Whıte House Hapishanesi
ABD de seçimle başa gelmek yetmiyor. ABD oligarşisinin ya yanında yada yanında olmak gerekiyor. Yoksa WHITE HOUSE misafirhane olmaktan çıkıp hapishaneye dönüşebilir.
Onların WHITE HOUSE dediği bizimse Beyaz Saray olarak çevirdiğimiz bu malikane ABD başkanları için 4 veya 8 yıllığına tahsis edilen bir misafirhanedir. Kira alınmaz lakin; yedikleri, içtikleri, giydikleri hep paradır. Masraflar tahsil edilir.
Ayrıca buraya taşınmadan önce ne derseniz deyin ama taşındıktan sonra ABD müesses nizamına tabi olmak zorundasınız. Bunun için midir bilinmez TRUMP Beyaz Eve taşınmadı. Acaba müesses nizama başkaldırının ilk işareti miydi bilinmez. Herhalde en doğru tespit seçimden önce söyledikleri ile seçimden sonra yaptıklarının mukayesesi ile olunacaktıru2026
Gelelim asıl meseleye; Yazımın girişinde ifade ettiğim gibi ABD'yi seçilmiş başkanlar değil, oligarşik düzen yönetmektedir. Öyle olmasa idi. Seçimden sonra TRUMP "Basının bana son zamanlarda nasıl davrandığına bakın, çok eminim ki tarihte hiçbir politikacıya daha kötü ve adaletsiz olunmadı." Ben Washington medyasına ve özel çıkar gruplarına hizmet etmek için seçilmedim. Ben bu ülkenin unutulmuş kadın ve erkeklerine hizmet etmek için başkan oldum." demezdi.
Bu hakikaten ciddi bir tazyikin olduğunu gösteren önemli bir söz. Lakin icraat?Özellikle de Ortadoğu icraatı?
TRUMP göreve başlamadan önce SURİYE'de terör örgütleri ile hareket edilmeyeceğini ifade etmişti. Fakat OBAMA'nın YPG ile sarmaş dolaş olma halini aynı yatağa girme mesabesine getirdi.
SURİYE'de bu gelişmeler yaşanırken Reis-i Cumhurumuzun ABD ziyareti üç cihetten önem arz ediyor.
İlki,TRUMP 'un göreve geldikten sonra iki liderin ilk kez bir araya geliyor olması, İkincisi,ABD'nin terör örgütü PYD/YPG politikasının yanlışlığının yüzlerine vurulması ve bu sevdadan vazgeçirme , üçüncüsü ise GÜLEN'in iade sürecinin hızlandırılması veya en azından tutuklanmasıdır.
Toplantılarda görüşüldü mü bilmiyorum lakin, ABD'nin İran'a karşı uyguladığı ambargoyu delme ,bankacılık sahtekarlığı ve kara para aklama suçlarından yargılanan Rıza SARRAF ile işbirliği yaptığı gerekçesiyle 27 Mart'tan bu yana göz altına alınmış olan Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın durumunun da görüşülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Gelelim iplerin kopmasına neden olan ABD'nin SURİYE politikasına ve TRUMP'ın seçim öncesi Suriye planına, TRUMP, seçim çalışmaları sırasında 21 Temmuz 2016'da New York Times'a verdiği bir söyleşide, Türkiye'nin IŞİD ile mücadele konusunda çok şey yapabileceğine inandığını, Kürtler konusunda sorulan bir soruya "Kürtlere hayran olduğunu" fakat IŞİD'e karşı ABD ordu unsurlarını devreye sokacağını beyan etmişti. Gazetecinin ama Erdoğan değil deyince " onları bir araya getirmenin bir yolunu bulmalıyız" ifadesinde bulunmuştu.
Bu mülakat yapıldığında Türkiye henüz sınırlarından IŞİD'i temizlemek için Fırat Kalkanı Harekatını başlatmamıştı.
ABD seçimlerinden önce TRUMP'ın Dışişleri Bakan adayı Tillerson Senato dışişleri komitesinde "ABD'nin Ortadoğu'da liderliğinin bitip bitmediği" yönündeki bir soruya verdiği cevapta şunu söylemişti:
"Atmamız gereken ilk adım bölgedeki geleneksel müttefiklerimiz ve dostları-mızla tekrar çalışmak olmalıdır.Tekrar geri döndüğümüzü onlara gösterip, bir planımızın olduğunu anlatmalıyız. Şu anda bulunduğumuz noktada hiçbir şey yapamayız."Türkiye ile yeniden çalışmaya başlamalıyız" demişti.
Savunma Bakanı Adayı James Mattis de: Entegre strateji gerek" demişti. Senato'nun Silahlı Kuvvetler Komitesi'nin sorularını yanıtlarken, Rakka'yı alma stratejisine yeni bir bakış açısı gerektiğini söylemiş:"Yalnızca kendi hükümetimiz içinde değil, müttefiklerimiz ve Suriye Kürtleri gibi güçlerle de entegre bir strateji geliştirmeliyiz."
Görüldüğü gibi seçim öncesi ABD'nin Suriye planı YPG ve benzeri terör örgütlerini dışlayan müttefiklerle işbirliği içerisinde olmayı hedefleyen bir çizgide iken ne oldu da Başkan, Savunma ve Dışişleri Bakanı bugün çok farklı politikalara imza atmaktadırlar?
ABD 'nin,SURİYE 'de YPG ile ortaklığı OBAMA döneminde başladı. Hatırlayalım; OBAMA'nın IŞİD özel temsilcisi Mc Gurck'un AYN EL ARAB 'ı ziyareti ile bu ilişki ve destek resmileşmişti. Fakat, YPG'yi silahlandırma işi TRUMP'la hız kazandı.
OBAMA, YPG'nin MENBİÇ'i terk edip FIRAT'ın doğusuna çekileceği sözünü vermişti. Bu söz diğerleri gibi yerine getirilmedi. TRUMP döneminde ise TÜRKİYE'nin EL BAB'tan sonra MENBİÇ'e yönelmesini engellemek için YPG'ye ağır silah, mühimmat, modern teçhizatla donatıp özel birlik eğitimi vermeye başlandı.
Ayrıca Fırat'ın doğusunda TABKA hava üssü dışında yeni üslerin sayısı arttırıldı ki bu sayı yediye ulaşmış durumdadır.
ABD kuzey Suriye'ye yerleşmeye devam etmektedir. RAKKA'yı ele geçirmesi için YPG'ye ağır silah ve mühimmat verilmesi, hava unsurları ile desteklenmesi yine TRUMP döneminde gerçekleşmiştir.
ERDOĞAN, son görüşmede "YPG'nin muhatap alınması uygun değildir. Psikopat GÜLEN'i iade et" dedi ve noktayı koydu. Lakin ABD, ERDOĞAN istiyor diye mevcut icraatını değiştirmeyeceğe benziyor. TRUMP ,müesses nizam ne diyorsa ona tabi olduğunu ispat etmeye başladı.
Şimdilik görülen ou2026
Ocak 2017 de göreve getirilen TRUMP derin ABD tarafından kabullenilmedi ve markaja alındı. Atadığı çok önemli isimler (Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael FLYN ) istifa etti yada kongrenin onayından geçemedi.İlk defa bir ABD başkanı medya ve ABD derin güçleriyle olan Savaşı'nı alenen dile getiriyor.Umarım ki ABD bir kaç yıla kalmaz dağılma sürecine girer .
Diliyor ve dua ediyorum...