Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (44)
Rahmetli Kâzım Karabekir’in, –evinin
devâmlı tarassud altında tutulduğu, evine baskınlar yapıldığı, şahsî not ve
evrâkı ile berâber, baskıdaki kitabının matbaadan müsâdere edildiği- Kemalist
Totaliter Rejimin “Ebedî Şef” devrinde, neşrine müsâade edilmiş bir kitabının
kapağı ve bunda, Masonluk hakkındaki ibretâmîz müşâhedelerini îzâh ettiği
Faslın başı…
***
Masonluk,
müstemleke siyâsetinin bir âleti
“İşgal
edilen yerleri az kuvvetle elde tutabilmek ve müstemleke olmağa istidadı olan
başka yerleri kolayca işgal edebilmek için masonluğun ilmî ve insanî gibi
gösterilen şiarını bir maske olarak kullanmayı pek faydalı bulmuşlardı. Meselâ
İngilizler; Hindistan’a ayak basar basmaz oradaki hükümdar, raca, prens… gibi
ileri gelenleri masonluk teşkilâtına aldılar. Her tarafta açtıkları mükellef ve
her türlü konforu havi localarda bu zatlara büyük itibarlar ve menfaatler
göstererek kendilerini İngiliz mütefekkirleri ve siyaset adamları arasında
ehemmiyetli mevki sahibi yaptılar. Onlara bir çok maddî menfaatler de
gösterilmiş olduğundan çabuk yumuşadılar ve her türlü propagandaları kabule
müstaid bir hale geldiler. […]
“İşte bu
suretle on sekizinci asırda masonluk artık milletlerin hayat ve ölümü üzerinde
müessir bir kuvvet haline gelmiş bulundu. Çünkü İngilizlerden başka Fransızlar
da, İtalyanlar da, hattâ küçük miktardaki devletler de bu teşekkülü siyasî
emellerine tam elverişli birer müessese haline koymuşlardı.
“Müstemlekelerinin
genişliği, işe pek erken başlamaları, siyasî ve iktisadî büyük kudretleri dolayışile
masonluk cephesinden İngiltere ve Fransa dünyanın her tarafında hâkim
vaziyettedirler. Bunun pek mühim bir sebebi de ellerinde bulunan Musevilerin bu
teşekkülde pek ziyade işe yaramalarıdır. […]
“(Meşrûtiyet’in
ilânını müteakip) artık bütün memleket içinde Elâziz’e, Malatya’ya varıncıya
kadar mason locaları açılmasına devam olundu. Az zamanda yalnız İstanbul’da 24
loca açılmış oldu. Bütün memlekettekilerin sayısı 58’i buldu. Masonluğun siyasî
ve içtimaî mevki ve servet gibi bir takım menfaatlere bir basamak haline
getirilmesi de onun maharetle örülmüş ağına düşmeyi kolaylaştırıyordu. […]
İnsanlarımızı
emellerine âlet edecek teşkîlâta sâhibdirler
“Siyaset
hayatında haricî kuvvetlerin tesiri pek yamandır: Bu kuvvetler, istediklerini
istedikleri yerlerde yine o vatanın evlâdlarına yaptırabilecek kadar geniş
teşkilâta sahiptirler.
Osmanlı’yı, Harbe
sürüklüyorlar
“Localardaki
Musevi vatandaşlar her şeyden önce şimdiye kadar olduğu gibi bu defa da
iktisadî kazançlarını birinci planda tuttuklarından Osmanlı Devletinin harbe
girmesini çok istiyorlardı. Çünkü memlekette ne kadar pahalanacak madde varsa
ucuza toplıyarak stoklarını yapmışlardı. […]
“Musevilerin
bu ticarî gayretlerine, İngilizlerin vâdettiği Filistin Yahudi Hükûmeti
siyaseti de karışmıştı. Bunun için Osmanlıların da harbe karışarak
hırpalanmasını ve bu suretle emellerinin tahakkukunu dört gözle bekliyorlardı.
