Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.56
Gram Altın
2472.22
BIST 100
9530.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Eylül 2021

Yağızoğlan ile Sarıkız

Ay ışığında gizli gizli buluşmalar artık Yağızoğlan’ı tatmin etmiyordu.

Sarıkız, bütün şuhluğunu kullanarak Yağızoğlan’ın aklını başından alıyordu. Her buluşmalarında:

“Bizim nikahımız başka nikahlara benzemesin; Post Modern, olsun.”derdi.

Nikah şahitlerimiz de Mangırdak Sülo ile Ayarcı Enuygun olsun. Gelin arabacımız da Katırcızade…

Yağızoğlan, bütün romantikliğini takınarak hilal kaşlarını kaldırıp ince dudaklarını yassı çenesini geçecek derecede uzatarak Sarıkız’ın elini öpüp okşayarak

-Sen her şeye layıksın. Sen iste bütün marabaları yoluna feda edeyim, tükürük hokkasını can suyu diye başıma dikip içeyim,anamı, Ata’mı keseyim öküzleri, katırları yürütüp konvoy yapayım, emret!..

Sarıkız’ın daha önce bir çok kişiyle metres hayatı yaşadığını bildiği halde Yağızoğlan bunu kabulleniyor, komün hayatın gereklerinden oluğunu söyleyerek hiç alınganlık göstermiyor “çağdaş yaşamın kanıtı” olarak “gururla” anlatıyordu.

Sarıkız’ın babası Bilimsel Yerleşke Çiftiliği’nde kahya idi.

Her sabah yerleşkeye gider, çiftlik çalışanlarına emirler yağdırır, çiftliğe gelenlerin kılık-kıyafetlerini kontrol eder, onları niyet okuma cihazlarından geçirerek kötü niyetlileri apar topar yerleşke sınırları dışına çıkartırdı.

Her gün, olanı biteni saati saatine Yüceağa’ya rapor ederdi.

Bu çalışmalarına karşılık, ağalık ambarına girer o yılın hasadından istediği kadar alır, keyfince yaşardı.

Ağalık çalışanları kendi arlarında ona “Cüppeli Coni” diyorlardı.

Kızgın olduğu günlerde allı, yeşilli, kırmızılı, siyahlı cüppesini giyip şöyle meydanlarda bir yürüdü mü çiftlikten “çıt” çıkmazdı.

Yerleşke Çiftliği sakinleri zaman zaman onu ağaya şikayet edecek olmuşlar ama o, her defasında şikayetçilerden önce Ağa’ya gidip olayları tersyüz edip onların çiftliğin birlik ve beraberliğini bozmak istediklerini, ‘yüce ağalık kurallarını’ hiçe sayma, yok etme yapılanması içinde olduklarını, zaman zaman ‘koruma ve kollama’ eylemi yapmak zorunda kaldığını gururla anlatıyordu.

Cüppeli Coni, Sarıkız’ını her şeyin üstünde tutar onu zaman zaman Ağa’ya hizmet için yollardı.

Yağızoğlan’la işte böyle bir hizmette görevli iken tanıştılar.

Yağızoğlan’ın babası, Ağa’nın Tükürük Hokkası Sorumlusu idi. Kulakları az işittiğinden ve sağ elini hiç kullanamadığından “Sağır Solak” adıyla ünlenmişti. Zaman zaman Ağa ve Cüppeli Coni’nin boşalması için gerekli ortamı hazırlamakla görevliydiler.

Sağırsolak, hendekmekan olunca yerine “Esmeroğlan” geçti. O da hayli Tükürük Hokkacılığı yapıp “had bildirip” ömrü tamam olunca yerine kardeşi Yağızoğlan Tükürük Hokkacısı oldu.

Marabaların şikayet etmesi yasaktı.

Yağızoğlan yaşı epey geçkin olmasına rağmen atletik bir yapıdaydı.

Koşma, yüzme , alçaktan, yüksekten, damdan, ağaçtan ağaca, daldan dala , sırıkla atlama, sırığa oturma gibi bir çok işle uğraşırdı.

Yaşını hiç göstermiyordu.

Konuşmaya başlamadan - hele önemli şeyler söyleyecekse - boğazını birkaç defa öksürerek temizleyip sesine kadife bir ton vererek öyle bir “rejim” deyişi vardı ki, dinleyenler adeta kendinden geçerlerdi.

O, yılmaz bir tükürük hokkacısıydı.

Aysız bir geceydi…

Yağızoğlan, Sarıkız’la yeni keşfettikleri yerde buluşacaklardı.

Ağaçların uğultusu çekirgelerin sesine karışıyor, nemli hava kirli vücutlarına yapışarak sası, bir koku yayıyordu.

Ses vermek amacıyla hafif hafif öksürdü.

Yağızoğlan’ın kalbi yerinden fırlayacakmış gibi oldu.

İnanmak istemiyordu.

-Bu!.. Bu!.. Cüppeli Coni!!!...

-Ya, Ağa’nın karısı İlkem’in ne işi var burada?!

-Sarıkız’la Sığırtmaç ne yapıyorlar?

-Sığırtmaç’ın ne işi var burada?

Birdenbire sert düdük sesleri yükselmeye başladı.

Yağızoğlan, armut ağaçlarının altındaki sandıkların arasına saklanmayı düşündü.

O tarafa doğru yöneldi…

Bir elin, sağ bileğini sıkıca kavradığını anladı.

Kurtulmak için son gücüyle silkindi .

Kollarının arkaya doğru kıvrıldığını acıyla hissetti.

-Artık her şey bitti, diyerek kendini hiçliğin kucağına bıraktı.