Yahûdîlik-Masonluk münâsebeti (6)
Ya Deizm?
“Liberal” Masonlar ise, Egeran’ın “Hümanizm” olarak târif
ettiği anlayışı, “Deizm” olarak tâbir ediyorlar:
“Sokratın müşahhas bir Allah kabul etmeyişi gibi, Masonlar da
Allahı tek ve umumî mantikî bir kuvvet olarak, deist felsefenin sınırları
içinde kabul etmektedir. Masonluk, ateist (Allahsız) değildir, fakat Théiste
yani gelenekçi ve duygucu bir etki ile Allahı kabul eden bir meslek de
değildir. Masonlar Allahı akla ve tecrübeye dayanak kabul ettikleri için
deisttirler. Masonlar, Allahı insan vasfında, yaratıkların işlerini arzusu ve
iradesine göre yürüten bir kuvvet olarak kabul etmemekte, Allah mefhumunu antropomorfizmden
kurtarmaktadır. Masonluk, Allahın varlığını mantıken kabul etmekte ve fakat
nasıl bir kuvvet olduğunu izah etmemekte ve agnostik felsefenin ‘bilinemez’
hükmünü kabul etmekle doğmatizm’den, taassuptan kurtulmak yoluna sapmaktadır.”
(DTM 1965: 129)
Masonluğun ulûhiyet telakkîsi, ister “Hümanizm”, ister
“Deizm”, isterse “Panteizm (Vahdet-i Vücûd)” tâbirleriyle ifâde edilsin, son
tahlîlde, bunların hepsi de örtülü veyâ Münâfık Ateizmdir. Zîrâ, Masonların
kabûlüne göre, ismi konulamıyan, insanla hiçbir münâsebeti olmıyan, onu irşâd
etmiyen, ona hayâtının mânâsını öğretmiyen, onu sevmesi, mükâfat veyâ mücâzatla
amellerinin karşılığını vermesi bahis mevzûu olmıyan o “yaratıcı kuvvet”in insan hayâtında hiçbir
müşahhas rolü, yeri yok demekdir; insanın hayâtı noktainazarından varlığı ile
yokluğu birdir… Netîce olarak, bu anlayış, Ateizm, Materyalizm, Laiklik
demekdir; dîğer tâbirle, insanoğlunun, kendini Allâh’tan müstağnî addetmesi
şeklindeki muazzam tekebbürün, haddinibilmezliğin bir tezâhürüdür. Deist,
Hümanist, Panteist, Materyalist feylesofların bu muazzam dalâletine karşı kalbi
isyânla dolan Pascal, şu canhırâş feryâdı koparmıştır:
“Hayır! Bana feylesofların değil, Peygamberler’in Allâh’ı
lâzım!”
Aslında kendisine “şâh damarından daha yakın olan” o Vedûd,
Şefkatli, Rahîm, Rahmân Allâh’ı bütün sıcaklığıyle gönlünde hissedemiyen insan
ne büyük ziyândadır!
• Gerçek Yüzüyle Masonluk, Ankara: Başnur Matbaası, 1972, 16x24
cm, 187 s.
