Dolar (USD)
34.06
Euro (EUR)
38.09
Gram Altın
2827.30
BIST 100
9864.24
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (44)

y1_c14899a4c24d2087fbc2648a2f054de2.png

Rahmetli Kâzım Karabekir’in, –evinin devâmlı tarassud altında tutulduğu, evine baskınlar yapıldığı, şahsî not ve evrâkı ile berâber, baskıdaki kitabının matbaadan müsâdere edildiği- Kemalist Totaliter Rejimin “Ebedî Şef” devrinde, neşrine müsâade edilmiş bir kitabının kapağı ve bunda, Masonluk hakkındaki ibretâmîz müşâhedelerini îzâh ettiği Faslın başı…

***

Masonluk, müstemleke siyâsetinin bir âleti

“İşgal edilen yerleri az kuvvetle elde tutabilmek ve müstemleke olmağa istidadı olan başka yerleri kolayca işgal edebilmek için masonluğun ilmî ve insanî gibi gösterilen şiarını bir maske olarak kullanmayı pek faydalı bulmuşlardı. Meselâ İngilizler; Hindistan’a ayak basar basmaz oradaki hükümdar, raca, prens… gibi ileri gelenleri masonluk teşkilâtına aldılar. Her tarafta açtıkları mükellef ve her türlü konforu havi localarda bu zatlara büyük itibarlar ve menfaatler göstererek kendilerini İngiliz mütefekkirleri ve siyaset adamları arasında ehemmiyetli mevki sahibi yaptılar. Onlara bir çok maddî menfaatler de gösterilmiş olduğundan çabuk yumuşadılar ve her türlü propagandaları kabule müstaid bir hale geldiler. […]

“İşte bu suretle on sekizinci asırda masonluk artık milletlerin hayat ve ölümü üzerinde müessir bir kuvvet haline gelmiş bulundu. Çünkü İngilizlerden başka Fransızlar da, İtalyanlar da, hattâ küçük miktardaki devletler de bu teşekkülü siyasî emellerine tam elverişli birer müessese haline koymuşlardı.

“Müstemlekelerinin genişliği, işe pek erken başlamaları, siyasî ve iktisadî büyük kudretleri dolayışile masonluk cephesinden İngiltere ve Fransa dünyanın her tarafında hâkim vaziyettedirler. Bunun pek mühim bir sebebi de ellerinde bulunan Musevilerin bu teşekkülde pek ziyade işe yaramalarıdır. […]

“(Meşrûtiyet’in ilânını müteakip) artık bütün memleket içinde Elâziz’e, Malatya’ya varıncıya kadar mason locaları açılmasına devam olundu. Az zamanda yalnız İstanbul’da 24 loca açılmış oldu. Bütün memlekettekilerin sayısı 58’i buldu. Masonluğun siyasî ve içtimaî mevki ve servet gibi bir takım menfaatlere bir basamak haline getirilmesi de onun maharetle örülmüş ağına düşmeyi kolaylaştırıyordu. […]

İnsanlarımızı emellerine âlet edecek teşkîlâta sâhibdirler

“Siyaset hayatında haricî kuvvetlerin tesiri pek yamandır: Bu kuvvetler, istediklerini istedikleri yerlerde yine o vatanın evlâdlarına yaptırabilecek kadar geniş teşkilâta sahiptirler.

Osmanlı’yı, Harbe sürüklüyorlar

“Localardaki Musevi vatandaşlar her şeyden önce şimdiye kadar olduğu gibi bu defa da iktisadî kazançlarını birinci planda tuttuklarından Osmanlı Devletinin harbe girmesini çok istiyorlardı. Çünkü memlekette ne kadar pahalanacak madde varsa ucuza toplıyarak stoklarını yapmışlardı. […]

“Musevilerin bu ticarî gayretlerine, İngilizlerin vâdettiği Filistin Yahudi Hükûmeti siyaseti de karışmıştı. Bunun için Osmanlıların da harbe karışarak hırpalanmasını ve bu suretle emellerinin tahakkukunu dört gözle bekliyorlardı. […]

