Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Yahûdilik-Masonluk münâsebeti (102)

Zamânla değişen Siyonist-Komünist stratejisi

O zamân, Komünistlerin İsrâil saflarında yer alması şarttı. Bilâhare şartlar değişti. Şimdi Arab Âleminin İsrâil’e duyduğu infiâli ifsâd etmek için, gûyâ Siyonizm aleyhdârı görünerek, aralarına Komünistlerin sızması lâzımdı. Sızdılar, birçok tedhîşçi Filistinli teşkilâtına vücûd verdiler, tedhîşçi eylemlerle Filistin Dâvâsını gözden düşürdüler. Kezâ, Filistinlilerin ve Arabların mühim bir kısmını Müslümanlıktan uzaklaştırdılar ve bu Arab menşêli Komünistler, Türkiye dâhil bütün Orta-Şark’ta bir fesâd ve kargaşa âmili hâline gelerek İsrâil’in elini kuvvetlendirdi.

Dîğer taraftan, rey tasnîfinden de anlaşılacağı vechiyle, Siyonizmin “Yahûdi Devleti”nin kurulması gibi hayâtî bir mes’elesi bahis mevzûu olduğunda, Kapitalist ve Komünist Blokları ortak hareket etmekde tereddüd etmemişlerdir. İstisnâ, Tito Yugoslavya’sıdır, ki o da müstenkif kalmıştır… Yine müstenkif rey kullanan o günki Çin’in, Mao’nun değil, Çay Kay Şek’in “Milliyetci Çin”i olduğuna dikkat etmek lâzımdır.

Birleşmiş Milletler’den ancak Truman’ın, Stalin’in Komünist Rusya’sının, arkalarındaki Siyonizmin ve yapışık kardeşi Masonluğun entrika ve baskılarıyle çıkan, İnsan Haklarını ayaklar altına alan bu alabildiğine haksız karâr, bütün Arab memleketlerinde, halkın büyük infiâliyle karşılaştı. (Türkiye’de ise, Kemalizm tarafından sindirilmiş Müslüman halktan çıt çıkmadı…) Bu büyük inifiâldir ki Üstâd-ı Âzam Truman’ı da, bir ân, BMT Karârını askıya alma düşüncesine yöneltti. Onun bu tavrını daha iyi anlamak için o devirde baş gösteren Arab infiâlini müşâhede etmek lâzımdır. Bu müşâhedenin vâsıtası, o devrin gazetelerindeki haberlerdir. Bunun için Cumhuriyet gazetesini nümûne ittihâz ediyoruz.

Filistin’in paylaştırılmasının o devirde Arab Âleminde doğurduğu infiâle dâir gazete haberleri

1 Aralık 1947 târihli Cumhuriyet’teki haberler (s. 3), Anadolu Ajansı, Reuter ve Associated Press mahreclidir. Haberlerden birkaçını naklediyoruz:

- “Kahire 30 [Kasım 1947] (a.a., Reuter) – Arab Birliği Genel Sekreteri Azzam Paşa bugün basına yaptığı demeçte, Filistin’in taksimi kararının Ortadoğuyu ateşe vereceğini söylemiş ve şöyle demiştir:

‘- Filistinin akıbeti gene Filistinde bir karara bağlanacaktır. Arablar her türlü fedakârlığı yapmağa hazırdırlar.’ ”

- “Kahire 30 (a.a.) - Birleşmiş Milletler Kurulunda Filistin hakkında verilen kararın ilk tepkisi ‘El-Ezher’ Üniversitesinde görülmüştür. Meşhur dinî üniversitenin beş altı bin öğrencisi bu sabah Büyük Camide toplanarak şiddetli nutuklar söylemişler ve Arab Filistini müdafaa edecek olan askerî birliklere kaydedilmeğe karar vermişlerdir.”

“Yahûdilerin sevinci”

“Kudüs 30 (A.P.) – Filistinin taksimi için verilen kararı haber alan Tel-Avivdeki Yahudiler, sevincden sokaklarda dans etmişlerdir.

“Hastanede yatan hastalar, yataklarından fırlıyarak sokaklara dökülmüşler ve hastabakıcı hemşireler tarafından toplanarak tekrar yataklarına yatırılmışlardır.

“Kudüs halkı toplanarak hora tepmişlerdir. Binalara Yahudilerin millî bayrakları çekilmiştir.”

