Yahudi faşizmi
Holokost’u varlık sebebi olarak gören bir kavmin Nazilerle aynı kefeye konulmasını bazı aklı evveller anlayamıyor olabilir. Tek tanrılı dinlerin vaz ettiği yaratılışı sözüm ona inkar ederek insanları materyalizme sürükleyen Darwin’inden, Bolşevik devrimin mimarı Lenin’e, Kırım’ı Yahudi yurdu yapmak isteyen, milyonlarca Türk’ü sürgün eden Stalin’e, Yahudi katliamı yaptığı iddia edilen Hitler’den İspanyol Faşist Franko’ya kadar Yahudilerin Faşizmle içli dışlı olmalarıyla ilgili örneklerle dolu tarih sayfaları. Hatta hatta Kral Davut’un soyundan geldiklerini asıl Yahudilerin kendileri olduğunu iddia ederek sünnet olan İngiliz hanedan üyelerini bile duymuşsunuzdur. Sosyalizmde de, Kapitalizm’de de, Kominizmde de, Faşizmde de mutlaka bir Yahudi parmağı olmuştur.
Günümüzde Ukrayna’nın başına geçtikten sonra Rusya’yı savaşı sürükleyen Zelenski’den İslam düşmanlığı yaparak Hollanda seçimlerini önde bitiren Wilders’e kadar birçok siyasi aktör Yahudi Faşizmini insanlığa yutturmanın hesaplarını yapıyorlar.
Yahudi aşığı ABD eski Başkanı Cumhuriyetçi Trump’ın terör örgütü ilan etmek istediği Antifaşişler aracılığı ile PKK terör örgütüyle illegal bağ kuran Biden’in kabinesinde, Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Hazine Bakanı Janet Yellen, Adalet Bakanı Merric Garland, İç Güvenlik Bakanı Alejendro Mayorkars, Ulusal istihbarat direktörü Evril Haines, Beyaz Saray Özel Kalem Müdürü, Ronald Klain, Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, CİA Başkan Yardımcı David Kohen, ABD’yi Yahudi çıkarları doğrultusunda yöneten birkaç isim. Senato ve Temsilciler meclisindeki siyonizme hizmet eden Yahudiler ve evangelistleri buraya yazmaya kalkarsak sayfalar almaz.
İspanya’dan sürgün edilen Yahudileri de, Almanya’dan sürülen Yahudileri de, Polonya, Rusya’dan sürülen Yahudileri de Müslümanlar ve Türkler hiçbir zaman dışlamadı kolladı ve korudu. Buna rağmen, Yahudilerin acaba kendilerini sürgün eden, dışlayan, adam yerine koymayan, zulmeden, öldüren, soykırıma uğratan batılılar yerine Müslümanlara ve Türklere karşı nefretinin sebebi sadece muharref tevrattaki uyduruk hikayeler mi?
İsrail devletini ilan eden Ben Gurion’un Dar-ul Fünün’da eğitim gördüğünü de bilmeyeniniz yoktur. Abdulhamit’i devirmek için çabalayan Emanuel Karasu’yu da Dönmelerin üstadı Sebatay Sevi’yi de duymuşsunuzdur. Kendini mehdi ilan eden Sevi’nin müslüman olduğunu söylemesine rağmen gerçekte kurduğu örgütle İslamı, Müslümanları ve Türk devletini yıkmak için neler yaptığı da yazıyor tarih kitaplarında.
Dünyanın her yerinde kendilerini gizlemeyi bir maharet sayan Yahudilerin, iki dinli, iki kimlikli, iki devletli, iki pasaportlu yaşama alışkanlıkları ruhlarına sirayet ederek iki kişilikli birer yaratık haline çevirmiştir. Bizdeki dönmelerin birçoğunun Yahudi olduklarını öldükten sonraki ölüm ilanlarından öğrenebiliriz. Anlayacağınız Yahudiler bütün devletlerin yönetim kadrolarını, ekonomik karar alma mekanizmalarını, parayı ve ticareti elde tutmayı varlık sebepleri olarak görmüşlerdir. Türk ekonomisini elinde bulunduran TÜSİAD’daki ağırlıklarını hükümete İsrail çıkarlarını dayatmak için bir silah olarak kullanılagelmişlerdir.
