Dolar (USD)
34.07
Euro (EUR)
38.11
Gram Altın
2828.47
BIST 100
9870.43
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Yahudilik-Masonluk münasebeti (40)

Winston Churchill

Dr. Bliman’ın makâlesinde zikredilen isimlerden iki tânesinin Masonluğu hakkında, Mason kaynakları sâyesinde, mâlûmât sâhibiyiz: Winston Churchill ve Harry Solomon Truman…

Dr. Bliman, tam metin hâlinde iktibâs ettiğimiz makâlesinde, Hâriciye Vekîli Arthur Balfour’un, Filistin’de bir Yahûdi Devleti kurulması husûsunda Hükûmetinin alenî irâde beyânı mâhiyetinde olan (“Kraliçe Hazretlerinin Hükûmeti nâmına, size, İcrâ Vekîlleri Hey’etinde görüşülüp tasvîb edildiği vechiyle…”) ve Lord Walter Rothschild’in şahsında İngiltere ve İrlanda Siyonist Federasyonu’na hitâb eden 2 Kasım 1917 târihli mektubu kaleme almasında Churchill’in rolüne işâret ederken, bunu, çok basît bir muhâkemeyle, Kimyâger Weizmann’ın, yaptığı îcâdla (dinamitin daha ucuza îmâlini sağlıyan îcâd), İngiltere’nin harb gücüne katkısına bir mükâfât olarak îzâh ediyor. Herhâlde, koca bir memleketi, bir millete “hediye etmenin” bu kadar basît sebebi olamaz! Üstelik, el kesesinden cömerdlik! Orta-Şark’ta ve husûsen Filistin’de kendisi zâten gâsıb ve işgâlci mevkiinde olan İngiltere, hangi hakla, Filistinli Müslüman Vatanını Siyonistlere bağışlıyor?

“- Britanya, okyanuslara hükmediyor!” “- Doğru, ama Britanya’ya da biz hükmediyoruz!”

Muhakkak ki İngiltere Hükûmetinin (elbette sâdece Balfour’un değil, bütün bir İngiltere Hükûmetinin) Filistinli Vatanının en azından büyük bir dilimini –hem de bütün bir Arab ve İslâm Âlemini karşısına alarak- Siyonistlere peşkeş çekmesinin arkasında, İngiltere’deki (bilhassa mâlî-iktisâdî mekanizmaları ve matbûâtıyle) çok yönlü büyük Siyonist nüfûzunu aramak lâzımdır; ki bu nüfûz mekanizmasının mühim bir unsuru da, Farmasonluktur. Bizzât akîdevî mâhiyeti îcâbı tabiî olarak Siyonizme sempati duyan ve onunla işbirliği içinde olan Farmasonluk…

İngiltere’deki Siyonist nüfûzu o devirde (ve sonrasında da günümüze kadar) o dereceye ulaşmıştı (ve o derecededir) ki o devirde neşredilmiş meşhûr bir karikatürde, iki Siyonist, şerefe kadeh kaldırıyorlar ve biri: “- Britanya, okyanuslara hükmediyor!” derken, dîğeri ilâve ediyor: “- Doğru, ama Britanya’ya da biz hükmediyoruz!)”

Churchill’in esbâbımûcibesi daha başka

Aslında, Bliman’ın basît muhâkemesine benzer bir esbâbımûcibe, o zamân Başvekîl olan Lloyd George’un Hâtırât’ında var

(https://fr.wikipedia.org/wiki/D%C3%A9claration_Balfour_de_1917#:~:text=%C2%AB%20Cher%20Lord%20Rothschild%2C,cabinet%20et%20approuv%C3%A9e%20par%20lui.; 27.6.2024) ve bunun bir yanıltmaca olduğu âşikârdır.

Churchill ise, Nevyork’ta münteşir Yahûdi gazetesi Jewish Daily Bulletin (Günlük Yahûdi Bülteni)’nin 3.11.1930 târihli nüshasının 2 ve 3. sayfalarında neşredilen ve bu gazeteye Londra’dan telgrafla gönderilen makâlesindebaşka bir esbâbımûcibe ileri sürüyor.

