Dolar (USD)
34.06
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2827.87
BIST 100
9870.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yahûdîlik-Masonluk münâsebeti (6)

Ya Deizm?

“Liberal” Masonlar ise, Egeran’ın “Hümanizm” olarak târif ettiği anlayışı, “Deizm” olarak tâbir ediyorlar:

“Sokratın müşahhas bir Allah kabul etmeyişi gibi, Masonlar da Allahı tek ve umumî mantikî bir kuvvet olarak, deist felsefenin sınırları içinde kabul etmektedir. Masonluk, ateist (Allahsız) değildir, fakat Théiste yani gelenekçi ve duygucu bir etki ile Allahı kabul eden bir meslek de değildir. Masonlar Allahı akla ve tecrübeye dayanak kabul ettikleri için deisttirler. Masonlar, Allahı insan vasfında, yaratıkların işlerini arzusu ve iradesine göre yürüten bir kuvvet olarak kabul etmemekte, Allah mefhumunu antropomorfizmden kurtarmaktadır. Masonluk, Allahın varlığını mantıken kabul etmekte ve fakat nasıl bir kuvvet olduğunu izah etmemekte ve agnostik felsefenin ‘bilinemez’ hükmünü kabul etmekle doğmatizm’den, taassuptan kurtulmak yoluna sapmaktadır.” (DTM 1965: 129)

Masonluğun ulûhiyet telakkîsi, ister “Hümanizm”, ister “Deizm”, isterse “Panteizm (Vahdet-i Vücûd)” tâbirleriyle ifâde edilsin, son tahlîlde, bunların hepsi de örtülü veyâ Münâfık Ateizmdir. Zîrâ, Masonların kabûlüne göre, ismi konulamıyan, insanla hiçbir münâsebeti olmıyan, onu irşâd etmiyen, ona hayâtının mânâsını öğretmiyen, onu sevmesi, mükâfat veyâ mücâzatla amellerinin karşılığını vermesi bahis mevzûu olmıyan o “yaratıcı kuvvet”in insan hayâtında hiçbir müşahhas rolü, yeri yok demekdir; insanın hayâtı noktainazarından varlığı ile yokluğu birdir… Netîce olarak, bu anlayış, Ateizm, Materyalizm, Laiklik demekdir; dîğer tâbirle, insanoğlunun, kendini Allâh’tan müstağnî addetmesi şeklindeki muazzam tekebbürün, haddinibilmezliğin bir tezâhürüdür. Deist, Hümanist, Panteist, Materyalist feylesofların bu muazzam dalâletine karşı kalbi isyânla dolan Pascal, şu canhırâş feryâdı koparmıştır:

“Hayır! Bana feylesofların değil, Peygamberler’in Allâh’ı lâzım!”

Aslında kendisine “şâh damarından daha yakın olan” o Vedûd, Şefkatli, Rahîm, Rahmân Allâh’ı bütün sıcaklığıyle gönlünde hissedemiyen insan ne büyük ziyândadır!

1_b9610aa536c5ed889ffbfb378ed1dbed.jpg

• Gerçek Yüzüyle Masonluk, Ankara: Başnur Matbaası, 1972, 16x24 cm, 187 s.

• Güncelleşen Masonluk, İstanbul, 2000, 227 s. (http://urun.gittigidiyor.com/kitap-dergi/guncellesen-masonluk-enver-necdet-egeran-n-49177771; 4.5.2015)

• Eski Büyük Üstad Enver Necdet Egeran’ın Bazı Konuşmaları, İstanbul: Güzel İstanbul Muhterem Locası Yl., Savaş Matbaacılık, 1990, 104 s. (https://www.bitmezat.com/urun/7098022/eski-buyuk-ustad-dr-enver-necdet-egeran-in-bazi-konusmalari-guzel-istanbul-muh; 29.5.2024)

• Masonlukta Elli Yılım, 1999, 63 s. (https://www.bitmezat.com/urun/1435697/masonlukta-50-yilim-dr-enver-necdet-egeran-ithafli-ve-imzali-1999-63-s; 29.5.2024)

