Ya tabiat! Ya barbarlık!
İnsanın
sosyal, siyasal ve ekonomik faaliyetleri, insanlığın yaşam alanlarını tahrip
etmektedir. İnsan, artık nefes alamadığı bir dünyada yaşama mücadelesi vermektedir.
İnsan, tahrip ettiği tabiatı yeniden yaşanılır hale getirememektedir. İnsanın,
ekolojiyi ve tabiatı tahrip eden faaliyetleri, bugün karşılaştığımız ekolojik
facianın kaynağını oluşturmaktadır. Tabiat ve ekoloji her gün talan, tahrip ve
yağma edilmesine rağmen, bu talan ve yağmanın nasıl duracağı, insanın tabiat
karşısındaki tutum ve davranışlarını nasıl değiştireceği konusunda sahici,
etkili ve işlevsel bir yol haritası ve alternatif bir paradigma üretilmiş
değildir.
Fosil yakıt
tüketiminden vazgeçilmemektedir. Fosil yakıt tüketimi, iklim değişikliği ve küresel
ısınma denilen facialara yol açan en önemli sorun durumundadır. Şehirleşme ve yapılaşma
uğruna tabii yaşam alanları ortadan kaldırılmakta ve yaban dünyası yok edilmektedir.
İnsanın yaban dünyasını yok etmesinin sonucu olarak COVID-19 pandemisi şeklinde
küresel bir sağlık kriziyle karşı karşıya kalınmıştır. İnsan, tabiatı ve yaban
hayatını yok ettikçe her türlü patojene, virüse ve kirliliğe maruz kalmaktadır.
Çevre tahribatı, artık denizlerimizin komple kuruması gibi bir sonuç ortaya
çıkarmıştır. Marmara Denizini saran müsilaj sonucu, denizin kuruyan yerlerini
gösteren videoları ve fotoğrafları her gün bir kâbus gibi izliyoruz. Denizler
ve okyanuslar kurumakta, ormanlar azalmakta, fakat insanlık gaflet uykusunda kalmaya
devam etmektedir. Dünya insanlığın gözü önünde yaşanmaz hale gelip bir yok oluş
sürecine girmesine rağmen, insanların çevre ve tabiat sorunları karşısında hâla
uyanmaması derin bir gaflet ve çürümüşlük durumunu göstermektedir.
Çevre ve tabiat
sorunları, artık günlük hayatımızın bir parçası olmaktan çıkmış durumdadır.
Ekoloji ve tabiat sorunları, günlük hayatımızın her anında yaşadığımız facialar
haline gelmiş durumdadır. Çevre ve tabiat sorunları karşısında duygusuz,
duyarsız ve düşüncesiz davranmaya devam etmektedir. İnsanın duygusuzluğu, duyarsızlığı
ve düşüncesizliği sonucu, çevre, tabiat ve ekoloji sorunları karşısında olumlu
gelişmeler ve değişmeler ortaya koyamıyoruz. İnsan, tabiatla kurduğu ilişki
sonucu tabiatı yağmalamakta ve talan etmektedir. İnsanın tabiatla kurduğu
ilişki, insanı olgunlaştırmamakta ve geliştirmemekte, daha sömürücü ve barbar
haline getirmektedir. Ekolojik facia bir gerçek olduğu gibi, insanın
duygusuzluğu, duyarsızlığı ve düşüncesizliği de bir gerçekliktir. Tabiat
karşısında vahşice ve barbarca hareket eden insanlar, birbirlerine karşıda
vahşice davranmaktadırlar. Tabiat tahrip edildikçe insanların inançları,
siyasetleri, cinsellikleri ve ekonomileri de birer vahşet ve yıkım tiyatrosuna
dönüşmektedir.
Çevre ve tabiat
karşısında duyarsızlığımızı, düşüncesizliğimizi ve duygusuzluğumuzu devam
ettirmek için tabiat ve ekoloji konusunu bir ideolojik çatışma ve kamplaşma
sorunu haline getiriyoruz. Tabiatın ve ekolojinin ideolojik çatışma konusu
haline getirilmesi, tabiatı ve çevreyi talan ve tahrip etmek için uydurulan bir
kurgudur. Tabiat ve ekoloji, bizi birbirimizle çatıştıran ve ayrıştıran bir
konu değildir. İnsanı bütünleştiren tek konu, tabiat ve ekolojidir. İnsan, tabiat
etrafında birleşmediği sürece kendi içinde huzura kavuşamayacağı gibi,
birbiriyle çatışmaya ve savaşmaya da devam edecektir. Tabiatla barışmadan ve
bütünleşmeden insanın, insanla barışması ve bütünleşmesi mümkün değildir.
Ekoloji ve
tabiat, hayali, akıl dışı ve gerçek dışı nitelikte fantezi sorunlar değildir.
Ekoloji ve tabiat, marjinal konularda değildir. Ekoloji ve tabiat, çok küçük
marjinal elit kişilerin ilgilendiği lüks kuramlarda değildir. Ekoloji ve tabiat,
hayatımızın kendisidir. Ekoloji ve tabiatı hayatımızın uçlarında yer alan
konular olarak değil, hayatın bizzat merkezinde yer alan hayatın kendisi olarak
kavrayan yeni bir anlayışa ihtiyaç duymaktayız. İnsanın tabiat içinde sağlıklı
ve sürdürülebilir şekilde yaşaması gerekmektedir.
Kalkınma, endüstriyel, teknolojik ve ekonomik kalkınmadan ibaret değildir. İnsani kalkınma, tabiatı insanın tahakkümüne sokan kalkınma değildir. Kalkınma, tabiatın içinde tabiatı yağmalamadan gerçekleşen kalkınmadır. Kar ve kalkınma adına tabiat sömürülemez. Tabiatı tahrip ederek gerçekleşen kalkınma değil, barbarlıktır. Kalkınma ve kar adına tabiatın sömürülmesi karşısında tabiat, artık kendini yenilememektedir. Tabiat artık bitti. İnsanlık, Ya tabiat! Ya barbarlık! şeklinde iki seçenekle karşı karşıyadır.