'Ya tahammül ya sefer'
Sabahın yedi buçuğuu2026 Dört yönü birleştiren kavşaku2026 Sağdan, soldan, yukarı ve aşağıdan gelen araçların-birkaç dakikanın hesabını yaparak- ön(c)e geçme çabalarıu2026 Hiç biri, diğerine yol verme cesaretini gösterecek nezaketi taşıyamıyor içindeu2026 Derken kavşak kilitleniyor. Her dem, Türk İslam Medeniyeti'nin bir ferdi olmakla övünen toplum beyleri, camlarını açarak bir diğerine sesi kısılıncaya dek bağırmaya başlıyor. Arkadan gelen sabırsız kornalar da cabasıu2026 Belki de bir iki dakika, yoldan kalacak olma endişesiyle kendilerini onar dakikalık kavganın içine atabilen insanları korku, hüzün ve hayretle izliyoruz. Öfke ve tartışma hususunda hiç kimse geri adım atamıyor, ta ki arkadaki araçlardan inen insanların ciddi müdahalesi oluncaya kadar. İçine düştüğümüz buhranı yansıtan resim karelerinden yalnızca biriu2026
Trafik Psikolojisi Dersi
Ne derece doğru henüz bilmiyorum. Geçtiğimiz gün oğlum, Trafik Psikolojisi dersinin üniversitelerde, ayrı bir başlık altında açılacağını söyleyince önce çok sevindim. Ardından, acıtıcı edasıyla o malum tefekkür kapladı benliğimiu2026 "Yetecek mi" sorusunu yönelttiu2026 İş, insan ve toplum psikolojisini onarmaya yönelik bir girişime gelirse, "kontrollü tv psikolojisi", "internet kullanımı psikolojisi", "gençlere erişim psikolojisi", "tüketim psikolojisi", hatta "yeni hadiseler karşısındaki tavrımız ve sosyal medyadaki duruşumuz" gibi alt başlıklara müracaat edilmesi gerekecek.
Hoşgörüsüzlük artıyor!
Yeniye mukavemet edilirken eskiden sık sık örnek verilmesine elbette karşıyız fakat gerçekçi olalım ve bir kıyas içerisine girelim de bu, cinnetten kopmuş gibi duran sabırsızlıklarımızın, aile fertlerini dinlemekten imtina eden hoşgörüsüzlüklerimizin, başka bir düşünce yapısına tahammül edemeyen buhranlarımızın kaynağını ciddi manada düşünelim. Etrafımıza baktığımızda her yeri, insanı hazırcılık ve kolaycılığa alıştıran kafe ve fast-foodcuların kapladığını görüyoruz. Görselde insana tuhaf bir bolluk ve rahatlık hissi veren bu hazzın bizden götürdüklerini nedense düşünmüyoruz. Artık alışverişi alışkanlık haline getirdiğimiz ve misafirlerimizi ağırlamaya değer bulduğumuz yapıların bizleri nasıl hoyratlaştırdığının farkında bile değiliz. Vücudumuza giren besinlerin ne şekilde, ne şartlar altında yapıldığı hususu tefekkür alanımızın dışında kalıyor. Oysa yapılan işe besmele ile başlamayı, helal lokmayı, aş'a aşk ve samimiyet katmayı büyüklerimizden öğrenmiştik. Öfkeyle pişirilen bir yemeğin insana şifadan çok hastalık getireceğini ve manevi sıkıntılara sebep olabileceğini sık sık hatırlattılar bizeu2026
Ağaç kokulu sayfalar
Mütemadiyen cep telefonları ile hemhal olduğumuz ve uyumadan önce de son olarak onlarla buluştuğumuz için verim almıyoruz uykularımızdanu2026 Dinlendirici, doyurucu, şifa taşıyıcı değil hiç biriu2026 Oysa gözlerimizi en son, kitapların ağaç kokulu sayfalarına bırakırdık. Uykudan samimi bir sarıp sarmalayış beklemeden önce de, onun küçük ölüm olduğunu anımsardık. Yarına kavuşamama ihtimalinin gerçekliği ile veda ederdik göğün yıldızlı çehresine. Rahman izin vermişse ve bizi dünyaya döndürmüşse kuş seslerine karışan ezanların müjdesiyle dolardık. "Hanımın üzerine güneş doğmaz" derdi rahmetli babaannem. Bunun, hanım güneşten önce uyanır demek olduğunu çocuk yaşlarımda anlamıştım çünkü ne hane halkından önce yatar ne de onlardan sonra kalktığı görülürdü. Hızlı değişimlere aynı hızla ayak uydurmalarımız düşündürmeli biziu2026 İkiye, üçe, dörde kadar internetin yabancı koridorlarında, yabancılarla yakınlık halinde olan bünyelerin, sağlam bir psikolojiye ve devamında ayakları yere basan bir maneviyata sahip olması beklenemez.
Sabır, çok derindir
Ülkemiz, her gün yeni bir gündemin/tartışmanın eşiğine sürükleniyor ve bizler her konuda bilgi sahibi olduğumuzu teşhir amacıyla mütemadiyen konuşuyor, yazıyoruz süku00fbtun "bilmemek" telakki edildiği bir çağdau2026 Herhalde, "bu mevzuda da ehillere söz düşsün, biz seyredelim" demek erdemini bir eksiklik görüyoruz. Oysa derindir sabır. Her hususta taraf olmak ihtiyacına girmemek ve vicdanımızla baş başa kaldığımızda da yanılma payını açık tutmak güzeldir. Tüm gündem maddelerinin içinde olmak ve kelimelerimizi cepheye sürerek ismimizi meydanlara bırakıvermek ne keyfiyet yükler bize, ne de mücadele insanı olduğumuzu kanıtlar. Bilakis yıpratır maneviyatımızı. Çok sesliliğin olduğu yerde "süku00fbt" olmak, "süku00fbt" kalmak ne güzel bir tevazudur.
Trafikte varlık mücadelesi veren öldürücü darbelerden tutun da her gün içimiz kan ağlayarak izlediğimiz kadın ve çocuk haberlerinin müsebbiplerine varıncaya dek her şey hassasiyetin kaybolduğu bu şiddet ve vahşet ortamında yetişiyoru2026 Tercih ettiğimiz yaşam biçimi nerede olduğumuzu unutturuyor;
Ölüm var neticedeu2026
Selam ile.