Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (59)
Dünyâya istikâmet verenler, hep gizli cem’iyetlerdir
Pierre Mariel (Pâris, 15.5.1900 – a.y.,
22.10.1980), muhtelif sâhalarda eser vermiş pek velûd bir mason müelliftir. 2.
Cihân Harbi senelerinde Yahûdi aleyhdârı iken, bilâhare Tashîh Edilmiş İskoç
Riti’nin (Le Rite écossais rectifié)
bir Locasına intisâb etmiş, Masonlukta çok ileri giderek, meşhûr Mason
müellifleri Paul Naudon, Jean Baylot ve daha birkaç Birâderiyle berâber,
(Muntazam Masonluğu temsîl eden) Fransız Millî Büyük Locası’na (La Grande Loge nationale française) tâbi
Villard de Honnecourt Araştırma Locası’nı têsîs etmiş ve bunun Üstâd-ı
Muhteremliğini deruhde etmiştir. (Bu Loca, Türkiye’deki İngiltere’ye tâbi
Masonluğun -22 Ağustos 1965’te, 40 Âzâyle mahdûd olarak têsîs edilen- Mimar
Sinan Araştırma Locası’nın bir benzeri olsa gerek…) Temmuz 1976’da, Martinist
Tarîkatin Yüksek Şûrâsı’na Âzâ intihâb edilmişti.
Bizim
istifâde ettiğimiz bir eseri, Fransa’da
Farmasonlar ismini taşıyor. Bu eserinde, Masonluğun “Demokrasi” kisvesi
altında nasıl Fransa’nın siyâsî hayâtı üzerinde nüfûz têsîs ettiğine dâir
[tabiî, bu yorum bize âiddir] câlib-i dikkat bir hâdise naklediyor:
Fransa’da
1848 İhtilâli esnâsında teşkîl edilen Muvakkat Hükûmetin 11 Âzâsı Farmasondu:
Ledru-Rollin, Arago, Garnier-Pagès, Crémieux, Marie, Pagnère, Louis Blanc,
Marrast ve Albert. II. Cumhûriyet îlân edilir edilmez, bir Mason hey’eti, Mason
kıyâfetiyle (önlükler ve kordonlar –sautoirs-
ile) ve ellerinde Mason bayrakları olduğu hâlde Muvakkat Hükûmeti tebrîk
ziyâretine gidiyor. Adliye Vekîli, Hâkim Büyük Âmir Üstâd-ı Âzam, Siyonist
Lideri Adolphe Crémieux, onlara hitâben îrâd ettiği nutukta: “Cumhûriyet,
Masonlukta mündemicdir (La République est
dans la maçonnerie)” diyor ve nutkunun devâmında, Cihânşümûl Cumhûriyet’i (la République universelle) têsîs
edinciye kadar dünyânın her tarafında mücâdele edeceklerini, ihtilâller
çıkaracaklarını, hükûmetleri devireceklerini îmâ eden beyânâtta bulunuyor…
(Pierre Mariel, Les Francs-maçons en
France, Verviers –Belçika-: Éditions Marabout, 1972, pp. 85-87)
Bir
dîğer Farmason müellif, Serge Hutin (Paris, 2.4.1929 – Prades, 1.11.1997), ondan şu tesbîti naklediyor:
“Hakîkatte,
her devirde ve şu ânda her devirden daha fazla, dünyâya istikâmet verenler,
gizli cem’iyetlerdir. (En réalité, de
tous temps –et maintenant plus que jamais-, les sociétés secrètes mènent le
monde.)” [Cümlenin son kısmındaki “mener
le monde” tâbiri, “dünyâya hükmedenler”, “dünyâyı güdenler” şeklinde de
ifâde edilebilir.] (Pierre Mariel, L’Europe
païenne du XXe siècle – Le Paganisme du XXe siècle – XX.
Asrın Müşrik Avrupa’sı – XX. Asırda Müşriklik”, Paris: La Palatine, 1965,
p. 170; Serge Hutin, Gouvernants
invisibles et sociétés secrètes –Görünmiyen İdâreciler ve Gizli Cem’iyetler-,
Paris: Éditions J’ai Lu, 1972, p. 4)
Alain Guichard da, W. Wilson’ın Farmason olduğunu kaydediyor
Yukarıda,
Masonların müzâheretiyle kaleme aldığı Farmasonlar
isimli eserine atıfta bulunduğumuz Alain Guichard’ın mezkûr eserinde
rastladığımız câlib-i dikkat bir bilgi de, Cem’iyet-i Akvâm ve Woodrow Wilson
hakkındadır. Aşağıdaki pasajdan, Cem’iyet-i Akvâm projesinin, Wilson (ve
Siyonist avenesi) ile Farmasonluk tarafından ortaklaşa gerçekleştirildiğini
öğreniyoruz. Müellif, bu meyânda, Wilson’ın da Mason olduğunu kaydediyor.
