Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (72)

“Jules Maigne: İnsan Haklarının îlân edildiği memlekette bunu söylemiye nasıl cür’et edersiniz? (Oh! vous osez dire cela dans le pays où ont été proclamés les droits de l'homme!)

“De Guilloutet: Bu, köleliği ve zenci ticâretini haklı çıkarmak demekdir! (C'est la justification de l'esclavage et de la traite des nègres!)

“Jules Ferry: Şâyed pek muhterem Maigne Bey haklıysa, şâyed İnsan Hakları Beyânnâmesi Hattıüstüvâ Afrika’sının Siyâhîleri için yazıldıysa, hangi hakla onlara mübâdeleyi, ticâreti empoze edeceksiniz? Sizi çağırmıyorlar ya! (Si l'honorable M. Maigne a raison, si la déclaration des droits de l'homme a été écrite pour les noirs de l'Afrique équatoriale, alors de quel droit allez-vous leur imposer les échanges, les trafics? Ils ne vous appellent pas!)

“Raoul Duval: Biz onlara bunları empoze etmek istemiyoruz! Bunları empoze eden sizsiniz! (Nous ne voulons pas les leur imposer! C'est vous qui les leur imposez!)

“Jules Maigne: Teklîf etmek ile empoze etmek çok farklı şeylerdir! (Proposer et imposer sont choses fort différentes!)

“Georges Périn: Herhâlde zorla mübâdele yapılmaz! (Vous ne pouvez pas cependant faire des échanges forcés!)

“Jules Ferry: Tekrâr ediyorum ki üstün ırkların aşağı ırklar üzerinde bir hakları vardır, çünki onlara karşı bir vazîfeleri vardır. Bu vazîfe, onları medenîleştirmekdir! (Je répète qu'il y a pour les races supérieures un droit, parce qu'il y a un devoir pour elles. Elles ont le devoir de civiliser les races inférieures...)

“Joseph Fabre: Bu kadarı da fazla! 1789 ve 1848 Umdelerinin ilgâsı gibi bir netîceye varıyorsunuz! (C'est excessif! Vous aboutissez ainsi à l'abdication des principes de 1789 et de 1848...) […]

Ferry’ye nazaran, sömürge halkları eskisinden daha mes’ûd yaşıyorlarmış!

“Jules Ferry: Ben diyorum ki üstün ırkların vazîfeleri vardır… Bu vazîfeler, Beyler, geçmiş asırların târihinde çok kerre îtibâr görmedi… Muhakkak ki İspanyol asker ve kâşifleri, Orta Amerika’ya köleliği soktukları zamân, üstün ırk adamlarının vazîfesini îfâ etmiyorlardı. Lâkin günümüzde, Avrupa milletlerinin, bu yüksek medenîleştirme vazîfesini cömerdce, asâletle, dürüstlükle yerine getirdiklerini iddiâ edebilirim! (Je dis que les races supérieures ont des devoirs... Ces devoirs, messieurs, ont été souvent méconnus dans l'histoire des siècles précédents, et certainement, quand les soldats et les explorateurs espagnols introduisaient l'esclavage dans l'Amérique centrale, ils n'accomplissaient pas leur devoir d'hommes de race supérieure. Mais, de nos jours, je soutiens que les nations européennes s'acquit­tent avec largeur, avec grandeur et honnêteté, de ce devoir supérieur de civilisation.) […]

“Jules Ferry: Şimâlî Afrika’da, Fransa tarafından fethedildiğinden beri, daha fazla adâletin, daha fazla maddî-mânevî nizâmın, daha fazla hakkâniyetin, daha fazla ictimâî fazîletin mevcûd olduğunu inkâr edebilir misiniz, herhangi biri bunları inkâr edebilir mi? Korsanlığı yok etmek ve Akdeniz’de ticâret serbestîsini têmîn etmek üzere Cezâyir’e gittiğimiz zamân, haydutluk mu, çapulculuk mu, yıkıcılık mı yapıyorduk? Bugün Hindistan’da, İngilizler tarafından fethedildiğinden beri, bu fethin târihindeki bâzı acı vak’alara rağmen, eskiye nisbetle nâmütenâhî derecede daha fazla adâlet, daha fazla aydınlık, daha fazla âsâyiş, daha fazla umûmî ve husûsî fazîlet olduğu inkâr edilebilir mi? (Est-ce que vous pouvez nier, est-ce que quelqu'un peut nier qu'il y a plus de justice, plus d'ordre matériel et moral, plus d'équité, plus de vertus sociales dans l'Afrique du Nord depuis que la France a fait sa conquête ? Quand nous sommes allés à Alger pour détruire la piraterie, et assurer la liberté du commerce dans la Méditerranée, est-ce que nous faisions oeuvre de forbans, de conquérants, de dévastateurs? Est-il possible de nier que, dans l'Inde, et malgré les épisodes douloureux qui se rencontrent dans l'histoire de cette conquête, il y a aujourd'hui infiniment plus de justice, plus de lumière, d'ordre, de vertus publiques et privées depuis la conquête anglaise qu'auparavant?) […]