“Karâr, büyük baskı altında verilmiştir”

BMT’deki Arab Murahhasları da, Karârın baskı altında verildiğine dikkati çekiyor, bu bakımdan onu “hükümsüz” addediyorlardı:

“New-York 30 [Kasım 1947] (a.a.) – Filistinin taksimini karar altına alan Birleşmiş Milletler genel kurulunun oturumundan sonra özel bir toplantı yapan Arab memleketleri heyetleri, basına beyanatta bulunarak demişlerdir ki:

‘- Biz, dünya vicdanının bizimle olduğuna kuvvetle inanıyoruz. Şuna da inanıyoruz ki Arablara reva görülen bu misline raslanmadık haksızlığın önü alınmak üzere bir şey yapılmadığı takdirde mutlak surette görülecek neticeler karşısında dünya vicdanının müsamaha ile hareket etmiyeceğine de inanımız vardır.

‘Filistinin taksimi hakkındaki karar, büyük bir baskı altında verildiğinden iki katlı hükümsüzdür.’ ”

Hem Amerika’dan, hem Komünist Âleminden nefret; zamânla değişen Siyonist-Komünist stratejisi

İsrâil’in kurulması vetîresindeki bu en hassâs vakitte şâyed Komünist Âlemi, Kapitalist Âlemi ile müşterek hareket etmeseydi, bu teşebbüs akâmete uğrıyabilirdi. Komünistlerin de bu şekilde Siyonizmi desteklemeleri, Arab Âleminde Amerika’ya karşı olduğu gibi Komünizme karşı da büyük öfke ve nefret doğurdu. Yine 1 Aralık 1947 târihli Cumhuriyet’e akseden haberlerde bu vâkıa müşâhede ediliyor.

O zamân, Komünistlerin İsrâil saflarında yer alması şarttı. Bilâhare şartlar değişti. Şimdi Arab Âleminin İsrâil’e duyduğu infiâli ifsâd etmek için, gûyâ Siyonizm aleyhdârı görünerek, aralarına Komünistlerin sızması lâzımdı. Sızdılar, birçok tedhîşçi Filistinli teşkilâtına vücûd verdiler, tedhîşçi eylemlerle Filistin Dâvâsını gözden düşürdüler. Kezâ, Filistinlilerin ve Arabların mühim bir kısmını Müslümanlıktan uzaklaştırdılar ve bu Arab menşêli Komünistler, Türkiye dâhil bütün Orta-Şark’ta bir fesâd ve kargaşa âmili hâline gelerek İsrâil’in elini kuvvetlendirdi. Nitekim, 1970’li senelerde, Türkiyeli Komünistler, Filistinli kamplarında tâlim görüp Türkiye’de tedhîşçi eylemlerde bulunuyorlar, Türkiye’yi bir baştan bir başa kana buluyorlardı…

“Şam 30 [Kasım 1947] (A.P.) – Filistinin taksimi aleyhinde nümayişlerde bulunan altı bin kişilik bir halk kütlesi, Şamdaki Amerikan elçiliğini ateşe vererek bir otomobili parçaladılar ve Amerikan bayrağını yırtarak indirdikten sonra, Rus-Suriye kültür merkezine giderek burasını tahrib etmişlerdir.

“Hükûmet konağına yürüyen nümayişçiler silâh isteğinde bulunmuşlardır.

“Şam 30 (a.a.) – İç İşleri Bakanı, komünist partisinin lâğvını ve lideri hakkında takibatta bulunulmasını ihtiva eden kararnameyi imzalamıştır. Bu tedbir, Filistinin taksimi lehinde oy veren hükûmetlere karşı halkın yaptığı nümayiş esnasında komünist gruplarla vukua gelen çatışmadan sonra alınmıştır. Kargaşalıkta biri komünist olmak üzere üç kişi ölmüş ve gene beşi komünist olarak yedi kişi yaralanmıştır.”

Siyonistler yüzünden bütün Arab Âleminde Yahûdilere karşı hiddet ve nefret hisleri uyanıyor ve Filistin’de kanlı çatışmalar cereyân ediyor

Ertesi günki (2 Aralık 1947 târihli) Cumhuriyet’te, bu def’a, Gazetenin “husûsî muhâbiri, El-Cumhûriye sâhibi Eşref El-Kâtib, Haleb’den telefonla” bildiriyor:

“Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun Filistini taksim hakkındaki kararı üzerine bütün Arab âleminin merkezleri birdenbire ayaklanmıştır. Bugün Haleb baştanbaşa hareket halindeydi. Erkek kadın bütün genclik erkenden sokaklara dökülmüş, bunlar her şeyden evvel komünist partinin bürolarına hücum ederek hepsini yakmışlardır. Daha sonra Yahudi müesseselerine karşı şiddetli bir hücum vuku bulmuş ve arada bir kaç Yahudi mabedi de tutuşmuştur. Akşama doğru hiddet ve asabiyet azamî şiddeti bulmuş, halk Yahudi mahallelerini de ortadan kaldırmak istemiş, zabıta ve jandarma, halkın bu hamlesine zorla mukavemet edebilmiştir.