“Sulhden
sonra teşkîl edilebilecek bir Cem’iyet-i Akvâm’ın ilk taslağı, Haziran 1917’de
ortaya çıktı. (En juin 1917 apparaît la
première ébauche de ce que pourrait être, après la paix, une Société des Nations.)
“Bu
maksadla, [Fransa Meşrik-ı Âzamı’nın merkezi olan] Cadet Sokağı’nda, Fransa
Meşrik-ı Âzamı Üstâd-ı Âzamı Georges Corneau ile Fransa Büyük Locası Üstâd-ı
Âzamı General Peigne’in riyâseti altında, ABD Cumhûr Reîsi Wilson Birâder
tarafından teşvîk edilen ve Îtilâf Devletleri ile Tarafsız Devletlere mensûb
yirmi kadar Obediyansı bir araya getiren bir Mason Kongresi akdedildi. (Encouragé par le président des États-Unis,
le frère Wilson, un congrès maçonnique où sont représentées une vingtaine
d’obédiences alliées et neutres, se tient rue Cadet sous la présidence du grand
maître du Grand Orient, Georges Corneau, et du grand maître de la Grande Loge
de France, le général Peigne.)
“Wilson’dan
mülhem müstakbel Cem’iyet-i Akvâm’ın Mîsâkı, işte bu kongrede ortaya
konulmuştur. (C’est au cours de cette
manifestation qu’est présentée la charte de la future SDN, inspirée par Wilson.)”
(Guichard 1969: 187)
Siyonistler
ve Farmasonlar (ki, ikisi birbirinden ayrılamıyor), têsîs hazırlıklarından
îtibâren Cem’iyet-i Akvâm’da pek nüfûzlu oldukları gibi, Birleşmiş Milletler
Teşkîlâtı’nda da aynı ağırlıklarını muhâfaza ettiler. Bu husûsta şöyle bir
bilgi var:
“Birleşmiş
Milletler’in her kıt’adan temsîlcilerinin %65’i, Localara kayıdlı bulunuyorlar.
(65% des représentants de l’ONU, sur tous
les continents, appartiennent à des loges.)” (Les Francs-maçons, Paris: Éditions C.A.L., Collection L’Histoire
des idées, des héros, des sociétés de la France secrète et de l’Occident, 1970)
İnsanlığın sonunu hazırlıyan cinsî sapıklık bayrakdârları
“Bir ahlâk mektebi” olmakla
öğünürler, fakat şu övündükleri şeylere bak: nikâhsız berâberliği (union libre, concubinage), kürtajı
(hâmileliğin gönüllü olarak sonlandırılmasını), sapık evliliği (ki onlar buna
mürâîce “herkes için evlilik –mariage
pour tous-” diyorlar!) meşrûlaştırmışlar! Dîğer taraftan da, İnsan Hakları
tarafdârı geçiniyorlar! İnsanın tabîatine, fıtratına bu kadar zıdd olan, bütün
beşerî münâsebetleri altüst eden, en ulvî güzellikleri, fazîletleri, ahlâkî
kıymetleri berhavâ eden, bu kadar müstekreh, bu kadar denî, çirkef, rezîl
şeyler nasıl oluyor da bir “İnsan Hakkı” kabûl edilebiliyor?
Biz, Avrupa’da biteviye hayâ,
iffet, nâmûs hislerini tahrîb etmelerine, fuhşu yaygınlaştırmalarına esef
ederken, onlar, çeşid çeşid cinsî sapıklığı meşrûlaştırıp (“Medenî Kânûn”larına
dâhil edip) bütün dünyâyı da peşlerinden sürüklemiye çalışarak, denâatin had
derecesine ulaştılar! İşi o raddeye vardırdılar ki –insanların hakîkatleri
öğrenmesinden ödleri koptuğu için- “Yahûdi jenosidi”, “Ermeni jenosidi”
iddiâlarını sorgulamayı suç hâline getirdikleri gibi, aynı sahtekârlık ve
fanatizmi cinsî sapıklıkların, fuhşun, zinânın, iffetsizliğin tenkîdine de
teşmîl ettiler!
Vahyin nûrundan mahrûm kalan
insanoğlu ne büyük dalâletlere sapıyor!