“Jules Ferry: Hattıüstüvâ Afrika’sının Fransız veyâ İngiliz Milletinin himâyesi altına girmesinin bu zavallı topluluklar için iyi bir tâlih olduğu inkâr edilebilir mi? (Est-ce qu'il est possible de nier que ce soit une bonne fortune pour ces malheureuses populations de l'Afrique équatoriale de tomber sous le protectorat de la nation française ou de la nation anglaise ?) İlh…” (https://www2.assemblee-nationale.fr/decouvrir-l-assemblee/histoire/grands-discours-parlementaires/jules-ferry-28-juillet-1885#:~:text=Il%20faut%20que%20notre%20pays,oh%20!; 4.9.2024)

Ey Anadolu Milleti! Artık ibret al; yoksa bir istikbâlin olmıyacak!

Görüldüğü gibi, Jules Ferry’nin gûyâ “insânî maksadlarla ve medenîleştirmek hak ve vazîfesiyle” sömürgecilik yaptıklarına dâir iddiâsı, zâten kendi kendini cerhediyor. Lâkin Ferry, mantıkî tenâkuzu daha da ileri götürerek, sömürgecilik lehinde, “insânî-medenî maksadlarla sömürgecilik” iddiâsını tamâmen cerheden iki delîl daha ileriye sürüyor ki bunlar ilk delîl gibi ikiyüzlü değil, hakîkatin tâ kendisidir.

Anadolu Milleti, Emperyalistlerin bu zihniyetini iyi öğrenmeli, geçmişteki pek çok Devlet Adamı ve “münevver”in, sâfderûnluklarıyle Milletimize ne büyük zarârlar verdiklerini anlamalıdır. Doymak bilmez bir canavar iştihâsıyle Osmanlı’ya gözlerini çevirip onu yutmak için nasıl asırlarca tuzak kurdular, her zayıf ânımızda ve her zayıf tarafımızdan taarruz ettiler, yetmedi, ittifâklar kurdular, Vatanımızı kendi aralarında gizli gizli paylaştılar, Cambon – Grey Mutâbakatını hazırladılar, vücûdumuzu ortadan kaldırmayı Birinci Cihân Harbinin başlıca gâyesi olarak vaz’ettiler, üzerimize hırsla, bütün kuvvetleriyle saldırdılar, içimizdeki hâinlerle işbirliği yaparak bizi sırtımızdan hançerlediler, akabinde Mondros’u dayattılar, Sevr Muâhedesi tiyatrosunu ortaya sürdüler, Müslümanların “İstiklâl Harbi”ni onlara karşı bir “İhtilâl Harbi”ne çeviren Sabataî-Farmason kadroları desteklediler ve netîcede, Lozan Muâhedesi’yle, kendilerinin dümen suyunda giden Laik, Avrupacı, Şahısperest, Totaliter bir rejimin ortaya çıkmasında âmil oldular…

Bütün bunları yapanların habîs zihniyetleri, Jules Ferry’nin ağzından kelimeler hâlinde dökülüyor!

Ve o günden beri işin esâsı değişmedi! Biz dâimâ av mevkiindeyiz, onlar da avcı! Farklı usûllerle yine avlanıyor, siyâsî-hukûkî vâsıtalara ilâveten iktisâdî-kültürel vâsıtalarla da yine millî mevcûdiyetimizi tehdîd ediyorlar! Biz derin uykulardayken, her gün canımızdan bir parça, belki bin parça koparıyorlar da farkına varmıyoruz! Kemalizm bizi öylesine afyonlamış! Hâlâ Avrupa Birliği terânesi! Hâlâ cehâlet! Hâlâ Tecrübî İlmi baş tâcı etmek yok! Hâlâ İlmin rehberliğinde ve Îmân heyecânıyle teşkîlâtlanmak yok! Böyle devâm ederse, bir millî istikbâlimiz olmıyacak! Çocuklarımızın, torunlarımızın bir millî vatanı olmıyacak! Bunlar kehânet değil; görünen ufuk!

İbret al! Ey Anadolu Milleti artık ibret al!

1_92a8364bb1faf648cc1e031d4ad5f116.jpg

“Cânîler mutlakâ hesâb verecek!”

El-hak! Biz de tekrâr ediyoruz: Elinizdeki sersemletici, karayı ak, akı kara göstermiye muktedir o muazzam propaganda imkânlarıyle insanları, bütün bir İnsanlığı yanıltabilirsiniz! Lâkin, ister inanın, ister inanmayın, bir gün, sizi bu mel’anetleri işliyesiniz diye yaratmamış olan Kâinâtın Rabbi’ne hesâb vereceksiniz! Ve hiç şüphesiz, bu, bizim kuru iddiâmız, boş bir tesellîmiz değildir; O Rab, bunu, bütün Beşeriyete böylece bildirdiği için Hakîkatin tâ kendisidir! Şâyed kalbinizi karartmamış, idrâkinizi kör etmemiş olsaydınız, Müsbet İlmin ve onun üzerinde yükselen Müsbet Tefekkürün bu Hakîkati böylece tasdîk ettiğini idrâk edebilirdiniz!

***