Dolar (USD)
34.17
Euro (EUR)
38.14
Gram Altın
2920.00
BIST 100
9777.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (65)

1_b5929c29fcebd6d4574e8a0c6ed29eb0.jpg

“Pâris Sulh Konferansı”nda Rumen Murahhas Hey’etinin 4 Ağustos 1919’da intisâb ettiği (Fransa Meşrik-ı Âzamı’na tâbi olarak 1910’da, Pâris’de têsîs edilmiş) Ernest Renan Locası’nın 1921 senesi Rehberi… Devrin pek nüfûzlu gazetesi Le Temps’ın Yazı İşleri Müdürü ve Ernest Renan Locası’nın Üstâd-ı Muhteremi olan Marcel Huart, aynı zamânda, Fransa Meşrik-ı Âzamı İdâre Hey’eti Âzâsıydı. Mihai D. Drecin’in –makâlesinde- bu Locaya intisâb ettiklerini belirttiği bütün şahsıyetlerin isimleri 1921 Rehberi’nde mevcûddur; yalnız, isimler biraz Fransızcalaştırılmıştır. Nâmına Loca têsîs edilmiş olan Ernest Renan (Tréguier, 27.2.1823 – Pâris, 2.10.1892), Kemalist Totaliter Rejimin de çok îtibâr ettiği, eserlerini tercüme ettirdiği Pozitivist bir feylesof ve târihçidir. 29 Mart 1883’te Sorbon Üniversitesi’nde verdiği “L’Islamisme et la science (İslâmiyet ve İlim)” isimli konferansta, İslâmla ilmin uyuşamıyacağını, Müslümanların Avrupa Medeniyetine nisbetle geri kalmalarının başlıca sebebinin dînleri olduğunumüdâfaa etmiştir. Ulaştığı netîce şudur: “Müslümanlara hizmet etmenin en iyi yolu, onları Müslümanlıktan kurtarmaktır (Emanciper le musulman de sa religion est le meilleur service qu'on puisse lui rendre)!” (Tafsîlât için “Mustafa Kemâl’in Hastalığı Ölümü, Cenâzesi”, Yeni Söz, 16-17.11.2018/58-59’a mürâcaat)

***

1919 “Pâris Sulh Konferansı”na iştirâk ederek kendi milletlerinin taleblerini İhtisâs Encümenlerine ve Âlî Hey’et’e ileten muhtelif memleketlere mensûb murahhasların da Konferansta hâssaten Farmasonluğun (binâenaleyh Siyonizmin) têsîrini farketmiş olmaları, üzerinde durulmıya değer bir husûstur. Bu mevzûda, Rumen Târih Prof. Dr. Mihai D. Drecin’in câlib-i dikkat bir makâlesi bulunuyor: Mihai D. Drecin, “Freemasonry And The Parıs Peace Conference (January 1919 – June 1920) (Farmasonluk ve Pâris Sulh Konferansı)”, Annals of the Academy of Romanian Scientists Series on History and Archaeology, Vol. 12, Nr. 2/2020, pp. 21-31. (https://aos.ro/wp-content/anale/IVol12Nr2Art.3.pdf; 24.8.2024)

Drecin’in makâlesindeki îzâhata nazaran, Pâris’deki Rumen Murahhas Hey’etine Başvekîl Ionel I. C. Brătianu riyâset ediyordu. Refâkatinde, Rumen elitini temsîl eden daha birçok şahsıyet bulunuyordu. Brătianu, Romanya ile Üçlü Îtilâf arasında imzâlanmış olan Ağustos 1916 Muâhedesinin hükümlerine riâyet etmiyen Fransız Başvekîli Clemenceau ile şiddetle münâkaşa ettikden sonra Konferansı terk ediyor ve yerini (Tıb Dr.) Alexandru Vaida-Voevod alıyor. Konferansın kulislerinde, Âlî Hey’etin tamâmının, ayrıca onlara refâkat eden daha pek çok hâriciyeci ve mütehassısın Mason olduğu şüyû bulmuştur. Bu vazıyeti müşâhede eden Vaida-Voevod, Bükreş’e dönmüş bulunan Brătianu ile uzun istişârelerden sonra, Konferans’tan Milletinin menfâatine bir netîce alabilmek için, birçok arkadaşıyle berâber, Masonluğa intisâb etmiye karâr veriyor. Kendilerine Marcel Huart müzâhir oluyor. Huart, Fransa’nın o devirde bir numaralı münevver gazetesi olan Le Temps gazetesinin Yazı İşleri Müdürü ve Ernest Renan Locası’nın da Üstâd-ı Muhteremidir. Böylece hem Vaida-Voevod, hem de Caius Brediceanu, Voicu Nițescu, Traian Vuia, Mihai Șerban, George Crișan, Ion Pillat gibi arkadaşları, 4 Ağustos 1919’da, mezkûr Loca’da tekrîs ediliyorlar. Onların bu manevrası hakîkaten semeresini veriyor ve Macaristan’la, 4 Temmuz 1920’de, Romanya’nın lehinde hükümler ihtivâ eden Trianon Muâhedesi imzâlanıyor. Bilâhare, Ernest Renan Locası’nın bu Rumen Müntesibleri, peyderpey Masonluğu terk ediyorlar… Drecin’in makâlesinin en clâlib-i dikkat pasajının İngilizce aslı şöyledir:

“Behind the stages of the Paris Peace Conference, people were claiming that Woodrow Wilson, Georges Clemenceau, Sir David Lloyd George, and Vittorio Emanuele Orlando were members of the Freemasonry, together with many other diplomats and experts in their teams. (Gheorghe Bichicean, Din istoria Francmasoneriei. Alexandru Vaida-Voevod (The History of Freemasonry. Alexandru Vaida-Voevod), 2nd Edition, Armanis Publishing House, Sibiu, 2013, pp. 49-54; Masoneria în Transilvania. Repere istorice (Freemasonry in Transylvania. Historical Milestones), coordinators: Tudor Sălăgean, Marius Eppel, 3rd Edition, Argonaut Publishing House, Cluj-Napoca, 2010.)

“Under the circumstances, following the advice of Ionel I. C. Brătianu, who was in Bucharest at the time, Alexandru Vaida-Voevod would take the necessary steps for his admission to Freemasonry. He would be accompanied in his endeavours by Caius Brediceanu, Voicu Nițescu, Traian Vuia, Mihai Șerban, George Crișan, and Ion Pillat. (Gheorghe Bichicean 2013: 59; See also: Liviu Maior, etc.) On 4 August 1919, they were admitted in the Ernest Renan lodge from Paris, with the support of Marcel Huart, the editor-in-chief of the influential daily newspaper Le Temps. The latter was also an important figure in the Ernest Renan lodge, acting as the then current Venerable Master. (Gheorghe Bichicean 2013: 55)”

1919 “Pâris Sulh Konferansı”ndaki “müstakbel İsrâil” haritası

“Pâris Sulh Konferansı”nın fevkalâde câlib-i dikkat bir vechesi de, Dünyâ Siyonist Teşkîlâtı’na mensûb bir murahhas hey’etinin, bir muhtırayle, Filistin’de bir “Yahûdi Devleti” kurma talebini Âlî Hey’et’e iletmiş ve bunun zeylinde, müstakbel “Yahûdi Devleti”nin bir haritasını takdîm etmiş olmasıdır. Harita, henüz “Nil’den Fırat’a kadar” hedefine uygun olarak çizilmemiştir. Lâkin bütün göç gayretlerine, ev sâhibi olan yerli halkın irâdesini hiçe sayarak yapılmış işgâlci göçlere rağmen Filistin nüfûsunun %10’unu ancak teşkîl edebilmiş bir topluluğun o memleketin tamâmı üzerinde hakk iddiâ edebilmesi, ibretâmîz bir vâkıadır.

Siyonist Hey’eti, Chaim Weizmann’ın riyâseti altında Nahum Sokolow, Menahem Ussishkin, Aaron Aaronson ve André Spire’den teşekkül ediyordu. Bunlardan Aaron Aaronsohn (Romanya, Bacau, 21.5.1876 – Zihron Yaakov, 15.5.1919), Ordumuzu Filistin Cephesinde sırtından hançerliyen Nili câsûsluk şebekesinin müessis ve reîsiydi. (Bütün Siyonistler, kahramanlaştırdıkları bu hâinlerle pek çok iftihâr ediyor, sonra da yüzümüze sırıta sırıta “sâdık vatandaşlar” olduklarını iddiâ ediyorlar! Her milletten görünüp kendilerinden başka hiçbir milletten olmıyan ikiyüzlü millet!)

