YAHÛDİLİK-MASONLUK MÜNÂSEBETİ (101)
Zamânla değişen Siyonist-Komünist stratejisi
O zamân, Komünistlerin İsrâil
saflarında yer alması şarttı. Bilâhare şartlar değişti. Şimdi Arab Âleminin
İsrâil’e duyduğu infiâli ifsâd etmek için, gûyâ Siyonizm aleyhdârı görünerek,
aralarına Komünistlerin sızması lâzımdı. Sızdılar, birçok tedhîşçi Filistinli
teşkilâtına vücûd verdiler, tedhîşçi eylemlerle Filistin Dâvâsını gözden
düşürdüler. Kezâ, Filistinlilerin ve Arabların mühim bir kısmını Müslümanlıktan
uzaklaştırdılar ve bu Arab menşêli Komünistler, Türkiye dâhil bütün
Orta-Şark’ta bir fesâd ve kargaşa âmili hâline gelerek İsrâil’in elini
kuvvetlendirdi.
Dîğer taraftan, rey tasnîfinden de
anlaşılacağı vechiyle, Siyonizmin “Yahûdi Devleti”nin kurulması gibi hayâtî bir
mes’elesi bahis mevzûu olduğunda, Kapitalist ve Komünist Blokları ortak hareket
etmekde tereddüd etmemişlerdir. İstisnâ, Tito Yugoslavya’sıdır, ki o da
müstenkif kalmıştır… Yine müstenkif rey kullanan o günki Çin’in, Mao’nun değil,
Çay Kay Şek’in “Milliyetci Çin”i olduğuna dikkat etmek lâzımdır.
Birleşmiş Milletler’den ancak
Truman’ın, Stalin’in Komünist Rusya’sının, arkalarındaki Siyonizmin ve yapışık
kardeşi Masonluğun entrika ve baskılarıyle çıkan, İnsan Haklarını ayaklar
altına alan bu alabildiğine haksız karâr, bütün Arab memleketlerinde, halkın
büyük infiâliyle karşılaştı. (Türkiye’de ise, Kemalizm tarafından sindirilmiş
Müslüman halktan çıt çıkmadı…) Bu büyük inifiâldir ki Üstâd-ı Âzam Truman’ı da,
bir ân, BMT Karârını askıya alma düşüncesine yöneltti. Onun bu tavrını daha iyi
anlamak için o devirde baş gösteren Arab infiâlini müşâhede etmek lâzımdır. Bu
müşâhedenin vâsıtası, o devrin gazetelerindeki haberlerdir. Bunun için Cumhuriyet gazetesini nümûne ittihâz
ediyoruz.
Filistin’in paylaştırılmasının o devirde
Arab Âleminde doğurduğu infiâle dâir gazete haberleri
1 Aralık 1947 târihli Cumhuriyet’teki haberler (s. 3), Anadolu
Ajansı, Reuter ve Associated Press mahreclidir. Haberlerden birkaçını
naklediyoruz:
- “Kahire 30 [Kasım 1947] (a.a.,
Reuter) – Arab Birliği Genel Sekreteri Azzam Paşa bugün basına yaptığı demeçte,
Filistin’in taksimi kararının Ortadoğuyu ateşe vereceğini söylemiş ve şöyle
demiştir:
‘- Filistinin akıbeti gene Filistinde
bir karara bağlanacaktır. Arablar her türlü fedakârlığı yapmağa hazırdırlar.’ ”
- “Kahire 30 (a.a.) - Birleşmiş
Milletler Kurulunda Filistin hakkında verilen kararın ilk tepkisi ‘El-Ezher’
Üniversitesinde görülmüştür. Meşhur dinî üniversitenin beş altı bin öğrencisi
bu sabah Büyük Camide toplanarak şiddetli nutuklar söylemişler ve Arab
Filistini müdafaa edecek olan askerî birliklere kaydedilmeğe karar
vermişlerdir.”
“Yahûdilerin sevinci”
“Kudüs 30 (A.P.) – Filistinin taksimi
için verilen kararı haber alan Tel-Avivdeki Yahudiler, sevincden sokaklarda
dans etmişlerdir.
“Hastanede yatan hastalar,
yataklarından fırlıyarak sokaklara dökülmüşler ve hastabakıcı hemşireler
tarafından toplanarak tekrar yataklarına yatırılmışlardır.
“Kudüs halkı toplanarak hora
tepmişlerdir. Binalara Yahudilerin millî bayrakları çekilmiştir.”