1_bfecf65fd4dab9a180844a8fe8131786.jpg

İngiltere ve dünyâ târihine damgasını vurmuş, Hindistan tâcını İngiltere Kraliçesine kazandırdığı gibi, kapıdaki Rusya tehlikesi karşısında çâresiz kalan Osmanlı İdâresinden de, 4 Haziran 1878 Mukâvelenâmesiyle, -Siyonizmin bir üssü hâline getirmek emeliyle- Kıbrıs’ı koparmış (orada “İngiliz” hâkimiyetinin têsîsini têmîn etmiş) Benjamin Disraeli de, pek çok siyâsetci ve Devlet adamı gibi, Farmasondu. (Bir Mason Sitesinden: “Famous Freemasons UK”, https://esotericfreemasons.com/; 16.7.2024)

Fransız müellifi Yüzbaşı Roger Lambelin’in 1921’de kaleme alınmış aşağıdaki satırları, hem Disraeli, hem de İngilitere’deki Yahûdi nüfûzu hakkında ibretâmîz tesbîtler mâhiyetindedir:

“(Disraeli), daha sonraları, Başvekîl sıfatıyle, İngiltere’nin muhteris emellerini Şarka çevirmişti. İçlerinden müstakbel dünyâ hâkimlerini çıkarabilmek için Şark Yahûdilerini uyandırmak, kalkındırmak istiyordu.

“Her şeyden evvel şuûrlu bir Siyonist olarak, ateşli şampiyonluğunu yaptığı İngiliz Emperyalizminin, bir gün, İsrâiloğulları Emperyalizminin yolunu açacağını kehânetle biliyordu. […]

“Yahûdiler, kendilerini İngiltere’ye bağlıyan menfâat birliğinin şuûrunda olarak, bundan geniş şekilde istifâde yoluna gitmekten geri kalmadılar. Onların, Britanya Krallığının siyâsî sâhalarına, dominyon ve müstemlekelerine nüfûzları giderek arttı. […]

“1920 Nisan’ında, Britons’ın nâşiriefkârı Jewry Weber Alles’de neşredilen bir karikatür, harb zengini iki İngiliz Yahûdisini, birçok içki şişesinin yer aldığı mükellef bir sofrada konuşurken temsîl etmektedir. Bunlardan birisi, ayağa kalkarak, kadehini İngiltere’nin şerefine kaldırıp:

‘- Britannia rules the wawes! (Britanya, okyanuslara hükmediyor!)’ diyor. Dîğerinin, müstehzî bir edâyle verdiği cevâb şudur:

‘- Yeth, but we rule Britannia!” (Doğru, ama Britanya’ya da biz hükmediyoruz!)’

“Üstelik, bu bir övüngenlik palavrası, bir sonradan görme kuruntusu değil, insanın içine işliyen acı bir hakîkatin ifâdesidir…” (Roger Lambelin, Le Péril juif. Le Règne d’Israël chez les Anglo-Saxons –Yahûdi Tehlikesi; Anglo-Saksonların Memleketinde Yahûdi Hâkimiyeti), Paris: Bernard Grasset, 1921, pp. 17, 38, 41)

Yüzbaşı Roger Lambelin (Laval, 13.10.1857 – Pâris, 16.5.1929), Siyonist Emperyalizmi hakkında mevsûk bilgilerle dolu kitablar neşretmiş, Charles Maurras hayrânı (aşırı) bir Fransız Milliyetcisidir. Bizim noktainazarımızdan, -bütün kitablar için de bahis mevzûu olduğu gibi, dâimâ tenkîdî zihniyetle değerlendirilmesi lâzım gelen- kitablarındaki mevsûk bilgiler ile İngiliz hâkimiyetine geçtikden sonra (Şubat 1920) ziyâret ettiği Filistin’e dâir –objektif müşâhedelere müstenid- hâtırâtı ve tahlîlleri (yukarıdaki iktibâsı yaptığımız kitabının VII ve VIII. Fasılları) çok mühimdir.

Yüzbaşı Lambelin’in, Siyonist Emperyalizmine mütedâir neşriyâtındaki en büyük zaaf noktası, kuvvetli ihtimâlle uydurma olan Siyon Hükemâsının Protokolleri’nin sahîh olduğuna inanarak yaptığı yorumlardır. Hâlbuki, dâimâ isbât müddeîye düşer; müsbit delîllerle isbât edilemiyen her iddiâ keenlemyekûn hükmündedir…