Hamas’ın 7 Ekim Aksa Tufanı operasyonunda esir aldıklarına bakarsanız, büyük bölümü de hem İsrail, hem ABD, Hem İsrail hem Rus, Hem İsrail, hem İngiliz, Hem İsrail hem Türk vatandaşı olduklarını görürsünüz.
Hamas ile İsrail’in sözde insani ara döneminde Africanews’te bir haber yayınlandı. Malavi'deki muhalefet partileri ve insan hakları örgütleri, Başkan Lazarus Chakwera ve yönetimine, 221 genç Malaviliyi İsrail'de tarımsal işlerle uğraşmak üzere göndermeleri nedeniyle sert eleştirilerde bulundu. İMF’ye borcu olan Malavi’nin para değeri bir günde yüzde 44 düşürülüyor. Kıtlık ve yoklukla yüzleşen Malavi’ye İMF’den bir heyet giderek 1000 tane genci İsrail’e, Filistinlileri öldürmek için gönderirlerse 60 milyon dolar verileceğini teklif ediyorlar. Savaşçı köleler olarak gençlerin İsrail’e uluşmasının ardından İsrail insani araya son vererek yeniden saldırılara başladı. Yani, mühimmatını, istihbaratını, militanını tamamladıktan sonra katliamlarına yeniden başladılar.
Tarih boyunca, hor görülmüş, sürülmüş, korkak bir toplum olarak görülen Yahidiler, Gazze’de de kimseyi yanıltmadı. Karşılarına güç çıktığı zaman her şeylerini vermeye hazır olan bu ödlekler topluluğu kendileriyle savaşmak isteyen Hamas’ı değil de, beşikteki bebekleri, çocukları, kadınları, sivilleri, okulları, hastaneleri vurarak kahramanlık hikayesi oluşturmaya çalıştılar. Netanyahu, sivil yerleşimlere bomba atmaktan başka bir iş yapmayan, kendilerini gerçek bir düşmanın karşısında sınamayan katil pilotlarını İsrail ordusunun kahramanları olarak ilan etti. Sıra kara harekatına gelince zırhlı araçlarından çıkmaya cesaret edemedikleri için avlanan yüzlerce tank ve zırhlı aracın etrafına, çeşitli ülkelerden getirdikleri paralı köle savaşçılara işi devrediverdiler.
İngiliz, ABD, başta olmak üzere dünyaya yön verdiklerini iddia edenlerin kirli eller temiz eldivenler doktrini gereği, İsrail’in var olması için bu katliamlar kaçınılmazdır yaklaşımıyla İsrail faşizmini, soykırımını, Filistinlilerin öldürülmesini, sürgününü hoş göstermeye çalışanların da bu soykırımın ortakları olduğunu hatırlatmak hepimizin görevi. Dünya devletleri, İslam ülkeleri tarafından yalnız bırakılan Filistin direnişinin en büyük kozu ise ellerinde rehineler ile Hamas’ın İsrail’in canını yakma kapasitesi kaldı. İsrail faşizmi masum sivilleri bombalayadursunlar. İsrail dışardan getirdiği savaşçı köleler ile kayıplarını azaltmaya çalışıyor. İsrail’in kendini savunma hakkı kılıfıyla Filistinli soykırımını, Faşizmi meşrulaştırma çabalarını İnsanlık vicdanı reddetse de, içi başka dışı başka Yahudi ikiyüzlülüğü, korkaklık ve ödlekliklerini konvansiyonel basın yayın organları ve sosyal mecra platformlarında uydurulan sahte hikayelerle örtmeye çalışıyorlar. Ödleklikleriyle ün salmış Yahudi faşistlerden Hitler gibi, Franko gibi soykırımcı, katil çıkar ama bir Kahraman asla. Biden, Sunak, Scholz destekli Netanyahu Faşizmi katlettiği çocuklarla, Hamaslı direnişçiler ise kahramanlıklarıyla anılacakcır. Vesselam…..