Ve her fırsatta Avrupa
Birliği’ne aşk îlân eden, millî şahsıyetimizi ve târihimizi görmezlikden
gelerek Türkiye’yi o dalâlet âlemine dâhil etmiye çalışan şu “Müslümanlar”a da
bin kerre yazıklar olsun! O beldelerin daha nice ahlâksızlıkların yatağı olduğunu
bilmiyor musunuz? Avrupa Medeniyetinin asırlardır Mazlûm Dünyânın kanıyle
beslendiğinden habersiz misiniz? Geçmişteki zulümleri yetmiyormuş gibi,
emperyalist siyâsetleri devâm etmiyor mu? Hayâsızca gözlerimizin içine bakarak
İsrâil’in jenosidci harbini destekliyen mücrimler bunlar değil mi? “Millet-i
Sâdıka” ile aramızı açıp sonra da bize “Ermeni jenosidi” yalanını dayatan bunlar
değil mi? Kıbrıs’ı elimizden almıya çalışanlar bunlar değil mi? Hattâ,
hepimizi, millî, târihî şahsıyetimizle yok etme emeli güden bunlar değil mi?
Haydi Sabataîsini, Masonunu, Kemalistini, her renkden Avrupacısını anladık; ya
size ne oluyor? Bu kadar mı kör, bu kadar mı idrâksizsiniz? İşte bunun da bir
“sapık evlilik” olduğunu anlıyamıyor musunuz? (Lutfen, Fransa Cumhûr Reîsi Jacques
Chirac’ın, 15 Aralık 2004’te kendisiyle TF1 televizyon kanalında yapılan
mülâkatta, Türkiye’nin AB’ye dâhil olabilmesi için, AB nâmına Türkiye’ye karşı
ileriye sürdüğü şartları, mülâkattan tercüme ettiğimiz başka pasajlar ve
îzâhatımızla berâber, Milletimize Revâ
Görülen Kültür Jenosidi kitabımızdan –Ankara: Hitabevi Yl., Mayıs 2014, ss.
599/612- okuyunuz! O mülâkattan sâdece şu cümleyi nakledelim –ki, Kemalizmin
bir asırdır tatbîk ettiği topyekûn kültür jenosidi siyâsetinin de bir
ifâdesidir-: “Türkiye’nin AB’ye girmesi, bizim arzû ettiğimiz her şeyi kabûl
etmesine, yânî kendi kâidelerini, değerlerini, hayât tarzlarını derinlemesine
değiştirmesi şartına bağlıdır.”)
(https://www.lisez.com/ebook/ce-que-la-republique-doit-aux-francs-macons-2e-edition/9782412061084; 6.8.2024)
Farmason Yahûdi müellifi Laurent Kupferman’ın bir dîğer Farmason
müellif olan Emmanuel Pierrat ile ortaklaşa têlif ettiği kitabın kapağı:
Üzerinde, Fransa’da Masonluğun damgasını taşıyan reformların bir kısmı
zikrediliyor… (Mücâdele edilmezse) İnsanlık Âlemini izmihlâle götürebilecek
birçok ahlâksızlığın meşrûlaştırılmasının fâili olduklarını iftihârla îlân ediyorlar!
Dünyâ hamiyetli Müslümanlara muhtâc!
***
“Wilson Umdeleri”: Yine
ikiyüzlülük!
4 Mart 1913 – 4 Mart 1921
devresinde sekiz sene ABD’nin başında bulunmuş olan Woodrow Wilson, 8 Ocak
1918’de, Amerikan Kongresi huzûrunda îrâd ettiği bir nutukta, Cihân Harbi
sonrasında Avrupa’ya ve dünyâya yeni bir nizâm vermeyi hedef alan 14 maddelik
bir program ortaya koymuş, bu program “Wilson’ın 14 Maddesi (les quatorze points de Wilson) veya
“Wilson Umdeleri” ismiyle meşhûr olmuş ve bir kısmı tatbîk edilmiştir. Tatbîk
edilenler cümlesinden olarak, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun tasfiye
edilerek yerine Macaristan ve Çekoslovaya gibi yeni Devletlerin kurulması ve
Romanya, Sırbistan, İtalya gibi Devletlerin hudûdlarının –eski İmparatorluk
sâhası içinde- genişletilmesi, bu meyânda, Almanya üzerinden –Dantzig
vâsıtasıyle- Baltık Denizi’ne açılan müstakil bir Polonya’nın têsîsi,
Belçika’nın, Romanya’nın, Karadağ’ın istiklâllerinin muhâfazası ve işgâl
edilmiş arâzîlerinin kendilerine iâdesi, Alman ve Osmanlı İmparatorluklarının
tasfiyesi gibi projeler tahakkuk ettirilmiştir.