Bizde de, Benî İsrâil (veyâ Siyon) Hükemâsının (veyâ Liderlerinin) Protokolleri ismiyle 1930’lu senelerden beri neşredileduran bu sahte vesîka (evet, kat’î delîllerle aksi isbât edilmedikce, ondan ancak bu tâbirle bahsedilebilir), Milletimizin uyanması, Siyonizm ve Farmasonluk hakkında şuûrlanılması, Yahûdiyât ve Masoniyât Enstitüleri kurulması, her sâhada İlmî Araştırma Müesseselerine vücûd verilmesi, Târihî Türkcenin tekrâr Resmî Dil yapılması, Millî Kültür ve Millî Ahlâk seviyelerinin yükseltilmesi, makyavelist siyâsetcilerin peşine düşülmemesi, Maârife İlmî Zihniyet ve Millî Kültürün hâkim kılınması, Kemalist Totaliter Rejimin tasfiye edilmesi, ilh… gibi hayâtî mücâdele sâhalarında müsbet bir têsîr icrâ etmemiş, hiçbir amelî müsbet netîcesi görülmemiştir. (En azından, bizim müşâhedemiz böyle!) Binâenaleyh, sap ile samanı birbirine karıştırarak, tahkîksiz, delîlsiz, kuru kuruya Yahûdiler aleyhinde atıp tutmanın, -bir avuc da olsalar- Siyonist olmıyan Yahûdilerle Siyonistleri aynı kefeye koymanın mânâsı nedir? Haksız her ithâmımız için Rabbülâlemîn tarafından hesâba çekileceğimizi bilmiyor muyuz?

Şu husûsu bir kerre daha tebârüz ettirelim: Gerek Siyonistlerin, gerek başka insanoğullarının fenâlıklarını büyük bir teessürle tesbît ediyor ve onları, sâdece, Milletimizin ve iyi insanların müdâfaası için, bu kötülüklerden korunma usûlleri geliştirmeleri için ifşâ ediyoruz! Meşrû, ahlâkî vâsıtalarla kendimizi, Milletimizi, İnsanlığı müdâfaadan başka hiçbir emelimiz yoktur! Yarım asrı aşmış bir zamân dilimi içinde, binbir fedâkârlığa katlanarak, Allâh Rızâsından başka bir şey gözetmiyerek, Hakîkatten başka tabu tanımıyarak, sâdece bu maksadla neşriyât yaptık ve yapmıya devâm ediyoruz! Bâzan ve husûsen aşırı yorumlar yaparak kendilerine karşı haksızlık yapmış olmamız muhtemel herkesden af diliyoruz! Yaptığımız bütün neşriyât tenkîde açıktır! Umûmî kanâatlerden yola çıkarak değil (ki bu husûs başlıca şartımızdır), neşriyâtımızdaki tesbîtler üzerinde tek tek durarak, bunlardan mukâbil delîllerle, vesîkalarla cerhedilecek her biri hakkında, alenen hatâmızı îtirâf etmiye âmâdeyiz! Umûmî kanâatlerden, benimsenmiş dünyâ görüşlerinden, peşîn hükümlerden, v.s. istidlâller yaparak, hele ki hiçbir Hakîkat endîşesi taşımadan, sûiniyetle, nefsânî sâiklerle yöneltilecek tenkîdlere karşı ise kör ve sağırız!

***

Buna göre, 1917 senesine gelindiğinde, Îtilâf Devletleri büyük sıkıntıya düşmüşlerdir ve kendilerine yapılacak her yardımı kabûle hazırdırlar. Churchill’in bu girizgâhtan sonraki îzâhatına nazaran, Balfour Beyânnâmesi’nin esâs sebebi, zâten Îtilâf Devletlerinin tarafını tutan Siyonist Hareketinin, böyle bir “jestle”, Amerikan efkârıumûmiyesi üzerindeki büyük nüfûzu sâyesinde Amerika’nın Îtilâf Devletleri saflarında Harbe katılmasına âmil olmasıdır:

“Siyonist Hareketi, bütün dünyâda, faâl bir şekilde Îtilâf Devletlerini ve daha husûsî olarak, İngiltere’yi tutuyordu. Bu hareket hiçbir yerde Amerika’daki kadar âşikâr değildi ve ümîdlerimizin mühim bir kaynağı, gelmekte olan [nihâî] kanlı mücâdeleye Amerika’nın da [bizim saflarımızda] iştirâk etmesiydi. Siyonist Hareketinin ehil idârecileri ve idâreleri altındaki mütenevvi teşekküller, Amerikan efkârıumûmiyesi üzerinde hatırı sayılır bir têsîr icrâ ediyordu ve bu têsîr, umûmî Yahûdi têsîri gibi, hep bizim lehimizeydi. Siyonist olsun, olmasın, Îtilâf Milletlerinin sînesindeki Yahûdiler, bu tarafı tutuyor, İngiltere’nin muvaffakiyeti ve İngiliz-Amerikan işbirliği uğrunda çalışıyorlardı.