Hey’et, Muhtıra’sında, “Yahûdi Milletinin İsrâil Arâzîsi üzerindeki târihî hakkı ile Yahûdilerin İsrâil Arâzîsi üzerinde bir millî vatan kurma hakkının tanınmasını” taleb ediyordu. Yine Siyonist Hey’etinin bir başka talebi de, “İsrâil Arâzîsi üzerindeki hükümrânlığın Cem’iyet-i Akvâm’a, memleketin idâresinin ise Cem’iyetin vekîli (mandataire) sıfatıyle İngiltere’ye tevdî edilmesiydi”. (https://fr.wikipedia.org/wiki/Conf%C3%A9rence_de_la_paix_de_Paris#:~:text=Elle%20consacre%20la%20disparition%20de,Tch%C3%A9coslovaquie%20et%20de%20la%20Yougoslavie.; 20.8.2024)

Netîce olarak, “Pâris Sulh Konferansı” Siyonistlere “Filistin vatandaşlığı” hakkı verdiği gibi, onu tâkîb eden 19-26 Nisan 1920 San Remo Konferansı’nda da, aynen onların taleb ettiği vechiyle, Filistin’de bir manda idâresi kuruldu ve bu idâre İngiltere’ye tevdî edildi. Daha evvel de bahsettiğimiz gibi, Lloyd George, hemen Konferans akabinde, Filistin’e, Siyonist Lideri Herbert Samuel’i Yüksek Âmir (dîğer tâbirle geniş salâhiyetli Vâlî) tâyîn ederek Siyonist emellerinin tahakkukuna büyük bir hizmette bulundu.

Yukarıda, Lloyd George’un, 11 Nisan 1931 akşamında, Londra’daki Savoy Hotel’de İngiliz Siyonist Federasyonu tarafından şerefine tertîb edilen ziyâfette îrâd ettiği hitâbesinin en ibretâmîz kısımlarını nakletmiştik. Orada sarfettiği şu sözlerden, San Remo’da, “Yahûdi Milletinin İsrâil Arâzîsi üzerindeki târihî hakkının tanınması”na dâir Siyonist talebini de kabûl ettikleri anlaşılıyor:

“San Remo Konferansının nihâyetinde imzâlanan vesîkada, Yahûdi Milletinin Filistin’le olan târihî bağı ve bu memlekette Millî Yurdunu inşâ etme sebebleri resmen tanınıyordu.” “Sebebleri”, yânî “esbâbımûcibesi”, yânî “hakkı”…

Hiç şüphesiz, bu “hak”, kendi kendilerine ve kendileri için ihdâs ettikleri bir “hak”tır. Samîmî iseler, o “hakkı“, Amerika’ya, Kanada’ya, Avustralya’ya, ilh… tatbîk etseler ya! Bütün dünyâyı sömürgeleştirip talan ederken o “hakka” mı riâyet ediyorlardı?

2_7ee2fb138e7ce286f232f98d6d743290.jpg

“Carte de la Palestine présentée à la Conférence de la paix par la délégation de l’Organisation sioniste mondiale.” (https://fr.wikipedia.org/wiki/Conf%C3%A9rence_de_la_paix_de_Paris#:~:text=Elle%20consacre%20la%20disparition%20de,Tch%C3%A9coslovaquie%20et%20de%20la%20Yougoslavie.; 20.8.2024)

“Pâris Sulh Konferansı”na verilen Siyonist Muhtırası’nın zeylinde bu harita bulunuyordu. Yânî “Nil’den Fırat’a kadar uzanan İsrâil” değil de, “Asgarî İsrâil”… “Asgarî İsrâil”, yânî yedinci asırdan beri, yânî bin küsûr senedir Müslüman Arab Vatanı olan Filistin! Asırlardır himâyemiz altında olan Filistin! Gûyâ burası onların “târihî vatan”ıymış, binâenaleyh ebediyen onun üzerinde hak sâhibi imişler… Şâyed o devrin ve günümüzün Emperyalist Devletlerinde muazzam bir nüfûz sâhibi olmasalardı, herkes onların bu akıl-iz’ân dışı iddiâlarına güler geçerdi… Lâkin öyle olmuyor! Filistinlilere karşı bir buçuk asırdır tâkîb ettikleri jenosid siyâsetiyle, adım adım hedeflerine ilerliyorlar. Bundan sonrası: “Nil’den Fırat’a kadar”!

***