Wilson’ın Programı, ayrıca,
“gizli diplomasi”nin reddi, açık denizlerde serbest seyrüsefer, serbest ticâret
ve bir Milletler Cem’iyeti’nin (Cem’iyet-i Akvâm’ın) teşkîli gibi esâslar da
ihtivâ ediyordu. Bunlardan Cem’iyet-i Akvâm 1919 Versay Muâhedesine dâhil
edilerek kuvveden fiile çıkarılmışsa da, bu teşebbüsde öncü rolü oynıyan ABD
teşkîlâta âzâ olmamıştır. Mâmâfih, 1919 Nobel Sulh Mükâfâtına, bu “büyük
hizmet”inden dolayı Wilson lâyık görülmüştür.
14 Maddeden altıncısı pek
şâyân-ı hayrettir: Bolşevik Rusya’nın can düşmanı olması lâzım gelen, daha
doğrusu öyle propaganda edilen Kapitalist Amerika, Bolşevik Rusya’nın arâzî
tamâmiyetinin tanınmasını, işgâl altındaki bütün arâzîlerinin boşaltılmasını,
Rusya’daki yeni rejimin tanınmasını, rejimi yüzünden Rusya’ya herhangi bir
zorluk çıkarılmamasını, hattâ “kendisine, ihtiyâcı olabilecek ve arzû
edebileceği her çeşid yardımın yapılmasını (lui
assurer l’aide de toute sorte dont elle pourra avoir besoin et qu’elle pourra
souhaiter)”, dahası, ona “akıllıca ve cömerdce sempatiyle muâmele
edilmesini (la traiter avec sympathie
intelligente et généreuse)” taleb etmektedir… Üstelik o Bolşevik Rusya,
Orta Asya ve Kafkaslar’daki birçok Müslüman-Türk memleketi ile daha birçok
milletin vatanlarını yutmuştur! Wilson ve Siyonist avenesi, Filistin’i bin
küsûr senedir vatan edinmiş Müslüman Arablar gibi, Bolşevik Rusya’nın
boyunduruğu altındaki on milyonlarca Türkü ve sâir milletleri de yok
farzediyor! Kudsî “adâlet” kelimesi dahi, ellerinde bir istismâr vâsıtasıdır!
Yapılan ikiyüzlü propagandaya
aldanınca çok şaşırtıcı olan bu madde, Çarlık Rejiminin, başta Amerika olmak
üzere dünyânın muhtelif memleketlerindeki Siyonist para babalarının yardımını
arkasına alan Menşevik ve Bolşevik Yahûdiler tarafından devrilmiş olduğunu
nazar-ı dikkate alınca hiç de şâyân-ı hayret olmuyor! (Bu mevzûda, Mart 1979’da
Yeni Devir gazetesinde tefrika edilen
Sovyetler Yahûdi Aleyhdârı mı, Âleti mi? başlıklı geniş araştırmamızda mevsûk
tafsîlât mevcûddur.)
Wilson’ın 5. Maddesi,
müstemleke arâzîleriyle alâkalıdır:
“Bütün müstemleke arâzîlerinin
mes’elelerinin, şu umdeye istinâd edilerek, serbest, âşikâr, kat’iyen bîtaraf
bir sûrette hâlli: Hükümrânlığa dâir bütün mes’eleler üzerinde durulurken,
alâkadâr toplulukların menfâatleri de, hangi hükûmet bahis mevzûu ise onun
hakkâniyetli talebleri kadar dikkate alınacaktır. (Un ajustement libre, ouvert, absolument impartial de tous les
territoires coloniaux, se basant sur le principe qu'en déterminant toutes les
questions au sujet de la souveraineté, les intérêts des populations concernées
soient autantpris en compte que les
revendications équitables du gouvernement dont le titre est à déterminer.)”
Birçok
müstemleke halkı, bu maddeye ve “14 Madde”nin umûmî başlığı olan “milletlerin
kendi istikbâllerini tâyîn hakkı” esâsına bakarak, istiklâllerine kavuşacakları
ümîdine kapılmışlardır. Fakat ne İngiltere, ne Fransa, ne de sâir Avrupa
Devletleri müstemlekelerinden vazgeçmişlerdir. Buna rağmen, bu müstemlekeci
Devletlerin Harbi kazanmasında tâyîn edici bir hisse sâhibi olan Wilson, bu
vazıyete îtirâz etmemiş ve müstemlekeci Devletleri müstemlekelerine hürriyet
vermiye zorlamamıştır… (Bittabi, sûretâ îtirâzın bir kıymeti yoktur; bu da, bir
ikiyüzlülük tezâhürüdür!) Dahası, Bolşevik Rusya’nın boyunduruğu altında
yaşıyan ve nüfûsları on milyonları bulan mazlûm milletleri bütünüyle görmezden
gelmiş, hattâ onları Bolşevik boyunduruğu altında yaşamıya mahkûm etmiştir!