra “Türk kuvvetinin Yunan ileri yürüyüşünü durduracak derecede olduğunu anlıyarak” Ankara İtilâfnamesine götüren temâslarını başlatmış değildir.

Nitekim, Lord Kinross, ortada henüz “İnönü ve Sakarya zaferleri” (23.3-31.3.1921 ve 15.8-13.9.1921) yokken, III. Cumhûriyet Fransa’sının, işbu Londra Konferansı’nda Ankara’yle anlaşmaya vardığını kaydediyor:

“Fransızlar, Londra Konferansı sırasında Bekir Sami Beyle ayrı bir anlaşmaya varmışlardı. Buna göre, Adana bölgesinde mahallî ateş-kes anlaşmasından beri zaman zaman alevlenen çatışmalara son verilecek; Fransızlar bölgeyi boşaltarak Suriye sınırına çekileceklerdi.” (Kinross 1966: I/436)

Londra Konferansı’nda Ankara Hükûmetinin Temsîlcisi, Hâriciye Vekîli Bekir Sâmi Bey’di. 12 Aralık 1910’da Muhibbân-ı Hürriyet Locası’nda tekrîs edilmiş ve Kemalist ekipin belki kısm-ı âzamı gibi Farmason olan Bekir Sâmi Bey (Osetya, Saniba, 1867 – İstanbul, 16.1.1933)… (Seyhun Tunaşar, “Cumhuriyetimize Damgasını Vurup Ebedî Maşrık’tan Bizi İzleyen Kardeşlerimiz ile Atatürk ve Türk Devrim Kronolojisindeki Yerleri”, Mimar Sinan, 2002, No 126, ss. 13-52’de s. 14)

Bu Konferans esnâsında yaşanan kayda değer bir hâdise de, Bekir Sâmi Bey’in, Antalya’dan yola çıkıp evvelâ Roma’ya uğraması ve orada, İtalyan mevkidaşı ve “Birâder”i, Mustafa Kemâl’in hâmîsi, yeni Laik Devletin kurulmasına perde-arkasından pek çok hizmet etmiş olan Kont Sforza tarafından hüsn-ü kabûl görmesidir. (Kinross 1966: 402) O devirde, İtalya Meşrik-ı Âzamı’na mensûb olan Kont Sforza’nın büyük têsîri altındaki İtalyan hâricî siyâseti, aynı Meşrik-ı Âzam’ın bir başka mensûbu olan Mustafa Kemâl’in hep yanında olmuştur…

“Sevr Muâhedesi”nin tiyatro olduğunu gösteren sâir vâkıalar 5

Fransa’nın bir “Mason Rejimi” hâline gelmiş III. Cumhuriyet’i, Kemalist Hükûmeti hemen tanıdı ve onu desteklemiye başladı…

Georges-Picot’nun Mustafa Kemâl’i Sivas’ta ziyâreti

Yukarıda, Siyonist Hareketinin destekcilerinden Stephen Pichon’dan uzunca bahsetmiştik. Fransa Meşrik-ı Âzamı’na tâbi Les Amis de la Tolérance Locası Âzâsı olan Stephen Pichon (1857 – 1933), 16 Kasım 1917 – 20 Ocak 1920 târihlerinde iş başında olan Clemenceau Hükûmetinde Hâriciye Vekîliydi.

Henüz Aralık 1919’dayız ve Mustafa Kemâl’in elini kuvvetlendirmesi için daha pek çok gayret göstermesi, kendine pek çok destek sağlaması lâzım geliyor. İşte Mustaa Kemâl’in ve ekipinin desteğe şiddetle ihtiyâc duydukları o devirde, Stephen Pichon, bir mûtemedini, o esnâda Sivas’ta bulunan Mustafa Kemâl’e gönderiyor ve onunla bilvâsıta müzâkerelerde bulunuyor. Mûtemedi ise, tanıdık bir sîmâdır: François Georges-Picot (Pâris, 21.12.1870 – a.y., 20.6.1951)… Osmanlı İmparatorluğu’nun Îtilâfçılar arasında paylaşılması ve Osmanlı İmparatorluğunun külliyen tasfiye edilip yerine yeni bir Devlet kurulması için İngiliz Parlamenteri Sir Mark Sykes ile Cambon – Grey Mutâbakatının müzâkerelerini yürüten Fransız Hâriciyecisi (ki 1917 - 1919’da Sûriye Yüksek Âmirliği, 1920 – 1925’te Bulgaristan, 1927 – 1928’de Arjantin Büyük Elçilikleri, 1940 – 1941’de Pâris 18. Arondisman Beledeyi Reîsliği gibi vazîfeler deruhde etmiştir)…

