Yabancı dili niçin öğrenemiyoruz?
Yirmi sene yabancı dil, hadi en meşhuru olduğu için ondan
örnek verelim, İngilizce ders gören, yurt dışında patates soğan satın
alabilecek kadar konuşamıyor.
Sorun isterseniz, ilkokuldan üniversite bitene kadar
İngilizce ders görmüşlere...
Çoğu “Soğan” nasıl
denir, bilmez!
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin başlatılmasına vesile
olduğumuz “Gazetecilere İngilizce”
programının seviye tespit sınavına katılan 81 gazeteciden 78’i başlangıç
düzeyinde çıkmıştı.
Hepsi üniversite mezunu, hepsi görmüş geçirmiş, hatırı sayılır müesseselerde gazetecilik
yapıyor, hepsi uzun yıllar boyunca İngilizce ders almış…
Düzey, “This is a pencil.”
Bu nasıl oluyor?
Herhalde eğitim sistemi bozuk, öğretmenler öğretemiyor gibi
cevaplar verilecektir.
Elbette eğitim sistemi çok önemli, öğretmenler de öyle.
Lâkin, sıkıntının ne kadarı burada?
Hele bu çağda, topu buralara atıp sıyrılmak olur mu?
İnternet dünyası, hem de bedava tarafından dünyanın
materyalini sağlıyor.
Eskiden, kulak alışkanlığı olsun diye, çekişi güçlü
radyolardan istifade edilirdi, öğrenilmek istenilen dilde yayınlara ulaşmak
meseleydi.
Şimdi, sayısız kanala anında erişebiliyorsunuz…
Bir dili, bütün aksanlarıyla dinlemek mümkün.
Çizgi filmler var, temelden ileri düzeye hikayeler var,
telaffuz programları var…
Dahası, doğrudan iletişim imkânı var.
Bakın bir yol:
İngilizceyi orta düzeye getirmiş bir iletişim öğrencisine, “TRT World izle. Mümkünse izlediğin
bölümlerin ses kaydını al. Tekrar dinle. Ardından, oraya yurt dışından katılan
yorumcuların mail adreslerini bul, onlara yorumları hakkındaki düşüncelerini
yaz, çoğundan cevap gelecektir.”
demiştim.
Genç bu dediğimi bir süre yapmış…
Mesaj gönderdiklerinin yarısı cevap vermiş, onların bir
kısmı ile iletişimini devam ettirmiş…
“Şimdi oralara
gitsem, bizim meslekten epeyce hatırı sayılır tanıdıklarım var!” diye hava
atıyor!
Bugün bütün kanallar açık…
Lâkin bizde “tembellik” var.
Vaktimizi verimli kullanamıyoruz, her gün beş vakit namaz
kılma hassasiyetinde olanlar bile “Namazlar
aceleye geldi!” diyor.
Namazlar demişken, İlahiyat Fakültesi’ni bitirenlerin çoğu
Arapça konuşamıyor, olacak iş mi?!
X
Vakitten devam.
Her şeyimiz alelacele, boş vakitler bol.
Televizyonlarda “Boş
vakitlerinizde ne yaparsanız?” sorusunu birçok kereler işitmişizdir.
“Kitap okurum, müzik dinlerim!” vesaire…
Boş vakitlerinde kitap okuyor, boş kafayla herhalde!
İnsanoğlu kaç yıl yaşıyor ki, elli atmış, hadi yetmiş seksen
sene…
Vakit hızla akan su gibi.
Bir de “Vakit
geçiriyoruz işte!” gibi lâflar dolanıyor.
Kumar salonuna (Kıraathane diyorlar, çoğu için yanlış!
Kaçında kıraat var ki?) takılan esnaf arkadaş, “Vaktin nasıl geçtiğini anlamıyoruz, al papazı ver kızı!” derken pek mutlu!
Dört kişi, kirli ortamda, kirli kağıtlarla vakit geçiriyor.
Etraflarında izleyiciler, habire bir şeyler içiyor.
Sonunda “parti”, çiftlerden birinde kalıyor ve paraları o
iki kişi ödüyor.
Kazanan, kumarı oynatan..
Kaybeden parayı
bırak, enerjisini kaybediyor.
Hani, birlikte yürüyüş yapsalar, ne iyi olacak?
Hele hele, hep birlikte kitap okumak ve kitap üzerine
müzakerede bulunmak…
Böyle şeyler olmaz pek.
Eskiden arkadaşlarımızı evlerimizde ağırlar...
Bir hafta boyunca okuduğumuz kitaplardan yaptığımız özetleri
okur, anlatırdık.
Şimdi, nerde öyle şeyler, “Aman, misafir gelmesin!” diye bakıyoruz.
Pekçok evde de huzursuzluk, yuvalar yıkılmış, yıkılmak
üzere…
Yaşlılar yalnız, gençler yalnız.
Eskiden “Çoluk,
çocuk, hasta, derken vakit bulamıyoruz kardeşim!” derdik.
Şimdilerde yaşlılara, hastalara bakan yok gibi.
Çoluk çocuk sayısı azaldı.
Yine de vakit dar, “Namazlar”
bile aceleye getiriliyor!
X
Yazıya, “Niçin
yabancı dil öğrenemiyoruz?” diyerek girmiştik..
Nerelere geldik.
Yok, aslında hepsi birbirleriyle bağlantılı.
Vakti değerlendiremezsen, hiçbir şey yapamazsın!
Olmayan amacına ulaşamazsın!
Girişimci değilsen, sonuç alamazsın.
Kuşaklar arasındaki kültür alışverişi koparsa, öğrenme
melekeleri de zayıflar.
Öyledir öyle; bugün bir şeyler biliyorsam, Rahmetli Dedem
Hacı Kadri Beyefendi’nin büyük katkısı vardır.
Her ziyaretine gittiğinde imtihandan geçiren dedeleri şimdi
nereden bulacaksın!