Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (46)
Lloyd George: Türk düşmanı
Siyonizme
harâretle hizmet eden ve bununla alenen iftihâr eden bu siyâsetci, aynı zamânda
müdhiş bir Türk düşmanı olmasa, bu hâl bizi şaşırtırdı. Nitekim, İngilizce Wikipedia Anskilopedisi’nin Field Marshal Sir William Robertson: Chief
of the Imperial General Staff in the Great War ünvânlı (1. Cihân Harbinde
İngiliz Orduları Başkumandanı Staff hakkındaki) kitabın (Westport, CT: Praeger,
1998) müellifi David R. Woodward’dan naklettiği şu tesbît, onun bu zihniyetini
anlamak için kâfîdir:
“Lloyd
George, Osmanlı İmparatorluğu’nun yok edilmesini, İngilizler nâmına, Cihân
Harbinin başlıca gâyesi hâline getirmek ve bu meyânda, Kudüs’ün zaptı gibi
gösterişli bir hamleyle, efkârıumûmiyeye têsîr etmek istiyordu…” (https://en.wikipedia.org/wiki/David_Lloyd_George; 20.7.2024)
O, aynı
Harbde İngiltere’nin müttefîki olan Rusya’da Çarlık rejiminin devrilmesinden de
büyük memnûniyet duymuştu. (https://en.wikipedia.org/wiki/David_Lloyd_George; 20.7.2024)
Dikkat
edilirse, bu iki hedef de, bütünüyle Siyonist Emperyalizminin en mühim
stratejik hedefleriydi ve muvaffak da oldu…
Nasıl oldu
da muvaffak oldu?
Bunun
başlıca sebebi, bizim, hey’et-i mecmûamız îtibâriyle, asırlardır Kur’ânî
Müslümanlıktan bîhaber, müsbet ilimlerden ve maâriften bîhaber, dünyâdan
bîhaber, sinsi düşmânlarımızdan bîhaber ve teşkîlâtsız, darmadağınık bir hâlde
derin uykulara gömülmüş olmamızdır…
Yarım
asırdan fazla bir zamândan beri devâm eden araştırmalarımız ve tefekkürümüz,
bizi bu cevâba götürüyor. Üstelik, Yüce Rabb’imizin îkâzına (Râd Sûresi: 11)
rağmen, başımıza gelen onca felâkete rağmen, hâl ve hareketimizi
değiştirmediğimiz için, yeni musîbetlere uğramamız kaçınılmaz görünüyor.
Nitekim, yaşamakta olduğumuz Gazze fâciası, daha dün yaşadığımız Maraş
zelzelesi, sürüp giden ahmaklık ve ahlâksızlığımızın netîceleri değil midir?
Lloyd George and Winston Churchill in
1907
(https://en.wikipedia.org/wiki/David_Lloyd_George; 20.7.2024)
Bir buçuk asırdır devâm eden Filistinli jenosidinin
mes’ûllerinden, Siyonist Emperyalizmine büyük hizmetleri dokunmuş, fanatik Türk
düşmanı iki İngiliz Başvekîli: Lloyd George ve Churchill…
***
Lloyd George: Fuhuş
düşkünü
İngilizce Wikipedia Ansiklopedisi’nin onun
hakkında kaynak göstererek verdiği mâlûmâttan, Siyonizm âşığı bu siyâsetcinin,
iffet, nâmûs, hayâ hislerinden mahrûm, alabildiğine fuhuş düşkünü (seksomanyak)
pek müptezel bir şahsıyet olduğu anlaşılıyor. Düşüp kalktığı –kendisi kadar
düşük- kadınların haddi hesâbı yokmuş… Kadınların evli olması bile onu
durduramıyormuş… Meselâ “1890’lu senelerde bir parlamenter meslekdaşının
karısıyle uzun bir alâkası olmuş”… En fenâsı ise, iffetsizliğini
meşrûlaştırması ve bununla iftihâr etmesi… Üstelik, bunu, (kocasının
rezîlliklerine sesini çıkarmadığına bakılırsa, demek ki onun ayarında birisi
olan) karısına yazdığı bir mektubda dile getiriyor:
“Benim zaaflarım olduğunu söylüyorsunuz. Bu hâl,
yaşamış olan herkes için cârîdir ve adam ne kadar büyükse, zaafları da o kadar
büyükdür. Ancak basît, sıkıcı insanların zaafı olmaz.(You say I have my
weakness. So has anyone that ever lived & the greater the man the greater
the weakness. It is only insipid, wishy washy fellows that have no
weaknesses" (Woodward,
David R., "Munitions, Compulsion, and the Fall of Serbia", Lloyd
George and the Generals, Routledge,
2014, 2nd ed., p. 35; https://en.wikipedia.org/wiki/David_Lloyd_George; 20.7.2024)
Yusuf Hikmet Bayur
da, Mâbûdu için aynı şeytânî mantığı kullanıyordu
1927-1928
ve 1932-1933 senelerinin Riyâset-i Cumhûr Umûmî Kâtibi, 1933-1934’te Maârif
Vekîli, ayrıca İnkılâb Târihi Hocası Prof. Hikmet Bayur’un (İstanbul, 1891 –
a.y., 6.3.1980) aşağıdaki mantığının ilhâm kaynağı, Lloyd George olabilir;
aradaki muvâzîlik âşikârdır:
“…Atatürk, tarih boyunca, İslâm'dan
önce ve sonra, Türklüğe şan kazandırmış büyük adamların pek çoğu gibi içki ve
eğlenceyi normali aşan bir ölçüde severdi; daha Manastır İdadisinde [Lisesinde]
iken rakıya başlamış olduğunu, oradan Selânik'e sılaya gittikçe eğlence
yerlerine devam ettiğini, bazı kızlara tutulduğunu veya öyle sandığını […]
vesaire anlatırdı.