Mustafa Kemâl’in Tarih IV kitabında, Osmanlı’nın paylaşılmasına mesned olan ve 1920 Ağustos’unda karşımıza “Sevr Muâhedesi” olarak çıkan Cambon – Grey Mutâbakatı’ndan tek kelimeyle dahi bahsedilmediğine, daha evvel, dikkati çekmiştik. O, Fransız Hükûmeti nâmına Stephen Pichon tarafından gönderilen Georges-Picot’yle görüşmesinden de bahsetmiyor… Hâlbuki hâdise, ne kadar mühim, ne kadar mânîdârdır!

Görüşmenin Sivas’ta ve tam olarak 7 Aralık 1919’da tahakkuk ettiğini, Fransa’nın Ankara Büyük Elçiliği tarafından hazırlanan Ankara Îtilâfnâmesi broşüründen öğreniyoruz. Büyük Elçilik, 20 Ekim 1921’de imzâlanan Ankara Îtilâfnâmesi’nin 100. Seneidevriyesi münâsebetiyle Ankara’da bir sergi de açmıştı.

2_d06031e1872d3ebb2b1d08ee9e8a9d23.jpg

(https://www.ifturquie.org/wp-content/uploads/2021/11/expo-angora-pdf-fusionne-bd.pdf; 13.9.2024)

Ankara Îtilâfnâmesi’nin 100. Seneidevriyesi münâsebetiyle Fransa’nın Ankara Büyük Elçiliği tarafından hazırlanan broşürden iktibâs ettiğimiz bu haritadaki bilgilere nazaran, Farmason Hâriciye Vekîli Stephen Pichon’un gönderdiği Sûriye Yüksek Âmiri François Georges-Picot, kendi Hükûmeti nâmına, Mustafa Kemâl’le, 7 Aralık 1919’da Sivas’ta görüşmüş, böylece daha o zamân, Fransa, fiilen Mustafa Kemâl’in liderliğinde inşâ edilecek Devleti ve Rejimini tanımıştır. Başlıyan bu tanıma ve Kemalizme destek vetîresi (ki bunun Selânik’e kadar gerilere giden evveliyâtı vardır), Cenûbî Anadolu hakkında Mayıs 1920’de imzâlanan Mütâreke ve Franklin-Bouillon’un Mustafa Kemâl’le temâslarıyle devâm etmiştir. “Meşrik-ı Âzam Hükûmeti” denilebilecek Fransa Hükûmetinin Elçisi Henri Franklin-Bouillon’un Mustafa Kemâl’le 20 Ekim 1921 Ankara Îtilâfnâmesiyle netîcelenen görüşme târihleri, yine bu haritaya nazaran, Eskişehir’de, 6 Haziran 1921, Ankara’da 9 ilâ 27 Haziran 1921 ve 24 Eylûl ilâ 20 Ekim 1921’dir. Bu meyânda, Mayıs 1920 Mütârekesi ve Franklin-Bouillon’la yürütülen müzâkereler arasında, Fransa’nın Kemalist Hükûmetle anlaşmaya vardığı 27 Şubat – 12 Mart 1921 Londra Konferansı’nın bulunduğunu unutmamak lâzımdır. Ankara İtilâfı, 3 Aralık 1920’de Ermenistan ile imzâlanan Gümrü Muâhedesi, bunu tâkîben, Ermenistan’ın iltihâk ettiği (daha doğrusu ettirildiği) ve Bolşevik Yahûdilerin iktidârda olduğu SSCB ile imzâlanan 16 Mart 1921 Moskova ve 13 Ekim 1921 Kars Muâhedeleriyle berâber, beynelmilel hukûk zemîninde, Osmanlı Devleti’nin tasfiyesinin ve Kemalist Devlet’in têsîsinin tanınması demekdir… Böylece, Ali Fethi’nin, 1910’da Voltaire Locası’ndaki vâdi, Birâderlerinin yardımıyle gerçekleşmiş oluyordu… Bittabi, Beynelmilel Siyonizmin 1900’lerden beri tâkîb ettiği plan da… Zâten berâber değiller mi?

***