Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ağustos 2024

Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (21)

Nitekim, Siyonizmi ve İsrâil’in ırkçı-jenosidci-emperyalist siyâset anlayışını tenkîd eden tamâmen mevsûk ve müdellel kitabların müellifi, kıymetli fikir ve dâvâ adamı Roger Garaudy’nin ömrünün son devresi, Bene Berit ile onun uzantısı olan LICRA’nın (Ligue internationale contre le racisme et l’antisémitisme) gadrine uğrıyarak geçmiştir. Onların bu gibi insanlara yönelik zulümleri hiçbir zaman unutulacak değildir.

Bene Berit’in bunun gibi yüz karası olan bir “muvaffakıyeti” de, Birleşmiş Milletler Teşkîlâtı’nın 1994’te aldığı “Siyonizm, ırkçılıktır” karârını, elindeki muazzam imkânları kullanarak, iptâl ettirmesidir. Bu “muvaffakıyetleriyle” pek çok iftihâr ediyorlar…

(Bakınız : http://www.bnaibritheurope.org/bbeurope/fr/le-bnai... 16.3.2019)

foto-1_27d31d1c55dd55cacf8279674ef448ca.png

- (https://phebusmuzayede.com/44303-fakirleri-koruma-... 12.4.2024);

- (https://www.kitantik.com/product/14-AGUSTOS-1964-F... 12.4.2024)

Beynelmilel Bene Berit’in Türkiye’deki teşkîlât ismi Fakirleri Koruma Cemiyeti Hayriyesi’nin 20 Mayıs 1955 ve 14 ağustos 1964 târih ve Reîs ve Kâtib imzâlı iki yazısı…

Muazzam bir mâlî kudrete sâhib olan Bene Berit’in mühim bir gelir kaynağı da, muhtelif vesîlerle Teşkîlâta yapılan teberrulardır. Dr. M. O. Albukrek Çiftine hitâb eden birinci yazıda, kızlarının evlenme merâsimi münâsebetiyle, Sara Anjel tarafından yapılan teberru, Prof. Moiz Eskenazi ile Eşine hitâb eden ikinci yazıda ise, kardeşi “Pepo Eskenazi'nin hâtırasına ithâf edilmek üzere” Baruh Pinto ve eşi tarafından yapılan teberru kendilerine haber verilmektedir…

Bu iki vesîka da, ne kadar ibretâmîzdir: “Hayır” bağışlarını dahi, onu en semereli sûrette kullanacak teşkîlâtlarına yapıyorlar! Muhakkak ki en semereli yatırım ise, Tecrübî İlim sâhalarında araştırma yapan müesseselere (hâssaten araştırma enstitülerine) yapılan yatırımdır. Nitekim, Bene Berit, bu sâhada da bir öncü teşkîlâttır ve İsrâil Devleti de aynı siyâseti tâkîb etmektedir…

Müslümanlar ise, asırlardır başlarına gelen büyük felâketlerden ders almıyor ve hâlâ, belki en büyük ibâdetin Tecrübî İlimlerle iştigâl etmek ve -eldeki bütün imkânlarla- Tecrübî İlim faâliyetlerini desteklemek olduğunu anlıyamıyorlar! Anlıyamıyorlar, çünki Kur’ânî Rûha da, ondan neş’et etmiş Tecrübî İlim Zihniyetine de lâkayd duruyorlar!

Siyonist hiçbir Yahûdi dost olamaz!

Sûiniyet eseri olarak, Yahûdi aleyhdârlığı ile Siyonizm aleyhdârlığını birbirine karıştıran, Siyonizmin aleyhinde bulunan, Beynelmilel Siyonizmin jenosidci siyâsetiyle kurulmuş olan Emperyalist İsrâil’i veyâ İsrâil’in herhangi bir siyâsetini tenkîd eden herkesi Yahûdi aleyhdârlığıyle yaftalıyan ve onların tepelenmesi için her zamân bütün imkânlarını seferber eden Bene Berit, bu sapkın zihniyet ve tavrına rağmen, büyük bir ikiyüzlülükle, İnsan Hakları müdâfii geçiniyor!