“Demek ki Türk’ün gayri bütün unsurlar dört gözle Türklerin harbe girmesini bekliyorlardı. Çünkü Türk milletine ihtilâl, suikast, yangın, çalıp çırpma, ahlâkî ifsad… gibi bozgunluk âmillerinin serbestçe işlenilmesine harp en müsait bir saha idi. Bu suretle ‘Vatan ve insaniyete hizmet’ için ettikleri yeminlerini yerine getirmiş olacaklardı. […]

İngiltere ve Fransa, Türkiye’nin karşı cephede Harbe girmesi için çalıştı

“İngiliz ve Fransızların da bizim artık Almanların safında cephe almamızı istedikleri gazetelerinin beyanatından ve gizli propagandalarından anlaşılıyordu. Karargâhı umumî kısmında bunu daha geniş göreceğiz. […]

“Demek ki bütün gayretler, bütün himmetler Osmanlı devletinin bu günlere düşürülmesi için imiş!...

“Görülüyor ki Cihan harbinde ve mütarekede masonluk bu suretle müessir kuvvet olarak kendine düşen rolü yapmıştır.” (Kâzım Karabekir, Cihan Harbine Neden Girdik? Nasıl Girdik? Nasıl İdare Ettik?, İstanbul: Tecelli Basımevi, 1937, 2. Kitap, ss. 94-107)

Ömer Seyfeddîn’e nazaran da Masonlar Emperyalistlerin emellerine hizmet ediyorlar

Rahmetli Ömer Seyfeddîn’in müşâhedelerine nazaran da, Masonluk, ikiyüzlü bir teşkîlâttır: “Beynelmileliyetcilik” ve “Beşer Kardeşliği” fikirlerini, millî râbıtalarımızı gevşetip bizi zayıf düşürmek, dağıtmak, kolay yutulur lokmalar hâline getirmek için propaganda ediyor, hakîkatte, kendilerinin dengi insanlar olduğumuzu dahi kabûl etmiyor, netîce olarak, bizdeki müntesiblerini Emperyalizme hizmet ettiriyorlar; şu hâl ve hareketleriyle, âşikârdır ki, fazîlet iddiâları dahi, göz boyamaktan ibârettir:

“İctimâî Türklüğün tekâmülüne hizmet eden milliyetperver genclerin rûhuna Masonluktan uzak bir şey yoktur. Onlar, ‘Beynelmileliyet’ fikrinin, entrikalı ‘İnsâniyet’ hayâlinin îtilâf kabûl etmez muârızları, düşmanlarıdır. […]

“ ‘İnsâniyet’ fikrinin gizli nâşirleri, ey “Beynelmileliyet’ciler! Siz de, modası geçmiş entrikalı hayâllerinizi kendiniz için saklayınız: Şark kavimlerini ezen, Şark’ta insanlığı ayak altına alan, şefkat ve merhametten pek uzak olan, medenî haydutluklar yapan, kendilerinden olmıyan bütün insanları esîr etmek, kahretmek istiyen Avrupalılara fikirlerinizi kabûl ettiriniz! Eğer onlar, memleketlerini zabtetmiye uğraştıkları kavimlerin insan olduklarını, bir hakka mâlik olduklarını teslîm ederlerse, Büyük Harb ihtimâllerinin yarısından ziyâdesi mahvolur.

“Hâlbuki siz, bu kendilerinden olmıyan kavimleri yıkmayı, ezmeyi, mahvetmeyi bir vazîfe bilen Avrupalıların emellerine hizmet ediyorsunuz!

“Onlar maddî ve iktisâdî hücûmlar yaparken, siz mânevî hücûmlar yapıyor, birtakım zavallıların rûhundaki vatan aşkını, millet fikrini, ırkî gurûru katletmiye tasaddî ediyorsunuz!

