Yahudilik-Masonluk münasebeti (40)
Winston Churchill
Dr. Bliman’ın makâlesinde zikredilen
isimlerden iki tânesinin Masonluğu hakkında, Mason kaynakları sâyesinde,
mâlûmât sâhibiyiz: Winston Churchill ve Harry Solomon Truman…
Dr. Bliman, tam metin hâlinde iktibâs
ettiğimiz makâlesinde, Hâriciye Vekîli Arthur Balfour’un, Filistin’de bir
Yahûdi Devleti kurulması husûsunda Hükûmetinin alenî irâde beyânı mâhiyetinde
olan (“Kraliçe Hazretlerinin Hükûmeti nâmına, size, İcrâ Vekîlleri Hey’etinde
görüşülüp tasvîb edildiği vechiyle…”) ve Lord Walter Rothschild’in şahsında
İngiltere ve İrlanda Siyonist Federasyonu’na hitâb eden 2 Kasım 1917 târihli
mektubu kaleme almasında Churchill’in rolüne işâret ederken, bunu, çok basît
bir muhâkemeyle, Kimyâger Weizmann’ın, yaptığı îcâdla (dinamitin daha ucuza
îmâlini sağlıyan îcâd), İngiltere’nin harb gücüne katkısına bir mükâfât olarak
îzâh ediyor. Herhâlde, koca bir memleketi, bir millete “hediye etmenin” bu
kadar basît sebebi olamaz! Üstelik, el kesesinden cömerdlik! Orta-Şark’ta ve
husûsen Filistin’de kendisi zâten gâsıb ve işgâlci mevkiinde olan İngiltere,
hangi hakla, Filistinli Müslüman Vatanını Siyonistlere bağışlıyor?
“- Britanya, okyanuslara hükmediyor!” “-
Doğru, ama Britanya’ya da biz hükmediyoruz!”
Muhakkak ki İngiltere Hükûmetinin
(elbette sâdece Balfour’un değil, bütün bir İngiltere Hükûmetinin) Filistinli
Vatanının en azından büyük bir dilimini –hem de bütün bir Arab ve İslâm Âlemini
karşısına alarak- Siyonistlere peşkeş çekmesinin arkasında, İngiltere’deki
(bilhassa mâlî-iktisâdî mekanizmaları ve matbûâtıyle) çok yönlü büyük Siyonist
nüfûzunu aramak lâzımdır; ki bu nüfûz mekanizmasının mühim bir unsuru da,
Farmasonluktur. Bizzât akîdevî mâhiyeti îcâbı tabiî olarak Siyonizme sempati duyan
ve onunla işbirliği içinde olan Farmasonluk…
İngiltere’deki Siyonist nüfûzu o
devirde (ve sonrasında da günümüze kadar) o dereceye ulaşmıştı (ve o
derecededir) ki o devirde neşredilmiş meşhûr bir karikatürde, iki Siyonist,
şerefe kadeh kaldırıyorlar ve biri: “- Britanya, okyanuslara hükmediyor!”
derken, dîğeri ilâve ediyor: “- Doğru, ama Britanya’ya da biz hükmediyoruz!)”
Churchill’in esbâbımûcibesi daha başka
Aslında, Bliman’ın basît muhâkemesine benzer bir esbâbımûcibe, o zamân
Başvekîl olan Lloyd George’un Hâtırât’ında
var
(https://fr.wikipedia.org/wiki/D%C3%A9claration_Balfour_de_1917#:~:text=%C2%AB%20Cher%20Lord%20Rothschild%2C,cabinet%20et%20approuv%C3%A9e%20par%20lui.; 27.6.2024) ve bunun bir yanıltmaca
olduğu âşikârdır.
Churchill ise, Nevyork’ta münteşir
Yahûdi gazetesi Jewish Daily Bulletin
(Günlük Yahûdi Bülteni)’nin 3.11.1930 târihli nüshasının 2 ve 3.
sayfalarında neşredilen ve bu gazeteye Londra’dan telgrafla gönderilen
makâlesindebaşka bir esbâbımûcibe ileri sürüyor.