Egeran’ın bu eserleri içinde, biz, Masonluğun “gerçek” veyâ “içyüzünü” öğrenmek için, birinci sırada zikrettiğimiz kitabdan çok istifâde ettik…

***

Türkiye’deki iki Obediyans da aynı masonî mâzîye, binâenaleyh o mâzînin aynı dünyâ görüşüne sâhib çıkıyorlar

† Türkiye’deki iki Obediyans arasında, -tâbi olunan ana Obediyanslar ve lafzî münâkaşalar bir tarafa- esâs dünyâ görüşü bakımından bir fark bulunmadığına dikkat etmek lâzımdır. Bunu anlamak için, burada yaptığımız gibi, her iki tarafın akîdevî metinlerini birbiriyle mukayese etmekden mâadâ, şu vâkıa da büyük ehemmiyeti hâizdir:

Her iki Obediyans da, Türkiye Masonluğunun aynı târihine sâhib çıkıyor ve onunla iftihâr ediyor…

Binâenaeyh, bu hâl, bir taraftan, bu târih onları birleştiriyor, dîğer taraftan da, 1909 evveli ve sonrası ortak mâzî (tâ 1965-66’daki bölünmeye kadar olan mâzî), ortaya konulan fikirler, yapılan faâliyetler ve Mason şahsıyetlerin icrââtları îtibâriyle her ikisini birden bağlıyor demekdir.

Meselâ Selânikli Farmason lider Mustafa Kemâl, etrâfı içinde, “Evet, ahlâksız bir bedevînin İslâm denen o saçma ilâhiyâtı, hayâtımızı zehirliyen çürümüş bir leştir!” (“Benois-Méchin’in Mustafa Kemâl’e Atfettiği Söz Sahîh miydi?”, Yeni Söz, 6-7 Kasım 2017/1-2’ye mürâcaat) veyâ Meclis Kürsüsünden (1 Kasım 1937 Meclis’i Açış Nutku’nda), “Bizim prensiplerimizi, gökden indiği sanılan Kitabların dogmalarile aslâ bir tutmamalıdır; biz, ilhâmlarımızı, gökden ve gaaipten değil, doğrudan doğruya hayâttan almış bulunuyoruz!” diye haykırmıştı…

Yine Mütehakkim Zümrenin bir başka siyâsî lideri olan 33 Dereceli Şükrü Kaya, Meclis kürsüsünden ve “Büyük Şef”i nâmına, “Kemalizmin materyalist ve Dînlerin de, işlerini bitirmiş, vazîfeleri tükenmiş, yeniden uzviyet ve hayâtiyet bulamıyan müesseseler olduğunu” îlân etmiş, “Mürteci olmayı” “Kemalist İnkılâbın emirlerini yapmamak” olarak târif etmiş, “Laiklikden maksadımız, Dînin memleket işlerinde müessir ve âmil olmamasını têmîn etmekdir! Biz diyoruz ki, dînler, vicdânlarda ve mâbedlerde kalsın, maddî hayât ve dünyâ işine karışmasın! Karıştırmıyoruz ve karıştırmıyacağız!” sözleriyle, rûhunda fokurdıyan taşkın İslâm düşmanlığını açığa vurmuş, Kemalizmin, Müslümanlığa cem’iyette hayât hakkı tanımamak emelinde olduğunu göstermişti… (Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi, Yeni Söz, 31.12.2018/103’e mürâcaat)

Şimdi, Allâh’a, Rûhun Bekasına, yânî Uhrevî Hayâta îmân ettiğini, bütün dînlere, hassaten Vahyî Dînlere hürmetkâr olduğunu iddiâ eden HKEMBL (yânî İMBL’ye tâbi Masonluk), Mustafa Kemâl’i, Şükrü Kaya’yı ve Kemalizmi reddetmedikce, onun samîmiyetine nasıl inanılabilir?

2_ae6cbcc1cfcdd9a5ed37efed67903af2.jpg

(Tesviye, Ocak 2010, sayı 79)

HKMEBL’nin nâşiriefkârı Tesviye’nin 100. sene sayısı… 1909’da “Liberal” Masonluğa tâbi olarak têsîs edilen ve İMBL tarafından tanınmıyan Osmanlı ve Kemalist Rejim Masonluğunun târihine iftihârla sâhib çıkıyorlar… O Masonluğun açıkça Materyalist ve dîn düşmanı temâyülü ortadayken, Allâh’a, Âhirete, v.s. inandıklarına dâir iddiâları ciddîye alınabilir mi? Ne yazık ki Masonluk da, aynen Sabataîlik gibi, Münâfıklığı dîn hâline getirmiştir!

