Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Haziran 2012

Ya çözülürse?

Önemli anlarda stratejik "Devlet aklı" ortaya çıkar, puzzle'ın parçalarını tamamlar ve yine köşesine çekilir. ABD "Devlet aklı"nın Obama'nın seçilmesinde nasıl devreye girdiğini hatırlayın.

ABD'li birçok siyaset bilimci, analist ve stratejisyene göre nüfusun yüzde 15'ini teşkil eden zencilerin ABD Başkanı çıkarması ihtimali neredeyse sıfırdı.

2008'deki başkanlık seçimleri öncesinde ABD'de bir kadının, bir zenciden önce başkan olmasının daha yüksek olasılık olduğu öne sürülüyordu. 2050'den önce "Zenci Başkan" olasılığını neredeyse imkansız olarak öngörenlere karşın ABD "devlet aklı", 2008 yılında "Zenci Başkan" meselesini, olasılık hesaplarından çıkarıp realize etti.

Ve Barack Hüseyin Obama 2009 Ocak'ında ABD'nin 44. Devlet Başkanı seçildi.

Obama gerekliydi! Çünkü Ortadoğu'dan Asya'ya, Neocon politikaları yüzünden tüm dünyanın nefretini ABD'ye çeken Bush'un pisliklerini temizlemek ve ABD'nin eski imajına geri dönmesini sağlamak için Obama çok önemli bir figürdü. Obama hem siyahi, hem Afrika (Kenya), hem de Müslüman (Endonezya) kökenleri nedeniyle adeta aranan Hint kumaşı idi.

***

Yıllardır Türkiye'nin ekonomik, demokratik ve sosyal alanda gösterdiği gelişmeler de dünyaya açılma yönünde attığı adımlar da hep aynı beton duvara tosladı; Kürt sorunu!

Türkiye, yıllar sonra soluk almaya başladığı bir döneme girdi.

Devlet aniden darbecisiyle hesaplaşmaya, dindarıyla barışmaya, Dersimlisiyle helalleşmeye başladı.

Devlet, SSK bahçelerinde ölüme, maaşının çoğunu verdiği kiralık evinde çürümeye terkedilen garibanla TOKİ evleri vesilesiyle kaynaşma sürecine girdi.

***

Tabi bütün bunlar yaşanırken devletin, yıllardır küstürdüğü Kürdüyle küs kalması da olmazdı.

Demokratik Açılım, TRT Şeş, Kürdoloji Enstitüleri, seçimlerde Kürtçe propaganda yapabilme serbestisi gibi adımlar da işin bu ayağının sembolik gelişmeleriydi.

Ancak olmadı! Tüm bu açılımlar ve barış girişimleri ya provokasyonlara ya bombalamalara ya da siyasi partilerin kısır muhalefet anlayışına kurban edildi.

Entelektüeller de bu konuda sınıfta kaldı. Yetim Peygamber Hz. Muhammed'in iki yetim ümmeti, bu kardeşlik paydasının dışında kendi etnik kimlikleri ile tanımlandı sürekli.

"Kürtler ve Müslümanlar" gibi dangalakça başlıklar atan "aydınlar" bile gördük.

Kürdü ya da Türkü, İslam'dan ayırıp etnik aidiyetlerle tasnif ettikçe de kardeşler arasındaki yapay uçurumlar derinleştirildi.

***

Her neyse! "Devlet aklı" artık, 40 yıldır kanayan bu dert ile daha kaç adım atacağını kestiremiyor. Uçları merkezde buluşturarak çözmek istiyor.

Dolayısıyla senelerdir "Açılım"ı eleştiren çeyrek dilimlik ana muhalefet CHP'nin, yarım dilimlik iktidarla çözüm için tokalaşması, bu toprakların her ferdi ve memleketin geleceği için hayra alamettir.

CHP 2007'de Açılım'a destek verseydi belki de yüzlerce hayat boş yere yitip gitmeyecekti. Ama söz konusu akan kanın durması ise hiçbir zaman "geç" değildir. Kılıçdaroğlu, Başbakan'la buluşarak bu konuda samimi olduğu mesajını verdi. Erdoğan ise yıllardır bunu beklediklerini ifade etti.

Tamam CHP, Başbakan'a öneri değil yöntem paketi sunmuştur. Ama bu bile bugüne kadar yaptığı gibi sırtını dönmekten çok çok iyidir.

***

Sorunun çözülmesi halinde, elini taşın altına koymayanların, kendini dışarıda tutanların üzüleceği muhakkak. Bu yüzde 75'lik dilimin dışındaki pastanın tamamının kendisine kalacağını zannederek, elini çözüm için uzatmayacak MHP veya başka partiler, sonunda kaybeden olacaktır.

Zira yüzde 75'lik mutabakat çizgisi çözüme varabilirse, geride yüzde 25'lik pasta diliminden kala kala kırıntılar kalacaktıru2026