“Filistini müdafaa için açılan Gönüllü Mücahidler Bürosuna bugün on bin Halebli yazılmıştır. Bütün memleket ayaktadır. […]

“Mısırdan gelen haberlere göre Üniversite ve Ezher gencliği bütün gün Birleşmiş Milletler aleyhinde nümayışler yapmışlar, […] Filistini müdafaa için harbe gitmeye hazır olduklarını bildirmişlerdir. […]

“Lübnanda halk, yahudilere karşı derin bir nefret izhar etmektedir. Yahudi mahalleleri ancak hükûmetin almış olduğu pek kuvvetli tedbirler sayesinde korunabilmiştir. Bütün Lübnan gencliği, Filistini müdafaa için hazırlanmıştır. Genclik, Filistini korumak lehinde nümayişler yapmıştır. Amerikan istihbarat bürosunun camları kırılmıştır. […]

“Filistinden gelen haberlere göre her yerde Arablar nümayişler yapmışlar ve kararı protesto etmişlerdir. Bu nümayişlerin en canlısı Yafada yapılmış ve bazı Arablar silâh kullanmışlardır.

“Filistin Fevkalâde Komiseri Allen Cunningham, Arab liderlerini çağırarak İngilterenin, memleketi tahliye edinciye kadar emniyet ve asayişten mesul olduğunu bildirmiş, Yahudi ajanlığı reisi Ben Guryon’a da aynı şekilde ihtarlarda bulunmuş ve asayişi bozacak bir şey yapılmamasını istemiştir.

“Ammandan bildirildiğine göre Amman âyan ve mebusan meclisleri yarın Filistin meselesile meşgul olacaklardır. Ammanda binlerce insan siyonistler aleyhinde nümayişler yapmışlardır. Ürdün meclisi, evvelce Filistini sonuna kadar müdafaa lehinde karar vermişti.

“Şamda bütün halk ayaktadır ve Halebde vuku bulan hâdiselerin tıpkısı Şamda vuku bulmuş, halk, yahudileri görmeğe tahammül edemiyecek hale gelmiştir. İlh…” (Eşref El-Kâtib, Cumhuriyet, 2.12.1947, s.3)

Ve nihâyet, 3 Aralık 1943 târihli Cumhuriyet’in 1 ve 3. sayfasındaki haberlerden:

“…Arab âleminin bütün merkezlerinden gelen haberler, her yerde şiddet ve asabiyetin gitgide artmakta olduğunu bildirmektedir. […]

“Kudüste bir çok vahim kargaşalıklar çıkmış, Kudüste elliden fazla Yahudi mağazası yakılmış, Yahudiler de Kudüsteki Arab sinemasını yakmışlardır. İngiliz kıt’alarile zabıta kuvvetleri Yahudilerle Arabların birbirlerine sokulmalarına meydan vermemiştir.

“Buna rağmen yer yer vuku bulan Arab – Yahudi çarpışmaları sırasında ölenler ve yaralananlar olmuştur.

“Şamdan ve Halebden gelen haberlere göre, Halebde sokağa çıkma yasağı konmuştur. Çünkü halkın heyecanı en mütecaviz mahiyeti almış ve duyulan hiddet ve nefret bütün Yahudilere teşmil olunmuştur. (Dün de haber verdiğimiz gibi) Haleb halkı, Yahudi kulübünün kütübhanesile iki Yahudi kahvehanesini ve komünist partinin bürolarını tahrib etmiştir. Bir sinagoğa iki el bombası atılmış ve on kadar Yahudi mağazası yakılmıştır. Bundan başka Sovyet mazlahatgüzarının bizzat hazır bulunduğu Sovyet Ermenistanının kuruluşunu kutlama merasimi sırasında Arablarla Ermeniler arasında şiddetli bir kargaşalık çıkmış ve Ermenilerin Yeprod gazetelerinin matbaaları tahrib edilmiştir. […]

“Washington 2 [Aralık 1947] (A.P.) – Bugün Filistindeki durumu yorumlayan Amerikalı askerî müşahidler, bu memlekette patlak verebilecek bir ‘Mukaddes Cihad’ vukuunda, sureta, yeni yahudi devletini Arablara karşı korumak bahanesile Filistine Kızılordu birliklerinin girebilmesi tehlikesine işaret etmişlerdir. Bu müşahidlere göre, Rus birlikleri bu takdirde Akdeniz üzerine yerleşmiş olacak, Süveyş kanalile Suudi Arabistandaki petrol tesislerine uçakla erişilir bir merhaleye gelmiş bulunacaklardır. İlh…”