“Bunları geçmişteki Türk büyüklerinde
olduğu gibi taşkın bir vücut, ruh ve zekânın her yöne taşan belirtileri saymak
gerekir. Bu yaradılışta bir adamın İstanbul çevresine girince başlangıçta
eğlencelere dalmış olmasını olağan saymalıdır.” (Hikmet Bayur, Atatürk; Hayatı ve
Eseri; Doğumundan Samsun'a Çıkışına Kadar, Ankara: T. Tarih Kurumu Yl.,
1990 –yazılışının bittiği târih: 1963-, ss. 9-10; “Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi”, Yeni Söz, 27.3.2019/187’den)
Fransa’nın Mason
Devlet Adamlarının Siyonizme desteği
Fransa’daki
Mason Devlet adamlarının Siyonizme desteği üzerinde dururken, evvel emirde,
Fransa’nın, beynelmilel planda İsrâil Devleti’ne götüren adımların atıldığı
senelerde, III. Cumhûriyet rejimiyle idâre edildiğini ve husûsen bu rejimin
hâkim olduğu devrede (1870 – 1940), Mason Üstâdı Celil “Laiktez”in (Türkiye’de Masonluk Tarihi’nin 1.
Cildinde; Yeni Söz, 30.12.2017/11)
İttihâd ve Terakkî Türkiye’si için söylediği gibi, bir “Mason Devleti” hâline
gelmiş bulunduğunu göz önünde bulundurmak lâzımdır. Parlamentoda yüzlerce
sandalye Farmasonlar tarafından işgâl edildiği gibi, teşkîl edilen Hükûmetlerde
de, her sefer, birkaç Farmason Vekîle yer verilmesi, bir kâide hâline gelmişti.
Vaz’edilen kânûnlar dahi, evvelâ, halkın nazarlarından uzakta, Localarda
müzâkere ediliyor, Memleketin bütün mühim işleri Localarda görüşülüyor, tâkîb
edilecek siyâsete Localarda karâr veriliyordu. (Mareşal Pétain’in müsâdere
ettirdiği Mason Arşivi’ni tedkîkle de vazîfelendirilmiş titiz bir araştırmacı
olan, iddiâlarını müsbit vesîkalara, delîllere dayandırmıya büyük îtinâ
gösteren Henry Coston’un -Pâris, 20.12.1910 / Caen, 26.7.2001- bilhassa şu iki kitabı, Fransa’da
III. Cumhûriyet devrindeki Farmason tahakkümü
hakkındadır: La République du
Grand Orient –Meşrik-ı Âzam Cumhûriyeti-, Paris: Lectures Françaises, numéro spécial, 1963, 302 p. ve Saint-Pastour
–Coston’un nâmımüsteârı-, La
Franc-Maçonnerie au Parlement -Parlamentoda Farmasonluk-, Paris: Documents
et Témoignages, 1970, 192 p. Kezâ, yukarıda, Jacques Mitterrand ve Fred Zeller
gibi Üstâd-ı Âzamların da, neşrettikleri kitablarda, bu vâkıa ile iftihâr
ettiklerini görmüştük.)
Burada,
sâdece, 1910’lu senelerde, III. Cumhûriyet’in Siyonizme desteğinde öne çıkan
iki isim üzerinde duracağız: Stephen Pichon ve Jules Cambon…
“Second
gouvernement Clemenceau en novembre 1917.” (Le
Petit Journal, Supplément illustré, 2.12.1917; (https://fr.wikipedia.org/wiki/Stephen_Pichon; 27.6.2024)
16 Kasım 1917’de teşkîl edilen 2. Clemenceau Hükûmetinde,
Hâriciye Vekîlliği (Ministère des
Affaires Étrangères), yine, -Siyonizmi destekliyen Farmason siyâsetci-
Stephen Pichon’un uhdesine verilmişti…