[…]
“Demek ki
Türk’ün gayri bütün unsurlar dört gözle Türklerin harbe girmesini
bekliyorlardı. Çünkü Türk milletine ihtilâl, suikast, yangın, çalıp çırpma,
ahlâkî ifsad… gibi bozgunluk âmillerinin serbestçe işlenilmesine harp en müsait
bir saha idi. Bu suretle ‘Vatan ve insaniyete hizmet’ için ettikleri
yeminlerini yerine getirmiş olacaklardı. […]
İngiltere ve
Fransa, Türkiye’nin karşı cephede Harbe girmesi için çalıştı
“İngiliz
ve Fransızların da bizim artık Almanların safında cephe almamızı istedikleri
gazetelerinin beyanatından ve gizli propagandalarından anlaşılıyordu. Karargâhı
umumî kısmında bunu daha geniş göreceğiz. […]
“Demek ki
bütün gayretler, bütün himmetler Osmanlı devletinin bu günlere düşürülmesi için
imiş!...
“Görülüyor
ki Cihan harbinde ve mütarekede masonluk bu suretle müessir kuvvet olarak
kendine düşen rolü yapmıştır.” (Kâzım Karabekir, Cihan Harbine Neden Girdik? Nasıl Girdik? Nasıl İdare Ettik?,
İstanbul: Tecelli Basımevi, 1937, 2. Kitap, ss. 94-107)
Ömer Seyfeddîn’e
nazaran da Masonlar Emperyalistlerin emellerine hizmet ediyorlar
Rahmetli
Ömer Seyfeddîn’in müşâhedelerine nazaran da, Masonluk, ikiyüzlü bir
teşkîlâttır: “Beynelmileliyetcilik” ve “Beşer Kardeşliği” fikirlerini, millî
râbıtalarımızı gevşetip bizi zayıf düşürmek, dağıtmak, kolay yutulur lokmalar hâline
getirmek için propaganda ediyor, hakîkatte, kendilerinin dengi insanlar
olduğumuzu dahi kabûl etmiyor, netîce olarak, bizdeki müntesiblerini
Emperyalizme hizmet ettiriyorlar; şu hâl ve hareketleriyle, âşikârdır ki,
fazîlet iddiâları dahi, göz boyamaktan ibârettir:
“İctimâî
Türklüğün tekâmülüne hizmet eden milliyetperver genclerin rûhuna Masonluktan
uzak bir şey yoktur. Onlar, ‘Beynelmileliyet’ fikrinin, entrikalı ‘İnsâniyet’
hayâlinin îtilâf kabûl etmez muârızları, düşmanlarıdır. […]
“
‘İnsâniyet’ fikrinin gizli nâşirleri, ey “Beynelmileliyet’ciler! Siz de, modası
geçmiş entrikalı hayâllerinizi kendiniz için saklayınız: Şark kavimlerini ezen,
Şark’ta insanlığı ayak altına alan, şefkat ve merhametten pek uzak olan, medenî
haydutluklar yapan, kendilerinden olmıyan bütün insanları esîr etmek, kahretmek
istiyen Avrupalılara fikirlerinizi kabûl ettiriniz! Eğer onlar, memleketlerini
zabtetmiye uğraştıkları kavimlerin insan olduklarını, bir hakka mâlik
olduklarını teslîm ederlerse, Büyük Harb ihtimâllerinin yarısından ziyâdesi
mahvolur.
“Hâlbuki
siz, bu kendilerinden olmıyan kavimleri yıkmayı, ezmeyi, mahvetmeyi bir vazîfe
bilen Avrupalıların emellerine hizmet ediyorsunuz!
“Onlar
maddî ve iktisâdî hücûmlar yaparken, siz mânevî hücûmlar yapıyor, birtakım
zavallıların rûhundaki vatan aşkını, millet fikrini, ırkî gurûru katletmiye
tasaddî ediyorsunuz!