“Karâr, büyük baskı altında verilmiştir”
BMT’deki Arab Murahhasları da,
Karârın baskı altında verildiğine dikkati çekiyor, bu bakımdan onu “hükümsüz”
addediyorlardı:
“New-York 30 [Kasım 1947] (a.a.) –
Filistinin taksimini karar altına alan Birleşmiş Milletler genel kurulunun
oturumundan sonra özel bir toplantı yapan Arab memleketleri heyetleri, basına
beyanatta bulunarak demişlerdir ki:
‘- Biz, dünya vicdanının bizimle
olduğuna kuvvetle inanıyoruz. Şuna da inanıyoruz ki Arablara reva görülen bu
misline raslanmadık haksızlığın önü alınmak üzere bir şey yapılmadığı takdirde
mutlak surette görülecek neticeler karşısında dünya vicdanının müsamaha ile
hareket etmiyeceğine de inanımız vardır.
‘Filistinin taksimi hakkındaki karar,
büyük bir baskı altında verildiğinden iki katlı hükümsüzdür.’ ”
Hem Amerika’dan, hem Komünist Âleminden
nefret; zamânla değişen Siyonist-Komünist stratejisi
İsrâil’in kurulması vetîresindeki bu
en hassâs vakitte şâyed Komünist Âlemi, Kapitalist Âlemi ile müşterek hareket
etmeseydi, bu teşebbüs akâmete uğrıyabilirdi. Komünistlerin de bu şekilde
Siyonizmi desteklemeleri, Arab Âleminde Amerika’ya karşı olduğu gibi Komünizme
karşı da büyük öfke ve nefret doğurdu. Yine 1 Aralık 1947 târihli Cumhuriyet’e akseden haberlerde bu vâkıa
müşâhede ediliyor.
O zamân, Komünistlerin İsrâil
saflarında yer alması şarttı. Bilâhare şartlar değişti. Şimdi Arab Âleminin
İsrâil’e duyduğu infiâli ifsâd etmek için, gûyâ Siyonizm aleyhdârı görünerek,
aralarına Komünistlerin sızması lâzımdı. Sızdılar, birçok tedhîşçi Filistinli
teşkilâtına vücûd verdiler, tedhîşçi eylemlerle Filistin Dâvâsını gözden
düşürdüler. Kezâ, Filistinlilerin ve Arabların mühim bir kısmını Müslümanlıktan
uzaklaştırdılar ve bu Arab menşêli Komünistler, Türkiye dâhil bütün
Orta-Şark’ta bir fesâd ve kargaşa âmili hâline gelerek İsrâil’in elini
kuvvetlendirdi. Nitekim, 1970’li senelerde, Türkiyeli Komünistler, Filistinli
kamplarında tâlim görüp Türkiye’de tedhîşçi eylemlerde bulunuyorlar, Türkiye’yi
bir baştan bir başa kana buluyorlardı…
“Şam 30 [Kasım 1947] (A.P.) –
Filistinin taksimi aleyhinde nümayişlerde bulunan altı bin kişilik bir halk
kütlesi, Şamdaki Amerikan elçiliğini ateşe vererek bir otomobili parçaladılar
ve Amerikan bayrağını yırtarak indirdikten sonra, Rus-Suriye kültür merkezine
giderek burasını tahrib etmişlerdir.
“Hükûmet
konağına yürüyen nümayişçiler silâh isteğinde bulunmuşlardır.
“Şam 30
(a.a.) – İç İşleri Bakanı, komünist partisinin lâğvını ve lideri hakkında
takibatta bulunulmasını ihtiva eden kararnameyi imzalamıştır. Bu tedbir,
Filistinin taksimi lehinde oy veren hükûmetlere karşı halkın yaptığı nümayiş
esnasında komünist gruplarla vukua gelen çatışmadan sonra alınmıştır.
Kargaşalıkta biri komünist olmak üzere üç kişi ölmüş ve gene beşi komünist
olarak yedi kişi yaralanmıştır.”
Siyonistler
yüzünden bütün Arab Âleminde Yahûdilere karşı hiddet ve nefret hisleri uyanıyor
ve Filistin’de kanlı çatışmalar cereyân ediyor
Ertesi
günki (2 Aralık 1947 târihli) Cumhuriyet’te,
bu def’a, Gazetenin “husûsî muhâbiri, El-Cumhûriye
sâhibi Eşref El-Kâtib, Haleb’den telefonla” bildiriyor:
“Birleşmiş
Milletler Genel Kurulunun Filistini taksim hakkındaki kararı üzerine bütün Arab
âleminin merkezleri birdenbire ayaklanmıştır. Bugün Haleb baştanbaşa hareket
halindeydi. Erkek kadın bütün genclik erkenden sokaklara dökülmüş, bunlar her
şeyden evvel komünist partinin bürolarına hücum ederek hepsini yakmışlardır. Daha
sonra Yahudi müesseselerine karşı şiddetli bir hücum vuku bulmuş ve arada bir
kaç Yahudi mabedi de tutuşmuştur. Akşama doğru hiddet ve asabiyet azamî şiddeti
bulmuş, halk Yahudi mahallelerini de ortadan kaldırmak istemiş, zabıta ve
jandarma, halkın bu hamlesine zorla mukavemet edebilmiştir.