“Yaldızlı kelimeleriniz, parlak nutuklarınız, fazîlet boyalarıyle süslenmiş ahlâk efsâneleriniz, ancak budalaları aldatabiliyor!” (Ömer Seyfeddin, Vatan! Yalnız Vatan…, 22 Temmuz 1327 / 4 Ağustos 1911, kıymetli arkadaşım Prof. Dr. Ali Birinci’nin Latin harflerine çevirip daktilo ettiği nüshanın fotokopisinden)

Edhem Pertev Paşa’nın Masonluğun içyüzüne dâir tesbîtleri

Edhem Pertev Paşa’nın Hâbnâme isimli Masonluk aleyhdârı risâlesi hakkındaki mâlûmâtımızı, ileri dereceli bir Mason olan Kemal Salih Sel’in (bilemediğimiz bir Locada verdiği) konferansa medyûnuz. (Kemal Salih Sel hakkında şu makâleye mürâcaat edilebilir: Dr. Özgül Özbek Giray, “Kemal Salih Sel’in Yayıncılık Faaliyetleri ve Aylık Mecmua”, Edebî Eleştiri Dergisi, Aralık 2021, ss. 264-285; https://dergipark.org.tr/tr/pub/eeder/issue/67467/1017476; 24.7.2024)

Gazeteci, Muharrir, Târihçi Kemal Salih Sel (İstanbul, 1900 – 1975), kendisinin üç Loca konferansını, Türk Masonluk Tarihine Ait Üç Etüd isimli bir kitabda toplamış ve kitabı, mensûb olduğu Büyük Loca tarafından neşredilmiştir: İstanbul, Mimar Sinan Yl., Yenilik Basımevi, 1973, 61 s. Bu üç konferans, sırasıyle, şunlardır: 1) Beşiktaş Cemiyet-i İlmiyesi; 2) Türkiye Basınında “Masonluk” Hakkında İlk yazı ve Gazeteci “Yehazkel”; 3) Geçen Asırda Türkiyede Masonluk Aleyhtarı İlk Neşriyat.

Titiz bir araştırmacı olduğu bu çalışmalarından belli olan K. S. Sel, Hâbnâme’nin, Edhem Pertev Paşa’nın vefâtından (Orhan Okay’a nazaran, 1873) sonra tab’edilmiş olduğunu, çünki matbu nüshaya “Merhûm Pertev Paşa Hâbnâmesi” isminin verildiğini kaydediyor. (Edhem Pertev Paşa hakkında, rahmetli Prof. Dr. M. Orhan Okay’ın TDV İslâm Ansiklopedisi’ndeki kıymetli makâlesine mürâcaat edilebilir: https://islamansiklopedisi.org.tr/edhem-pertev-pasa; 23.7.2024. Okay, onu, “dürüst bir idâreci” ve “başarılı” bir hece şâiri ve şiir mütercimi olarak tanıtıyor.)

Kemal Salih Sel’in Hâbnâme hakkındaki çalışmasına istinâden ve onun sâdeleştirdiği (evet, Uydurmacaya tercüme etmeyip hakîkaten “sâdeleştirdiği” –ki bunun için ona müteşekkiriz-) metinden, Edhem Pertev Paşa’nın Masonluk hakkındaki -gâyet ibretâmîz olan- hükmünü ve Müslümanlara müteveccih îkâzlarını ihtivâ eden pasajları iktibâs ediyoruz:

y2_9179f7f0adc8266bfe2502d8e56b3c48.png

(Kemal Salih Sel, Türk Masonluk Tarihine Ait Üç Etüd, İstanbul: Mimar Sinan Yl. No 2, Yenilik Basımevi, 61 s.; kapak ve 49. s.)

İleri derecede bir Farmason olan gazeteci, muharrir, târihçi Kemal Salih Sel’in Locada verdiği üç konferanstan meydana gelen kitabının kapağı ve bu kitabda Hâbnâme hakkında çok kıymetli îzâhatta bulunduğu kısmın baş tarafı…

***