“Yaldızlı
kelimeleriniz, parlak nutuklarınız, fazîlet boyalarıyle süslenmiş ahlâk
efsâneleriniz, ancak budalaları aldatabiliyor!” (Ömer Seyfeddin, Vatan! Yalnız Vatan…, 22 Temmuz 1327 / 4
Ağustos 1911, kıymetli arkadaşım Prof. Dr. Ali Birinci’nin Latin harflerine
çevirip daktilo ettiği nüshanın fotokopisinden)
Edhem Pertev
Paşa’nın Masonluğun içyüzüne dâir tesbîtleri
Edhem
Pertev Paşa’nın Hâbnâme isimli
Masonluk aleyhdârı risâlesi hakkındaki mâlûmâtımızı, ileri dereceli bir Mason
olan Kemal Salih Sel’in (bilemediğimiz bir Locada verdiği) konferansa medyûnuz.
(Kemal Salih Sel hakkında şu makâleye mürâcaat edilebilir: Dr. Özgül Özbek
Giray, “Kemal Salih Sel’in Yayıncılık Faaliyetleri ve Aylık Mecmua”, Edebî Eleştiri Dergisi, Aralık 2021, ss.
264-285; https://dergipark.org.tr/tr/pub/eeder/issue/67467/1017476; 24.7.2024)
Gazeteci,
Muharrir, Târihçi Kemal Salih Sel (İstanbul, 1900 – 1975), kendisinin üç Loca
konferansını, Türk Masonluk Tarihine Ait
Üç Etüd isimli bir kitabda toplamış ve kitabı, mensûb olduğu Büyük Loca
tarafından neşredilmiştir: İstanbul, Mimar Sinan Yl., Yenilik Basımevi, 1973,
61 s. Bu üç konferans, sırasıyle, şunlardır: 1) Beşiktaş Cemiyet-i İlmiyesi; 2)
Türkiye Basınında “Masonluk” Hakkında İlk yazı ve Gazeteci “Yehazkel”; 3) Geçen
Asırda Türkiyede Masonluk Aleyhtarı İlk Neşriyat.
Titiz bir
araştırmacı olduğu bu çalışmalarından belli olan K. S. Sel, Hâbnâme’nin, Edhem Pertev Paşa’nın
vefâtından (Orhan Okay’a nazaran, 1873) sonra tab’edilmiş olduğunu, çünki matbu
nüshaya “Merhûm Pertev Paşa Hâbnâmesi” isminin verildiğini kaydediyor. (Edhem
Pertev Paşa hakkında, rahmetli Prof. Dr. M. Orhan Okay’ın TDV İslâm Ansiklopedisi’ndeki kıymetli makâlesine mürâcaat
edilebilir: https://islamansiklopedisi.org.tr/edhem-pertev-pasa; 23.7.2024. Okay, onu, “dürüst bir
idâreci” ve “başarılı” bir hece şâiri ve şiir mütercimi olarak tanıtıyor.)
Kemal Salih Sel’in Hâbnâme hakkındaki çalışmasına istinâden
ve onun sâdeleştirdiği (evet, Uydurmacaya tercüme etmeyip hakîkaten
“sâdeleştirdiği” –ki bunun için ona müteşekkiriz-) metinden, Edhem Pertev
Paşa’nın Masonluk hakkındaki -gâyet ibretâmîz olan- hükmünü ve Müslümanlara müteveccih
îkâzlarını ihtivâ eden pasajları iktibâs ediyoruz:
(Kemal Salih Sel, Türk
Masonluk Tarihine Ait Üç Etüd, İstanbul: Mimar Sinan Yl. No 2, Yenilik Basımevi,
61 s.; kapak ve 49. s.)
İleri derecede bir Farmason olan
gazeteci, muharrir, târihçi Kemal Salih Sel’in Locada verdiği üç konferanstan
meydana gelen kitabının kapağı ve bu kitabda Hâbnâme hakkında çok kıymetli îzâhatta bulunduğu kısmın baş tarafı…
***