Şurası muhakkaktır ki Siyonist Hareketini ve Jenosidci, Emperyalist İsrâil Devleti’ni destekleyen hiçbir Yahûdi, sâdık ve dürüst bir Türk vatandaşı olamaz! Böyleleriyle dostluk kuranlar da, onlarla aynı kefeye konulur! Aksini iddiâ, hamâkattir! Buna mukabil, hakîkî mânâda sâdık her Türk vatandaşına ancak muhabbet besleriz!

foto-2_dfc6f1d8880c0063d93586e8021e399c.png

(https://www.tccb.gov.tr/basin-aciklamalari-ahmet-n... 4.11.2023)

Ahmet Necdet Sezer’in Bene Berit Masonluğuna iltifâtı… Dîğer Masonlara da gayet mültefit davranan Sezer: “Türk ve Musevi toplumları arasındaki köklü dostluk ve yakınlığı vurguluyor, B’nai B’rith kuruluşunun Türk-Amerikan ilişkilerinin güçlendirilmesi yönündeki katkılarına teşekkür ediyor, bu katkılarının devamını diliyor”…

Ahtapot kolları her tarafa uzanıyor!

Bütün milletlere karşı düşmanlık hissiyle yetişiyorlar

Müşâhedemiz şu:

Siyonizm (Siyonist Emperyalizmi, Siyonist jenosid siyâseti) aleyhdârlığıyle Yahûdi aleyhdârlığını aynı kefeye koyarak (hâlbuki en katı Irkçılar, en umursamaz İnsan Haklari ihlâlcileri kendileridir), ne kadar büyük zulümler de işlemiş olsalar, hiçbir sûretle Yahûdiler aleyhinde lâf söyletmiyorlar… Karagöz mâcerâlarında da rastladığımız gibi, hem vurup, hem de ne vuruyorsun şirretliğiyle ortalığı velveleye vermek, mazlûmu zâlim göstermek başlıca taktikleridir...

Bütün târih boyunca ve dünyânın her beldesinde onlar dâimâ mâsûmdur, mazlûmdur, hep zulüm görmüşlerdir…

İnsanlar, zamân zamân, onlara neden antipati duyarlar, bunda acabâ kendilerinin bir kusûru yok mudur? Kendilerini samîmiyetle hiç sorgulamaz veyâ bunu îtirâf etmezler… (Herhâlde, şâyân-ı hürmet bir araştırmacı ve mütefekkir olan Bernard Lazare gibi şahsıyetleri bu hükmün hâricinde tutmak lâzımdır. Hayfâ ki o da Siyonizmi benimsemişti!)

İşte her fırsatta, târihî vâkıalara uymıyan bu mazlûm edebiyâtını tekrâr edip durmalarının ve çocuklarını bu efsânelerle yetiştirmelerinin onlarda bütün milletlere karşı bir husûmet hâletirûhiyesi geliştirmiş olmasından endîşe ediyor ve bu hâle üzülüyoruz… (“Türkün Türkden başka dostu yoktur!” zihniyeti de buna mümâsildir…)

foto3_cead06ab2ec2f46452599b04fea25160.png

(Milliyet, 24.7.1992, s. 17)

“Atatürk'ün Doğumunun 100. Yılı” münâsebetiyle, evvelâ Şalom gazetesinde peyderpey neşredilip 1982'de kitablaştırılan, başında, 12 Eylûl Cuntasının “Millî Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Orgeneral Necdet Üruğ”un tebrîk ve teşekkür mektubu bulunan, makâle, hâtıra, şiir derlemesi mâhiyetindeki Atatürk; Bir Dehanın Analizi isimli Kemâlperest kitabın (İstanbul: Sümbül Basımevi, 1982, 191 s.) müellifi, Şalom Başmuharriri, “500. Yıl törenlerinin önderi”, Türkiye Hahambaşılığı Umûmî Kâtibi Nesim Benbanaste’nin (İstanbul, 1939 – a.y., 6.7.1992) pek mânîdâr vefât îlânı…

Yahûdilik, Siyonizm, Kemalizm, Bene Berit, Masonluk iç içeliğinin tipik bir nümûnesi…

Bu îlânda, ayrıca, Nesim Benbaneste’nin Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası’na tâbi Kültür Locası’nın, kardeşi Daniel Benbanaste’nin ise Türkiye Büyük Mason Mahfili’ne (şimdiki ismiyle ÖMBL’ye) tâbi Étoile d’Orient Locası’nın Müntesibleri olması vâkıasına hassaten dikkat edilmelidir.

Dîğer taraftan, kendisi, Yahûdilere münhasır Bene Berit Masonluğunun (Türkiye’deki ismiyle Fakirleri Koruma Derneği’nin) İstanbul Locası’na da (Loge de Constantinople) 161 Matrikül Numarasıyle kayıdlıydı… (Bu vesîkayı, ilk def’a, Yeni Söz, 15.4.2019/205’te neşrettik.)

Kim kimi yönlendiriyor?