***

Masonlukta gizlilik bir esâs değil midir?

† Masonluk, bir taraftan, sâliklerine “sır saklama” husûsunda en ağır yemînleri yaptırırken, dîğer taraftan, “Hâricîler”e müteveccih propagandasında, “gizli cem’iyet” olmadığını iddiâ ediyor…

Bu iddiâya inanabilmemiz, şu iki şartla mümkün olabilirdi: 1) Mason Arşivini “Hâricî” araştırmacılara açsınlar; 2) Her Locanın Âzâlarını, İnternet Sitelerinde îlân etsinler…

Hâlbuki Anderson Nizâmnâmesi, Masonlara şu tenbîhâtta bulunuyor:

“Sözlerinizde, hareketlerinizde öyle dikkatli ve ihtiyatlı olunuz ki en zekî ve ferasetli yabancı bile öğrenmesi ve keşfetmesi câiz olmıyan şeylerin farkına varmasın; bazı defalar muhavereyi o suretle başka mevzulara intikal ettiriniz ki, muhterem kardeşliğimizin şerefini temin etsin. […]

“Hele locanızın işlerine ve saireye dâir âilenize, dostlarınıza ve komşularınıza hiçbir şey duyurmamalısınız.” (DTM 1965: 38, 39)

“Laiklik, Masonluğun bir yavrusudur”

† Laiklik, Mason Akâidinin rükünlerinden biridir ve bu umdeyi Beşeriyet Âlemine kendilerinin hediye ettiklerini iddiâ ediyorlar:

• 1930 ve 1931 senelerinde iki devre Vefâ Mahfili’nin Üstâd-ı Muhteremliğini deruhde eden Mehmet Ali Haşmet (Kırca)’nın (Filibe, 1889 – İstanbul, 1968), 1933 senesinde, Vefâ Mahfili’nin têsîsinin 25. senedevriyesi münâsebetiyle îrâd ettiği nutuktan:

“25 sene Vefa, 25 sene Türk Masonluğu, bugün bile Papanın tesir ve entrikaları altında kara bir taassuba doğru yürüyen Garp Âleminin gözlerini kamaştıracak kadar aydınlıklar yaratmıştır.

“Âdem evlâtlarını birbirine düşüren, şuur ve vicdanlara kelepçe vuran dinî dogmatizmi korumak ve yaşatmak vazifesiyle kendini mükellef tutan din bekçilerini kökünden kazıyarak düşünüş ve inanış tarzlarımızda bizi geniş bir hürriyete kavuşturan laik zihniyet, benim görüşüme göre, Masonluğun bir yavrusudur. Son 25 sene içinde Garbın kara bulutlu soğuk iklimlerinde heder olmak vaziyetine düşen insanlığın bu güzel çocuğu, BÜYÜK TÜRK’ün güneşli ve feyizli topraklarında canlandı ve gürbüzleşti Üs…ım! (Türk Masonluğuna vefa) günü demek olan bu yıl dönümünde, bu yavruyu elinden tutup yaşatan o büyük önlüklü ve önlüksüz Türk Masonlarını saygı ve minnetle selâmlamak, ihtisasatımın en önünde gelen duygulardandır.” (Muhittin Celâl Duru tarafından hazırlanan Vefa 25 Yaşına Girerken… 1909-1933 ünvânlı kitab, İstanbul: Fazilet Matbaası, Galata Yüksek Kaldırım 66, 1933, s. 42)

• “Masonluk çıktığı vakit Laiklik yoktu. Bu prensip, Masonların ve Mason gibi düşünenlerin insanlığa getirdikleri bir hizmettir.” (Ziya Umur, “Masonlukta Müsamaha”, Mimar Sinan, İstanbul, 1980, sayı 35, s. 22)

DEVAM EDECEK