• Güncelleşen Masonluk, İstanbul, 2000, 227 s. (http://urun.gittigidiyor.com/kitap-dergi/guncellesen-masonluk-enver-necdet-egeran-n-49177771; 4.5.2015)
• Eski Büyük Üstad Enver Necdet
Egeran’ın Bazı Konuşmaları,
İstanbul: Güzel İstanbul Muhterem Locası Yl., Savaş Matbaacılık, 1990, 104
s. (https://www.bitmezat.com/urun/7098022/eski-buyuk-ustad-dr-enver-necdet-egeran-in-bazi-konusmalari-guzel-istanbul-muh; 29.5.2024)
•
Masonlukta Elli Yılım,
1999, 63 s. (https://www.bitmezat.com/urun/1435697/masonlukta-50-yilim-dr-enver-necdet-egeran-ithafli-ve-imzali-1999-63-s; 29.5.2024)
Egeran’ın
bu eserleri içinde, biz, Masonluğun “gerçek” veyâ “içyüzünü” öğrenmek için,
birinci sırada zikrettiğimiz kitabdan çok istifâde ettik…
***
Türkiye’deki iki Obediyans
da aynı masonî mâzîye, binâenaleyh o mâzînin aynı dünyâ görüşüne sâhib
çıkıyorlar
Türkiye’deki iki Obediyans arasında,
-tâbi olunan ana Obediyanslar ve lafzî münâkaşalar bir tarafa- esâs dünyâ
görüşü bakımından bir fark bulunmadığına dikkat etmek lâzımdır. Bunu anlamak
için, burada yaptığımız gibi, her iki tarafın akîdevî metinlerini birbiriyle
mukayese etmekden mâadâ, şu vâkıa da büyük ehemmiyeti hâizdir:
Her iki Obediyans da, Türkiye Masonluğunun aynı târihine
sâhib çıkıyor ve onunla iftihâr ediyor…
Binâenaeyh, bu hâl, bir taraftan, bu târih onları
birleştiriyor, dîğer taraftan da, 1909 evveli ve sonrası ortak mâzî (tâ
1965-66’daki bölünmeye kadar olan mâzî), ortaya konulan fikirler, yapılan
faâliyetler ve Mason şahsıyetlerin icrââtları îtibâriyle her ikisini birden
bağlıyor demekdir.
Meselâ Selânikli Farmason lider Mustafa Kemâl, etrâfı içinde,
“Evet, ahlâksız bir bedevînin İslâm denen o saçma ilâhiyâtı, hayâtımızı
zehirliyen çürümüş bir leştir!” (“Benois-Méchin’in Mustafa Kemâl’e Atfettiği Söz Sahîh miydi?”, Yeni Söz, 6-7 Kasım 2017/1-2’ye
mürâcaat) veyâ Meclis Kürsüsünden (1 Kasım 1937 Meclis’i Açış Nutku’nda),
“Bizim prensiplerimizi, gökden indiği
sanılan Kitabların dogmalarile aslâ bir tutmamalıdır; biz, ilhâmlarımızı, gökden ve gaaipten değil,
doğrudan doğruya hayâttan almış bulunuyoruz!” diye haykırmıştı…
Yine Mütehakkim Zümrenin bir başka siyâsî lideri olan 33
Dereceli Şükrü Kaya, Meclis kürsüsünden ve “Büyük Şef”i nâmına, “Kemalizmin
materyalist ve Dînlerin de, işlerini bitirmiş, vazîfeleri tükenmiş, yeniden
uzviyet ve hayâtiyet bulamıyan müesseseler olduğunu” îlân etmiş, “Mürteci
olmayı” “Kemalist İnkılâbın emirlerini yapmamak” olarak târif etmiş,
“Laiklikden maksadımız, Dînin memleket işlerinde müessir ve âmil olmamasını
têmîn etmekdir! Biz diyoruz ki, dînler, vicdânlarda ve mâbedlerde kalsın, maddî
hayât ve dünyâ işine karışmasın! Karıştırmıyoruz ve karıştırmıyacağız!”
sözleriyle, rûhunda fokurdıyan taşkın İslâm düşmanlığını açığa vurmuş,
Kemalizmin, Müslümanlığa cem’iyette hayât hakkı tanımamak emelinde olduğunu
göstermişti… (Mustafa Kemâl’in Hastalığı,
Ölümü, Cenâzesi, Yeni Söz,
31.12.2018/103’e mürâcaat)
Şimdi, Allâh’a, Rûhun Bekasına, yânî Uhrevî Hayâta îmân
ettiğini, bütün dînlere, hassaten Vahyî Dînlere hürmetkâr olduğunu iddiâ eden
HKEMBL (yânî İMBL’ye tâbi Masonluk), Mustafa Kemâl’i, Şükrü Kaya’yı ve
Kemalizmi reddetmedikce, onun samîmiyetine nasıl inanılabilir?
(Tesviye, Ocak 2010, sayı 79)
HKMEBL’nin
nâşiriefkârı Tesviye’nin 100. sene
sayısı… 1909’da “Liberal” Masonluğa tâbi olarak têsîs edilen ve İMBL tarafından
tanınmıyan Osmanlı ve Kemalist Rejim Masonluğunun târihine iftihârla sâhib
çıkıyorlar… O Masonluğun açıkça Materyalist ve dîn düşmanı temâyülü ortadayken,
Allâh’a, Âhirete, v.s. inandıklarına dâir iddiâları ciddîye alınabilir mi? Ne
yazık ki Masonluk da, aynen Sabataîlik gibi, Münâfıklığı dîn hâline
getirmiştir!
