Dolar (USD)
35.15
Euro (EUR)
36.75
Gram Altın
2964.63
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
07 Ağustos 2014

Y A S A K

Bugün sizlere Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ile ilgili mevzuat bilgisi de içeren bu nedenle birazda sıkıcı gelebilecek ancak kafa karışıklığının giderilmesi açısından önemli olduğunu düşündüğüm hususları açıklamaya çalışacağım. Zira 2014 yerel seçimlerinde yaşanan en büyük sorun oyların geçerli/geçersiz sayılmasındaki karmaşaydı. Bu karmaşaya neden olanda bizzat bu seçimlerin sevk ve idaresinden sorumlu olan ve son seçimlerin tamamında tartışmalara neden olan Yüksek Seçim Kuruluydu. YSK Anayasamızın 79 maddesi ile tanımlanmış olup Yargıtay (6 üye) ve Danıştay (5 üye) üyelerinden oluşan bir üst kuruldur. YSK'nın resmi internet sayfalarındaki ifade; "Anayasa'da "Yasama Bölümü" içinde yer alan Yüksek Seçim Kurulu, yalnız seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten bir kurul değildir. Yargıtay ve Danıştay'ın kendi içlerinden çıkardıkları üyelerden oluşan seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan karma egemen üst yargı merciidir."(https://ysk.gov.tr/ysk/faces/YSKGorevVeYetkileri?_adf.ctrl-state=1bsup0e8kb_183&wcnav.model=footerKurumumuz&_afrLoop=14013976484530440) şeklindedir.

2014 yerel seçimlerinde ne olmuştu? Kısaca hatırlamakta fayda var. Seçmen belediye başkanı, encümen üyesi, muhtar seçimleri için oy kullanmıştı. Seçmenlerin oy kullanması için 2 kabin bulunuyordu. Muhtar adaylarının ve gönüllülerinin pusulalarını özellikle oy kullanılacak sınıf girişlerinde seçmene vermeleri ve sandık görevlilerinin seçmenleri hangi zarfa hangi pusulaların konulacağı hususunda uyarmaması nedeni ile birçok seçmen pusulaları yanlış zarf içerisine yerleştirmiş bu nedenle çok sayıda oy geçersiz sayılmıştır. Bunun sonucunda ise hem seçmen iradesinin sandıkta temsil oranı azalmış hem de seçim sonuçlarının kesinleşmesi, bu geçersiz oylara yapılan itirazlar nedeni ile uzamıştır. Bu durumu öngöremeyen YSK, 2014 yerel seçimlerinin yegane kaybedeni olmuştur.

Seçim yılı olan 2014 bir ilke tanıklık ediyor. İlk defa cumhur, başkanını aracısız olarak kendisi seçecek. 2. bir ilk ise Sayın başbakanın geldiği ilk günden itibaren dillendirdiği ve de yoğun çaba harcadığı yurt dışındaki Türk Vatandaşı olan seçmenlerin bulundukları ülkelerde oy kullanabilmelerinin sağlanmış olmasıdır. 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 14. maddesi 13.fıkrası;(Ek: 13/3/2008-5749/2 md.) Yurt Dışı İlçe Seçim Kurulunun oluşturulmasını ve yurt dışında bulunan vatandaşların oy kullanmalarını sağlamak üzere gerekli düzenlemeleri yapmak. Şeklinde 2008 yılında mevzuata eklenmiş ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yurt dışında yaşayanlardan oy kullanmak isteyenler için yasal alt yapı sağlanmıştır. Akabinde 54 ülkede seçim işlemlerinin yapılmasının sağlanması önemli bir dış işleri başarısıdır. Devletin gücünün göstergesidir. (oy kullanılan ülkeler listesi;https://secmen.ysk.gov.tr/ysk/docs/YD-SandikKurulacakUlkeler.pdf)

Buraya kadar her şey güzeldi. Ancak YSK oy kullanmak isteyenler için bunu sağlamak üzere çalışma yapması gerekirken randevu sistemi adı altında getirdiği düzenleme ile oy vermek isteyenlerin oy kullanmasını engellemekten başka bir şey yapmamıştır. Öyle ki üç milyona yakın seçmenden sadece ikiyüzellibin tanesi randevu alabilmiştir. KKTC seçimleri için seçim sürecinde KKTC de bulunan Milletvekili Sayın Bülent Turan'ın verdiği sayı ile KKTC'de 92 bin seçmenden ancak 11 bin 132 kişi oy kullanabilmiştir. Avrupa Seçimlerini yerinde takip eden Milletvekili Sayın Metin Külünk ise seçimlerde oy kullanabilenlerin sayısının seçmen sayısının %10 u civarında olduğunu belirtmektedir. Görevi seçimlerde "vatandaşların oy kullanmalarını sağlamak" olan kendi ifadeleri ile "karma egemen üst yargı mercii" teknolojik imkanların kullanılarak bu seçimde 1 kişi daha fazla nasıl oy kullanabilir çalışmasını yapacağına teknolojik imkanları kullanarak (!) seçime katılanların oranının %10 lar da kalmasını sağlamıştır. Bu büyük başarı (!) takdire şayandır.

Tüm bu hususları belirtiyoruz ki seçimin 2. tura kalması durumunda YSK nın bu yanlış uygulamasından vazgeçmesi ve oy kullanmak isteyen vatandaşlarımızın en temel hakkı olan seçme hakkını kullanmalarını engellemekten vazgeçmeleri noktasında hatırlatma yapmaktır.

Diğer bir hususta demokratik bir ülkede anayasal bir kurum ola YSK nın kanunla kendisine verilen görevi yerine getirmeyerek suç işlediğinin bu suçunda görevi kötüye kullanmak en masumane şekli ile görevi ihmal olduğunu belirtmek içindir. Ancak üyeleri Yargıtay ve Danıştaydan seçilen "karma egemen üst yargı mercii" üyelerini kim nasıl yargılayabilir o da ayrı bir muamma. Bu hususu belirtmek istedim zira YSK hükümetin ya da Meclisin görevlendirdiği bir kurul değildir. Anayasal bir kurul olup yüksek yargı üyeleri arasından kendilerinin seçtikleri bir kuruldur. Yaptığım araştırmalar sonuçsuz kaldı. Acaba Ak Parti dışındaki partiler yurt dışında yapılan seçimleri yerinde incelemesi için görevlendirme yaptılar mı? Yaptılar ise onların da değerlendirmelerini öğrenmek isterim. Zira ilk olan bir seçimde varsa hataların ortaya konulması katılım başta olmak üzere güvenlik, serbestlik vs. konularda bundan sonraki seçimlerde yaşaması muhtemel sorunların yaşanmaması için tedbirlerin alınması gerekmektedir. Saygılarımlau2026@CavitTatli