“Filistini
müdafaa için açılan Gönüllü Mücahidler Bürosuna bugün on bin Halebli
yazılmıştır. Bütün memleket ayaktadır. […]
“Mısırdan
gelen haberlere göre Üniversite ve Ezher gencliği bütün gün Birleşmiş Milletler
aleyhinde nümayışler yapmışlar, […] Filistini müdafaa için harbe gitmeye hazır
olduklarını bildirmişlerdir. […]
“Lübnanda
halk, yahudilere karşı derin bir nefret izhar etmektedir. Yahudi mahalleleri
ancak hükûmetin almış olduğu pek kuvvetli tedbirler sayesinde korunabilmiştir.
Bütün Lübnan gencliği, Filistini müdafaa için hazırlanmıştır. Genclik,
Filistini korumak lehinde nümayişler yapmıştır. Amerikan istihbarat bürosunun
camları kırılmıştır. […]
“Filistinden
gelen haberlere göre her yerde Arablar nümayişler yapmışlar ve kararı protesto
etmişlerdir. Bu nümayişlerin en canlısı Yafada yapılmış ve bazı Arablar silâh
kullanmışlardır.
“Filistin
Fevkalâde Komiseri Allen Cunningham, Arab liderlerini çağırarak İngilterenin,
memleketi tahliye edinciye kadar emniyet ve asayişten mesul olduğunu bildirmiş,
Yahudi ajanlığı reisi Ben Guryon’a da aynı şekilde ihtarlarda bulunmuş ve
asayişi bozacak bir şey yapılmamasını istemiştir.
“Ammandan
bildirildiğine göre Amman âyan ve mebusan meclisleri yarın Filistin meselesile
meşgul olacaklardır. Ammanda binlerce insan siyonistler aleyhinde nümayişler
yapmışlardır. Ürdün meclisi, evvelce Filistini sonuna kadar müdafaa lehinde
karar vermişti.
“Şamda
bütün halk ayaktadır ve Halebde vuku bulan hâdiselerin tıpkısı Şamda vuku
bulmuş, halk, yahudileri görmeğe tahammül edemiyecek hale gelmiştir. İlh…”
(Eşref El-Kâtib, Cumhuriyet,
2.12.1947, s.3)
Ve nihâyet, 3 Aralık 1943 târihli Cumhuriyet’in 1 ve 3. sayfasındaki
haberlerden:
“…Arab âleminin bütün merkezlerinden
gelen haberler, her yerde şiddet ve asabiyetin gitgide artmakta olduğunu
bildirmektedir. […]
“Kudüste bir çok vahim kargaşalıklar
çıkmış, Kudüste elliden fazla Yahudi mağazası yakılmış, Yahudiler de Kudüsteki
Arab sinemasını yakmışlardır. İngiliz kıt’alarile zabıta kuvvetleri Yahudilerle
Arabların birbirlerine sokulmalarına meydan vermemiştir.
“Buna rağmen yer yer vuku bulan Arab
– Yahudi çarpışmaları sırasında ölenler ve yaralananlar olmuştur.
“Şamdan ve Halebden gelen haberlere
göre, Halebde sokağa çıkma yasağı konmuştur. Çünkü halkın heyecanı en mütecaviz
mahiyeti almış ve duyulan hiddet ve nefret bütün Yahudilere teşmil olunmuştur.
(Dün de haber verdiğimiz gibi) Haleb halkı, Yahudi kulübünün kütübhanesile iki
Yahudi kahvehanesini ve komünist partinin bürolarını tahrib etmiştir. Bir sinagoğa
iki el bombası atılmış ve on kadar Yahudi mağazası yakılmıştır. Bundan başka
Sovyet mazlahatgüzarının bizzat hazır bulunduğu Sovyet Ermenistanının
kuruluşunu kutlama merasimi sırasında Arablarla Ermeniler arasında şiddetli bir
kargaşalık çıkmış ve Ermenilerin Yeprod gazetelerinin matbaaları tahrib
edilmiştir. […]
“Washington
2 [Aralık 1947] (A.P.) – Bugün Filistindeki durumu yorumlayan Amerikalı askerî
müşahidler, bu memlekette patlak verebilecek bir ‘Mukaddes Cihad’ vukuunda,
sureta, yeni yahudi devletini Arablara karşı korumak bahanesile Filistine
Kızılordu birliklerinin girebilmesi tehlikesine işaret etmişlerdir. Bu
müşahidlere göre, Rus birlikleri bu takdirde Akdeniz üzerine yerleşmiş olacak,
Süveyş kanalile Suudi Arabistandaki petrol tesislerine uçakla erişilir bir
merhaleye gelmiş bulunacaklardır. İlh…”