Prof. Daniel Ligou'nun idâresi altında Fransa'daki bütün Büyük Locaların ortak çalışması olarak hazırlanan iki cildlik Dictionnaire Universel de la Franc-Maçonnerie isimli Mason ansiklopedisine nazaran (1974: I/154), bir Farmasonun Bene Berit'e veyâ bir Bene Beritlinin bir Farmason Locasına intisâb etmesinde hiçbir mâni yoktur. Ne var ki bu hükmün birinci kısmı tamâmen doğru değildir; çünki Bene Berit'e, Yahûdi olmıyan bir Farmason intisâb edemez…

İnsan sormadan edemiyor: Gayr-i Yahûdi (Goy) Masonlar, Bene Berit Localarına kabûl edilmiyorlar; lâkin Bene Berit Masonları, gayet rahat bir şekilde, dîğer Localara intisâb edebiliyorlar; hâl böyle olunca, acabâ kim kimi yönlendiriyor?

Fransızca bir Mason İnternet Sitesinde (450.fm; Journal de la Franc-Maçonnerie sous tous ses angles) B’nai B’rith lehinde neşriyât…

Makâlede, ayrıca şu bilgiler mündericdir: “Bu teşkîlât, Mûsevîlere münhasır olup elli kadar memlekete yayılmıştır; Birâder-Hemşire 500.000’den fazla Âzâsı mevcûddur. […] B’nai B’rith, hayır faâliyetlerinden mâadâ, İsrâil Devleti’nin siyâsetini, mevcûdiyetinin idâmesini ve Siyonist Hareketini desteklemektedir…”

Bene Berit gizli cemiyet değil mi?

Yukarıda, Bogen’in Hamenora’daki makâlesinden naklen (1927: 247), Beynelmilel Bene Berit’in, 1920 İctimâında gizlilik esâsını lağvettiğini kaydetmiştik. Buna rağmen, Bene Berit’in gizlilikten tamâmen vazgeçmediğine, şeffâf bir cem’iyet hâline gelmediğine dâir şüphelerimiz var…

Bunun başlıca sebebi, Bene Berit merkezinin veyâ muhtelif Locaların İnternet sitelerine girdiğimiz zaman, haklarında tatmînkâr bilgi edinememekdir. Sitelerinde, her ne kadar Locaların birkaç idârecisinin ismine tesâdüf ediliyorsa da, hiçbirinde bir âzâ listesine ulaşılamıyor. Hattâ idârecileri de, vazîfeleriyle berâber, tam liste hâlinde öğrenilemiyor. Ayrıca, senelik faâliyet raporlarına ulaşılamıyor; bu yüzden tam olarak ne gibi faâliyetlerde bulunduklarına dâir fikir edinilemiyor. Bundan mâadâ, elimizde ritüelleri yok. Localarda nasıl çalıştıklarını bilemiyoruz. Orada ne gibi fikrî çalışmalar yaptılar, hangi mevzûları müzâkere ettiler, nelere karâr verdiler? Bunlar hep mechûlümüz…

Dahası, Bene Berit’in 1911’de têsîs edilmiş, bizi yakından alâkadâr eden İstanbul Locası’nın resmî ismi olan Fakîrleri Koruma Derneği’nin (kezâ İzmir Locası’nın) bir İnternet sitesi bulunmuyor… Kendilerini tanıtan herhangi bir neşriyâtlarına da rastlanılmıyor… Âzâları, faâliyetleri, idâreci kardroları mâlûm değil… Türkiye’de bir asırdan fazla bir zamandan beri faâliyet gösterdikleri hâlde, târihleri yazılmamıştır; yazıldıysa da alenî değildir…

Bu gibi istifhâmlar ortadayken, Bene Berit’in gizli cem’iyet hüviyetini terkettiğine, şeffâf bir cem’iyet hâline geldiğine inanılabilir mi?

1) 7 Eylûl 1935’de Mustafa Kemâl’le beş sâat hasbihâl ederek onun büyük iltifâtına mazhar olan Aşkenaz Hahambaşısı Dr. David Markus veyâ Marcus (Novgorod, 1870 – İstanbul, 3.1.1944)… (Moşe Grosman, Dr. Markus -1870/1944-; Osmanlıdan Cumhuriyete Geçişte Türk Yahudilerinden Görünümler, İstanbul: As Matbaacılık A.Ş., 1992, s. 45)

2) Fakîrleri Koruma Derneği’nin ve Mûsevî Lisesi’nin başlıca müessislerinden Hahambaşı Markus, Beynelmilel Bene Berit Masonluğunun İstanbul Locası’nın faâl bir müntesibi idi… (Grosman 1992: 38) Şimdiye kadar vazîfe yapan bütün Türkiye Hahambaşıları da bu Loca’ya intisâb etmişlerdir…