İngiltere ve dünyâ
târihine damgasını vurmuş, Hindistan tâcını İngiltere Kraliçesine kazandırdığı
gibi, kapıdaki Rusya tehlikesi karşısında çâresiz kalan Osmanlı İdâresinden de,
4 Haziran 1878 Mukâvelenâmesiyle, -Siyonizmin bir üssü hâline getirmek emeliyle-
Kıbrıs’ı koparmış (orada “İngiliz” hâkimiyetinin têsîsini têmîn etmiş) Benjamin
Disraeli de, pek çok siyâsetci ve Devlet adamı gibi, Farmasondu. (Bir Mason Sitesinden:
“Famous Freemasons UK”, https://esotericfreemasons.com/; 16.7.2024)
Fransız müellifi
Yüzbaşı Roger Lambelin’in 1921’de kaleme alınmış aşağıdaki satırları, hem
Disraeli, hem de İngilitere’deki Yahûdi nüfûzu hakkında ibretâmîz tesbîtler
mâhiyetindedir:
“(Disraeli),
daha sonraları, Başvekîl sıfatıyle, İngiltere’nin muhteris emellerini Şarka çevirmişti.
İçlerinden müstakbel dünyâ hâkimlerini çıkarabilmek için Şark Yahûdilerini
uyandırmak, kalkındırmak istiyordu.
“Her şeyden
evvel şuûrlu bir Siyonist olarak, ateşli şampiyonluğunu yaptığı İngiliz
Emperyalizminin, bir gün, İsrâiloğulları Emperyalizminin yolunu açacağını
kehânetle biliyordu. […]
“Yahûdiler,
kendilerini İngiltere’ye bağlıyan menfâat birliğinin şuûrunda olarak, bundan
geniş şekilde istifâde yoluna gitmekten geri kalmadılar. Onların, Britanya
Krallığının siyâsî sâhalarına, dominyon ve müstemlekelerine nüfûzları giderek
arttı. […]
“1920
Nisan’ında, Britons’ın nâşiriefkârı Jewry
Weber Alles’de neşredilen bir karikatür, harb zengini iki İngiliz
Yahûdisini, birçok içki şişesinin yer aldığı mükellef bir sofrada konuşurken
temsîl etmektedir. Bunlardan birisi, ayağa kalkarak, kadehini İngiltere’nin
şerefine kaldırıp:
‘- Britannia rules the wawes! (Britanya,
okyanuslara hükmediyor!)’ diyor. Dîğerinin, müstehzî bir edâyle verdiği cevâb
şudur:
‘- Yeth, but we rule Britannia!” (Doğru,
ama Britanya’ya da biz hükmediyoruz!)’
“Üstelik, bu
bir övüngenlik palavrası, bir sonradan görme kuruntusu değil, insanın içine
işliyen acı bir hakîkatin ifâdesidir…” (Roger Lambelin, Le Péril juif. Le Règne d’Israël chez les Anglo-Saxons –Yahûdi
Tehlikesi; Anglo-Saksonların Memleketinde Yahûdi Hâkimiyeti), Paris:
Bernard Grasset, 1921, pp. 17, 38, 41)
Yüzbaşı Roger Lambelin (Laval,
13.10.1857 – Pâris, 16.5.1929), Siyonist Emperyalizmi hakkında mevsûk
bilgilerle dolu kitablar neşretmiş, Charles Maurras hayrânı (aşırı) bir Fransız
Milliyetcisidir. Bizim noktainazarımızdan, -bütün kitablar için de bahis mevzûu
olduğu gibi, dâimâ tenkîdî zihniyetle değerlendirilmesi lâzım gelen-
kitablarındaki mevsûk bilgiler ile İngiliz hâkimiyetine geçtikden sonra (Şubat
1920) ziyâret ettiği Filistin’e dâir –objektif müşâhedelere müstenid- hâtırâtı
ve tahlîlleri (yukarıdaki iktibâsı yaptığımız kitabının VII ve VIII. Fasılları)
çok mühimdir.