***
Masonlukta gizlilik
bir esâs değil midir?
Masonluk, bir taraftan, sâliklerine
“sır saklama” husûsunda en ağır yemînleri yaptırırken, dîğer taraftan,
“Hâricîler”e müteveccih propagandasında, “gizli cem’iyet” olmadığını iddiâ
ediyor…
Bu iddiâya inanabilmemiz, şu iki şartla mümkün olabilirdi: 1)
Mason Arşivini “Hâricî” araştırmacılara açsınlar; 2) Her Locanın Âzâlarını,
İnternet Sitelerinde îlân etsinler…
Hâlbuki Anderson Nizâmnâmesi, Masonlara şu tenbîhâtta bulunuyor:
“Sözlerinizde, hareketlerinizde öyle dikkatli ve ihtiyatlı
olunuz ki en zekî ve ferasetli yabancı bile öğrenmesi ve keşfetmesi câiz
olmıyan şeylerin farkına varmasın; bazı defalar muhavereyi o suretle başka
mevzulara intikal ettiriniz ki, muhterem kardeşliğimizin şerefini temin etsin.
[…]
“Hele locanızın işlerine ve saireye dâir âilenize,
dostlarınıza ve komşularınıza hiçbir şey duyurmamalısınız.” (DTM 1965: 38, 39)
“Laiklik, Masonluğun bir yavrusudur”
Laiklik, Mason Akâidinin
rükünlerinden biridir ve bu umdeyi Beşeriyet Âlemine kendilerinin hediye
ettiklerini iddiâ ediyorlar:
• 1930 ve
1931 senelerinde iki devre Vefâ Mahfili’nin Üstâd-ı Muhteremliğini deruhde eden
Mehmet Ali Haşmet (Kırca)’nın (Filibe, 1889 – İstanbul, 1968), 1933 senesinde,
Vefâ Mahfili’nin têsîsinin 25. senedevriyesi münâsebetiyle îrâd ettiği
nutuktan:
“25 sene Vefa, 25 sene Türk Masonluğu, bugün bile Papanın
tesir ve entrikaları altında kara bir taassuba doğru yürüyen Garp Âleminin
gözlerini kamaştıracak kadar aydınlıklar yaratmıştır.
“Âdem evlâtlarını birbirine düşüren, şuur ve vicdanlara
kelepçe vuran dinî dogmatizmi korumak ve yaşatmak vazifesiyle kendini mükellef
tutan din bekçilerini kökünden kazıyarak düşünüş ve inanış tarzlarımızda bizi
geniş bir hürriyete kavuşturan laik zihniyet, benim görüşüme göre, Masonluğun
bir yavrusudur. Son 25 sene içinde Garbın kara bulutlu soğuk iklimlerinde heder
olmak vaziyetine düşen insanlığın bu güzel çocuğu, BÜYÜK TÜRK’ün güneşli ve
feyizli topraklarında canlandı ve gürbüzleşti Üs…ım! (Türk Masonluğuna vefa)
günü demek olan bu yıl dönümünde, bu yavruyu elinden tutup yaşatan o büyük önlüklü
ve önlüksüz Türk Masonlarını saygı ve minnetle selâmlamak, ihtisasatımın en
önünde gelen duygulardandır.” (Muhittin Celâl Duru tarafından hazırlanan Vefa 25 Yaşına Girerken… 1909-1933
ünvânlı kitab, İstanbul: Fazilet Matbaası, Galata Yüksek Kaldırım 66, 1933, s.
42)
• “Masonluk çıktığı vakit Laiklik yoktu. Bu prensip,
Masonların ve Mason gibi düşünenlerin insanlığa getirdikleri bir hizmettir.”
(Ziya Umur, “Masonlukta Müsamaha”, Mimar
Sinan, İstanbul, 1980, sayı 35, s. 22)
DEVAM EDECEK