3) Dr. Markus, “Impressions de voyage; Constantinople – Prague (İstanbul-Prag Seyâhat İntibâları)”, Hamenora, Novembre 1927, V/9, pp. 390-415…

1927 yazında, Müstakil Bene Berit Tarîkati Büyük Reîsi Alfred M. Cohen, ABD hâricindeki Locaları ziyâret etmek üzere uzun bir seyâhate çıkmıştı. Uğraklarından birisi de Prag’dı. Oradaki Çekoslovakya Büyük Locası’nda, Amerikan olmıyan dîğer Büyük Locaların iştirâkiyle bir çalışma toplantısı tertîb edilmişti. Temmuz 1937’de yapılan bu toplantıya, (Joseph Niégo ve H. G. Reisner’in mâzeretleri sebebiyle) XI Numaralı Şark Büyük Locası’nı temsîlen, (Aşkenaz Hahambaşısı, Hamenora mecmûası Yazı Hey’eti Âzâsı, Mûsevî Lisesi Müdürü, Fakîrleri Koruma Cem’iyet-i Hayriyesi Reîsi ve Kemalist Totaliter Rejimin destekcisi) Dr. David Markus iştirâk etmişti. Avdetinde, seyâhat intibâlarını anlattığı ve Bene Berit Localarının faâliyetlerini harâretle medhettiği bir makâle kaleme aldı. Her Bene Beritli gibi faâl bir Siyonist olan Markus, makâlesini Theodore Herzl’e atıfta bulunarak bitiriyor (yukarıdaki sayfa): “Şu düstûru ilk def’a ortaya atan, Herzl’dir: ‘Filistin’e dönüş, Yahûdiliğe dönüştür!’ Filistin’e dönüş, yavaş, hattâ çok yavaş gelişiyor; fakat Yahûdiliğe dönüş, tahmîn edilenden çok daha sür’atle gerçekleşiyor!”

Kezâ, Dr. Markus, 1936 senesinin ilk aylarında İstanbul Bene Berit [Locası]’nda verdiği “Üç Bin Senelik Yahûdi Târihi” başlıklı bir dizi Fransızca konferansda (Grosman 1992 içinde), Herzl’in Siyâsî Siyonizm hareketinden memnûniyetle bahsetmiş (s. 39), Siyonizmi, Yahûdi târihinde yeni bir hamlenin, bir uyanış devrinin tetikleyicisi olarak yorumlamıştı (s. 40)…

Bu Bene Berit ve Siyonist Liderinin mezkûr ve pek ibretâmîz makâlesinin yukarıda görülen son kısmının tercümesi aşağıdadır:

“Yahûdi dînine mensûb hayırhâh bir Tarîkat mi, yoksa, sâdece bir Yahûdi Tarîkati miyiz? Bu suâle hemen her tarafta şu cevâb verildi: ‘Biz bir Yahûdi Tarîkatiyiz ve Yahûdi olan [Yahûdilikle alâkalı] hiçbir şey bize yabancı kalmamalı!’ Ve Locaların yeni faâliyetine bu umde hâkimdir. Size, daha evvel, Almanya Büyük Locası’nın Yahûdi aleyhdârlığıyle mücâdeledeki, dîndaşlarımıza iş têmîn etmek için dernekler kurulmasındaki, Almanyalı Yahûdilerin bedenî mesleklere de yönlendirilmesi husûsunda sarfedilen gayretlerdeki ve Yahûdilerin ilim sâhasında ilerlemeleri için akademiler kurulmasındaki büyük hissesinden bahsetmiştik. Lâkin Locaları asıl harıl harıl dâhilî çalışmalarla meşgûl hâlleriyle görmek lâzımdır! Bâzıları, büyük bir îtinâyle Yahûdi gencliğine mahsûs kitablar neşrediyor, dîğerleri, husûsî mükâfatlar ihdâs ederek, Yahûdilerin muhtelif mes’elelerine dâir kitabların têlîfini teşvîk ediyor, her hâl-ü-kârda, hepsi de, evleviyetle Yahûdilerin tahsîl ve terbiyesine ve kalblerinde asîl hisler gelişmesine ehemmiyet veriyor…

“Şu düstûru ilk def’a ortaya atan, Herzl’dir: ‘Filistin’e dönüş, Yahûdiliğe dönüştür!’

“Filistin’e dönüş, yavaş, hattâ çok yavaş gelişiyor; fakat Yahûdiliğe dönüş, tahmîn edilenden çok daha sür’atle gerçekleşiyor!”