Yüzbaşı Lambelin’in, Siyonist
Emperyalizmine mütedâir neşriyâtındaki en büyük zaaf noktası, kuvvetli
ihtimâlle uydurma olan Siyon Hükemâsının
Protokolleri’nin sahîh olduğuna inanarak yaptığı yorumlardır. Hâlbuki,
dâimâ isbât müddeîye düşer; müsbit delîllerle isbât edilemiyen her iddiâ
keenlemyekûn hükmündedir…
Bizde de, Benî İsrâil (veyâ Siyon) Hükemâsının (veyâ Liderlerinin) Protokolleri
ismiyle 1930’lu senelerden beri neşredileduran bu sahte vesîka (evet, kat’î
delîllerle aksi isbât edilmedikce, ondan ancak bu tâbirle bahsedilebilir),
Milletimizin uyanması, Siyonizm ve Farmasonluk hakkında şuûrlanılması,
Yahûdiyât ve Masoniyât Enstitüleri kurulması, her sâhada İlmî Araştırma
Müesseselerine vücûd verilmesi, Târihî Türkcenin tekrâr Resmî Dil yapılması,
Millî Kültür ve Millî Ahlâk seviyelerinin yükseltilmesi, makyavelist
siyâsetcilerin peşine düşülmemesi, Maârife İlmî Zihniyet ve Millî Kültürün
hâkim kılınması, Kemalist Totaliter Rejimin tasfiye edilmesi, ilh… gibi hayâtî
mücâdele sâhalarında müsbet bir têsîr icrâ etmemiş, hiçbir amelî müsbet
netîcesi görülmemiştir. (En azından, bizim müşâhedemiz böyle!) Binâenaleyh, sap
ile samanı birbirine karıştırarak, tahkîksiz, delîlsiz, kuru kuruya Yahûdiler
aleyhinde atıp tutmanın, -bir avuc da olsalar- Siyonist olmıyan Yahûdilerle
Siyonistleri aynı kefeye koymanın mânâsı nedir? Haksız her ithâmımız için
Rabbülâlemîn tarafından hesâba çekileceğimizi bilmiyor muyuz?
Şu husûsu bir kerre daha tebârüz ettirelim: Gerek Siyonistlerin, gerek
başka insanoğullarının fenâlıklarını büyük bir teessürle tesbît ediyor ve
onları, sâdece, Milletimizin ve iyi insanların müdâfaası için, bu kötülüklerden
korunma usûlleri geliştirmeleri için ifşâ ediyoruz! Meşrû, ahlâkî vâsıtalarla
kendimizi, Milletimizi, İnsanlığı müdâfaadan başka hiçbir emelimiz yoktur!
Yarım asrı aşmış bir zamân dilimi içinde, binbir fedâkârlığa katlanarak, Allâh
Rızâsından başka bir şey gözetmiyerek, Hakîkatten başka tabu tanımıyarak,
sâdece bu maksadla neşriyât yaptık ve yapmıya devâm ediyoruz! Bâzan ve husûsen
aşırı yorumlar yaparak kendilerine karşı haksızlık yapmış olmamız muhtemel
herkesden af diliyoruz! Yaptığımız bütün neşriyât tenkîde açıktır! Umûmî
kanâatlerden yola çıkarak değil (ki bu husûs başlıca şartımızdır),
neşriyâtımızdaki tesbîtler üzerinde tek tek durarak, bunlardan mukâbil
delîllerle, vesîkalarla cerhedilecek her biri hakkında, alenen hatâmızı îtirâf
etmiye âmâdeyiz! Umûmî kanâatlerden, benimsenmiş dünyâ görüşlerinden, peşîn
hükümlerden, v.s. istidlâller yaparak, hele ki hiçbir Hakîkat endîşesi taşımadan,
sûiniyetle, nefsânî sâiklerle yöneltilecek tenkîdlere karşı ise kör ve sağırız!
***
Buna göre, 1917 senesine
gelindiğinde, Îtilâf Devletleri büyük sıkıntıya düşmüşlerdir ve kendilerine
yapılacak her yardımı kabûle hazırdırlar. Churchill’in bu girizgâhtan sonraki
îzâhatına nazaran, Balfour Beyânnâmesi’nin esâs sebebi, zâten Îtilâf Devletlerinin
tarafını tutan Siyonist Hareketinin, böyle bir “jestle”, Amerikan
efkârıumûmiyesi üzerindeki büyük nüfûzu sâyesinde Amerika’nın Îtilâf Devletleri
saflarında Harbe katılmasına âmil olmasıdır:
“Siyonist Hareketi, bütün dünyâda, faâl bir şekilde Îtilâf Devletlerini ve daha husûsî olarak, İngiltere’yi tutuyordu. Bu hareket hiçbir yerde Amerika’daki kadar âşikâr değildi ve ümîdlerimizin mühim bir kaynağı, gelmekte olan [nihâî] kanlı mücâdeleye Amerika’nın da [bizim saflarımızda] iştirâk etmesiydi. Siyonist Hareketinin ehil idârecileri ve idâreleri altındaki mütenevvi teşekküller, Amerikan efkârıumûmiyesi üzerinde hatırı sayılır bir têsîr icrâ ediyordu ve bu têsîr, umûmî Yahûdi têsîri gibi, hep bizim lehimizeydi. Siyonist olsun, olmasın, Îtilâf Milletlerinin sînesindeki Yahûdiler, bu tarafı tutuyor, İngiltere’nin muvaffakiyeti ve İngiliz-Amerikan işbirliği uğrunda çalışıyorlardı.